BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro EkonomiAvrupa'da kırmızı alarm----

Avrupa'da kırmızı alarm

Avrupa'da kırmızı alarm
01 Mart 2019 - 15:25 www.finansgundem.com

Avrupa ekonomilerinden kötü sinyaller geliyor. Almanya’da büyüme durdu, Britanya Brexit kıskacında, İtalya resesyona girdi. İspanya’da beklenmedik seçim kararı ekonominin fren yapmasına neden olabilir

2019’da küresel ekonominin Çin’de hızlanan yavaşlama ile durgunluğa girebileceği kaygısı şiddetlenirken, bu kez Avrupa hızla kötüleşen ekonomik durumu ile öne çıktı. Özellikle Avrupa’nın itici gücü Almanya’dan gelen haberler moral bozuyor. Daha kötüsü 1973 yılında Britanya’nın katılımıyla dokuz üyeye çıkan Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun, o zaman küresel ekonomideki payı yüzde 26 iken, bugün 28 üyeli Avrupa Birliği’nin (AB) payı yüzde 20’ye indi. Ve AB’nin payının 2050’de yüzde 10’un altına düşeceği tahmin ediliyor.

Günümüze dönelim; geçen yılın son çeyreğinde sıfır büyüme ile resesyon dönemine girmekten kıl payı kurtulan Alman ekonomisi bu yıla ilişkin de iyi sinyaller vermiyor. 2018’de son beş yılın en düşük büyüme hızını gösteren Almanya, Brexit’ten fazlasıyla olumsuz etkilenecek. Britanya’nın AB’den ayrılması Almanya’da 100 bin işi riske sokacak, ihracat azalacak ve lokomotif durumundaki otomotiv endüstrisi zor bir dönem geçirecek.

Bu yıl Fransa, İtalya, İspanya ve Hollanda’nın da daha yavaş bir hızda büyümesi bekleniyor. Geçen yılın son üç çeyreğinde ekonomisi eksi büyüme göstererek resesyona giren İtalya, bölgeyi aşağı çekerken, yüksek borç oranıyla da olası bir borç krizinin tetikleyicisi olabilir.

Avrupa Komisyonu, 2019’da Euro Bölgesi’nin büyüme tahminini yüzde 1,9’dan 1,3’e düşürürken, Brexit sonrası Avrupa Birliği’nin büyüme tahminini de yüzde 1,5’e çekti. Euro Bölgesi, 2017’de yüzde 2,6 gibi bir büyüme performansının ardından geçen yıl yüzde 1,9 büyüdü.

Şubat’ta AB istatistik bürosu Eurostat’tan gelen veriler de tabloyu iyice kararttı. Euro Bölgesi, 2018’in son çeyreğinde yüzde 0,2 büyüdü. Üçüncü çeyrekte yıllık yüzde 1,6 olan büyüme son çeyrekte yüzde 1,2’ye düştü. 2018’in tamamında ise büyüme yüzde 1,9 oldu. Geçen yılın son çeyreğinde yıllık büyüme yüzde 2,1 olmuştu.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) yönetim kurulu üyesi Benoit Coeure, Euro Bölgesi’nde yavaşlamanın daha önce düşünülenden daha uzun ve derin olacağım söyledi. Coeure ECB’nin yavaşlama ile mücadele edecek enstrümanlara sahip olduğunu da vurguladı. İsviçre merkezli özel banka Lombard Odier’in kıdemli yatırım stratejisti Salman Ahmed ise “Şu anda en önemli endişe Avrupa... Çin’in yavaşlamadan geçtiği açık ancak odak noktamızda daha güçlü bir sorun var. Avrupa’da işler oldukça hızlı bir şekilde kötüye gidiyor” derken, Nobelli ekonomist Paul Krugman, ABD-Çin ticaret savaşının ardından gelen Çin’in yavaşlamasına, Euro Bölgesi’ndeki giderek şiddetlenen durgunluğun da eklenmesiyle küresel resesyon riskinin arttığım söyledi. Krugman dünya liderlerinin ekonomik yavaşlamaya hazırlıksız yakalanmasına da dikkat çekerek, 2019’un sonunda veya gelecek yılın başına doğru küresel durgunluğun kaçınılmaz olacağını savundu.

