BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemBaşbakan'dan önemli açıklamalar----

Başbakan'dan önemli açıklamalar

Başbakan'dan önemli açıklamalar
05 Eylül 2015 - 15:50 www.finansgundem.com

Başbakan Ahmet Davutoğlu, G-20 Maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarına hitaben yaptığı konuşmada önemli açıklamalarda bulunda

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin jeopolitik gerilimi çok yakından hissettiğini belirterek, "Türkiye'nin etrafından en az 6-7 ülkede merkezi hükümetler ülkelerini kontrol edemeyecek durumda. Ülkelerinin tamamını kontrol edemiyorlar, ekonomik politikaları da hayata geçiremedikleri için bizim ihracatımız etkileniyor" dedi.

Davutoğlu, G-20 Ekonomi Bakanları ve Merkez Bankaları Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, 2008 yılındaki ekonomik krizin ardından büyük finansal, sosyal ve ekonomik problemlerin ortaya çıktığını, bu problemlerin ardından birçok ülkede siyasi krizlerin yaşandığını ve milliyetçi hareketlerin yükselişe geçtiğini anlattı. 

Ekonomik krizler olduğunda her zaman ekstrem akımlar ve siyasi hareketlerin yükselişe geçtiğini, ana akım siyasetin yerini, ekstremist siyasete bıraktığını ifade eden Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı yaptığı 5 yıllık dönemde katıldığı NATO ve Avrupa Birliği toplantılarında, Yunanistan'da 6-7, Romanya'da 7-8, birçok ülkede de 4-5 farklı dışişleri bakanı gördüğünü anlattı. Davutoğlu, ülkelerdeki siyasi istikrarsızlığın ekonomik krizlere paralel olarak ilerlediğini kaydetti. 

Bir ülkedeki siyasi ekonomik krizlerin bütün uluslar için de bir sıkıntı oluşturduğuna işaret eden Davutoğlu, Türkiye'nin de siyasi istikrara kavuşmak için yeni bir seçime doğru gittiğini söyledi. 

Davutoğlu, Avrupa'nın en büyük sıkıntısının "siyasi ve ekonomik istikrarın sürdürülebilirliği" olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Krizlerin ekonomik sonuçları da var. Burada hükümetlerin müdahaleleri artıyor, küresel ticarette korumacı politikalar güçleniyor, daha fazla korumacılık ortaya çıkıyor, küresel ticarette daha az büyüme meydana geliyor, daha az üretim, daha az yatırım... Bu bir kısır döngü. Kriz dönemlerinde eğer küresel olarak durumu yönetemiyorsak, bir şekilde uluslara güven verebilmek için psikolojik olarak bunu yönetemiyorsak, her bir ulus kendi milliyetçi korumacı politikalarını ortaya koymaya başlıyor ki bu da birçok sorunun ortaya çıkmasını neden oluyor. 

Mevcut duruma bakıyoruz; bazı iyileştirmeler var gelişmiş ekonomilerde bizim önümüzde, bir noktaya kadar istikrar sağlanmış durumda ancak bunlara rağmen belli problemler hala bizim gündemimizde, masamızın üzerinde yer alıyorlar. Bunları biz paylaşmalıyız, hiçbir zaman bu tip krizlerden, sıkıntılardan kaçamayız. Eğer ki biz, verimli bir şekilde işbirliği yapamıyorsak bu sorunları çözemeyiz. Bugün finansal piyasaların volatilitesi çok belli sıkıntıları da ortaya çıkarıyor ve geleceğe dönük olarak plan yapamıyoruz, altyapı projeleri ve yatırımlar planlanamıyor."

Başbakan Davutoğlu, gelişmiş ekonomilerde özellikle son 2 yıldan beri iyileşme olduğunu, fakat gelişmekte olan ekonomilerin eski dinamizminden çok uzak olduğunu vurgulayarak, yükselen piyasaların dinamizminde azalma olduğunu, geçen yıl G-20 ülkelerinin Brisbane'de koydukları yüzde 2 büyüme hedefine ulaşmanın zor göründüğünü kaydetti. 

