BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaRöportajlarAli Güreli turist krizini çözdü----

Ali Güreli turist krizini çözdü

Ali Güreli turist krizini çözdü
08 Mart 2016 - 08:48 www.finansgundem.com

Ünlü turizmci, Sofa Oteli’nin sahibi, sanat erbabı Güreli Finans Gündem’e konuştu. Turist krizinden Şam’daki dev projeye gündeme el attı…

SERAP SÜRMELİ – FINANSGUNDEM.COM – ÖZEL HABER

Ünlü otele, ünlü turizmciyle gündemi ve sektörü konuşmaya gittik, bir sanat erbabıyla sohbet ettik. Nişantaşı’nın göbeğinde; hem Sofa’sının hem de koleksiyonerliğinin ne kadar şık ve zarif olduğunu gördük. Kaliteye şahit olduk. Bir proje adamının heyecanlarını dinledik. Bir İşletme ustasından İstanbul’u uçuracak 100 milyon turistin formülü aldık, geldik…

**

Paris yıllarında, master’ı rafa kaldırıp renklerin ustalarıyla muhabbeti koyulaştırınca resim merakı o kadar ağır basıyor ki Ali Güreli’de, ‘yeni hayat’ Türkiye’ye dönüşte sanatın yolunu açıyor. Ünlü, ünsüz imzalı resimleri topluyor. Odasındaki seçme eserler, otelin sergi tadındaki salonu, görülmeye değer. Sevgi ile hayallerin kavuşması, milenyumun başında yüreğine düşen bir sevdayı ateşliyor. Bu ateş, bugün 10 yaşına basan Contemporary İstanbul’u müjdeliyor. Sayesinde Dersaadet’te Türkiye’nin en köklü sanat fuarlarından biri yeşeriyor. Zevk verdiği kadar düşündüren tabloların sahibi yaratıcı ruhları bir araya toplayan çağdaş sanat fuarı için, “Dünyanın buluşma noktası…” diyor. Mutlu oluyor. Yönetim Kurulu Başkanı olduğu kadar fuarın aynı zamanda en iyi müşterisi ünvanını da kimseye kaptırmayan Güreli, kıtalararası tanıtım atağında hiçbir masraftan kaçınmıyor. Yeri geliyor, konukların otel paralarına kadar ödüyor. Bu kadar hassasken sigorta’sı birden atıyor. “Bakın Türkiye’de sigorta anlamında sanat eserinin değerini tespitinde ciddi sıkıntılar yaşanıyor çünkü neye göre belirleyeceklerini bilemiyorlar. Sigorta şirketleri bunu tahmini olarak yapıyorlar…”

**

80’lerde inşaatla başlayıp 90’larda otel işine giren ve sektöre demir atan Ali Bey, uzun yıllar Turistik Otelciler Birliği’nin sesi, nefesi olmuş. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, onun başkanlığında doğmuş. Dönüp bakınca, dev etkinliklere yüz akıyla ev sahipliği yapan mekanın varlığından gurur duyuyor. Bugünlerde ise Bodrum için telaşlı. Finans derdinde. Koşturmaktan ter içinde. İş dünyasını ayağa kaldırmış, Güney’deki cennete dünya çapında bir Kongre ve Etkinlik Merkezi kazandırmak için çabalıyor. Güreli’nin bir adı da pek bilinmez, “Maketçi Ali”. Sırrı ne derseniz üniversite günlerine dönüş yapmak gerekiyor. Baba mesleği mimarlığa kayıt fırsatını son anda kaçırınca İşletme Fakültesi’nin yolunu tutmuş. Ama genlerindeki ‘çizim, kesim’ yeteneğini de ihmal etmemiş. ODTÜ Mimarlık öğrencilerinin final projesi maketlerini hep o yapmış. Okurken çok para kazanmış, ‘Maketçi Ali’ lakabı da yanına kâr kalmış…

Gönlü gibi turizme bakışı da çok geniş Ali Bey’in. Ona göre Türkiye 100 milyon turisti rahatlıkla ağırlayabilir. Ağırlama kısmı tamam, halledilir de 100 milyon turist nerede? Ona göre çözüm 3. Havalimanı. Transit yolcuları bir gece İstanbul’da konaklatmanın çaresini arıyor. Turisti havada avlıyor! Dev duty free büyük bir silah ama yetersiz. THY ile turizmcilere ortak harekat çağrısı yapıyor. Canlanacağı an şimdilik meçhul turizm adına, milyarlarca dolar kayıp gelir adına, zamanlaması çok kritik bir düşünce. Çünkü Güreli, Türkiye’den çıkan Rus turistin yerini Arapların dolduracağından şüpheli...