Avrupa’da yaklaşmakta olan durgunluğun bir başka göstergesi, büyük bankaların hem geçen yıl hem de önümüzdeki dönem için olumsuz açıklamalar yapması... Bankalar yıllardır süren düşük faiz politikasının perakende bankacılığı olumsuz etkilediğini, kurumsal ve yatırım bankacılığının da dördüncü çeyrekte dalgalı piyasada zor bir dönem yaşadığını vurguluyor. Dünyanın en büyük bankalarından Alman Deutsche Bank son çeyrekte beklenenden daha büyük yatırım bankacılığı zararı

açıklarken İsviçreli UBS gelirlerinde önemli bir düşüş bildirdi. Fransa’nın üçüncü büyük bankası Societe Generale dördüncü çeyrekte büyüme hedefine ulaşamayacağını bildirirken, bir başka Fransız bankası BNP Paribas 2008 finansal krizinden bu yana ilk kez zarar açıkladı.

Bir başka kötü gelişme de ocak ayında otomobil satışlarının yüzde 4,6 düşüş göstermesi oldu. Fiat Chrysler’in satışları yüzde 14,9, Ford’un yüzde 6,6, Volkswagen grubunun da yüzde 6,4 geriledi. Aralık ayında satışlar yeni düzenlemeler nedeniyle artmıştı ancak ondan önceki her ay düşüş kaydetti.

Avrupa’da ekonomik nabzın inişte olduğunun bir başka göstergesi de yatırımcı moralinin şubat ayında son dört yılın en düşük seviyesine inmesi oldu. Alman araştırma grubu Sentix’in yatırımcı eğilim endeksi altı aydır art arda düştükten sonra şubat ayında özellikle Britanya’nın AB’den ayrılmasına ilişkin endişeler nedeniyle 3,7 puan daha gerileyerek, Kasım 2014’ten bu yana en düşük seviyesine geriledi.

ALMANYA; Durgunluk ile Flört

Durgunluk ile flört etmeye başlayan Alman ekonomisi geçen yılın son çeyreğinde sıfır büyüme gösterdi. Bu yüzde 0,1 büyüme beklentisinin ve Euro Bölgesi’ndeki yüzde 0,2 büyümenin altında... Alman ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde ise yüzde 0,2 küçülmüştü. Dördüncü çeyrekte de küçülme olsaydı ekonomi teknik olarak durgunluk dönemine girmiş olacaktı. Küresel ticaret savaşı ve Brexit belirsizliği Avrupa’nın en büyük ekonomisinin fren yapmasına neden olurken, bu durumdan özellikle ihracat odaklı büyük şirketler etkilendi.

Ekonomi Bakanlığı ihracatın baskı altında olduğunu ancak önümüzdeki aylarda inşaat patlamasının süreceğini belirterek özel tüketimin de güçlü kalmaya devam edeceğini açıkladı. ING Bank ekonomisti Carsten Brzeski de iyimser: “Bugünün verilerinden çıkan durum kötüye gidişatın daha zor olduğu... Temel göstergeler sağlam ve bundan sonra yukarı sıçrama şansı bir başka hayal kırıklığı ihtimalinden hala çok daha yüksek.”

Alman ekonomi enstitüsü ZEW ise bu yıl Alman ekonomisinin yüzde 1 civarında mütevazı bir büyüme göstereceğini, Britanya’nın AB’den ayrılmasının ve küresel ticaret tablosundaki bozulmanın Alman şirketlerini olumsuz yönde etkilediğini belirtti.

Almanya’nın Sanayi ve Ticaret Odaları (DIHK) ise bu yıl ülke ekonomisi için büyüme tahminini yüzde 0,9’a düşürdü. DIHK en son iş dünyası anketinde daha önce yüzde 1,7 olan tahminini aşağı çekerken, Avrupa’nın en büyük ekonomisine doğrudan esen sert rüzgarlara dikkat çekti. DIHK, Alman şirketlerinin geleceğe bakışının bulutlandığını tüm sektörlerde iş hayatına ilişkin beklentilerin kötüleştiğini bildirdi. Raporda ayrıca Britanya’nın sorunlu bir biçimde AB’den ayrılması ve Britanya’ya ihracatın yüzde 10 düşmesi durumunda büyümenin yüzde 0,7’ye düşeceği ve buna ek olarak sermaye piyasalarında sert dalgalanmaların yaşanması halinde büyümenin yüzde 0,5’e düşeceği vurgulandı.

