BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemErdoğan'dan S-400 açıklaması: Geri adım atmak söz konusu değil----

Erdoğan'dan S-400 açıklaması: Geri adım atmak söz konusu değil

Erdoğan'dan S-400 açıklaması: Geri adım atmak söz konusu değil
18 Mayıs 2019 - 22:54 www.finansgundem.com

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi'nde gençlerle iftarda bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada, "Bizim S-400 konusunda geri adım atmak gibi bir şeyimiz söz konusu değil. O iş bitti. " ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  Dolmabahçe  Sarayı Muayede Salonu'nda gençlerle iftarda bir araya geldi. Erdoğan, iftarcı gençlerle söyleşi gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mayıs'ta gençlerle Samsun'da bir araya gelecek geleceklerini belirterek, siyasi parti liderlerini de Samsun'da davet ederek hatırlattı.

Erdoğan, Samsun'daki kutlamalarda vatandaşlara hitap edebileceğini ifade ediyor, "Samsun'un çıkacağı 100. yıl etkinliklerini bu yıl çok farklı bir kut kutusundaki inşallah bahtiyarlığı içerisinde olacağız. Orada bir bir mesajı vermenin gayreti içerisindeyiz. , 2023'ün Cumhuriyetimizin imkanı var. Bunlarla beraber bu süreç çok etkin, çok aktif bir şekilde siz gençlerle birlikte geçirerek gayreti birlikte olacağız. "Diye konuştu.

Söyleşinin yapıldığı salonun önemine vurgu yapan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu salon çok anlamlı bir salon. Bu salonda geçmişte büyüklerimiz,  Osmanlı, onlar senede iki kez falan uluslararası çok büyük toplantıları  yaparlarmış. Ben de bu göreve geldikten sonra, başbakanlığım ve cumhurbaşkanlığım  dönemimde yine uluslararası bazı müstesna toplantıları bu salonda yapıyorum. Bu  salonun adı Muayede Salonu. Her toplantıya da açık değil ama görüldüğü gibi çok  farklı bir özelliğe sahip. Ve tabii 1856 buranın açılış yılı. O günden bugüne  Dolmabahçe Sarayı'nda demek ki 163 yıl geride kaldı. Ve şimdi 163'üncü  yılındayız. Görüldüğü gibi bütün işçilikleriyle, yaptığımız restorasyon  çalışmalarıyla burayı ayakta tutmanın gayreti içerisindeyiz ve şu anda burası 2  bin metrekare, böyle bir büyük alana sahip. Avize 4,5 ton ağırlığında bir avize.  Üzerinde de 2 milyon adet kristal taş var."

Sarayların Cumhurbaşkanlığına bağlandığına değinen Erdoğan,  "Cumhurbaşkanlığı olarak da burayı çok hassas bir şekilde korumanın gayreti  içerisindeyiz. Sarayların hepsi milletimizin en önemli mal varlığıdır.  Dolayısıyla buraları bizim çok iyi korumamız lazım ama gençlerimizin de buraları  gelip görmeleri, gezmeleri lazım. İstanbul'da sadece Topkapı Sarayı değil, bunun  dışında da birçok saraylarımızın bütün renovasyonlarını, restorasyonlarını  yapıyoruz. Nitekim Yıldız Sarayı hakeza öyle, Beylerbeyi aynı şekilde... Bunların  hepsinin bakımlarını vesairelerini yapmak suretiyle gençliğe açmak  kararlılığındayız. Bu zenginliklerimizin gençlerimiz tarafından bilinmesi lazım."  dedi.

"Ben çok daha iyi olacak diyorum"

Buluşmada gençlerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, 23 Haziran'da  yapılacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine ilişkin konuştu.

