BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaKazandıran SohbetlerBuzlu denizlerin cesur, şampiyon ve rekortmen Türk kızı Kayadelen konuştu----

Buzlu denizlerin cesur, şampiyon ve rekortmen Türk kızı Kayadelen konuştu

Buzlu denizlerin cesur, şampiyon ve rekortmen Türk kızı Kayadelen konuştu
17 Ocak 2023 - 06:50 www.finansgundem.com

Hem şampiyon hem endüstri psikoloğu hem de EY danışmanı. Tehlikeli sularda kulaç atıyor, büyük şirketlerle çalışıyor. Geleceğin meslekleri üzerine uzman, arada kitap yazıyor. İşte rekortmen cesur Türk kızı Deniz Kayadelen’in hayatı ve idealleri...

VOLKAN KARSAN – FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Fransa'da geçen hafta düzenlenen Dünya Buz Yüzme Şampiyonası'nda iki altın, iki bronz madalya kazanan, yaş kategorisinde rekor sahibi olan ve başarısı için "Cumhuriyet’in 100'üncü yılında bu madalyalar Türk halkına armağan olsun" diyen Deniz Kayadelen, “Kazandıran Sohbetler”in bu haftaki ilginç konuğu… Katil köpek balıklarına ve buzlu sulara kafa tutan bu rekortmen yüzücünün aynı zamanda iş dünyasında da farklı misyon ve çalışmaları var… Hepsini kendisinden dinledik ve sizlere aktarıyoruz…

“ŞUNU FARK ETTİM, DENİZDE DAHA BAŞARILIYIM, O DALGALARLA MÜCADELE EDERKEN ADETA MÜCADELE DEĞİL DE DANS EDİYOR GİBİ HİSSEDİYORUM”

- Sayın Kayadelen, önce spor diyelim nasıl başladı, nelerle devam etti, dünya şampiyonluğu gelene kadar hangi başarılar gerçekleşti?

- Ben 20 seneden fazladır yüzüyorum. Almanya doğumluyum. Türkiye'ye annemle 11 yaşında döndüm ve İstanbul Yeşilyurt Spor Kulübü'nde havuzda yüzmeye başladım. İlk defa 2008 yılında İstanbul Boğaz Yüzme Yarışı’na katıldım. Denizin ortasında doğayla baş başa olmaktan, o dalgalarla boğuşmaktan büyük bir keyif ve haz aldım. İkinci katıldığımda genel klasman birincisi oldum ve şunu fark ettim, denizde daha başarılıyım. Kendimi sanki denize ait, doğaya ait hissediyorum ve bu bana daha az stres veriyor. O dalgalarla mücadele ederken adeta mücadele değil de dans ediyor gibi hissediyorum. Çanakkale Boğazı Yarışı’na ve Kaş-Meis yüzme maratonuna katılarak devam ettim. Asıl başarıyı havuzdan ziyade denizde elde ettim. Çanakkale Boğazı'nda, Kaş-Meis ve İstanbul Boğazı genel klasman birinciliklerimle Open Water dediğimiz macera başladı. Sonra bu alanda Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye'yi temsil ettim. Daha sonra Ocean Man'a katıldım. On kilometrelik yüzmede yine genel klasmanda birinci oldum ve dünya şampiyonasına katılmaya hak kazandım. Pandemi öncesi Türkiye'yi Meksika'da Kankun'da temsil ettim.

Manş Denizi'ni geçmek her zaman hayalimdi, bir ekip buldum ve birlikte hem Manş Denizi'ni geçtik hem de Türkiye adına ilk kez takım olarak İrlanda'dan İskoçya'ya yüzerek Kuzey Kanalı'nı geçtik. Böylece soğuk su yüzme maceram başladı. Marmaris'te 15 sene önce hipotermi geçirmiştim ve soğuk sudan çok korkuyordum. Ama antrenmanlara devam ede ede, adım adım gelişerek her saat başı değişimle Kuzey Kanalı'nı geçtik. Su 14-15 dereceydi.