Ekonomik yavaşlamaya paralel olarak vergi gelirlerinin azalmasıyla Almanya’nın 2023’e kadar toplam 25 milyar euro bütçe açığı vermesi bekleniyor. Maliye Bakam Olaf Scholz kabine üyelerine sunduğu raporda, yıllık 5 milyar euro açığın bütçe disiplini için bir uyarı çağrısı olduğunu vurgularken tasarruf çağrısı yaptı. Bu durum 2018’de 11 milyar euro bütçe fazlası veren Avrupa’nın en büyük ekonomisinin mâliyesinde dramatik bir kötüleşme anlamına geliyor.

Almanya'dan Daha İyi

2015’te yüzde 2,3, 2016 ve 2017’de yüzde 1,9 ve 1,8 büyüyen Britanya ekonomisi, geçen yıl yüzde 1,3’e geriledi. Özellikle yılın son çeyreğinde kaydedilen yüzde 0,2 büyüme 2012’den bu yana en düşük oran oldu. Ancak Britanya yine de Almanya ve İtalya’dan daha hızlı büyüme ile geçen yılı bitirdi.

İngiltere Merkez Bankası (BoE) Brexit’e ilişkin belirsizlikler, küresel ekonominin yavaşlaması ve AB’den ayrılma sonucunda kaçınılmaz hale gelecek faiz artışları nedeniyle bu yıl Britanya’nın 2009’dan bu yana en zayıf ekonomik büyüme ile karşı karşıya olduğunu bildirdi. BoE kasım ayında yüzde 1,7 olan 2019’a ilişkin büyüme tahminini yüzde 1,2’ye düşürdü. 2020 tahminini de yüzde 1,7’den 1,5’e indirdi.

Dünyanın önde gelen merkez bankaları bu yıl borçlanma maliyetlerini artırmaktan kaçınacaklarını bildirseler de BoE, anlaşmasız ayrılık önlense bile Faiz oranlarında kademeli ve sınırlı artış mesajları veriyor.

JP Morgan BoE’nin halen yüzde 0,75 seviyesinde tuttuğu faiz oranlarında ilk artırımı ağustos ayında bekliyor. BoE Başkanı Mark Carney Brexit sisinin ekonomide tansiyonun artmasına neden olduğunu, AB’den ayrılmanın hasarının da artacağını vurguladı. Dünyanın beşinci büyük ekonomisi Britanya’nın 29 Mart’ta AB’den ayrılması gerekiyor ancak muhafazakar Theresa May hükümeti takvimin epey gerisinde...

Britanya’da aralık ayında perakende satışlar son dokuz yılın en büyük düşüşünü gösterdikten sonra ocak ayında indirimlerin de etkisiyle güçlü bir zıplama yaptı. Öte yandan işsizliğin son 40 yılın en düşük seviyesine inmesinin yarattığı ücret artışları enflasyonist baskıya neden oluyor. BoE gelecek yıl için enflasyon beklentisini yüzde 2,1’e çıkardı.

Britanya’nın Brexit krizi derinleşirken Wall Street’in iki devi Goldman Sachs ve JPMorgan farklı görüşler açıklasalar da iki kurum anlaşmasız Brexit olmayacağı konusunda fikir birliği içinde... Goldman Sachs anlaşmasız Brexit ihtimalini yüzde 15 olarak öngörürken, Britanya’nın AB’den ayrılmaması ihtimalini de yüzde 35 olarak belirledi.

JP Morgan ise 29 Mart son tarihinin uzatılacağı görüşünde...

İTALYA; Derin Yapısal Reform Gerekiyor

İtalya’nın GSYİH’sı 2018 üçüncü çeyrekte yüzde 0,1, dördüncü çeyrekte ise 0,2 küçüldü ve ekonomi teknik olarak son beş yılda ilk kez resesyona girmiş oldu.