Seçimin İstanbul için çok çok önemli olduğuna işaret eden Erdoğan,  şunları söyledi:

"İstanbul dünyada müstesna bir kent. Sıradan bir yer değil. 94'de  buraya İstanbul halkı beni belediye başkanı olarak seçti. Ve buradaki 4,5 yıl  belediye başkanlığımdan sonra malum yaşadığım bir hadise var. Ondan sonra 4 ay 10  gün cezaevi, sonra çıktık partimizi kurduk. 16 ay sonra iktidara geldik. İktidara  geldikten sonra da 17 yıldır iktidardayız. Gerek 11 yıl başbakanlık, arkasından  cumhurbaşkanlığı süreci ve halkımın hizmetkarı olarak bu yolda çalışmalarımızı  sürdürüyoruz. Eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, tarıma,  bütün bu alanlarda dış politikayla ülkemizi bulunduğu yerden şöyle 3,5 kat  büyütmek suretiyle farklı bir yere taşıdık. İnşallah daha iyi olacak gayretiyle,  ben çok daha iyi olacak diyorum."

"Burada bir hırsızlık var, bir kaçak var"

Erdoğan, bir gencin, "Eğer seçimi siz kazansaydınız yine de itiraz  edecek miydiniz?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Her şeyden önce böyle bir netice karşısında itirazlar olabilir.  Bunlar siyasette seçime girenlerin, sandığa müracaat edenlerin en doğal hakkıdır.  Ama bu itiraz merci neredir? İlçe seçim kurullarıdır, il seçim kurullarıdır, daha  üst merci Yüksek Seçim Kurulu'dur. Siz itirazını yaparsınız. İtirazını yaptıktan  sonra nihai merci Yüksek Seçim Kurulu'dur. Yüksek Seçim Kurulu kararını verdikten  sonra da artık diyeceksiniz ki 'şeriatın kestiği parmak acımaz' ve işi  bitireceksiniz. Ama şu andaki süreç ne yazık ki böyle gitmiyor. Yani 29 binden 13  bine oy düşüyor, şimdi buradan buraya eğer oylar düşüyorsa bu ne demektir? Burada  bir hırsızlık var, bir kaçak var. 29 binden 13 bine niye düşüyor?"

"Bildiğini söyle o zaman veya ispat et"

1963 yılında seçimleri şaibe karıştığı gerekçesiyle iptal edindiğini  hatırlatan Erdoğan, "Nitekim 1963'te seçime şaibe karıştığı için seçim iptal  edildi. Onların dönemleri... Şimdi şaibe çok çok büyük ve itirazlarımız yapıldı.  Bütün delilleriyle, belgeleriyle bu itirazlar yapıldı. Bu itirazları yaptıktan  sonra Yüksek Seçim Kurulu bunun iptaline karar verdi. İptal kararı verilene kadar  CHP'nin başındakiler, Yüksek Seçim Kurulu'na methiyeler döşerken, ne zaman ki  iptal kararı verildi bu defa aman yarabbim neler söylemediler, 'çete' mi  demediler... 'Burada nelerin döndüğünü biz biliyoruz ama konuşmuyoruz.' Bildiğini  söyle o zaman veya ispat et. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Sen iddianı  ispatla mükellef olduğuna göre bunu da ispat edemiyorsan o zaman kusura bakma. Şu  anda Yüksek Seçim Kurulu kararını verdi. Zannediyorum pazartesi filan da beklenen  o ki gerekçeli karar da açıklanacak. Ve gerekçeli kararın da açıklanmasıyla  birlikte, şu anda zaten süreç başlamış vaziyette. Bizler de çalışıyoruz, öbür  tarafta diğerleri de çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.

"İstanbullu hemşehrilerim bunun gereğini seçimlerde sandıkta  yapacaktır"

2 Haziran'da ülke genelinde bazı ilçelerde de seçim yapılacağını  aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bir de 2 Haziran seçimleri var değişik ilçelerde. Denizli'nin  Honaz'ında, Kırıkkale'nin Keskin'in de gibi... Buralarda yapılan seçimlerde de  bizim aleyhimize olanlar var, Milliyetçi Hareket Partisi'nin aleyhine olanlar  var. Kars, Iğdır, buralarda onlar böyle bu tür çirkin yaygaralar koparmadılar,  verilen karara herkes uydu. CHP'ye ne oluyor da uymuyor? Ve aynı şekilde  Büyükçekmece'ye, Maltepe'ye itiraz oldu. Oralarla ilgili itirazlar reddedildi.  Reddedildiği için de bizler kalkıp, 'Niye reddedildi? Burada çete var' demedik  ya, 'Başımız gözümüz üstüne' dedik, kabul ettik. Ama şimdi büyükşehirle ilgili  olan da nedense çok çirkin, hakikaten siyaseti kirleten bu tür ifadeler bizleri  ciddi manada üzmüştür. Ama ben inanıyorum ki benim milletim, İstanbullu  hemşehrilerim bunun gereğini de seçimlerde sandıkta yapacaktır.

