BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkHükümetler bize ticari olmayan bir uygulamayı önermedi ----

Hükümetler bize ticari olmayan bir uygulamayı önermedi

Hükümetler bize ticari olmayan bir uygulamayı önermedi
01 Kasım 2016 - 10:40 www.finansgundem.com

Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu

FINANSGUNDEM.COM

Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, finansal istikrarı bozmayacak şekilde, geleceğin belirsizliklerinin giderilmesi ve yatırım ve harcama iştahının artmasını teminen, düşük faiz ortamı için çalışmalarının sürdüğünü belirterek, "Bilindiği üzere konut kredilerindeki faiz indirimine banka olarak öncü olduk. Sevindirici olan, bunu diğer bankaların da takip etmesi olmuştur." dedi.
2001 krizinden sonra yapılan yeni bankacılık yasasının çok modern ve sağlıklı bir yasa olduğunu ifade eden Aydın, “Ticari olmayan bir uygulamayı hükümetler bize önermemiştir” şeklinde konuştu.
Aydın, 2017’nin 2016’ya göre daha iyi bir yıl olmasını beklediklerini belirterek, dünyada ve Avrupa daha iyiye gidecek gibi göründüğünü ifade etti.
Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, basın mensupları ile bankacılık ve reel sektör hakkında yaptığı değerlendirme toplantısında konuştu. Aydın, konuşmasında şunları söyledi:

"Algının doğru yönetilmesine ihtiyaç var. İçinde bulunduğumuz dönem, kriz dönemi değildir.
Asıl olan darbe girişiminin, Moody’s not indiriminin ve sınırlarımızdaki jeopolitik gelişmelerin ardından oluşan bu psikolojinin doğru yönetilmesidir.
Not verirken Türkiye isminin üstünü kapatıp, tamamen teknik olarak bakıp not verseler daha iyi bir not alır.

BÜYÜME KÜRESEL ÖLÇEKTE BİR SORUNDUR

Ülkemizin iç dinamikleri dışında esas itibariyle küresel gelişmelere de bakıyor olmak gerekir. Dünyadaki asıl sorun ‘büyüyememe’ ve bunun neden olduğu sorunlardır. Tüm bunlar nedeniyle yavaşlayan büyümeye rağmen, Türkiye büyümede hala OECD ülkeleri içinde ilk sıralarda yer almaktadır.

GÜÇLÜ KAMU MALİYESİ YÖNETİMİ

Türkiye’nin makroekonomik göstergeleri oldukça güçlüdür. Kamu maliyesi yönetimi Türkiye’nin en önemli çıpasıdır.Kamunun borcu, milli gelirinin neredeyse %30’u seviyesindedir. Bütçe güçlüdür. Bu hem kamunun yatırım ve harcama kabiliyetinin hem de teşvikler yoluyla özel sektörün yatırım iştahının yüksek olması için önemli bir manevra alanı sağlamaktadır.

ÖZEL SEKTÖR BORÇLULUĞU YÖNETİLEBİLİR SEVİYEDEDİR

Evet özel sektörün borcu bulunmaktadır. (Bankacılık sektörünün yaklaşık 1.6 trilyon TL olan kredi portföyünün %75’i reel sektöre verilmiş kredidir. Bu da yaklaşık 1.2 trilyon TL’dir. Özel sektörün yurt dışı borcu da 100 milyar usd olup toplam özel sektör borcu yaklaşık 1.5 trilyon TL olmaktadır.) Ama Türkiye geleceğine yatırım yapmaktadır. Özel sektörün borçları analiz edildiğinde gerek kamu-özel işbirlikleri ile gerek özelleştirmeden gerekse de üretim kapasite artışı amacıyla yapılan yatırımlar, orta vadede enerji başta olmak üzere Türkiye’nin üretim kapasitesinin artmasını sağlayacaktır.
Bunların karşılığı önümüzdeki dönemlerde alınacaktır. Bu borçlar, dipsiz kuyuya atılmış taşlar değildir. Ülkemiz, ağırlıkla yatırım, ara mal ve enerjiye yatırım yapmaktadır.
Gelişmekte olan Türkiye yatırımlarına devam ederken, küresel ticaret hacminin daralmakta olması nedeniyle kredilerde oluşan vade uyumsuzluğu gayet doğaldır. Bu süreç içinde güçlü sermaye ve verimlilik yapısı ile Bankacılık sektörü bu geçiş dönemini destekleyebilecek mali güce sahiptir.
Burada ihtiyaç duyulan esas husus durumun doğru analiz edilip çözümlerin üretilmesinde soğukkanlı olunmasıdır. Ülkede bir kriz algısının oluşturulması son derece sakıncalı ve yanlış olduğu kadar işin hafife alınması o derecede sakıncalı ve yanlıştır.