Küresel ticaretin beklenmedik şekilde azaldığını, bölgesel jeopolitik gerilimler ve siyasi krizlerin dünyayı etkilediğini, bazı ülkelerden çıkan yatırım ve sermayenin tekrar geri gelmemesinden kaynaklanan sorunların yaşandığını anlatan Davutoğlu, "Hepimiz kriz dönemlerinde çok hızlı şekilde, belli kısa vadeli kriz işaretlerine müdahale edildiğini biliyoruz ama yapısal reformlara ihtiyacımız var. Bu durumda ekonomi, jeopolitik gerilimler nedeniyle daha da kötü duruma gidiyor" değerlendirmesinde bulundu. 

Davutoğlu, 1990'lı yıllarda Soğuk Savaş döneminin bittiğini, 11 Eylül saldırılarının ardından güvenlik risklerinin arttığını, 2008'deki küresel finansal krizle birlikte dünyanın yeni bir döneme girdiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Ukrayna'da şu anda bir sıkıntı yaşıyoruz, bu bizi Soğuk Savaşın son dönemine götürür. Hiç kimse Ukrayna'da böyle bir sıkıntının hasıl olabileceğini düşünmüyordu, uluslararası siyasette bir karşı karşıya gelme durumu oldu. 11 Eylül'den sonra güvenlik riskleri arttı, terörizm arttı. Bugün uluslararası gündemde bir numarada ekstrem hareketlerin artışı vardır. Biz, terörizmin finansmanını belli kanallar üzerinden nasıl durdurabiliriz, ekonomik enstrümanın teröre ulaşmasını nasıl durdurabiliriz bunu tartışabiliriz. Türkiye olarak bizler, jeopolitik gerilimi çok yakından hissediyoruz. Türkiye'nin etrafından en az 6-7 ülkede merkezi hükümetler ülkelerini kontrol edemeyecek durumda. Ülkelerinin tamamını kontrol edemiyorlar, ekonomik politikaları da hayata geçiremedikleri için bizim ihracatımız etkileniyor. Bizim, Suriye ile yaşadığımız bu, Irak aynı şekilde, Ukrayna aynı şekilde, Yemen, Libya..."

Libya'daki Trablus yönetiminin başbakanı ile görüştüğünü ifade eden Davutoğlu, Libya'nın önemli doğal kaynaklara sahip bir merkez olduğunu, bugün ise ülkede sadece ekonomik sıkıntılar değil, yönetim sıkıntısından kaynaklı krizin yaşandığını belirtti. 

Başbakan Davutoğlu, Irak Başbakanı Haydar Al Abadi ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini anımsatarak, "Ekstremizm ve DEAŞ'ın Irak'ta yükseldiğini görüyoruz. Irak dünyanın en büyük üçüncü petrol rezervine sahip, ama ülkenin birçok yerinde, Bağdat'ta elektrik alamayan bölgeler var. Irak ve Libya ekonomisi tekrar ayağa kalkarsa, petrol üretimi artacak ve yeni bir ticaret alanı oluşacak. Onların daha fazla satın alma gücü olacak, daha fazla tüketebilecek ülkeler bunlar. Dolayısıyla jeopolitik riskler hiçbir şekilde ekonomik durumdan izole edilemez" diye konuştu. 

Türkiye'nin G-20 dönem başkanlığındaki stratejilerini anlatan Davutoğlu, kısa vadeli krizlere karşı uzun vadeli stratejilere ihtiyaçları olduğunu vurguladı. 

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, gençlerin istihdamı veya gençlerin işsizliğinin, en önemli gündem maddelerinden biri olduğunu belirterek, "Çünkü gençler, siyasi ve sosyal istikrarın kilididir. Bizim ülkelerimizde genç işsizliği kabul edilemeyecek kadar yüksek düzeyde. Bunun için kapsamlı bir strateji lazımdır, aynı zamanda stratejik uygulamalar da olmak durumundadır" dedi.

