BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro EkonomiEl-Erian uyardı: Finansal koşullar paradoksu----

El-Erian uyardı: Finansal koşullar paradoksu

El-Erian uyardı: Finansal koşullar paradoksu
07 Şubat 2023 - 15:37 www.finansgundem.com

Ünlü ekonomist El-Erian FED Başkanı Powell’ın dezenflasyon vurgusu zamansız gelmiş olabileceğini belirtiyor. Ekonomiste göre finansal koşullar ile FED’in öngörüleri arasında ciddi çelişkiler söz konusu

FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell’ın geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalar piyasaların gündeminden düşmüyor. Ünlü ekonomist Mohamed El-Erian’sa Powell’ın dezenflasyon vurgusunun diğer merkez bankalarıyla ve ekonominin gerçekleriyle çeliştiğini vurguluyor.

Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, Powell’ın açıklamalarıyla yükselişe geçen küresel piyasalar cuma günü açıklanan istihdam verileriyle yeniden dengelenme sürecine girmişti. Beklenenden çok daha güçlü gelen ABD ocak ayı istihdam verileri FED Başkanı’nın dezenflasyon vurgusunun aksine enflasyonun hâlâ ayakta olduğunu ve sıkı para politikasının yıl boyunca devam edebileceği endişelerini artırmıştı.

Cambridge Üniversitesi Finans Profesörü ve Allianz Baş Ekonomi Danışmanı El-Erian Financial Times’taki yazısında finansal koşullar ile FED politikaları arasındaki paradoks vurgulanıyor:

“Geçen hafta merkez bankasının verdiği ders sıra dışıydı. Gelişmeler az rastlanır türdendi ve direkt olarak küresel ekonominin refahına hitap ettikleri için dikkatlice düşünülmeyi hak ediyordu.

Burada iki önemli karşıtlıktan bahsediyorum: Birincisi, büyük merkez bankaları arasında politika uygulamasında daha büyük farklılıkların ortaya çıkmasıydı. İkincisi ve daha da önemlisi, ABD Merkez Bankası'ndan gelen son sinyaller ile para politikası sonucu oluşan finansal koşullar arasında dikkate değer bir fark oluşmasıydı.

Çarşamba günü, yaygın olarak beklenen 25 baz puanlık bir faiz artırımının açıklanmasının ardından düzenlenen basın toplantısında, FED Başkanı Jay Powell, yaklaşık 11 kez dezenflasyona atıfta bulundu. Buna karşılık, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde’ın ve İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey'nin geçen haftaki basın toplantılarında bu kelime hiç gündeme gelmedi.

Dezenflasyon anlatısı, basın toplantısından önce FED politika açıklamasının yayınlanmasına yanıt olarak çok az hareket eden piyasaların, neden Powell'ın gazetecilerin sorularını yanıtlamasıyla geniş çapta yükseldiğini açıklamaya yardımcı oluyor.

Ancak bir yanda FED, diğer yanda ECB ve BoE arasındaki fark kelimelerle sınırlı değil. Para politikası gelişmelerinde ve beklentilerinde de bir ayrışma görüyoruz.

Geçen hafta FED’in yumuşak iniş beklentisi doğru sert bir dönüş yaptığı ortaya çıktı. Diğer bir deyişle, bu görüşe göre enflasyon ekonomik büyümeye çok az zarar vererek hedefe doğru ilerliyordu. Diğer iki merkez bankası, enflasyonun devam etmesi ve bu nedenle resesyon veya daha da kötüsü stagflasyon ortaya çıkarabilecek sert bir iniş konusunda daha endişeli görünüyordu.

Merkez bankalarının sistemik etkisi göz önüne alındığında bu görüşlerin küresel ekonomi için etkileri olduğunu söylemeye gerek yok.