KRİZE KARŞI HAZIRLIK ÖYLE OLMAZ

Adnan Bey (İş Bankası Genel Müdürü) dünkü toplantıda “Böyle büyük kuruluşlar sadece kendilerini koruma refleksiyle, örneğin kriz beklentisiyle, krize hazırlık yapıyorum diye politikalar, aksiyonlar alırlarsa yine daha önce de ifade ettiğim gibi maalesef ölçekleri nedeniyle de sadece krize karşı hazırlık yapmış olmazlar, bizzat krizi hazırlamış olurlar. Böyle kurumlara, yani ölçekleri itibarıyla ekonomi üzerinde sistemik etkiler yaratma imkânı olan kurumlara düşen ya da bir krize hazırlık yapmaktan anlaşılacak olan şey şudur; o krizin olumsuz etkilerinin mümkün olduğu kadar hiç kimseye yaşatmayacak şekilde adeta bir dalgakıran gibi krize karşı davranış geliştirmek olmalıdır” dedi. Buna tamamen katılıyorum.
Dün Adnan Bey’in vurguladığı şeyi tekrar edeyim, yeri geldiğinde bankanın bilançosundan feragat edip ülkemizin bilançosuna destek veriyoruz.  

REEL SEKTÖRÜN KREDİYE ULAŞIMINDA SÜREKLİLİK ÖNCELİKLİDİR

Bu çerçevede, kredi kalitesi ve özellikle reel sektörün krediye ulaşımındaki süreklilik öncelikli konular arasındadır. Reel sektör ve bankacılık sektörü ilişkilerinin daha hassasiyetle yürütülmesi konusundaki sorumlu davranış, belki her zamankinden daha fazla önem kazanmaktadır.
Bankacılığın, bir endüstri olması itibariyle günlük, dar sınırlarda ticari düşünmek yerine iş modelimizi, uzun vadeli sürdürülebilirlik çerçevesinde geliştirmek yönündeki tavrımızı sürdürmeliyiz ki biz Ziraat Bankası olarak böyle davranıyoruz. Bankamızın, toplam nakdi kredilerinin yaklaşık %75’i oranında reel sektöre kullandırılmış kredisi bulunuyor.

Bankamız;

(i) ülkenin üretimine, ticaretine ve istihdamına katkı sağlayan reel sektör ile
(ii) bireylere kullandırdığı kredilerle birlikte ülkemizin büyümesine ve kalkınmasına destek vermektedir. Bu çerçevede sermayesi tamamen kamuya ait olan Ziraat bankası, özellikle de cari dengeye katkı sağlayan sektörde yer alan firmalara destek vermeyi sürdürmektedir.

ZİMMET SUÇUYLA YARGILANMA RİSKİ

Bankacılık Yasasındaki batan kredilerde biz bankacılar zimmet suçuyla yargılanma riskiyle karşı karşıyayız. 5 yıl önce verilmiş bir kredi, 5 yıl boyunca işler yolunda gitmiş, 5 yıl sonra şirket zora girmiş ticari nedenlerle, kredi veren bankacılar zimmet suçuyla 5 yıl sonra yargılanabiliyor. Zimmet suçu kalksın demiyoruz ama bu bağlantının da kalkmasını istiyoruz. Bu maddenin de daha bu yasadan önceki kredi ilişkilerinden kaynaklandığını biliyoruz.  

KONJONKTÜREL NEDENLERLE YAPILANDIRMA İHTİYAÇLARINA POZİTİF AYRIMCILIK

Şüphesiz ki mevcut yeni koşullar nedeniyle ortaya çıkan stok büyümesi ve alacak sürelerinin uzaması ek finansman ihtiyacı doğurmaktadır. Bu durum, Bankamızca hassasiyetle değerlendirilmekte olup böyle yapılmaya da devam edilecektir. Özellikle konjonktürün getirdiği finansal sorunlara çözüm konusunda pozitif ayrımcılık yapılmaktadır.
Bu nedenle her vakaya özel farklı çözüm önerileri olmakla beraber firmalarla olan mevcut pozisyonumuzu koruyacak ve desteğimizi artırarak devam ettiriyor olacağız.

İKİ PROJEDE DE YER ALMAKTAN GURUR DUYARIZ

Çanakkale köprüsü ve Kanal İstanbul’un finansmanında yeralmaktan gurur duyarız. Yapıyan işin doğru olup olmadığına, fizibıl olup olmadığına bakarız.

MÜŞTERİ BAZINDA DERİNLEŞME

Bankalarda artık eskisi gibi hedef baskısı yok. Şimdi piyasa payı artırmakton çok müşteri bazında derinleşme daha önemli.