Yeni askerlik sistemine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, "Yeni  askerlik sistemiyle ilgili olarak 4 hatta 5 ana başlık var. Bunlardan bir tanesi,  Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyacı; ikincisi öngörülebilir oluşu; üçüncüsü  süreklilik; dördüncüsü eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı; bir diğeri de eğitimli  insan gücü kaynağının etkin ve verimli kullanılması. Bir şey çok çok önemli,  bedelli askerlikle diğerleri karıştırılıyor. Bedelli askerlik noktasında yıllarca  çok ciddi birikimler, bunun dışında yurt dışında olanların 'Bizim durumumuz ne  olacak?', 'Bedellide ücretler şu şekilde ağır, bu şekilde ağır.' gibi birçok  şeyler oluyordu. Bir dönem yaptığımız değerlendirmelerde belli bir bedel koyduk.  Tabii kabul edenler oldu ve geldiler, askerliklerini o ücretten yaptılar. Daha  sonra bir düşüş söz konusu oldu ve bu düşüşle birlikte attığımız bazı adımlar  oldu." diye konuştu.

Erdoğan, son dönemde gelinen noktada ücretin bedellide ciddi manada  düşürüldüğünü dile getirerek, şu bilgileri verdi:

"Bu düşürülen ücretle de şu anda askerlik kabul görmeye başladı.  Yükümlü erbaş, erler var; yedek astsubaylık var, bir de yedek subaylık var.  Bunlar bu dönemin farklı özellikleri. Tabii yedek subaylıkta alışılmış olan süreç  devam ediyor. Ancak asıl önemli olan yedek astsubaylık ki burada istihdamda şu  anda meslek yüksek okulları da burada görev alabilecekler. Bu şimdi oraya bir  farklılık getiriyor. Aynı şekilde yükümlü erbaş, er, burada da... Hepsinde de  tabii belli bir ücret ödeniyor bu süreç içerisinde. Bütün bunlarla beraber  aslolan bizim için de gerçekten çok çok önemli olan bir süreç de şu: 5 ay kıta  diyoruz, burada belli bir harçlık kendilerine ödeniyor. 5 aydan sonra kendisi  terhis olabiliyor, bu imkan var ama bunun öncesinde 1 ay temel eğitimden geçiyor.  Yedek astsubaylıkta ise 2 ay temel sınıf eğitimi, bu da harçlıklı, ardından 10 ay  da kıta hizmeti var. Burada da yine eğer isterse terhis olur, 'Devam edeceğim.'  derse, devam etme şansı var. Devam etme kararını verirse, bu nereye götürür onu?  Bu, onu astsubaylığa götürür. Astsubay olduktan sonra bir başka imkanı daha var.  Oradan subaylığa bile geçebilir. Subaylığa geçmenin ötesinde bir imkan daha var.  Eğer gerçekten imtihanları başarıyla verirse, generalliğe kadar gidebilir. Yedek  subaylıkta da yine 2 ay temel sınıf eğitimi var. Yine harçlığı alıyor ve ardından  10 ay kıta var. 12 ay oluyor. İsterse yine terhis, isterse yedek subaylıktan  subaylığa geçebiliyor."

"Hayvanlara vahşice muamele insanı ciddi manada üzüyor"

Hayvan haklarına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, Meclis'in bu  dönemdeki çalışmaları içerisinde hayvan haklarıyla ilgili çalışmaların belli bir  yere geldiğini belirterek, belediyelerin bu alanda yapacağı çalışmaların yanı  sıra, devletin de yasal düzenlemeyle getireceği bazı uygulamalar olacağını  bildirdi.