Söz konusu durumu, merkez bankalarının, aralarında tam anlamıyla işbirliği olmasa da, yüksek derecede korelasyonla uyguladığı önceki para politikası rejimiyle karşılaştırın. Sorunlu finansal piyasalar normalleştirdikten sonra, merkez bankaları daha geniş makroekonomik sonuçlar elde etmek için geleneksel olmayan bir para politikasında daha kararlı şekilde hareket etmişti. Özellikle de büyüme ve istihdam konusunda.

Bir diğer ve potansiyel olarak daha önemli bir karşıtlık, FED’in finansal koşulları nasıl tasvir ettiği ile en çok takip edilen endekslerin bize söyledikleri arasındadır.

Finansal koşullar para politikasının etkinliği açısından önemlidir. Örneğin, geçmişte tabana kadar ulaşan faiz oranları rejiminin ve büyük likidite enjeksiyonlarının hem ekonomik hem de finansal volatiliteyi nasıl bastırdığını tekrar hatırlayın.

Şimdiyse uzun süredir aynı doğrultuda devam eden endekslere göre, finansal koşullardaki gelişmeler kendilerini para politikasından ayırdı. FED’in yüzde 4,50 puanlık Faiz artırım döngüsüne başlamasından bir yıl önce olduğu gibi bugün de serbest bir seyirdeler. Bu serbestlik, aralık ayındaki FED politika toplantısından bu yana olağanüstü bir destek aldı. Tüm bunlar, geçen cuma günkü açıklanan çarpıcı ABD istihdam raporuyla tutarlı.

Söz konusu karşıtlık, piyasa katılımcıları arasında çok büyük bir tartışma konusu oldu. Ancak Powell'ın geçtiğimiz çarşamba günkü basın toplantısında, son on iki ayda finansal koşulların oldukça sıkılaştığına defalarca atıfta bulunduğu yorumlarına bakılırsa, FED’in gördüğü şey bu değil.

Birkaç hafta önce FED Başkan Yardımcısı Lael Brainard'ın önerdiği gibi, FED’in finansal koşullara ilişkin zayıf bir bakış açısıyla yönlendirilmesi pekâlâ mümkündür. FED’in yaklaşımı şu anda konut hariç hizmetlerde çekirdek fiyatlara aşırı dikkat kesildiği enflasyon yaklaşımına benzer olacaktır.

Bunu anlamanın bir yolu, FED’in çarşamba günkü yükselişe geçen piyasa fiyat hareketine ve cuma günkü güçlü istihdam raporuna nasıl tepki verdiğini bilmekle mümkün olacaktır. Ne yazık ki, 7 Şubat’ta planlanan Powell’ın etkinliğinde veya önümüzdeki birkaç gün içinde bazı kilit FED yetkililerinin açıklamasında, piyasaların duydukları ve gördükleri hakkındaki algıyı "düzeltmemeleri" halinde, bu tür bilgileri edinmek oldukça zordur.

Bu ‘finansal koşullar paradoksu’ ne kadar uzun süre çözümsüz kalırsa, başka bir politika hatasının kapsamı da o kadar büyük olur.

Uzun yıllar boyunca, büyük merkez bankaları ekonomik ve finansal oynaklığın etkili baskıcıları oldukları için takdir edildi. Şimdiyse farklı bir dünyadayız. Açıklamalarının bu tür bir aşırı oynaklığın kaynağı olmasını önlemek için dikkatli olmalılar. Değişen küreselleşme, enerji geçişi, tedarik zincirlerinin yeniden kurulması ve ABD ve İngiltere’deki istisnai işgücü piyasası koşulları nedeniyle belirsizliklerle boğuşan küresel bir ekonomide dikkatli olmak daha da önemlidir.

David Rosenberg: Wall Street ralli için 2024’ü beklemeli

 

Jeremy Siegel: Güçlü istihdam verileri hisse senetleri için kötü haber

 

Ünlü borsa uzmanından ‘paradigma değişimi’ uyarısı

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)