BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaRöportajlarİnsanın yüreğini gören fenomen adam: Vartanyan----

İnsanın yüreğini gören fenomen adam: Vartanyan

İnsanın yüreğini gören fenomen adam: Vartanyan
17 Şubat 2016 - 14:30 www.finansgundem.com

İş dünyası ve milyonlar onu takip ediyor, o Akıllı Yaşam’a konuşuyor... Aret Vartanyan “Gerçekten yaşıyor musun” sorusunun yanıtını veriyor...

BERRİN UYANIK BEKAR - AKILLI YAŞAM DERGİSİ
 
“Atölyemiz Mısır Apartmanı’nda, buyurun gelin” dedi telefondaki ses. Milyonların takip ettiği, akıl danıştığı, ruhunun kapılarını açtığı adamla röportaj için arıyorum. “Evet” yanıtıyla keyfim yerine geliyor.
Yola çıkıyorum, adımlarım koşuyor. İstiklal’deyim. Harcı tarihle karışmış binanın önündeyim. Heyecan basıyor. İki dünya harbi görmüş, işgallerle, ihtilallerle ağlamış, Cumhuriyet’le gülmüş, Atatürk’ü ağırlamış, Mehmet Akif’e ev olmuş, casusların önünde cirit attığı, turistlere poz veren, belgesellere giren, tezlerle ününe ün katan, gösterişli tarihi yapıya ayak basıyorum. Güneşin doğuşundan batışına, karanlıktan aydınlığa, önünden her ülkeden, her ırktan insanın nehir gibi aktığı Mısır’ın ihtişamı beni de kucaklıyor.
Ama asıl huzur üçüncü katta bekliyor. Zile basıyorum... Etkileyici bir ses, tatlı bir gülümsemeyle karşılıyor: “Merhaba...”
“Yaşadıkların seni eksiltmiyor, çoğaltıyor. Kızma, utanma. Yüreğine gömme, geriye çekilme, sahip çık. Bugününü var eden her bir anının, seçtiklerinin, geçmişinin arkasında dur. Bastırmadan, susmadan cesaretini kaybetmeden yürümeye devam et. Unutma ki sen, her halinle ve her halinde Yaradan’ın, evrenin muhteşem parçasısın” diyor Aret Vartanyan.
Hayata korkak başlayanların cesaretle tanıştıkları, yıllarını yanlış şeritte boşa harcayanların gelip de fark ettikleri “Yaşam Atölyesi”nin kurucusu, “kişisel dönüşüm”ün ustası Vartanyan harika biri. Görünüş; dövmeli, küpeli, adaleli. Çünkü rahat, çünkü sportmen! Bilgi dersen; zenginler semti Cihangir’de, yoksulluk içinde büyümüş ama 8’inde klasikleri, 9’unda Nietzsche’yi tanımış; üniversite, yüksek lisans, üstüne de Oxford patlatmış. İnsan ve Yaradan bileşiminin sırrı da bu zaten, iletişimden sonra teoloji eğitimi de almış. Ve ikna edici. İnanılmaz kabiliyetli. Ama felsefesi öyle zikzak değil, damardan...
“Gerçekten yaşıyor musun” sorusunu soran ve kendince değeceği bir hayatın peşine düşen Vartanyan’a göre her şeyin başlangıcı inanmak. Mutluluk, ne tatil ne de nefis kızarmış salçalı bir biftek. Onun tarifi tek: Sevgiyle, aşkla, tutkuyla yaşamak. Tek değer insan. Onun dışında kim olduğu, ne yaptığı, nerede yaşadığı umurunda bile değil.
Asaletin, masumiyetin timsali beyazın hakimiyetinde, iki renkli salonda katılımcılarla buluşuyor, dinliyor, dinletiyor. Ortamda ışık var yok fark etmiyor, o asıl sizin içinizdeki ışığı yakıyor. Mekan etkileyici, duvarlardaki tablolar, rahat koltuklar, langırt bile var.
Loş, küçük bir odada sürüyor sohbetimiz. Hayatın kaosu, istifa sarhoşluğu, Aret’in hoşluğunda, sözlerindeki kudrette eriyor. “İnsan mutlu olmadan da yaşayabilir” diyor, şaşırtıyor. Şansa inanmıyor. İmkânsızı silip atmış lügatından. İkiyüzlülük için “Arzulamadığın biriyle aynı yatağa girmek” derken, kopup gidiyor herkesten. İtiraf ediyor: “25 senedir bunlarla kafayı kırmış durumdayım.”
Küçükken yangından ürktüğünü, o korkusunu nasıl yendiğini anlatıyor. İhtirasın söndüğü iki evliliği geride bırakmış, 37’sinde üçüncüyü hazırlanıyor. Konuştukça merakım daha da artıyor. Kelimelerle değil, tercihlerle insanı yakalıyor. Sanki hipnoz tünelinde gidiyorsun, içindeki prangalar birer birer çözülüyor...
Çocukken kâğıtlara yazdığı şiirleri, yazıları birbirine yapıştırıp satan, parasıyla kendine kitap alan Aret Vartanyan, kendi hayat yolunu çizerken, bir gün başka yolları da değiştireceğini biliyor muydu acaba? Söz, değişimin gücünü keşfeden, mucizeler yaratan genç adamda...
 