Çifte vatandaşlığım olduğu için hem Almanya hem de Türkiye'de yüzme kariyerime devam ettim.
Manş Denizi'ni geçmek her zaman hayalimdi, bir ekip buldum ve birlikte hem Manş Denizi'ni geçtik hem de Türkiye adına ilk kez takım olarak İrlanda'dan İskoçya'ya yüzerek Kuzey Kanalı'nı geçtik.
Böylece soğuk su yüzme maceram başladı. Marmaris'te 15 sene önce hipotermi geçirmiştim ve soğuk sudan çok korkuyordum. Ama antrenmanlara devam ede ede, adım adım gelişerek her saat başı değişimle Kuzey Kanalı'nı geçtik. Su 14-15 dereceydi. Sonra Güney Afrika'ya iş için gittiğimde bir deneme yapmayı düşündüm. Mandela'nın mahkum olarak kaldığı Robben Adası ile Cape Town arası dünyanın en zorlu altıncı parkuru... Bir Türk kadını olarak öncü olmak ve bir ilki gerçekleştirmek istedim. Tekneli bir güvenlik ekibi ayarladım, hem soğuk su korkumu hem de büyük beyaz köpek balıklarının olduğu bölgede yüzme endişemi yenmeye çalıştım.

Tüm risklere karşı vücuduma takılan mıknatıslar ve teknede yaratılan manyetik alanla her türlü tedbiri aldık. Köpek balıkları bu alanlara yaklaşmıyorlar. Bu deneme iki buçuk saat sürdü. Su 14 dereceydi. Bu önemli bir başarı oldu benim için. Sonra pandemi başladı ve ben de Güney Afrika’da bir süre kaldım ve kitabımı yazdım…

1.500 metre ve 200 metre kelebek Türkiye rekorlarının sahibiyim ve henüz onlar kırılmadı…

“KARANLIKTA YÜZERKEN AYAĞIMA BİR ŞEY DEĞDİ. NE DEĞDİĞİNİ GÖRMEDİM AMA O KORKUYLA BİR ANDA SPRİNT ATMAYA BAŞLADIM GECENİN KARANLIĞINDA”

- Bir de Rusya’dan Türkiye’ye yüzerken önemli bir maceranız var, neler yaşadınız, dünya şampiyonluğu nasıl geldi?

-Karadeniz'de altı gün altı gece yüzdük. Giresun'da buluştuk, oradan Soçi'ye gemiyle gittik. Soçi’den 12 kişilik takım olarak yüzmeye başladık. Her gün birer saat değişerek yüzerek devam ettik, oldukça zorlu bir mücadeleydi. Gece karanlıkta yüzdük, fırtına çıktı, dalgalar çıktı. Bir ara yüzemedik, arada kesmek zorunda kaldık. Sonra yine kaldığımız yerden devam ettik.

Rusya-Türkiye yüzüşündeki sıkıntımız fırtınaydı. Çok büyük dalgalar varken gece karanlıkta yüzmek çok zordu. Karanlıkta yüzerken ayağıma bir şey değdi. Ne değdiğini görmedim ama o korkuyla bir anda sprint atmaya başladım gecenin karanlığında. Bot ve gemi iki tarafımda ama uzaktalar ve fırtına nedeniyle yaklaşamıyorlar. O korkuyla insanın aklına bin bir türlü şey geliyor. Köpek balığı mı? Ben ne kadar hızlı yüzebilirim? Köpek balığına karşı ne kadar mücadele edebilirim deyip halüsinasyon görmüştüm. Ay ışığı vardı bulutların arkasında ve o bulutlardan Poseidon’u gördüm sanki ve beni korudu o anda, bana bir cesaret verdi hissini aldım. Çok değişik boyutlara giriyorsunuz. Beyin nasıl baş edeceğini bilmiyor o korkuyla.