Davutoğlu, G-20 Ekonomi Bakanları ve Merkez Bankaları Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, dünyayı "bütünleşmiş birlik" olarak görmek gerektiğini söyledi.

G20'nin sadece 20 ülkenin müzakere ettiği bir platform olarak kalmaması, küresel ekonomiye yön veren bir platform olması gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, "Biz düşük gelirli en az gelişmiş ülkelere bir atıfta bulunduk. Bugün eğer ileriye dönük olarak küresel ekonomiyi planlayacaksak, biz küresel ekonominin bütün unsurlarını işin içerisine katmak durumundayız" dedi.

Davutoğlu, G20'de alınan kararların diğer ülkeleri de etkilediğini ifade ederek, "Dolayısıyla bizler o diğer ülkeleri de dinlemeli, o ülkelerin de sıkıntılarını, önceliklerini de göz önünde bulundurmalıyız. Özellikle düşük gelirli az gelişmiş ülkelerin... Küresel olarak bir sahiplenme, bir aidiyet yaratmak istiyorsak, küresel ekonominin bütün potansiyelini göz önünde bulundurmalıyız" ifadelerini kullandı. 

"Toplumun bütün katmanları, bütün ekonomik kararların ve süreçlerin ortağı olmalıdır" diyen Davutoğlu, Türkiye'nin önceliği olan gençler, kadınlar, enerji ve çalışma konusuna atıfta bulunduklarını, bunların hepsinin makroekonomik çalışmalara katılması gerektiğini bildirdi. 

Maliye ve çalışma bakanlarının ortak bir toplantı düzenlediklerini anımsatan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bu çok memnuniyet verici. Eğer biz ülkelerimizde kitlelerin sıkıntılarını göremiyorsak, mesela işsizlikle alakalı, sadece hazırlayacağımız makroekonomik politikalar ekonomimizin geleceğine merhem olamaz. İşte bu nedenle KOBİ dediğimiz yapı bizim için ana referans noktasıdır, küçük ve orta boy işletmeler. Burada KOBİ'ler toplumun farklı segmentleri arasında bir köprü vazifesi görür. Burada sadece hiyerarşik bir yaklaşım yoktur ekonomide. Mutlaka yatay düzlemde de bunların dağılmış olması gerekir toplumun bütün segmentlerine."

- "Süreç odaklı olmaktan ziyade sonuç odaklı olacağız"

 Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin dönem başkanlığının süreç odaklı olmaktan ziyade sonuç odaklı olacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Elbetteki süreç de önemlidir, çünkü süreçler bize müzakerelerde bazı dinamizm noktaları kazandırır ama diplomatik müzakereler olsun, ekonomik müzakereler olsun, eğer siz çok mikro konularda ayrıntılara girerseniz sonu gelmez bir müzakere süreci içerisinde kendinizi kaybedersiniz. Böyle olunca da momentum kaybedersiniz ve sonuçlara da odaklanmaktan uzaklaşırsınız, dolayısıyla sonuç odaklı olmak çok önemlidir. Bu süreçlerin mutlaka sonuç vermesi gerekir."

G20'nin 15-16 Kasım'daki Antalya Zirvesi için zemin hazırlanmasından ve belli konularda kararlar alınmasından dolayı herkese müteşekkir olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Yapısal uzun vadeli planlama, entegre küresel ekonomi, toplumun bütün segmentleriyle paylaşım ve sonuç odaklı olmak. Bu 4 tane ilke elimizde olduğu zaman 3 tane operasyonel ilke de ortaya çıkıyor. Biz bunlara üç tane 'I' harfi diyoruz İngilizce'de. 'Uygulama, kapsayıcılık ve yatırım.' Bu üç tane 'I'nın benimsenmesi beni çok mutlu etti. Şimdi artık ortak bir terminolojik sütun oldu, ayak oldu bizim toplantılarımıza 9 aydan bu yana. Umuyorum ki zirve toplantısına kadar geçen süre zarfında, önümüzdeki 3 ayda da bu devam edecek" değerlendirmesinde bulundu. 