İNSANLAR ETİKETSİZ GÜZELLERDİR
 
-Aret Vartanyan kimdir?
-Aret Vartanyan, “Gerçekten yaşıyor musun” sorusunu sorup, bunu arayan ve kendince değeceği bir hayatı yaratmaya çalışan bir adam. Ama en kötü okullarda okumuş, yoksul bir ailede büyümüş, 7 yaşında kitap yazıp satarak kitap alan biri. Yazdığım sayfaları tutkalla birbirine yapıştırıp kitap gibi satıyor, kazandığım parayla da kitap alıyordum. Beyoğlu’nun, Cihangir’in kötü okullarında okudum. Her şeyi hep merak ettim. 11 yaşında başladığım aikido, doğu felsefesine yakınlaştırdı beni. Daha sonra Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne gittim. Arkasından yüksek lisans yaptım. Karizmayı düzeltmek ve teoloji okumak için Oxford’a gittim. İki yıl orada kaldım. Türkiye’ye dönünce bir reklam ajansında çalışmaya başladım Sonra medyaya geçtim. Grup 7 ve Pronto’da yola devam ettim. 2005 yılında Turkcell benim müşterimdi, o sırada Vodafone da aradı ve masanın öbür ucuna oturdum, marka yönetiminde işe başladım. 2009’da Doğan Online’a pazarlama müdürü olarak transfer oldum. Ancak bir yıl sonra istifa edip kendi işimin başına geçtim. Zaten bütün iş hayatı yolculuğum burası için hazırlıktı. İlk kitabım 2008’de çıktı. 2009 yılında da Yaşam Atölyesi kuruldu ve bugünlere geldik. Yaşam Atölyesi’nin amacı ise ulaşabildiğim kadar insana ulaşmak. Çünkü kendime göre inandığım yaklaşımlarım ve temel değerlerim var. Amacım bütün bunları insanlara yaymak.
 
-Neler bunlar?
-Çok net: Hiçbir kuralı, hiçbir şablonu tanımıyorum. İnsanı etiketlerle gören hiçbir şeyi tanımıyorum. İnsanlar etiketsiz güzellerdir. O yüzden bir insanın dili, dini, ırkı, arabasının markası, kol saati, oturduğu semt umurumda bile değil. Sizin de ne yaptığınız, ne yediğiniz, nasıl yaşadığınız öyle ama ne olduğunuz ve sizinle geçirdiğimiz zaman çok değerli. Hermetik felsefeden Sümer yazıtlarına, Mevlana’ya kadar baktığımızda hep” kendini tanı” vardır. Huzurlu ve mutlu bir şekilde kendi hayatımı yaşamıyorsam sarayda yaşasam ne olacak? Tek odalı bir evim olur ama o ev benim sarayımdır zaten. Eğer kimsenin önünde eğilip gömlek iliklemiyorsam ve boyun eğmiyorsam önemli olan budur. Bu yüzden öncelikle kendi hayatımda bunu yapmak istedim. Ben şu anda ne ermişim, ne gurme ne de yaşam koçu. Hiçbiri değilim. Benim de eksiklerim, hatalarım, düzelteceklerim var ama hepsini çok seviyorum. Çünkü olduğum gibi benim ve beni seven de olduğum gibi sevecek.
 