Çok maceralı bir denemem de Kuzey Kanalı’ndaydı. Bu bölgede büyük zehirli deniz anaları var. Bu nedenle panzehir alınıyor çünkü değdikleri an nefes almak mümkün olmuyor. Kuzey Kanalı en ürktüğüm sulardan biriydi çünkü hem soğuktu hem de o büyük deniz anaları vardı.

“İŞ HAYATINDA YÜZLERCE İNSANIN KARŞISINDA KONUŞMAKTAN KORKUYORDUM. AMA BİR YANDAN DA O KORKU BENİ KENDİMİ GELİŞTİRMEM KONUSUNDA DA MOTİVE ETTİ”

- “Korkular belki şansımızdır, başarımıza neden olur” gibi bir fikriniz var sizin değil mi? Bu konu spor hayatınızdan, iş hayatınıza bir yansıma mı acaba?

- Benim şöyle bir teorim var, korku aslında en yakın dostlarımızdan biridir. Çünkü korku bize nerede gelişebileceğimizi gösterir. Zaten korku hissetmediğim alanda daha fazla gelişmek istemem. Hani bir şeyden korkuyorsam aslında o istediğim ama kendime güvenmediğim bir alandır. Bu anlamda korku bize bir nevi gelişim alanımızı gösteriyor ve onun üzerine gidip de kendimizi geliştirdiğimiz zaman o korkuları hem yeniyoruz hem de o enerjiyle daha bir ileri adım atabiliyoruz. Ve o korkular azaldıkça ufkumuz genişliyor. Örneğin köpek balığından korkumu bir yandan meditasyon bir yandan da riskleri azaltıp gerçekten önlem alma yoluyla yenebildim. Soğuk sudan korkma konusunu da öyle… Zaten bedeni insana neden korktuğunu söylüyor. Aynısı da iş hayatında… Mesela iş hayatında yüzlerce insanın karşısında konuşmaktan korkuyordum. Ama bir yandan da o korku beni kendimi geliştirmem konusunda da motive etti. Bu sefer şöyle yaptım: Nasıl daha iyi konuşabilirim? Nasıl daha çok kendime güvenebilirim? Yüzlerce kişinin önünde nasıl daha rahat edebilirim? Bu sorulara cevap bulabilecek şekilde kendimi o yönde geliştirdim. Şimdi binlerce kişinin önünde konuşmak beni zorlamıyor. Neden korkuyorsam aslında onu üstüne gidip onu azaltıp “korkumdan daha fazlasıyım” iddiasını kanıtlıyorum. “Biz korkumuzdan daha fazlasıyız” demeyi gerçekleştiriyorum.

Köpek balığından korkumu bir yandan meditasyon bir yandan da riskleri azaltıp gerçekten önlem alma yoluyla yenebildim. Soğuk sudan korkma konusunu da öyle… Zaten bedeni insana neden korktuğunu söylüyor. Aynısı da iş hayatında…

“GELECEĞİN MESLEKLERİ NELER? GELECEĞİN YETENEKLERİNİ NASIL BULABİLİRİZ? OLAN YETENEKLERİ NASIL DAHA İYİ GELİŞTİREBİLİRİZ? BU ALANLARDA ÇALIŞMALAR YAPIYORUM”

- Sporcu kişiliğiniz iş dünyasındaki çalışmalarınıza nasıl bir etki yaptı? Endüstri psikoloğu neler yapar?

