BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro EkonomiGeleceğin ekonomik felaketi eşitsizlik----

Geleceğin ekonomik felaketi eşitsizlik

Geleceğin ekonomik felaketi eşitsizlik
05 Ekim 2021 - 15:42 www.finansgundem.com

Eşitsizlik genellikle ekonomi çevrelerinde sosyal bir sorun olarak görülür. Ancak ünlü ekonomist Mohamed El-Erian Kovid sonrası oluşan toplumsal eşitsizlikteki artışın küresel bir ekonomik istikrarsızlığa yol açacağı konusunda uyardı.

FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Pandeminin ortaya çıkışıyla birlikte küresel eşitsizlik dünya çapında dikkat çekici düzeyde arttı. Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre ABD Merkez Bankası’nın teşvik politikaları ve tedarik zinciri krizi sonucu artan mal ve hizmet fiyatları dünya çapında zengin ve fakir kesimler arasındaki makasın genişlemesine yol açtı. Allianz Baş Ekonomisti Mohamed El-Erian Bloomberg International’daki yazısında artan eşitsizliğin gelecekte çok daha ciddi sonuçlara neden olabileceğini belirtiyor. İşte El-Erian’ın o yazısı:

Beni en çok endişelendiren şey hem uluslararası düzeyde hem de ülkelerin içerisinde görülen eşitsizlik. Söz konusu durum finansal piyasalar tarafından ekonomik veya finansal değil, sosyal bir sorun olarak nitelendirilerek kenara itiliyor. Bununla birlikte eşitsizliğin artışı konusundaki risklerin gün geçtikçe ivme kazandığını da görüyoruz. Kovid halihazıra eşitsizliğin artmasında büyük bir etken oldu. Ancak toplumsal eşitliği Kovid öncesi döneme taşımak yerine daha da kötüleştirecek ve toplumumuzdaki her türlü düzeni bozma yolunda daha fazla önem arz edecek dinamikler yaratıyoruz.

Aşırı derecede eşitsiz bir toplum ekonomik olarak sağlıklı bir toplum değildir. Ama beni bundan daha çok endişelendiren şey fırsat eşitsizliği konusu. Kovid'in evde WiFi'ı olmayan, bilgisayarı olmayan insanlara ne yaptığını biliyoruz. Devlet okullarının birçok öğrencisiyle bağını kopardığını ve bu öğrencilerin sadece işsiz kalmadığını, aynı zamanda iş bulamayacak hale geldiğini biliyoruz, bu da kayıp bir genç nesil anlamına geliyor.

Kovid’in etkisinden yavaş yavaş kurtulmaya başladıkça artçı etkileri de dünya çapında farklı dinamikleri ortaya çıkıyor. Bugün gelişmekte olan bir ülkedeyseniz, artık şirketlerin size geleceğini varsayamazsınız. İşverene gitme mesuliyeti giderek artıyor. Bu da eğitimin geri kalmasının, teknolojinin geri kalmasının yarattığı asıl sorun. Bu nedenle dikkatli olmazsak bu muazzam sürecin gelecekte daha da uzadığını göreceğimizden endişeleniyorum.

Trajik bir film izliyorduk, sonrasında ise Kovid geldi ve filmi ileri sardı. İlk olarak, servet eşitsizliğini kötüleştirdi, zira Kovid'e yanıt olarak uygulanan varlık fiyatlarını artırma planları içerisinde ABD Merkez Bankası’nın likidite enjeksiyonları bulunuyordu. Bu varlıklara kim sahip oldu? Zenginler. Yani asılnda ne olduğuna bakacak olursanız tepedekilere servet dağıtımı yapıldı. Buradakiler Kovid öncesinden çok daha iyi durumdalar. Diptekiler içinse bu gerçekleşmedi.

Dijitalleşme yolunda atılan bu büyük adımla mesleklerinden olan, başlangıç finansal varlıkları olmayan ve varlık fiyatlarındaki fırsatlardan faydalanmayan insanları düşünün. Bunlara ek olarak bu insanlar bir ev almayı umuyordu ve konut piyasası fiyatları yükseldi. Böylece aniden hem gerçek hem de potansiyel servet ve gelirleri azaldı.

Buna ek olarak, eğer işsizlerse, aniden becerileri meslekler için yetersiz hale geldi. İşgücü piyasasının çalışanların becerileriyle eşlememesi nedeniyle rekor düzeyde boş mesleki pozisyon buluyor. Tüm bunların sonunda ekonomistlerin çoklu denge dediği durumu elde edersiniz: Kötü bir olayın, normal hale geri dönüşle değil, daha da kötü bir şekilde sonuçlanması.