-İnsanın mutlu olabilmesi sizce basit mi?
-İnsanın mutlu olabilmesi için hiçbir şeye ihtiyacı yok. Ayrıca hayatta mutluluk da şart değil! Çünkü mutluluk dışarıya bağladığın sürece bulamayacağın bir şey. “Okulu bitireyim mutlu olacağım, sevgilim bugün beni arasın mutlu olacağım, param olsun mutlu olacağım” diyerek mutsuzluğu satın alıyoruz. Mutluluğun böyle yakalanabilir bir duygu olduğuna inanmıyorum. Bence “Mutsuzluğun içinde mutlu olmaktır marifet”. Mesela hiçbir zaman beni keyifsiz göremezsiniz. Çünkü hiçbir zaman şu soruyu sormam: “Niye bu benim başıma geldi?” Bu yanlış bir sorudur. Felaketler her zaman olacak, batacağız, çıkacağız ve her gün ters şeyler olabilir. Bence bu hayatın ta kendisi. İnsan her şeyi yapabilir ve dünyada her şey olabilir, bu yüzden affedilecek bir şey de yok.

 -Bu anlattıklarınızı yapmak kolay mı? İnsanlar size neden geliyor?
-Kolay değil. Bu yüzden yaşam koçluğuna da karşıyım. İnsanlara bu anlattıklarımı veremem zaten. Ben insanlara sadece anahtarları veriyorum. Bu kişinin kendi yolculuğu; kimseye “Haydi gel, mutlu olacağız” demiyorum ki. Ben bana göre gerçeği gösterir ve anlatırım. Sonrası ise benim işim değil, artık kişi kendisi yolunu seçer.
 
YAPAMIYORSAN SÖYLENME!
 
-Biraz bu süreçten bahseder misiniz?

-16 hafta boyunca buraya geleceksiniz; kariyeriniz ya da evliliğiniz için. İlişkinde mi mutsuzsun, o zaman istediğin ilişkiyi yaşamıyorsun, cesaretin yok demektir. Belki sen çok eşli olacak birisin ama tek eşliliği deneyimlemeye çalışıyorsun. Belki macera yaşamak isteyen birisin ama hanım hanımcık yaşamaya çabalıyorsun. Ben önemli olanı, yüreğinde ne varsa onu kabullenmeni sağlamak istiyorum. Mesela milyonlarca insan niye evlendiğini, niye çocuk sahibi olduğunu bilmez. Oysa asıl önemli soru şu: “Sen gerçekten çocuk sahibi olması gereken biri misin?” Ya da “Çocuk sahibi olmadığın zaman senin hayatın olmayacak mıydı?” Belki senin hamurunda satış danışmanı olmak yok ama çok başarılı bir reklam yazarı olmak var. Sen kanayan bir yarayla bana geliyorsun. Eğer “Ben mutsuzum” diyorsan bir şeyleri göze alıp değiştireceksin. Yapamıyorsan da söylenmeyeceksin. Bütün bunlar kolay olur beklentisine kimse girmesin, çünkü olmaz. Biz hep “Başkaları ne der” diye yaşadığımız için adım atamıyoruz. Ve her şeyin garantisini aradığımız için yine adım atamıyoruz. Sen arzulamadığın bir insanla aynı yatağa giriyorsan ikiyüzlüsün demektir.
 