- Endüstri psikoloğunun alanı çok geniş. İnsan kaynaklarında insan motivasyonu, geleceğin meslekleri, yetkinlikleri analiz edip yetkinlikleri arttırma, koçluk, eğitim, bütün bu alanları kapsıyor. Ben de bu alanda dünyanın en büyük danışmanlık şirketleri olan Ernst & Young’da danışmanlık yapıyorum. Büyük şirketlere danışmanlık sunuyorum. Geleceğin meslekleri neler? Geleceğin yetenek stratejisi ne? Geleceğin yeteneklerini nasıl bulabiliriz? Olan yetenekleri nasıl daha iyi geliştirebiliriz? Bu alanlarda çalışmalar yapıyorum…
Çünkü teknoloji değişiyor, dünya değişiyor, beklentiler de değişiyor. Eski mantıkla eski performans mantığıyla geleceği yönlendiremeyiz. Dolayısıyla performansı nasıl arttırılır? Motivasyon nasıl arttırılır, geleceğe yönelik nasıl hazırlık yapılır o yönde danışmanlık sunuyorum. Koçluk olsun, eğitim olsun, değişim yönetimi olsun bunun yöntemleri…

“YENİ TEKNOLOJİLERLE BİRLİKTE ÖNÜMÜZDEKİ BEŞ SENE İÇERİSİNDE YÜZDE 50 MESLEK YOK OLACAK YA DA DEĞİŞECEK. DOLAYISIYLA YENİ MESLEKLER OLUŞACAK”

- Yetenek yönetimi nasıl bir içerik taşır ve profesyonelleri nasıl dönüştürüyorsunuz?

- Yetenek yönetimini kısaca şu şekilde açıklayabilirim... Geleceği ve şu anı analiz eden ve aradaki farkı nasıl kapatabileceğimizi gösteren bir alan. Yeni teknolojilerle birlikte önümüzdeki beş sene içerisinde yüzde 50 meslek yok olacak ya da değişecek. Dolayısıyla yeni meslekler oluşacak. Bu yeni mesleklerde başarılı olmak için ne tarz yetkinlikler lazım? Ne tarz kişilik özellikleri lazım? Bunun analizini ve de kişilik analizleri yapıyorum. Ayrıca performans analizi de yapıyorum. Hangi kişinin güçlü yönü, hangi kişinin eksik yönü nelerdir, o kişiler nasıl gelişebilir? Örgütsel anlamda şirket nasıl gelişebilir? Ne tarz yetenekler eksik ne tarz yetenekleri katmak lazım. Bu alanda büyük şirketlere de danışmanlık hizmeti sunuyorum. Ne tarz eğitimler gerekiyor? Hem teknoloji açısında hem geleceğin yetkinlikleri açısından yetenek yönetimi bunu gerçekleştiriyor. Kısacası doğru kişiyi doğru yere koyup doğru zamanda doğru bütçe yönetimiyle o kişiden en yüksek verimi almak.

“ŞU AN DAHA OLMAYAN AMA GELECEKTE OLACAK MESLEK, ROBOT İNSAN İLİŞKİSİ YÖNETİCİSİ, ROBOTLA İNSANLARI NASIL BİR ARADA ÇALIŞTIRABİLİRİZ İÇİN ÇALIŞACAK”

- Geleceğin meslekleri dediniz bugün ya da dün var olup yarın var olmayacak ya da bugün hiç olmayıp yarın birdenbire ortaya çıkacak ne tür meslekler öngörüyorsunuz?

- Eskiden iyi hissetme yöneticisi (Wellbeing Management) diye bir meslek yoktu, şimdi var. Beş sene önce böyle bir meslek var deseniz gülerdik herhalde. Pandemiden sonra çalışanların beklentileri değişti, arttı. İnsanlar kendilerini daha çok düşünüyor. “Bana ne iyi gelir, benim hayat amacım ne” diye… Dolayısıyla şu an bu tarz yeni meslekler türedi.

Hangi meslekler yok olacak? Tekrarlanan işler komple yok olacak. Hep tekrarlanan işleri çünkü robotlar da yapabilir. Programlandığı takdirde. İleride kasiyerlik belki tamamen yok olacak. Bazı ülkelerde oldukça kullanılmaya başlandı bile… Kompleks olmayan işleri artık robotlar üslenecek.

