BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemKılıçdaroğlu: Ülkeyi kim yönetiyorsa krizin sorumlusu odur----

Kılıçdaroğlu: Ülkeyi kim yönetiyorsa krizin sorumlusu odur

Kılıçdaroğlu: Ülkeyi kim yönetiyorsa krizin sorumlusu odur
25 Şubat 2019 - 16:36 www.finansgundem.com

Ekonomik krizin sorumlusunun ülkeyi 17 yıldır yöneten iktidar olduğunu söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu "Hukukun üstünlüğünü sağlamak zorundayız. Üretmemiz lazım. Türkiye üretim sürecinden büyük ölçüde koparıldı." dedi.

Kılıçdaroğlu, İstanbul'da Üreten, Çalışan ve Hakça Paylaşan Türkiye Toplantısı'nda konuştu. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Devlette liyakatı çökertirseniz bürokrasi arzu ettiği hizmeti veremez.

Eğer bürokrasi hatayı siyasi otoritenin önüne koyamazsa o devlette çürüme başlamış demektir.

Defalarca hukukun üstünlüğünü sağlayın dedik. Teyze oğlu bir yere, damat bir yere... Bunların hiçbirisi doğru değildir. Bakın, hukukun üstünlüğü neden önemli? Bir ülkede can ve mal güvenliğini sağlayan temel unsur hukukun üstünlüğüdür. O ülkede can ve mal güvenliği varsa yatırım yapılır.

Hemen hemen görüştüğüm her başbakana şunu söyledim; neden Avrupa birliğinin dayatmasını bekliyoruz? Gelin Avrupa Birliği'ndeki tüm standartları gerçekleştirelim. Buna iktidarda olan partinin yetkilileri yanaşmıyor.

Ekonomik krizin sorumlusu ülkeyi 17 yıldır yönetendir. Bu ülkeyi kim yönetiyorsa ülkedeki krizin sorumlusu odur. Daha krizin ortalarındayız. İşsizlik daha da büyüyecek. Peki biz nasıl bir dönüşüm stratejisi benimsemeliyiz ki Türkiye'yi dünyada da söz sahibi ülke haline getirelim.

Birincisi şu; Hukukun üstünlüğünü sağlamak zorundayız. Yani katılımcı demokrasiyi güçlendirmek zorundayız. Bu, dünyada söz sahibi olmanın birinci koşulu. Demokrasi gelişmemiş hiçbir ülke gelişmemiş ve kalkınmamıştır.

İkincisi; Türkiye'nin üretmesi lazım. Gelir elde etmek yerine borçlanmak, üretmek yerine ithalat yapmak. Türkiye üretim sürecinden büyük ölçüde koparıldı. En büyük sıkıntı bu. İthalat olmadan üretemez noktaya geldi. Bu egemen güçlerin Türkiye üzerinde daha fazla söz sahibi olmasını sağladı.

Demokrasilerde siyasal partiler, devleti yönetmeye gelirler, devlet olmaya değil. İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı, Türk üniversitelerini geçti.

Dönüşüm stratejisinin ikinci ayağı üreten Türkiye'yi yeniden inşa etmektir.

Üçüncü ayak, güçlü bir sosyal devlet. 1974 yılında Türkiye Uluslararası çalışma örgütünün sosyal güvenliği asgeri koşullarını hayata geçirdi. Hangi gerekçeyle uygulanmıyor? Çünkü sosyal devlette devletin vatandaşa yaptığı yardım vatandaşın hakkıdır, otoritenin lütfu değil. 55 yaşında işinize son verildi. Geriye kalan yıl ne yapacaksınız emekli olmak için? Gidiyor devlete 'gençsin' diyorlar, işveren 'yaşlısın' diyor. Ne yapacak bu vatandaş? Nasıl geçinecek bu insanlar. Güçlü bir sosyal devlet bir ülkede barışın ve huzurun temelidir. Güçlü bir sosyal devlet yoksa ahlaki değerlerde yozlaşma olur. Stratejik dönümün dördüncü ayağı sürdürebilirlik. Eğer trenin gerisinde kalırsanız çok daha büyük risklerle karşı karşıya kalırsınız. Türkiye hâlâ 3.0, 4.0'ı tartışıyoruz. Üniversiteler bilgi üretemiyor ve iktidar sahipleri bundan haberdar değildir.

Krizin sorumlusu sizsiniz. Biz kriz nasıl çözülür diye olaya bakarken önce gittik krizi doğrudan yaşayan insanlarla, sendikalarla görüştük. Vatandaşla, ticaret odaları, esnaf odalarıyla görüştük. Şikâyetlerini dinledik, sonra da çözümler ürettik. Ancak bu çözümlerin hiçbiri hayata geçmedi. Ama bu tablo bizi umutsuzluğa sevk etmesin. Türkiye'nin bu krizi aşma gücü vardır.