- "Uygulama, yatırım ve kapsayıcılık"

İlk önceliğin "uygulama" olduğunu belirten Davutoğlu, "Bazı kilit alanlarda uygulamada önemli adımlar atıldığını görüyoruz. Burada, Brisbane'de mutabık kalmış olduğumuz bazı konuları uyguluyoruz. Mali düzenleme gündemi, matrah aşılması ve kar kaçırma ile mücadele konuları. Bunların hepsi G20 alanında, G20 ülkeleri içerisinde çalışılıyor. İyi haberlere rağmen 2010 IMF kotası ve hükümet reformlarının uygulanmasında bazı sıkıntılar var ama ABD idaresinin bu noktada taahhüdü var bu uygulanacaktır diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, ikinci öncelikleri olan "yatırım"la ilgili de ülkelere özgü yatırım stratejileri olduğunu ifade ederek, "Sizlerin sayesinde önemli adımlar attık, bu çabalara ulaşma noktasında ve daha da ileriye doğru gidebilmek için önümüzdeki bir kaç ay içerisinde daha da fazla çalışacağımızı düşünüyorum. Şunun da altını çizmek istiyorum; bu alanda yapılan çalışmalar, bizim ülkelerimizin proje planlamalarını, hazırlıklarını ve karar alma mekanizmalarını çok kolaylaştırmıştır. Bunlar için teşekkür etmek istiyorum" şeklinde konuştu. 

Dünya KOBİ Forumu ve küresel altyapı merkezinin hayata geçirilmesinin önemli kazanımlardan olduğunu aktaran Davutoğlu, Dünya KOBİ Forumu'nun farklı ülkelerin KOBİ'lileriyle kilit siyasi alıcılar arasında bir köprü vazifesi göreceğini belirtti. 

Başbakan Davutoğlu, üçüncü öncelik olan "kapsayıcılık"la ilgili ise özellikle en az gelişmiş ülkelerin kalkınmaya ilişkin sıkıntılarını gündeme alarak, çok sektörlü bir bakış açısıyla ele almayı taahhüt ettiklerini hatırlattı.

G20 kalkınma çalışma grubunun yaptığı çalışmalarda bunun önemli faydalarını gördüklerini söyleyen Davutoğlu, şunları aktardı:

"Kalkınmakta olan ülkelerin, kendi kalkınma gündemlerine bizim yapmış olduğumuz tavsiyeleri almaları da bir başarıdır. Kadınların ve gençlerin istihdamı kapsayıcı büyüme için çok önemlidir. Gençlerin istihdamı veya gençlerin işsizliği, gündem maddelerimizin en önemlilerinden bir tanesidir. Çünkü gençler, siyasi ve sosyal istikrarın kilididir. Bizim ülkelerimizde genç işsizliği kabul edilemeyecek kadar yüksek düzeyde. Bunun için kapsamlı bir strateji lazımdır, aynı zamanda stratejik uygulamalar da olmak durumundadır. G20 çalışma bakanları daimi olarak iş gücü piyasasının dışında kalma riski olan genç insanların miktarını yüzde 25 azaltma konusunda bir taahhütte bulunmuştur, bu önemlidir."

- "Önemli olan nitelikli istihdam"

Başbakan Davutoğlu, sadece istihdam yaratılmasının yeterli olmayacağını dile getirerek, yaratılan istihdamın da nitelikli olmasına dikkati çekti. Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Yeni yaratılan iş sayısı önemlidir ama büyümenin eşitlik içerisinde olması gerekir ve bu büyümeden, toplumun her sektörü payını almalıdır. Bu niceliksel hedef bize fayda sağlayacaktır ve bizim genç insanlarımıza daha iyi istihdam şartları ortaya koyacağız diye düşünüyorum. Eğitim alanında yapılacak olan çalışmalar da buna katkıda bulunacaktır. G20 sadece bugünün sıkıntılarına eğilmiyor, aynı zamanda gelecek nesillerinde sıkıntılarına eğiliyor, bu da bunun bir göstergesi."