Şu an daha olmayan ama gelecekte olacak örnek: robot insan ilişkisi yöneticisi. Robotla insanları nasıl bir arada çalıştırabiliriz için çalışacak. Robot eğitimcisi… Böyle bir şey yoktu eskiden. Gelecekte robotları nasıl eğitebiliriz, nasıl değişik programlayabiliriz diye çalışmalar yapacak. Bu tarz meslekler başlayacak.

Hangi meslekler yok olacak? Tekrarlanan işler komple yok olacak. Hep tekrarlanan işleri çünkü robotlar da yapabilir. Programlandığı takdirde. İleride kasiyerlik belki tamamen yok olacak. Bazı ülkelerde oldukça kullanılmaya başlandı bile… Kompleks olmayan işleri artık robotlar üslenecek.

Örneğin finans alanında, finans danışmanları… Tek tıkla her türlü bilgiye ulaşılabilecek, nereye yatırım yapılabileceği gibi bilgiler karşılaştırılabilir olacak. Emlakçılık da yok olmaya aday…

“BİR TÜRKİYE'DEYİM, BİR ALMANYA'DA, BİR İSVİÇRE'DE HEM ÖZEL HEM İŞLE İLGİLİ SEYAHATLERİM, HEM DE YÜZMEYLE İLGİLİ DE BİR ÇOK SEYAHAT OLUYOR”

- Zürih’te yaşıyorsunuz ama dünyayı da dolaşıyorsunuz, sizi ilk aradığımda Hindistan’da ulaşmıştım… Bu seyahatlerin iş hayatınızla mı, kişisel gelişimle mi ilgisi var?

- Psikolog olduğum için her şey birleşiyor aslına bakarsanız. Yoğun iş hayatım var. Ama bir anlamda hem kendimi geliştiriyorum ve kendimi deneme tahtası olarak kullanıyorum. Psikolojik deney tahtası diyebiliriz. Buzlu yüzmeye girmek de böyleydi, zihnim, bedenim nasıl tepki gösteriyor? Acaba potansiyelim ne kadar? Bu araştırdım. Keşif yolculuğu diyebiliriz hem yüzme bir yandan da dünyayı keşfetme arzusu. Dünyayı keşfetme, kendini keşfetme Hindistan ve Nepal bununla da ilgili… Bir de Türkiye'de yaşadım, Almanya'da doğdum, şu an İsviçre'de yaşıyorum. Zaten kendi özel hayatımda her yerde dağılmış vaziyetteyim. Bir Türkiye'deyim, bir Almanya'da, bir İsviçre'de hem özel hem işle ilgili seyahatlerim, hem de yüzmeyle ilgili de bir çok seyahat oluyor.

“BEN FULL TİME ÇALIŞIYORUM, BÜTÜN TATİLLERİMİ YÜZMEYE HARCIYORUM,  DİJİTAL ÇALIŞTIĞIM İÇİN DÜNYANIN HER YERİNDEN ÇALIŞABİLİYORUM”

- Keşiflerinize Hindistan sonrası devam etmek, kendinizi ve dünyayı keşfetmek için aday ülkeler nereler var?

- Bundan sonraki hedefim Kolombiya, Peru, Brezilya… Oradaki doğayı görmek istiyorum. Bu yıl hedefim Manş Denizi’ni geçmek. Bu kez daha çok yüzme seyahatlerim olacak. Mayorka’da ve Türkiye'de yüzme kampım var. İngiltere'ye sık sık gidip Manş’ta antrenman yapacağım. Daha çok yüzmeye dayalı bir programım var…
Çoğu kişi bana soruyor: Hem iş hayatı hem yüzmeyi nasıl yürütüyorsun diye. Ben full time çalışıyorum. İnanır mısınız? Bütün tatillerimi yüzmeye harcıyorum.  Dijital çalıştığım için dünyanın her yerinden çalışabiliyorum.

