Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Yükselen enflasyon hakkındaki endişeler yükselen fiyatların bastırılmasının maliyeti konusunda da kaygılara yol açıyor. Piyasa çevrelerinde küresel ekonomik toparlanmanın gerektiği yönündeki görüşler her geçen gün güç kazanıyor. Bloomberg International yazarı Daniel Moss ekonomi yöneticilerinin faizleri artırırken ekonomiyi de bir resesyona sokmama ihtimallerini değerlendirdi.
Çok yüksek faiz oranlarının geleceği veya kalıcılığı hakkında piyasalarda çok fazla bir kesinlik bulunmuyor. Zira yüksek enflasyon son 10 yıldır dünyanın en büyük ekonomilerinde görülmeyen bir durumdu. Ancak Moss yazısında enflasyonun normal seviyelere kendi başına dönemeyeceği uyarısında bulunuyor.
Ekonomi yazarı enflasyona merkez bankalarının müdahalesi konusunda “Yanıt verilmemesi pervasızca olur ve yıllarca para politikasının adeta bir totemi olarak kabul ettiği aynı hedeflerin faydalarını reddetmiş olur. Ancak aşırı tepkinin riskleri de gerçektir ve geçen hafta içinde daha da güçlenmiştir. Eğer Ocak ayı en yüksek borçlanma maliyetleriyle ve yetkililerin bu seviyeye ne kadar hızlı gidebileceklerini tahmin etme yarışıyla ilgiliyse, Şubat ayı da buna bir tepki ayıdır” ifadelerine yer verdi.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde geçtiğimiz hafta Alman basın mensuplarına yaptığı açıklamada çok agresif davranmanın Avrupa ekonomisi için zararlı olabileceğini belirtti. Lagarde açıklamasında, “Eğer şimdi çok acele edersek, ekonomilerimizin toparlanması çok daha zayıf olabilir ve istihdam tehlikeye girer” dedi.
ECB’nin bir diğer önemli ismi Olli Rehn ise Finlandiya televizyonuna verdiği bir röportajda daha sert ifadelere yer veriyor: “Kısa vadede enflasyona güçlü bir tepki verseydik, muhtemelen ekonomik büyümenin durmasına neden olurduk." Avustralya Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası'nın üst düzey yetkilileri de yatırımcıları erken hamleler konusunda uyardılar.
ABD Merkez Bankası’nınsa borçlanma maliyetlerini ilk yükselten merkez bankalarından birisi olması bekleniyor. FED’in Mart ayındaki toplantısında bunu yapması bekleniyor. Ancak FED’den gelen diğer açıklamalarsa bu müdahalenin piyasa beklentilerinden daha sert olacağını gösterir nitelikte. St Louis FED Başkanı James Bullard faiz oranlarının Temmuz başına kadar 1 tam yüzdelik puan artması gerektiğini söyledi. Bullard 50 baz puanlık Faiz artırımı ihtimalinin de mümkün olduğunu belirtiyor. Moss bu bakış açısının yaygın bir görüş olmadığına ancak kimsenin de bu ihtimali reddedemediğine dikkat çekti.
Enflasyonu düşürmek için uygulanacak politikaların ekonomide de sert etkilerine hazırlanmak gerekiyor. Daha hızlı ve daha erken hareket etme argümanı, Moss’a göre 1979'dan 1987'ye kadar FED başkanlığı yapan Paul Volcker’ın ilişkin benzetmeleri körüklüyor. Zira Volcker çok yüksek miktardaki enflasyonu dizginleyen FED Başkanı olarak hatırlanıyor. Ancak eski FED başkanı bunu gerçekleştirebilmek için yoğun bir resesyon döneminin yaşanmasını tasarlamıştı. FED başkanı çok büyük tartışmaların odağı olmuştu: protestocular merkez bankasının önünü Volcker’in evini ablukaya almıştı. Volcker bu süreçte ölüm tehditleri dahi aldı. ABD ekonomisi 1980 ve 1982 yıllarında küçüldü ve ülkedeki işsizlik %11’e kadar yükseldi.
Günümüz FED yönetiminin bu tür bir ekonomik gerilemeye hazır olup olmadığı ise merak konusu. Eski FED yetkilileri ve Cornerstore Macro’nun baş ekonomistleri Roberto Perli ve Benson Durham konuyla ilgili açıklamalarında, “İkili bir yetkiye sahip olan FED’in enflasyonu hızlı bir şekilde %2 hedefine düşürmek ve resesyon riskiyle karşı karşıya kalmak için agresif bir şekilde sıkılaşmaya gitmesi pek mümkün görünmüyor. Aksine, FED en azından bir süre için %3 civarındaki enflasyondan memnun olabilir. Eğer durum buysa, bu yıl piyasanın düşündüğünden çok daha az sıkılaştırma ihtiyacı olacaktır” dedi.
Moss’a göre böyle bir durumun gerçekleşmesi FED’e bağlı olmadığını vurgulamak zorunda kalan diğer merkez bankalarını rahatlatacaktır. Zira küresel merkez bankalarının her ne kadar bağımsızlık vurgusu yapsa da Moss pratikte FED’le aynı doğrultuda hareket ettiğine dikkat çekiyor. Ekonomi yazarı küresel ekonomilerde pandemi etkileri sürerken agresif FED kararlarının küresel ekonomik toparlanmaya zarar verebileceğine dikkat çekti.
Fed tutanakları: Hızlandırılmış faiz artırım takvimi tartışıldı
ABD borsaları Fed tutanakları sonrası 'karışık' kapandı
ABD: Çin'e karşı yeni ticaret araçları gerekli
Finansgundem.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansgundem.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansgundem.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.