BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaAraştırmaMarka mı, kurum itibarı mı?----

Marka mı, kurum itibarı mı?

Marka mı, kurum itibarı mı?
09 Ekim 2010 - 05:05 www.finansgundem.com

Marka mı, kurum itibarı mı hangisi daha önemlidir? Hürriyet Gazetesi Yazarı Ege Cansen'in yazısı...

VAR olmanın hikmeti, diğer varlıklarla etkileşim içinde olmaktır. Var olan, ama kendinden başka hiçbir şeyle etkileşim içinde bulunmayan şey, aslında yoktur. Daha doğrusu, onunla etkileşim içinde bulunmayanlar için yoktur. Etkileşim için ise iletişim gerekir. Öyleyse; var olmak, bilmek ve bilinmektir. Eğer bir şey fizik olarak varsa, ama onun varlığından kimsenin haberi yoksa o şey ekonomik olarak yok demektir. İlk bakışta mantıksız gelebilir; ama var olmanın da bir derecesi vardır. Yani bir şey mantıken “ya vardır, ya da yoktur; bunun arasında üçüncü bir hal mevcut değildir” dense bile, hayatın kendisinde yani toplumsal ve ekonomik yaşamda mesele “ne kadar varım” sorunudur. Ne kadar varım sorgulamasının açılmış hali de “acaba benim varlığımın kaç kişi farkındadır?” sorusudur. ’¡ ’¡ ’¡ İnsanlar, başkalarının indinde yeterince “itibar sahibi” olamamışlarsa yaptıkları işte ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, bunun keyfini süremezler. Bundan daha önemlisi, ekonomik başarının sürekli olabilmesi için kişisel veya kurumsal “itibar” sahibi olmak şarttır. Bu sebep-sonuç ilişkisi işadamlarınca iyice anlaşıldığından olacak, patronlar ve üst yöneticiler, git gide daha fazla itibar kazanma peşinde koşar oldular. Her gün gazete ve dergi sayfalarında veya ekranlarda itibar sahibi olmak için yırtınan “göğsü dışarı çıkık, karnı içeri çekik” insan manzaraları seyrediyoruz. ’¡ ’¡ ’¡ Birçok reklam firması, eskiden şirketin cirosunu ve karlılığını arttırmak için “marka inşa etmek” üzerine kafa yorardı. Şimdilerde ise “kurumsal iletişim” etkinlikleri hazırlayarak firmalara kamuoyunda itibar kazandırmaya odaklandı. Amerika’dan gelen haberler, önümüzdeki on yılda firmaların tanıtım harcamalarının önemli bir kısmını “ürüne itibar kazandırmak” yerine “firmaya itibar kazandırmak” için tahsis edeceğini söylüyor. Medya kuruluşları da bu yeni eğilimi sezdiklerinden olacak, daha çok ürün reklamı almak yerine, firmaları ve patronları efsaneleştirmeye yönelik “haber kisvesi altında kişisel reklamlar” yayımlamaya ağırlık verir oldu. ’¡ ’¡ ’¡ Markanın tanımı, “müşteriye bir vaat ve verilen bir sözdür”. Yani, nihai tüketici veya kullanıcı, belli bir markayı tercih ederken satın aldığı ürünün kalitesinden emindir. Bu, müşterinin ürünle birlikte satın aldığı “garanti”dir. Markalı malın fiyatı, garanti bedelini de içerdiği için markasız (garantisiz) maldan yüksek olur. Tüketici de bunu seve, seve öder. ’¡ ’¡ ’¡ Kurum kimliğinin markalaşması yani itibarının yükselmesi de kamuya verilen bir sözdür. Bu, o firma yöneticilerinin veya patronlarının, firmanın karını maksimize etmeye çalışırken kamu yararına halel getirmeyeceği ve hatta icabında kamu çıkarı için karından fedakarlık edeceği sözüdür. Bu söz firmaya itibar, itibar da imtiyaz kazandırır. Söz de tutulmak için verilir. Söz tutulmazsa, imtiyaz iptal edilir. Son Söz: Verilmeyen söz, tutulmayan sözden evladır.
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)