Söz konusu terimin neye benzediğini biliyoruz çünkü bu sürecin tadına baktık. Ekonomi tarafındaki sonuç yetersiz ölçekte toplam talep var gibi görünüyor. Ki bu ifade zenginlerin daha fazla gelir ve servet elde etmesi ve daha azını harcaması demenin daha havalı bir yolu. Toplumun fakir kısmı harcamaya daha meyillidir. Bu nedenle artırılan gelir ve servetin hepsi zenginlere giderse talep sorununuz ortaya çıkar bu da gayrisafi büyümede sorununuz olacağı anlamına gelir.

Halihazırda meslektaşlarımın ve benim yeni normal olarak adlandırdığımız düşük ve yetersiz kapsayıcı büyümenin olduğu sürekli stagflasyon olarak adlandırılan dönemi yaşıyorduk. Bunun neye benzediğini biliyoruz. Sosyal sonuçlarına hakimiz. Bu kültürel bir savaş. Bunun adı yabancılaşma. Bunun adı marjinalleşme. Söz konusu durumun toplum için iyi bir yanı yok. Toplumun dokusunu yiyip bitiyor.

Bu durumun siyasi olarak neye benzediğini de biliyoruz. İnsanlar tek bir alana yoğunlaşarak oy verir hale gelecek ve tek bir konuya yoğunlaşan seçmenler her türlü dış etmen tarafından ele geçirilebilecek. Şu anda dünyada popülizmin hızlı bir şekilde artmasına şaşmamalı. Bu ayrıca daha az eşit bir dünya anlamına geliyor. Gelişmekte olan ülkelere ilgi göstererek büyüdüğümü bilirsiniz. Onlarca yıl boyunca bu ülkelerin gelişmiş ülkelere yakın hale geleceği bir hipotez değil neredeyse kabul edilmiş bir gerçekti.

Bilin bakalım ne oldu? Şu anda bir ayrışmanın yaşandığını görüyoruz. Bununla birlikte bu ayrışmanın kısa vadeli olacağını da düşünmüyorum. Yani daha az eşit bir dünyada daha kesin olmak gerekirse çok daha eşitsiz bir dünyada yaşayabiliriz. Bu küresel ekonomi politikasının koordinasyonu, karşılıklı bağımlılık ve göçmenler açısından problem yaratacaktır. Tüm bu sorunlar uzar gider. Yani içerisinde bulunduğumuz durum sorunlu. Bu sürecin tadını aldık ve lezzetini beğenmedik ancak daha kötüsü geliyor olabilir.

Amerikan rüyası birçok olağanüstü fırsatı ve gelir merdivenlerini tırmanabilmeyi kapsıyor. Eşitsizliğin insanları daha çok çalışmaya, daha iyisini yapmaya teşvik edebileceğine dair doğru bir düşünce var. Ancak öyle bir an gelir ki, eşitsizlik insanları iyi şeyler yapmaya teşvik edemez hale gelir ve ekonomik refahtan uzaklaşmanın yanında, sosyal ve politik refahtan uzaklaşmaya neden olur.

Ben Amerikan rüyasının öldüğünü düşünmüyorum. Bana kalırsa bu daha zor hale geldi. Başlangıçta doğru eğitime sahip değilseniz, başlamak için bir dizi varlığınız yoksa, çok daha dik bir yolla karşı karşıyasınız demektir ve bu birçok insan için gerçek bir sorundur.

Bu hastalığın reçetesinde insana ve fiziksel altyapıya yatırım yatıyor. Bu reçete insanların daha fazlasını ve daha iyisini yapabilmesine imkan sağlamaktır. Konu insanlara dönüşümsel fırsatlar sağlamakla ilgilidir. Çok erken yaşlarda, ilkokul öncesi parlak beyinlere heyecan verici eğitim ve fırsatlar sağlamakla başlamak gerekir. Bu ortaokul, lise, üniversite yıllar boyunca devam eder. Bunun için elit üniversitelerin orada olmayı hak eden ancak yanlış posta koduna sahip olan veya ailesi hiç eğitim almayan insanlara daha erişilebilir hale gelmesiyle mümkün olur.

Yapılabilecek çok fazla şey var. Konu temel olarak şu soruyu sormakla alakalı: ‘Daha kapsayıcı ve daha üretken olabilmek için kaynaklarımızı, insanlarımızı ve fiziksel yetilerimizi nasıl etkin hale getirebiliriz?’

'Borçlanma tavanı 2 hafta içinde artırılmalı'

 

Genç işsizlik oranı yüzde 17,8'e indirilecek

 

Barclays Global İmalat Güven Endeksi yükseldi

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)