Avrupa Komisyonu İtalya’nın 2019 ve 2020 yılma ilişkin büyüme tahminlerini düşürürken, hükümet politikalarının belirsizliğinin ve yüksek borçlanma maliyetlerinin resesyonu derinleştireceğini bildirdi. Komisyon 2018’de yüzde 1 büyümeden sonra bu yıl yüzde 0,2 büyüme bekliyor. Kasım ayındaki tahmin ise yüzde 1,2’ydi. 2020 yılına ilişkin tahmin de yüzde 1,3’ten yüzde 0,8’e indi.

AB Komisyonu son dönemde ekonominin düşüşe geçmesinin hükümetin ekonomik politikalarındaki belirsizlik ve artan finansman maliyetlerinden kaynaklandığını belirtti. Komisyon Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, “İtalya’nın ihtiyacı olan derin yapısal reformlar ve yüksek kamu borcunu aşağı çekecek kararlı bir eylem planı” dedi. Olumsuz beklentiler nedeniyle İtalya’nın 10 yıllık tahvillerinin faizi son bir ayın en yükseği olan yüzde 2,94’e çıkarken, Alman tahvilleriyle faiz farkı son iki ayın en yükseğine ulaştı.

İtalya Avrupa’da kamu borcunun GSYİH’ya oranı bakımından yüzde 132 ile Yunanistan’dan sonra ikinci durumda olmasına rağmen popülist Roma hükümetinin emekli zamları ve sosyal politikalar nedeniyle 2018’in ikinci yarısında daha fazla borçlanması yatırımcıların kaygılarını artırıyor.

FRANSA: Sarı Yeleklilere Rağmen

Euro Bölgesinin ikinci büyük ekonomisi Fransa da, Almanya’ya oranla olumlu bir tablo çiziyor. Sarı Yeleklilerin bütün ülkeyi saran ve ekonomiyi etkileyen protesto gösterilerine rağmen geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,3 büyüyen ekonomide bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,4 büyüme bekleniyor. Fransız hükümeti 2019’da yüzde 1,7 büyüme hedefliyor. Daha da ilginci Fransa’da geçen yıl işsizlik

oranı yüzde 8,8 ile son 10 yılın en düşük seviyesine indi. Bunda Macron hükümetinin, Sarı Yeleklilerin de tepkisi çeken ülkenin katı iş yasalarını gevşeten düzenlemelere imza atmasının etkisi oldu. İşsizlik sigortası konusunda yapılan düzenlemelerin işe alımları hızlandırdığı ve böyle- ce işsiz sayısının küresel finansal krizden bu yana en düşük seviyeye indiği vurgulanıyor.

İSPANYA: Sürpriz Seçim Fren Yaptıracak

İspanya da nispeten daha iyi ekonomik performans gösteriyor. 2015-17 arasında üç yıl yüzde 3’ün üzerinde büyüyerek dikkatleri çeken İspanyol ekonomisi özellikle güçlü iç talep sayesinde geçen yılın son çeyreğinde de güçlü bir büyüme gösterdi. İspanya’nın 2018 büyüme hızı yüzde 2,5 olurken, işsizlik hala yavaş bir hızda düşüyor. İspanya’da işsizlik yüzde 14,4 ile Yunanistan’dan sonra ikinci en yüksek ekonomi...

Şubat ortasında İspanya’nın performansını gölgeleyecek bir gelişme oldu. Başbakan Pedro Sanchez, erken genel seçim çağrısında bulundu. Euro Bölgesi’nin dördüncü en büyük ekonomisinde başlayan bu belirsizlik dönemi, Brexit, Almanya’da durgunluk ve İtalya’da resesyon ile aynı döneme denk geldi. Seçimlerin 28 Nisan’da yapılması planlanıyor.

Bu tarih Sânchez’in başbakanı olarak yemin etmesinden yalnızca yedi ay sonra... Seçim kararı öncesinde yapılan tahminlerde 2019’da yüzde 2,2 büyüme bekleniyordu. 8LEVENT GÜRSES/FORBES TÜRKİYE DERGİSİ)

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)