Erdoğan, "Bu işin iki boyutu var. Bir, hayvanlara yapılan vahşice  muamele insanı ciddi manada üzüyor. Bir de kontrolsüz olarak hayvanların  caddelerde, Allah göstermesin, çocuklarımızın üzerine saldırıp bazı yerlerde  parçaladıklarını da görüyoruz. Onun için yapılacak olan hazırlık çok hassas.  Adeta öyle bir hassasiyet göstermemiz gerekiyor ki hem bu hayvanların  sahiplerinin kontrolünü artırması lazım, 'Bırakalım salıverelim ne yaparsa  yapsın.' olmaz. Bütün dünyadaki uygulamaları da arkadaşlarımız çalıştılar." dedi.

Büyük oğlunun bir köpeği olduğunu, onu ailenin bir mensubu olarak  gördüklerini, ayrıca kendisine hediye edilen köpeklerin bulunduğu bir yerleri  olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bir gün Peygamber Efendimiz yanında sahabelerle giderken yol  kenarında bir köpek ölüsü görüyor. Bir koku var. Yanındakiler o kokudan böyle  nefret edermiş gibi yapıyorlar. Peygamber Efendimizin şu ifadesi çok manidardır.  Peygamber Efendimiz kokuya değil, dişlerine bakıyor, 'Ah, dişleri ne kadar  güzel.' diyor. Biz böyle bir peygamberin ümmetiyiz. Hayvanlara da bizim bu  şekilde bakmamız, bu şekilde muamele etmemiz... Onun için de başta hükümet olarak  bizim ve belediyelerin hepsinin yapması gereken görevler var. Çok çeşitli yollar  var, kısırlaştırma yollarıydı vesaire, birçok adımlar. Ama işte bu Pitbullar  vesaire, bunlarda ciddi sıkıntılar oluyor. Bunların koruma altında olması lazım.  Geçenlerde kediyle ilgili bir tablo yaşadım. O bayanın kediye tavrı yenilir  yutulur bir şey değildi. Toplum olarak hayvanlara karşı bu duyarlılığımızı  artırmamız lazım. Çünkü o da bir yaratılmıştır, ona bakacağız. Biz insanız o da  hayvan. Dolayısıyla inşallah bu yasayla beraber buradaki o beklentiyi büyük  oranda gidermiş olacağız."

"Bu milletin efendisi değiliz, hizmetkarıyız"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son dönemde ülkemizde ciddi bir  kutuplaşma var. Siyasilerin kullandığı dil, toplumu oldukça geriyor ve bu  kutuplaşmayı körüklüyor. Sizce de artık buna bir son vermenin zamanı gelmedi mi?"  sorusuna, şu karşılığı verdi:

"Sorun çok çok güzel. Bu akşam burada gençlerimizle bir aradayım.  Burada bana muhabbeti olan da var olmayan da var. Benimle aynı siyasi görüşü  paylaşan da var paylaşmayan da var. Samsun öncesinde bugüne kadar gençliğe böyle  bir şey yapılmış değil. Eğer bugün Dolmabahçe Sarayı'nda Muayede Salonu'nda bir  araya geldiysek, bu bir sinyaldir, işaret fişeğidir. Derdimiz şudur; bu ülkede  inancından, etnik yapısından, bölgesel, dinsel, ne olursa olsun kimsenin  dışlanmadığı bir Türkiye. Başı açıkmış, başı örtülüymüş, şöyle giyiniyormuş,  böyle giyiniyormuş, bunlar bizi ilgilendirmez. Biz, yaratılanı yaratandan ötürü  sevmeye mecburuz. Biz böyle bir inancın mensubuyuz. Beni yaratan Allah sizleri de  yarattığı için ben sizleri seviyorum. Burada bu farklılıkları ortadan kaldırmamız  lazım. Güneydoğulu, doğulu, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Roman,  Boşnak... Böyle bir ayrıma gidemeyiz. 82 milyon benim vatandaşım, benim  kardeşimdir. Hepsini sevmeye mecburum. Bizim bir anlayışımız daha var. Biz, bu  milletin efendisi değiliz, hizmetkarıyız. Özgürlükler noktasında, bu kardeşiniz  iktidar olduğu ana kadar Güneydoğu'da, Doğu'da Kürtçe bir tabela göremezdiniz.  Biz geldikten sonra orada Kürtçe tabela... Bunun yanında cezaevinde oğluyla  Kürtçe konuşamazlardı, Kürtçe konuşur hale geldi. Bütün bunlar bizim  iktidarlarımız döneminde oldu. Temel hak ve özgürlükler noktasında biz kimsenin  önünü kesmedik, kesmeyiz, kesilmesine de müsaade etmeyiz. Terörle mücadeleye  gelince, terör konusunda hassasız. O başka bir şey."