Toplumun bütün katmanlarını, dünyanın bütün ekonomilerini kapsayabilen ve uygulama  konularında çok iyi işleyen bir mekanizmalarının olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle devam etti: 

"Yatırım büyümenin kaynağıdır. Bu da Türkiye dönem başkanlığının ana gündem maddesi olmaya devam edecek, zirve toplantısında da bunu göreceğiz. Ben bu 3 öncelik alanında başarıya ulaşmış olduğumuzu görmekten dolayı mutluyum. En azından Antalya Zirvesi için bir çerçeve çizmiş olduk. Hepinize ben bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Aidiyet şuurunuz için, G20 hedeflerini benimsediğiniz için, Türk dönem başkanlığının önceliklerine bağlı kaldığınız için ve sadece kendi uluslarınız için değil, küresel toplum için, insanlık için, çok çalıştığınız için, sürdürülebilir bir kalkınma, dengeli bir gelir paylaşımını dünyanın dört bir yanında hasıl etmeye çalıştığınız için çok teşekkür ediyorum."

aşbakan Ahmet Davutoğlu, G-20 Maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarına hitaben yaptığı konuşmada, "Bazı tarihi dönemlerde ve bazı belirli konularda ulus devletlerin bakanları olma vasfından farklı hareket etmemiz gerekiyor" dedi.

Davutoğlu, Sheraton Oteli'nde düzenlenen yemekli toplantıda G-20 Hazine Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları ile bir araya geldi. G-20 zirvesinin hazırlıklarının sürdürüldüğünü ifade eden Davutoğlu, tarihi zenginliği çok üst düzeyde olan, farklı bölgelerin ve coğrafyaların noktalarının ortasında bulunan bir ülkeye geldikleri için mutluluk duyduğunu söyledi.  

Davutoğlu konuşmasında, Türkiye'nin G-20 dönem başkanlığının gündemi ile içeriğine bakışını anlattı. 

Davutoğlu, B-20 toplantısında iş adamlarına, uluslararası siyaset ve ekonomi açısından, politika yapıcılar ile iş camiasının nasıl işbirliği içerisinde olması gerektiğine ilişkin görüşlerini aktardığını hatırlattı. 

Uluslararası ve küresel camianın insanlığın geleceği söz konusu olduğunda, bir araya gelerek aynı görüşleri paylaşmasından mutluluk duyduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bazı tarihi dönemlerde ve bazı belirli konularda ulus devletlerin bakanları olma vasfından farklı hareket etmemiz gerekiyor" diye konuştu. 

 Davutoğlu, Dışişleri Bakanı iken Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'ndaki "çevre" ile ilgili toplantıda yaşadıklarını şöyle aktardı:

"Çevre konusunda, dışişleri bakanlarının bir araya geldiği toplantıda sanıyorum ben sekizinci sıradaki konuşmacıydım oturum içerisinde. Birçok arkadaşım, birçok meslektaşım zaten o noktaya kadar kendi ulusal çerçevelerini ve perspektiflerini aktarmışlardı çevre politikalarıyla ilgili. Birçok katılımcı vardı esasında o konuşmaları dinleyen ama bir etkileşim yoktu esasen o oturumda. Ben kendi konuşmamda yazılı metnimi bir kenara bıraktım, genelde bilirsiniz diplomatlar yorucu ve sıkıcı konuşmalar hazırlarlar, kimsenin de ilgisini de çekmez bunları dinlemek. Zaten herkes o metinde ne yazıyor olabileceğini tahmin eder. Ben de dedim ki 'Ben konuşma metnimi okumayacağım sadece şunu söylemek istiyorum, biz başka konularda ulus devletlerin bakanları olarak konuşabiliriz davranabiliriz, ama çevre söz konusuysa ki çevre geleceğin insanlığın geleceği, o zaman biz ulus devletlerimizin dışişleri bakanları olmaktan da öte tüm insanlığın bakanları olarak konuşmalıyız.' Çünkü bir tutarlılık olmuyor aksi takdirde siyasi bir varlıktan söz etmek çok mümkün olmayabiliyor."

