BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaPiyasalar 13 Eylül'de PPK'dan ne bekliyor?----

Piyasalar 13 Eylül'de PPK'dan ne bekliyor?

Piyasalar 13 Eylül'de PPK'dan ne bekliyor?
09 Eylül 2018 - 08:00 www.finansgundem.com

Hürriyet'ten Zeynel Balcı, 13 Eyül'de gerçekleştirilecek PPK'da faiz artırımı olmaması veya beklentilerin altında kalması durumunda piyasaların 24 temmuz benzeri bir tepki verebileceğini yazdı. İşte Balcı'nın o yazısı:

Merkez Bankası 13 Eylül’de toplanıyor. Ağustos enflasyonunun açıklanmasının ardından Merkez Bankası’ndan gelen ‘gereken yapılacak’ türünden açıklama piyasada faiz arttırım beklentilerini yükseltti. Bu beklenti döviz kurlarını sakinleştirdi. Şu anda yapılan tartışmalar daha çok faiz arttırımının kaç puan olacağı yönünde.

Döviz kurları sakinleşince piyasalar da geçen haftayı nispeten sakin geçirdi. Döviz kurlarındaki düşüş gerekçesi 13 Eylül’de Merkez Bankası’ndan Faiz artırım beklentisi. Ağustos enflasyonun ardından Merkez Bankası’ndan gereken yapılacak türünden açıklama faiz artırım beklentilerini artırdı. Tartışma daha çok kaç puan olacağı üzerinde. Piyasa beklentisi 4-5 puan gibi. Bu beklenti döviz kurlarında düşüş olarak etkisini gösterirken borsaya aynı ölçüde yükseliş olarak yansımadı. Ancak faiz artırımı olmaz veya beklentilerin altında kalırsa piyasaların bu defa 24 temmuz benzeri bir tepki vermesi olasıdır. 

PARA GİRİŞİ GEREKİYOR

Dikkat çeken ayrıntı Merkez Bankası, BDDK gibi kurumların likidite kısıcı önlemleri döviz kurları üzerinde kalıcı bir etki yapmamıştı. Ama faiz silahının çekilecek beklentisi kurları dizginledi. En azından şimdilik. Diğer yandan Pazartesi Türkiye’nin ikinci çeyrek büyümesi açıklanacak. Beklenti ise yüzde 5-5.5 aralığında. Büyümede faiz ve kurların yükseldiği üçüncü çeyrek daha önemli olacak. Üçüncü dönem yavaşlama bekleniyor. İthalat ve otomobil pazarındaki daralma, banka kredilerinde artış hızındaki gerileme gibi gelişmeler durgunluk emareleri. Faiz ve kurlardaki yükseliş ile birlikte resesyon ve stagflasyon sözlerini daha çok duyar olduk. Maliyetlerdeki artış ile birlikte enflasyon yüksek kalmaya devam edecek. Buna karşılık talep gerilemesi nedeniyle ekonomide yavaşlama da çok olası görülüyor. Ağustos enflasyon verilerinde TÜFE-ÜFE arasındaki fark nerede ise yarı yarıya. Yıllık TÜFE 17.90, ÜFE ise 32.13. Ancak kurları baskı altına alacağım derken faiz artışında ölçünün kaçmasının ekonomideki durgunluğu artırması riski var. Küçülen ekonomilerde işsizlik ve son dönemde sıkça rastladığımız borç yapılandırmaları ile konkordatolara çözüm bulmak daha zor olacak. Döviz kurlarına faiz artırım baskısıyla bir geri çekilme yaşanıyor. Ama spekülasyon tarafı alınan önlemelerle azalsa da dış borç ödemeleri ve dış ticaret açığı döviz talebi yaratmaya devam ediyor. Buna bağlı olarak geri çekilmeler kontrollü. Bu açıdan Türkiye’ye yeni para girişleri gerekiyor. Katar’dan vaat edilen 15 milyar sermaye girişine ilişkin henüz bir gelişme yok. Ancak bu yöndeki bekleyiş sürüyor. Merkez bankası rezervlerindeki düşüş dikkat çekti. Ağustos sonu brüt rezerv 70 milyar dolar ile 2006’dan bu yana en düşük seviyelerine geriledi. Cari açığın finansmanı rezerv kaybında önemli paya sahip. Ayrıca Merkez Bankası’nın aldığı önemler ve zorunlu karşılıkların düşürülmesinin de biraz etkisi oldu. 

Gözler Merkez’de

Diğer gündeme bakıldığında Suriye (İdlib) kaynaklı gelişmeler henüz fiyatlamaya konu olmuş değil. Gelişen ülke piyasalarındaki zayıflık sürüyor. Türkiye ve Arjantin en zayıf halka olarak değerlendirilirken iki ülkede olanlar diğer gelişen ülkeleri de tetikler mi gibi sorular bu günlerde daha fazla dillendiriliyor. Ancak Türk varlıklarının çok ucuzladığı, alım yapılabilir noktalara geldiği yönünde değerlendirmeler de var. Amerikalı yatırımcı Jim Rogers, “Yatırım yapacak olsam büyük ihtimalle Türkiye’deki varlıkları alırdım” dedi. Reel efektif kur endeksleri 2003’ten bu yana en düşük seviyelerinde. Borsa ucuz ve primsiz, faiz ve kur yüksek. Yabancı yatırımcılardan bu aşamada ciddi talep yok. Borsa ve tahvil bonoda daha çok satıştalar. 31 Ağustos haftasında hisse senetleri ve tahvil bonodaki yabancı varlığı 37 milyar dolara kadar geriledi. Temmuz sonu yaklaşık 55 milyar dolardı. TL’nin değer kaybı, biraz da satışlar yabancı portföyünü eritti. Olumsuz havanın dağıldığını söylemek için erken görülse de piyasalarda toparlanma çabaları sürüyor.

Gözler Merkez’de      Gözler Merkez’de


DOLAR/TL KÂR SATIŞLARININ ETKİSİNDE

DOLAR/TL kurunda kâr satışlarına bağlı düşüş görülüyor. İlk destekler 6.35 ve 6.10-6.00 seviyelerinde görülüyor. Yukarı yönlü hareketlenmelerde ilk direnç ise 6.65 seviyesinde. Bu seviyelere hareketlenmelerde satışlar görülebilir. Sonraki dirençler 6.72-6.84 seviyelerinde. Kâr satışlarının etkisinde kalınabilir.

Gözler Merkez’de

BORSADA 95.000 DİRENCİ ÖNEMLİ

Borsada tepki yükselişine rağmen düşüş trendi korunuyor. Çıkışın devamı için 95.000 seviyesinin geçilmesi önemli. Sonraki dirençler 98.700-100.000 seviyelerinde. Destekler ise 92.000 ve 90.000-88.000 seviyelerinde bulunuyor. 95.000 seviyesini geçemeyen çıkış denemeleri satışla karşılaşabilir. (Zeynel Balcı / Hürriyet)

Gözler Merkez’de

YORUMLAR (3)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)