İktidara geldiklerinde Türkiye'de 76 üniversite varken, sayının şu  anda 206'ya çıktığını, 81 ilin tümünde üniversite olduğunu kaydeden Erdoğan,  "Oralara niye yaptık bu üniversiteleri? Dedik ki ilim 81 vilayetin tamamına  ulaşsın. Benim Iğdırlı, Hakkarili kardeşim, gencim oradan kalkıp da İstanbul'a  gelmesin, onun ayağına üniversite gitsin. Bütün bunlar ne için? Biz devlet olarak  tüm 82 milyonun hizmetkarı olduğumuzu sağlıkta, eğitimde ispatlamamız lazım.  Hastanelerimiz, sadece illerde değil, ilçelere varıncaya kadar var. Bu ayrımı her  alanda ortadan kaldıralım diye bu adımı attık ve inanıyorum ki bu her geçen gün  çok daha başarılı bir şekilde uygulama alanı bulacak ve böylece çok daha huzurlu  günleri hep birlikte yaşamış olacağız." şeklinde konuştu.

İSTANBUL HAVALİMANI

Biz oraya raylı sistemleri getireceğiz. Raylı sistemleri getirdiğimiz zaman raylı sistemle havalimanına kadar ulaşım imkanını bulacağız. Şu anda bir taraftan seçimlerin ardından da belli bir yere kadar zaten metro geliyor. Biz bu metroyu havalimanına kadar planladık. İstanbul Havalimanı'na kadar gelecek. Havalimanı en büyük rahatlığı hafif metroyla alacak. Binali Yıldırım bu işin tam manasıyla piridir. İstanbulumuzunda ulaşım olayı da en önemli sorunlardan bir tanesi. Bu işi de Binali Bey ile süratle aşacağımıza inanıyorum.

AKBİLDE YAPILAN İNDİRİM

19 gün İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı oldunuz diye hava attınız. Neden yapmadınız? Bir şey yaptılar, ne yaptılar hemen söyleyeyim. Hemen veri kontrolü yaptılar. Güzel bir karar oldu, tüm öğrencilerimiz için hayırlı olsun.

Bu konu teknik bir konu ama. İşin içinde biraz olduğum için biliyorum. Fizyoterapist noktasında gerçekten ihtiyaç var. Bu ihtiyacı görüştük. Yeteri derecede fizyoterapist alma konusunda kadro teshisini kuracağız. Hasta sayısı fazlaysa bizim bol miktarda fizyoterapiste ihtiyacımız var. Bunun kapılarını daha da açarak arz talep dengesini kuracağız. 

Sistem değişikliği dediğimiz kolay bir olay değil. Biz bu konuda kararımızı verdik, belediye başkanlığımdan itibaren başkanlık sistemine geçmeyi hep ifade etmişimdir. En sonunda Cumhur İttifakı oluşturduk ve onunla birlikte bir adım atalım dedik. Başkanlık sistemine geçişle birlikte Türkiye'de beklentiler çoğaldı. Süreç giderken bazı yanlışlar ortaya çıkıyor.  Sayısal olarak anayasa değişikliği yapacak güce sahip değilseniz düzenlemeyi yapamıyorsunuz. Benim kanun yapma yetkim yok. Cumhurbaşkanının sadece Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yapma yetkisi var. Bu kararnamenin anayasaya ters olmaması lazım. Cumhur İttifakı olarak çok daha seri adımları atacağız.