Küresel ekonomik kriz olduğunda,  maliye bakanları ve finans bakanlarının sadece ulus devletlerin bakanları olarak hareket etmemesi gerektiğine vurgu yapan Davutoğlu, "Bir ortak kulüp olarak, küresel camiayı temsil eden bir oluşum olarak veya insanlığı temsil eden bir oluşum olarak hareket etmek durumundadır. Aksi takdirde çok uzun tartışmalar ortaya çıkacaktır ama bazı sonuçlara varmak zor hale gelecektir" dedi. 

Davutoğlu, "Bu süreçte küresel ekonomi ve siyasette dönüşümler gerçekleşiyor. Hepimizin çok çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bu analizleri nasıl yapacağız, mevcut durumu nasıl anlayacağız, nasıl bazı politikaları ortaya çıkaracağız ki bu krize cevap verebilelim" değerlendirmesinde bulundu. 

- "Tarihi krizler döngüsünden geçiliyor"

Tarihi bir krizler döngüsünden geçildiğine dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, 2008 ekonomik küresel krizinden bu yana devam eden eski deneyimlerden artık ders çıkarmak durumunda oldukları söyledi.

Davutoğlu, dünya ekonomisinin, geçmişteki derin ekonomik krizleri nasıl atlattığının görülmesi gerektiğini ifade ederek, dün B-20 toplantısında 1929 krizine atıfta bulunduğunu anımsattı. 

Uzun dönemli döngülere bakıldığında modern yüzyıllarda, küresel ölçekli savaşlar ile ekonomik krizler arasında açık bir bağlantı görüldüğüne işaret eden Davutoğlu, şunları söyledi:

"1920-1921 krizi, 1. Dünya Savaşı'nın sonucuydu. Ama 1929 krizi ki insanlık tarihindeki en büyük krizdir bugüne kadar, bu kriz sadece bir ekonomik kriz olarak kalmadı, 2. Dünya Savaşı'nın da zeminini hazırlayan bir ortam yarattı. Çünkü sosyal huzursuzluğu beraberinde getirdi ve belirli psikolojik travmalar da ortaya çıktı. 2. Dünya Savaşı'nın ardından da bu dersler doğrultusunda birçok uluslararası teşkilat kurduk ve uluslararası ekonomik yapılar ortaya çıkmaya başladı." 

Davutoğlu, 1970'lerde enerji krizlerinin patlak verdiğini belirterek, uluslararası topluluğun içerisinde iyi bir politik koordinasyon olduğunda ve politika yapıcılar bir araya geldiğinde bu tür zorlukların üstesinden kolaylıkla gelinebildiğini anlattı. 

Küresel ekonominin 1990'da büyüyüp geliştiğine dikkati çeken Davutoğlu, 1994'te Meksika'da, 1997'de Asya'da, 1998'de Rusya'da çıkan krizler üzerine, liderlerin G-20 zirvesini oluşturma yoluna gittiğini söyledi.

Bu dersler ışığında G-20 mekanizmasının ortaya çıktığını ifade eden Davutoğlu,1999 yılından bu yana küresel ekonominin geleceği söz konusu olduğunda G-20'nin, en kapsayıcı ekonomik yapı olduğunu ve dünya ekonomilerine liderlik yaptığını bildirdi. Davutoğlu, şöyle devam etti:

" 1999'dan sonra 2000-2001-2002 yıllarında Latin Amerika ve Türkiye'deki ekonomik krizler ortaya çıktığında biz de Türkiye'de bu krizden çok şey öğrendik ve bir dizi ekonomik reform gerçekleştirdik. Şu anda gelinen noktada çok daha güçlü, istikrarlı, sürdürülebilir bir mali ve para politikası dengemiz var. Ekonomideki büyüme de daha disiplinli bir yaklaşımla mali ve para politikaları açısından yürütülür hale geldi." 