ZİRAAT’TE YAPILANDIRMA

Müşterilerimizin sağlıklı bir şekilde faaliyetlerini sürdürebilecekleri her türlü yapılandırma, Bankamızda destek bulmakta olup bulmaya da devam edecektir.
Bireysel kredilerde yapılandırma özellikle vadenin uzatılması yönündeki ihtiyaçlar ve ödeme aksaklıklarının giderilmesi nedeniyle yapılıyor. Kredinin kullandırıldığı tarihteki Faiz oranından bağımsız olarak, bir yapılandırma Faiz oranı belirledik ve bu faiz oranından yapılandırmalar gerçekleştiriliyor. Piyasa koşullarını da zorlayarak bu faiz oranlarının daha da düşürülmesi konusunda çalışmalarımız sürmektedir.
Sektörde farklı uygulamalar mevcut olmakla birlikte banka olarak, kredi kartlarındaki yapılandırma taleplerini bir kerelik ve belirli bir süre için olmak üzere tüketici kredi ürünü üzerinden ve uygun koşullarla gerçekleştiriyoruz. Kredi borçlarını geri ödeme konusunda sıkıntı yaşayan tüm müşterilerimizin, hem faaliyetlerine devam edebilmesine hem de kredi geri ödeme güçlerinin geliştirilmesine imkan sağlamak üzere, mevzuatın elverdiği imkanlar dahilinde kredi yapılandırma enstrümanları uygulana gelmektedir. Güncel olarak 5,4 milyar TL’lik kredi riskimiz yapılandırılmış olup, geri ödeme süreçleri devam etmektedir. Yapılandırılan kredilerimizin geri dönüş oranları % 90’ları aşmakta olup, başarılı sonuçları görülmektedir.
Önceden haftada 12 milyon liralık yapılandırma yapıyorduk,şimdi bu haftada 50 milyona çıktı. 4 kat arttı. Kredi geri çağırmıyoruz. Yanlış yapanlar olabilir. Uç örneklerden hareket ederek genelleştirmemek lazım. Zaten sorunlu bir kredide, geri ödeme yapılmıyorsa mevzuat gereği 90 günde takibe almamız gerekiyor. Ama almayıp canlı tutulan da var. O zaman BDDK gelip ‘Bu kredi niye canlıda?’ diyor. BDDK bunu derken de doğru yapıyor çünkü, sektörün durumunu doğru görmek, ölçmek durumunda.

MEVZUATIN DA SEKTÖRÜ DESTEKLİYOR OLMASI ÖNEMLİ

Canlı krediden yapılandırmaları düzenleyen BDDK mevzuatında bireysel krediler için bir sürü detay ve bağlayıcı – alternatifli hükümler varken kurumsal kredilerin mevzuatında hiçbir düzenleme olmaması büyük eksikliktir. Farklı nedenlerle bireysel öne çıktı ama bu durum sektörü kurumsal kredilerin yapılandırmasından uzaklaştırıyor. Özellikle de, aynı firmadan alacaklı olan birden fazla bankanın müşterek yapılandırma uygulamasına yönelik mevzuat eksikliği, pratikte ciddi sorunlara neden oluyor.

DÜŞÜK FAİZ ORTAMI İÇİN ÇALIŞIYORUZ

Finansal istikrarı bozmayacak şekilde, geleceğin belirsizliklerinin giderilmesi ve yatırım ve harcama iştahının artmasını teminen, düşük faiz ortamı için çalışmalarımız sürdürülmektedir. Bilindiği üzere konut kredilerindeki faiz indirimine Banka olarak öncü olduk. Sevindirici olan, bunu diğer bankaların da takip etmesi olmuştur.
Kredi faiz oranı, kaynak maliyeti ile yakından ilgilidir. Kaynak maliyeti sadece, mevduata ya da kaynağa ödenen faiz değil. Kamusal yükler, operasyonel giderler, sermaye maliyeti unsurlarını şu ya da bu şekilde dikkate almak zorundayız. Ödenen faiz, başa baş noktası analizinde toplam maliyetinin yarısının altında bir seviyededir. Bu tespitler yapılmadan, analitik çözümler üretilmesi çok zordur. Diğer maliyet de sermayenin maliyeti. Bu maliyetin geçerli olan düzenlemelerle bu maliyetin artmaması gerek. Yapılan son hesapta, sermaye maliyeti %15’ler seviyesinde. Öz kaynak, en önemli cephanemiz olup kredi verme kabiliyetimizi belirliyor. Basel uygulamalarının, ulusal inisiyatifler kullanılarak bünyemize uygun olacak şekilde düzenlemesi gerekmektedir.
Daha iyiyi yapmak için tabi ki koşulları zorlayacağız. Sadece bankamızın bilançosuna değil, tabi ki müşterimizin bilançosuna, sektörün bilançosuna ve ülkemizin bilançosuna da bakıyoruz. Sorumlu davranıyoruz. Sorun çözümü adına ağzımızdan ilk çıkan ‘evet’tir. Bunları biz Banka olarak yapmaya hazırız ve yapıyoruz. Belki bu noktada firmalara düşen, ihtiyaç halinde eldeki işletme dışı varlıklarının satılarak öz kaynaklarının güçlendirilmesi konusunda daha cesur davranmaları olacaktır."

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)