OYUNLARI BOZULACAK

Son seçim öncesinde dikkat ederseniz batı ülkemize kur faiz enflasyon üzerinden çok ciddi baskılar uygulamaya kalktı. Tabii enflasyonda bir tırmanış söz konusu oldu. Ondan sonra faizle bu devam etti. Samimi olarak şunu söyleyeyim faiz konusunda hassasiyetlerim var. Faizde biz iyi değiliz. Ama enflasyon yavaş yavaş inişe geçmiş vaziyette. Kur şu anda sendeliyor, beklentileri çok daha yüksekti. Seçimleri atlattıktan sonra bunların oyunları bozulacak.

23 Haziran'da bir belediye seçimine gidiyoruz. Dünya bunu nasıl nitelemeye kalkıyor? Sanki bu ülkede bir başkanlık seçimi var 23 Haziran'da veya 31 Mart'ta Erdoğan gidecek. Erdoğan yine yerinde. AK Parti yine yerinde Milli Eğitim Bakanı açıklama yaptı eğitim reformuyla alakalı. 2023 hedefi gözüküyor. Biz bu neticeleri almaya başlayacağız diyor. Bu bir ufuktur. Şimdi biz 2023'e kadar Türkiye'de neler yapacağız bunları konuşuyoruz. Bizim şu an önümüz açık. 23 Haziran'da İstanbul'da maalesef oyların çalınması üzerine yapılan bir yenilenme seçimi var. Yapacağımız bu seçim sonucunda şunu özellikle temenni ediyorum ben diyorum ki bu seçim neticesinde benim halkım benim vatandaşım daha güzel bir neticenin olması için oylar yerini bulacak diyecek. 

Yapılacak olan 23 Haziran seçimleri iddialı konuşuyorum daha da güzel olacak.

EĞİTİM SİSTEMİ

Bugün Ziya Bey aslında bu sorunun cevabını verdi. Sürekli değişen eğitim sistemi değil kendimize has eğitim - öğretim sistemi. Eğitim dediğiniz zaman bu meslek liselerini kapsar. Temennimiz o dur ki sürekli değişen değil yerli ve milli eğitim - öğretim sistemiyle ve ders adetlerine boğulan bir sistem değil az derse çok şeyi veren, öğrenci de mezun olduğu zaman işi sindirmiş öğrenciler yetiştirmek.

Başucu kitabım öğrencilik yıllarımda Mehmet Akif Ersoy'un Safahat'ı. Bir hocam da Necip Fazıl Kısakürek'in ideolocya kitabını tavsite etmişti. Lise yıllarımda İnce Mehmed'i okumuşumdur. Buna benzer birçok eser. Safahat'ta adeta ruh dünyamin zenginleştiğini gördüm. 

YSK mensuplarına çete diyor. Tabii maalesef YSK'nın mensupları herhangi bir dava açmadılar, bana göre açmaları lazım. Tazminat olur, dokunulmazlık olur. Bir yargı mensubuna sen hakaret edemezsin. Bundan sonraki süreçte orayı nasıl yönetecekler? Millet ne derse doğru olan odur. 

Bu ağın genişletilmesiyle alakalı çalışmalar yapılıyor. İstanbul'da Binali Bey bu işin en önemli çözümüdür. İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinden sonra bunlar çok daha hız kazancaktır. 

KENTSEL DÖNÜŞÜM

Gazisosmanpaşa ile ilgili olarak konu bana geldi. Çok daha seri bir şekilde ele alacaklar. Oradaki kentsel dönüşümdeki vatandaşlarımızın bize yardımcı olması lazım. 