“BUZLU SUYA GİDİYORUM, ON DAKİKA KALIYORUM, ÇIKIYORUM. YARIM SAAT TİTRİYORUM AMA SONRA VAKTİM BANA AİT. AMA MANŞ BAMBAŞKA BİR ANTRENMAN GEREKTİRİYOR”

- Manş Denizi’ni tekrar geçmeniz için ne şartlar gerekiyor?

- Bu konuda slotu aldım. Hava ve su şartları iyi olması lazım. Benim 15 derece suda altı saat durmadan yüzebilmem lazım. Onu kanıtladığım an Manş’ı geçebiliyorum. Yani bu denemeyi yapabiliyorum. Önce Mart’ta Mayorka’da kampa katılacağım. Şubat sonu Türkiye'de kampa katılıp hazırlık yapacağım. Çünkü Zürih Gölü'nün dibinde yaşıyordum ama altı saat tek başıma yüzemem. Hep bir ekibe ihtiyaç var, besin almak için vesaire. Dolayısıyla o kampları yapmayı hedefliyorum ki altı saatlik deneyimi tamamlayayım ve bu bambaşka bir hedef, buz yüzmesine benzemiyor.

Buzlu suya gidiyorum, on dakika kalıyorum, çıkıyorum. Yarım saat titriyorum ama sonra vaktim bana ait. Ama Manş bambaşka bir antrenman gerektiriyor. Bunun mental olarak da bu kadar yoğun olacağını tahmin etmiyordum. Benim alıştığım, maksimum iki saat antrenman yapmak ya da iki saat suda kalmaktı. Hatta 10 kilometre bilemediniz üç saat sudaydım. Ama şimdi üç saat, dört saat, beş saat antrenman yapmak bambaşka bir mental dayanıklılık da gerektiriyor. Onun hazırlığına başlayacağım… Manş’ı daha önce dört kişi ekip olarak geçtik. Şimdi tek başıma geçeceğim.

Pandemide bir anda insanlardan uzak kalıp dijital dünyaya dağıldık. Sonra ise yine insanların içine daldık ama dijital dünya yüzde yüz devam ediyor. Dolayısıyla bizim zihin kapasitemiz yüzde yüzden daha fazla çalışıyor. Daha fazla performans göstermek zorunda kalıyor ve bu bence insanlarda yeni bir hastalığa neden olacak. Yakında tükenmişlik sendromunun farklı bir versiyonu gündeme gelecek, hatta geldi bile ama ismini bulamıyoruz.

“KOÇLUK ÇOK ÖNEM KAZANMAYA BAŞLADI, İNSAN PSİKOLOJİSİNE DAYALI MESLEKLER ÇOK ÖNEM KAZANMAYA BAŞLADI ÇÜNKÜ TEKNOLOJİ ARTTIKÇA İNSANLAR BİR ŞEKİLDE YALNIZLAŞIYOR”

- İş hayatında koçluğun yeri ile ilgili de konuşabilir miyiz?

- Diyoruz ya geleceğin meslekleri olacak bazı meslekler yok olacak. Örneğin koçluk ve psikoloji ilgi artan meslekler. Çünkü teknoloji ve otomasyon arttıkça insanların bu bütün verilerle ve insanlarla başa çıkması gitgide zorlaşıyor. Hepimiz, mental olarak çok çok daha fazla bir yük altındayız. Pandemi öncesi dijital dünya bu kadar yoğun değildi. Pandemide bir anda insanlardan uzak kalıp dijital dünyaya dağıldık. Sonra ise yine insanların içine daldık ama dijital dünya yüzde yüz devam ediyor. Dolayısıyla bizim zihin kapasitemiz yüzde yüzden daha fazla çalışıyor. Daha fazla performans göstermek zorunda kalıyor ve bu bence insanlarda yeni bir hastalığa neden olacak. Yakında tükenmişlik sendromunun farklı bir versiyonu gündeme gelecek, hatta geldi bile ama ismini bulamıyoruz. Çoğu insanda odaklanma ve duygusal bağlanma sıkıntısı, konsantrasyon eksikliği var. Bu durumda koçluk çok önem kazanmaya başladı. İnsan psikolojisine dayalı meslekler çok önem kazanmaya başladı çünkü teknoloji arttıkça insanlar bir şekilde yalnızlaşıyor. Bütün bunlarla başa çıkmak için koçluk çok etkin bir yöntem, her zaman her psikoloğun bir psikoloğa ihtiyacı var. Her koçun bir koça ihtiyacı var. Ben koç olarak çalışıyorum ama aynı zamanda benim kendime ait koçum var.