Krizlerin etkisinin büyük karmaşıklıklara ve güçlüklere neden olduğuna işaret eden Davutoğlu, 2008 ekonomik krizinin 1929 krizinden sonra meydana gelen en büyük kriz olduğunu ifade etti. Davutoğlu şunları söyledi:

"Ben genelde bu siyasi krizleri ve politik zorlukları birbirinden ayırmıyorum. 2000'li yıllara baktığımızda bir güvenlik konusunda da deprem diyebileceğimiz büyüklükte olaylar ortaya çıkmaya başladı. Tüm bu biriken jeopolitik ve güvenlikle ilgili konular bir yanda, diğer yanda da 2008 yılının küresel krizi. Bunların etkilerini bir araya getirdiğinizde çok daha büyük, çok daha karmaşık bir güçlük karşımıza çıktı." 

- "Mülteciler konusunda takılan tavır ekonomik krizin psikolojik sonuçları"

Krizlerde ortak noktaların bulunduğunu belirten Davutoğlu, bunları şöyle anlattı: 

"Bunlardan biri bu krizlerin psikolojik sonuçları, 1929 olsun, daha sonra 1970'lerde, 1990'lardaki krizler, özellikle de 2008 sonraki dönemde olsun bu krizlerin psikolojik sonuçları çok önemli ulusal travmalar, uluslar için psikolojik şoklar ortaya çıkardı. Bu krizlere nasıl cevap verilecek? Bugün birçok Avrupa ülkesinde, Avrupa'da meydana gelen krizden sonra birtakım travmalar görebiliyoruz, bunların izlerini görebiliyoruz. Mültecilere karşı birtakım tavırlar olarak bazen ekonomik krizin psikolojik sonuçları kendini gösterebiliyor. Çünkü ekonomi hızla büyüyorsa o zaman yeni zorlukların absorbe edilmesi kolay olacaktır. Ama ekonomideki gidişat kötüye doğruysa, o zaman bunlar çok daha zor hale gelir. Bu gibi durumlar birçok ulus için, birçok millet için psikolojik şok haline dönüşebilir. Sosyal sonuçlara baktığımız zaman sosyal huzursuzluklar ortaya çıkabiliyor. İşsizlik şeklinde. Bugün genç işsizliğine bakacak olursak ki Türkiye dönem başkanlığının zaten gündem konularından biri bu olay, sosyal sorunların temelinde yatmaktadır. İşini kaybeden milyonlarca genç Avrupa ülkelerinin başkentlerinde yürüyüşler ve gösteriler düzenledi, ki bu da sosyal huzursuzluğu beraberinde getirdi." A.A.
 

 
YORUMLAR (4)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • fafa05 Eylül 2015 22:52

    Sanki biz kontrol ediyoruz.Çözüm sürecinde bizi uyuttunuz,adamlar yerin altını üstünü -bütün şehirlerde-cephaneyle doldurdular.

  • DLBYZ05 Eylül 2015 21:17

    ALLAHTAN CUMHURBAŞKANI VAR YOKSA DAVUT OĞLU DA ÜLKEYİ YÖNETEMEYECEK BİR ERDOĞAN VAR BAŞKA YOK KUKLA İZLEMEYİ ÇOK SEVERİM PİNOKYO FAVORİMDİR

  • Marko paşa05 Eylül 2015 17:44

    Acaba konuştukları na kendi inanıyor mu daha doğrusu kendine inaniyormu

  • Kayde almayan vatandaş05 Eylül 2015 17:27

    Yorum yapmamak lazım vatandaş olarak halkına güven vermeyen bir başkan hiç sözü gerçekleşmedi zaten bizde kayde almıyoruz hemen başka kanalı aciyoruz