SİYASETTE SANATÇI TARTIŞMASI

Hassasiyetinize teşekkür ediyorum. Sanatçı sanatıyla aslında konuşmalı. Sanatçı sanatıyla siyaset yapmalı. Sanatçı kalkıp da sanatını ya da bulduğu o muhabbeti sevgiyi kalkar da karşı siyasi anlayışa tavır koyarak genelleştirirse bu ülkede birliğe beraberliğe katkıda bulunmaz. O zaman sıkıntıların kaynağı olur. Kendileriyle Külliye'de bir toplantı yaptık. Ardından bunu görünce ciddi manada üzüldüm. Şurada daha 3-4 gün önce Haliç Kongre Merkezi'nde bu sloganı atıyor. Eseri izlemeye geldiklerinde bu slogan atılmaya başlanıyor. Slogan atılmaya başlandığı andan itibaren Binali Bey dönüyor sadece alkışlıyor. Kucaklayan Binali Bey. Kucaklanmaya ihtiyacı olduklarını söyleyenler ise toplumun gerilmesine neden olanlar. Biz yine de sabırla bu yola bu şekilde devam edeceğiz. Sonu iyi olacak diyorum ben.

S-400 VE DOĞU AKDENİZ

S-400 ile ilgili konuyu bitirdik. Bizim S-400 konusunda geri adım atmak gibi bir şeyimiz söz konusu değil. O iş bitti. Anlaşmamız temmuz ayı itibariyle S-400'lerin teslimiydi. Bunu belki de öne çekecekler. s-400 bir savunma sistemidir. S-400'den sonra S-500 söz konusu. ABD diyor ki sizin bizde alacağınız F-35 uçaklarına uyumlu değil. Biz bunun teknik çalışmalarını yaptık. Konuyla ilgili NATO Genel Sekreteri açıklamasını yaptı. 

"BİRAZ NAZ YAPIYORLAR ER YA DA GEÇ F-35'LERİ ALACAĞIZ"

Biz sizden Patriotları Obama döneminde istedik dedim. Obama bize 'kongre müsaade etmiyor' dedi. Sayın Trump'a 'Bu işin önünü kesen sayın Obama oldu' dedik. Sen kongreden çıkartabiliyorsan biz patriotta alalım. Hem S-400'müz hem patriotumuz olsun. F-35'te ise 5 taneyi bizim generalimize ve pilotlarımıza teslim ettiler. Amerika'da şu anda onlar. Simülatörleri teslim etmediler. Aparatlar buraya gelmedikten sonra 7 milyar dolarlık oraya parça üretimimiz var. Ben biraz bize naz yapıyorlar, orta sahada top çeviriyorlar ama bu işin olmayacağı noktasında değilim, er ya da geç F-35'leri teslim alacağız, aparatları da teslim alacağız. S-400'lerde inşallah ülkemize gelecek.

Ruh sağlığı çalışanları ile ilgili meslek yasası oluşturmaya çalışılıyor.

İHA'yı ve SİHA'yı Türkiye ürettikten sonra bizim terörle mücadelemiz katladı. Öyle bir noktaya geldik ki, biz SİHA'yı, İHA'yı ihraç eder hale geldik. Hele şimdi daha da öteye geçiyoruz, SİHA'nın balinasını üretiyoruz. Bu felaket bir şey. Balinanın her iki tarafına 1.5 ton ağırlıkta bombalar yerleşiyor, toplam ağırlığı 5 ton. Kalkıyor ve gereğini yapıyor. 

Şu anda Suriye'de gerekli cevapları veriyoruz.

Şu anda bir çalışma olduğunu biliyorum ama hangi safhada olduğunu bilmiyorum. ASTEP'le ilgili 4 bin kişinin alımı konusunu Zehra Hanım'la içeride bir görüşün bakalım ne safhada.

Devlet tarafından girişimcilere destekler var. Cumhurbaşkanı Yatırım Ofisi yeni kuruldu. Bir ada konuşulmuştu.

Devlet üniversitelerin daha fazladır aldıklarını, özel üniversitelerin o kadar olmasın. Bu konuda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla başla. Ayrıca ciddi öğrenme var. Mustafa Varank Bey'le irtibat kurmakta ciddi fayda var.

Burjuvazi sınıfı milli olamadı. Bu milletin ekmeğini yediler ama ne yazık bazıları ihanet etmeye devam ediyorlar. 5-10 işçi alsa ne olur? Ama olsun biz alanı bulacağız ve onlarla devam edeceğiz.

Krediye sıkıştığınız zaman bizim kapıyı çalışıyorsun. 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)