BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaMerkez bankaları bilançoları nasıl küçültmeli----

Merkez bankaları bilançoları nasıl küçültmeli

Merkez bankaları bilançoları nasıl küçültmeli
28 Nisan 2017 - 08:04 www.finansgundem.com

Akşam yazarı Deniz Gökçe, köşesinde başta ABD merkez bankası Fed olmak üzere büyük merkez bankalarının bilanço küçültürken dikkat etmeleri gereken 4 hususu yazdı. İşte Gökçe'nin o yazısı:

Büyük merkez bankaları finanasal kriz döneminde trilyonlarca para basıp, hazine bonoları ve de diğer tür varlıklar satın alıp kredi ve büyümeyi teşvike uğraşmışlardı. Şimdi yavaş yavaş krizden çıkılırken de farklı bir sorun ortaya çıkıyor.

Merkez bankalarının bilançolarını sorun çıkartmadan küçültmeleri gerek. ABD Merkez Bankası bilançosu 4.5 trilyon dolar. Bu kabaca GSYİH rakamının yüzde 25 kadarı, halbuki daha evvel, yani kriz öncesi bilanço sadece GSYİH oranı olarak yüzde 7 kadardı. İngiliz Merkez Bankası da ABD’ninki kadar genişlemişti. Avrupa Merkez Bankası'nın bilançosu ise iki misline çıkmıştı. Japonya ‘nın Merkez Bankası bilançosu ise ülke GSYİH’sı kadar büyüklükte. Yani çok büyük!

ABD Merkez Bankası bir yıl kadar evvel faizleri yavaş yavaş da olsa artırmaya başladı. Bu arada da 5 Nisan 2017'de de bilançoyu küçültmeye bu yıl başlayacağını da belirtti. Ancak merkez bankalarının çok büyük oranda varlık satması etkileri ve sonuçları bilinen bir şey değil. 2013'te eski başkan Ben Bernanke ABD’de bono alımını azaltacağız dediğinde uzun vadeli faizler hemen zıplamıştı. Diğer taraftan da büyük merkez bankası bilançolarının enflasyonist olabileceği de biliniyor. Bu arada merkez bankaları da kriz ortamında uğradıkları ama vergi ödeyen vatandaşlara ödetilen ziyanları da açıklamak zorunda. Bu olgular da merkez bankalarının bağımsızlığını zorluyor. Mesela İkinci Dünya Savaşı sonrasında merkez bankaları bilançolarını 30 yıl ellememiş ve ekonominin büyümesini ve Merkez Bankası'nın artık büyük sayılmadığı dönemi beklemişlerdi.

Ancak merkez bankaları dört konuda dikkatli olmak zorunda deniyor. Birincisi, bilançoları finansal kriz öncesi oldukça küçük kalmıştı. İncelenen 12 merkez bankasında bilançolar GSYİH oranı olarak yüzde 10 ila yüzde 20 arasında büyüklükteydiler. Dolayısıyla finansal kesimin büyüklüğüne oranla, pek büyük de değiller.

İkincisi, bilançonun büyüklüğünün alt sınırı nakit talebine bağlı. Nakit dolar ise çok talebi olan bir para cinsi. Bu nedenle de bilançolar çok büyük sayılmamalı.

Mesela ABD’de nakit talebi kriz öncesi 800 milyar dolardan kriz sonrası 1.5 trilyon dolara çıkmış. Kriz ve sonrasında da finansal kurumlar da oldukça yüksek nakit tutmaya başladılar.

Üçüncüsü, merkez bankasının çeşitli varlıklar tutuyor olması merkez bankasının bilançosunun da önemli bir politika aracı olmasını sağlıyor da deniyor.

Dördüncüsü ise merkez bankası elindeki varlıkları satarak azaltmaya başladığı taktirde ortaya çok zarar çıkacak ve bu da hükümete fatura olacak. FED’in yıllık kârı 100 milyar dolara yükselmişti. Şimdi bilanço küçültmek için uğraşılırken, ortaya çıkacak olan varlık satışı sonrası ziyan da FED’den hükümete devredilecek bir zarar olacak.

Bu nedenle merkez bankaları bilançoları acele küçültülmemeli deniyor.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)