Başarılı olmak zorlaşıyor çünkü teknolojinin gelişmesiyle hayat kompleks oluyor. Ama ben şöyle diyorum, kendi tutkumuzun peşinde gittiğimiz zaman gerçekten sevdiğimiz işi yaptığımız zaman otomatikman başarı geliyor.

“KENDİ KONFOR ALANIMIN DIŞINDAYKEN YAZDIĞIM VE KENDİ HAYAT ÖYKÜMÜ ANLATIP PSİKOLOJİYLE HARMANLADIĞIM BİR KİTAP, ASIL AMACIM İNSANLARA İLHAM OLMAK”

- Gelelim kitabınız “Limitlerin Ötesi”ne… Neler anlattınız burada, yolda başka kitap var mı?

- Bu kendi konfor alanımın dışındayken yazdığım ve kendi hayat öykümü anlatıp psikolojiyle harmanladığım bir kitap. Şöyle söyleyeyim çoğu kitaplar teoriktir. Ben psikoloji yönümü ortaya çıkartıp teori değil, pratikten gerçek hikayeler yazarak bu kitabı ortaya çıkardım.

Korkuyla nasıl başa çıkabiliriz? Meditasyon nasıl yaparız? Nefes egzersizleri, beslenme gibi değişik alanlara girerek iş hayatını, spor hayatını yaşam öykümü yazdım. İçinde dünya şampiyonluğu da var, ölüm de boşanma da var. Asıl amacım insanlara ilham olmak. Bir şekilde hepimiz acı çekiyoruz ama o acıyı nasıl olumlu enerjiye çeviririz, nasıl kreatif enerjiye çevirebiliriz diye bakmamız lazım. Çünkü acı da bir enerji, ya o acıyla yok olur gidersiniz ya da baştan var olup küllerden doğar gibi kendinizden yeni bir şey yaratırsınız. Benim için de bu buzlu su yüzmesi mesela öyle oldu. Babamın vefatının üstüne, o buzlu sularda kendim o acıyla başa çıkabildim. Güney Afrika'da yazıldı, önce İngilizce yazdım, sonra Türkiye'yi de çok anlatıyorum diye bu kitap Türkçe’yi de hak ediyor dedim. Türk halkına yeni nesillere de inşallah ilham olur diye Türkçe’ye de çevirdik. 2022’den beri piyasada Türkçesi de var. Şu an ilham topluyorum bundan sonraki kitabımı korku üzerine yazmak istiyorum.

İBDD Başkanı Tamur ile bağımsız denetçiliği konuştuk

İnfo Yatırım'dan 2022 değerlendirmesi, 2023 beklentileri

Binnur Zaimler'le dünya ve ekonominin 2023 yıldız haritasına bakış

Ünlü yapımcı Timur Savcı, Türk dizilerinin gücünü anlattı

Dr. Erhan Erken’den İstanbul ekonomisinin sırları

Enerjide önemli bir aktör Serhat Görgün’den global dev hizmet

Esra Baykal’dan kritik uyarı: Bir markanın başarısı annelere bağlı

İşte 220 milyar dolara mal olan en tartışmalı kupa: Katar 2022

Türkay: Bursa'ya yeni sanayi bölgesi gerekmez, burası aynı zamanda tarım kenti

Okumak isteyen Türk gençlerine Fransa’dan ‘kazandıran’ davet

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)