-Yeni projeleriniz var mı?
-Artık ağırlıklı olarak gençlere, çocuklara yönelmeye başladık. Türkiye’nin en büyük gençlik projesini yönetiyoruz şu anda. İlk ödülümüzü de 2 ay kadar önce Toronto’da aldık; globalde birinci seçildik. Doğuş Grubu’nun projesi ve bütün danışmanlık ayağı bizde. Projenin ismi “Bugün Günlerden Yarın”. Doğuş büyük bir bütçeyle girdi ve aynı zamanda hayalleri de gerçekleştiriyor. Makine mühendisliğinde okuyan bir gencin yurtdışına gitmesinden tutun da bölüm değiştirmesine kadar akademik kariyer için kişisel gelişimine destek oluyoruz. Çocuk tarafında da büyük bir grupla çıkıyoruz. İçinde pedagoglar, psikologlar, psikiyatristler var. Bu sefer küçük yaştan, hatta 0-6 yaş grubundaki çocukların yeteneklerinin keşfedilmesi, nereye doğru yönlendirilmesi gerektiği ve nasıl bir eğitim alması gerektiğine kadar ilgileniyoruz. Toplum ve eğitim sistemi zaten çocukları yok ediyor. Çünkü şu anda baktığım zaman çocuklar sadece not savaşı yapıyor. Bu çocuklar robot değil ki. Hatta bazı okullarda kırmızı ilaçlar veriyorlar, çocukların konsantrasyonları düşmesin diye. Birçok özel okul bunu yapıyor şu anda. İyi de belki o çocuk ressam olacak. Sen bu çocuktan fizik, matematik yapmasını niye bekliyorsun? Böyle bir şeye zorlayıp sonra çocuğa başarısız diyorsun. İnternette “evde eğitim” (homeschooling) diye bir şey çıktı. Bu sistem Kanada’dan başlayıp Avrupa’ya kadar çok hızlı bir şekilde yayılıyor. Aileler çocuklarını okuldan çekip bu sistemle temel felsefe ve sanat eğitimleri aldırıyor. Küçük yaşta yeteneklerine göre sınıflandırma yapılıyor. Mesela okuldan atılan 13 yaşında bir çocuk kayakta Kanada olimpiyat takımının kaptanı oldu. Çünkü bu çocuk kayak için doğmuş. Sense bu çocuğu matematikte başarısız diye okuldan atıyorsun.
Her şey inanmakla başlıyor. “2020 yılında Yaşam Atölyesi 10 milyon kişi olacak” diyorum. Ancak yarın sabah boynum kırılabilir, felç olabilirim. Ya da hapse girebilirim. Ama nefes alıyorsam 2020 yılında Yaşam Atölyesi 10 milyon kişi olacak. İsteyince oluyor. Mesela Oxford’a gidişim... Bir gece oturup birçok üniversiteye e-mail attım ve sadece Oxford kabul etti.
 
-Şansınız varmış...
-Hayır, hayatta tek olmayan şey şans. Eğer ben akşam o e-mailleri atmasaydım olur muydu? Asla! Her zaman bir çıkış bulurum. Beni hayatta tahrik eden tek şey, “Mümkün değil, olmaz” denmesi. Muhafazakâr kesimde de çok ciddi takipçim var. Mesela benim için hep “Aret’in arkasında CIA var, Hocaefendi var” ya da “AK Parti var” derler ama hiçbiri yok. Ben varım arkamda. Niye öyle düşünüyorlar? Çünkü beni her yerde görüyorlar. Gezi olaylarında konuşurken de görüyor, İstanbul polis teşkilatının eğitimlerini yaparken de...
 
ÇEVİK KUVVET’E, İŞ DÜNYASININ YÖNETİM KADROSUNA EĞİTİM
 
-Polislere nasıl bir eğitim veriyorsunuz?

-Çevik Kuvvet için eğitim veriyoruz. Kurumsal eğitim tarafımız çok güçlüdür. Bize “Hangi şirket sizden eğitim alır” dediler ama sonra çatır çatır eğitim almaya başladılar. Bir şirkete gittiğiniz de şöyle başlanır mı? Yönetime “Size eğitim veririm ama insanların istifa etme hakkını istiyorum sizden. Çünkü beni dinleyenlerden istifa edenler olacaktır ama bir gerçek var, eğer birisi istifa etmesi gerekirken çalışıyorsa ona da sana da yazık. Bırak bari istifa etsin kendi hayatında yürüsün” diyorum. Şu anda 26 markayla çalışıyoruz. Yaşam Atölyesi Kişisel Dönüşüm Akademisi, AVCT ve 4CEO’muz var. 4CEO Türkiye’nin en büyük eğitim hub’ı olmak üzere. Kendi alanında en iyi eğitim veren insanları bünyesine alarak bir şirketin A’dan Z’ye bütün başlıklarda eğitimlerini üstleniyor. Satıştan finansa, değerlendirme süreçlerinden suşi yemeğe kadar yöneticiler için bütün eğitimleri veriyoruz. Yurtdışına açılma hedeflerimiz arasında. Ben bugün Google’ın bütün eğitimlerini alabilecek kadroya sahibim.
 
-Özel sektöre yönelik eğitimlerinize örnek verebilir misiniz?
-Anadolu Grubu bünyesindeki Efes Pilsen’de gelecek vaat eden yönetici adayları için yeme içme kültüründen müziğe kadar eğitim verdik. Doğan Grubu’nda en üst yönetime 12 boyunca eğitim verdik. Eğitimlerimizi tamamen kişiye ve şirketlere özel kurguluyoruz.
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)