**

Evet, Ali Bey varlıklı, girişimci, zeki ve etkileyici biri. Yani boşa kürek çekmeyenlerden. Üretken. Yurt içinde, dışında, konut inşaatı, gayrimenkul geliştirme işleri yapıyor. Ama iki projesi var ki ayrıcalıklı. Suriye’deki büyük rüyası Osmanlı kışlaları gerçekleşmemiş, seviniyor, ‘İyi ki olmamış’ diye dua ediyor. Vakıflar İdaresi’nden aldığı ancak satmak zorunda kaldığı projeyi anlatırken ise üzülüyor. Duygusal fırtına yaşıyor, tam ortasına düşüyorum. 11 yıl imar izni için uğraşmış, olmayınca bırakmış. Onun gibi bir usta bile işin içinden çıkamıyorsa…

**

Güreli’nin güvenli yatırım limanı gayrimenkul ama ya hisse, altın, dolar? New York Borsası’nı hatırlıyor, anılar tazeleniyor. İşlem yaptığı o anlar, hisse dünyası mazide kalmış ama o raconu kapmış. “Borsada işi biliyorsanız para kaybetmezsiniz.” Yeni stratejisi ise ‘nakit’. Kendini servete kaptırmış biri değil ancak malum gündem sıcak. Banknotlar da öyle değil mi?

BİR YILDIR BODRUM İÇİN ÇALIŞIYORUM

Finansgundem.com: Turizme girmeden önce ne iş yapıyordunuz?

Ali Güreli: 80’li yılların başında Ankara’da abim ve eniştemle beraber bir inşaat işi kurduk. Onlarla beraber bir yıl çalıştıktan sonra ben İstanbul’a geldim. 1983-1987’de Sabancı Grubu’nun Temsa’sın da 3 yıl görev yaptım. Bu iş tek ve yegane profesyonel yaşantım oldu. O kurumsal yapıyı, kurumsal iş yapma geleneğini Temsa’da öğrendim. Bu benim için çok önemli bir deneyimdi. Şimdi çocuklarıma da aynı şeyi söylüyorum, ‘önce başka şirketlerde kurumsal deneyiminizi kazanın sonra beraber çalışırız’ diye. Ardından yine bir aile işi olaraktan, 1990 başında Marmara Grubu ile birlikte The Marmara’yı Akkor Grubu’ndan devraldık. Bu işle birlikte otelcilik birdenbire hayatıma girdi. The Marmara deneyimim 2002’ye kadar devam etti. 1994’ten 2001 yılına kadar da Turistik Otelciler Birliği başkanlığı yaptım. 1994 yılında Turistik Otelciler Birliği başkanıyken Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’yle birlikte başta ortak bir proje gibi başlayan Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nı ortaya çıkardık. Biliyorsunuz o yıllarda kongre turizmi çok büyük bir eksiklikti ve biz bunu o yıllarda başlattık. Bu arada yaklaşık 1 yıldır da Bodrum Belediyesi ile birlikte, Bodrum Kongre ve Etkinlik Merkezi üzerine çalışıyorum. Türkiye’nin önde gelen işadamları ve Bodrum bölgesinde yatırımları olan işadamlarıyla finansmanını ayağa kaldırmak üzereyiz. Bodrum Bitez kavşağında 25-30 bin metrekarelik bir kongre binası olacak. Bununla bizzat çalışıyorum ve çok önemsiyorum.

2004 yılında Nişantaşı Turizm A.Ş.’yi kurdum. 2005 yılında Sofa Otel’in yatırımına başladık ve 2006 yılında da açtık. Bu bina Sabah -ATV Grubunun binasıydı ve30 yıllığına yap-işlet olarak aldık. Böyle nitelikli ve içinde sanat olan bir otel İstanbul’un ihtiyacıydı ve bizde bunu doldurduğumuzu düşünüyoruz. Benim iş yapma anlayışım tamamen sanata dayanıyor diyebilirim. Yani yapacağınız iş, kesinlikle birsinin yaptığı işin benzeri olmamalı. Yapacağınız iş mutlaka bir ihtiyaca cevap vermeli. Mesela herkes otel yapıyor ama farklı yaparsan daha tercih ediliyor.

İSTANBUL DEV PROJEDEKİ DUTY FREE FIRSATINI KULLANMALI

-Türkiye’deki otel ve yatak kapasitesi mevcut turizmi karşılıyor mu? Eksik ne kadar?

Ali Güreli: Türkiye’yi bir müze gibi düşünün. Burası bir sürü medeniyetin doğduğu topraklar. Tabi ki bunları nitelikli bir şekilde sunmak çok önemli. İşte konaklamasıyla, ulaşımıyla, yiyecek- içeceğiyle, altyapısıyla vs. Bakın Türkiye 100 milyon turisti rahatlıkla ağırlayabilir. Tamam, yolun önemli bölümünü kat ettik ama daha gidecek çok yolumuz var. Biliyorsunuz İstanbul’a 150 milyon kapasiteli bir havalimanı yapılıyor. Ve öğrendim ki projenin içinde 60 bin metrekare bir duty free alanı yapılıyor. Bakın THY bunu keşfetti. Yani İstanbul’un dünyadaki konumundan dolayı bütün Asya İstanbul’dan sıçrayıp Avrupa ve Amerika’ya geçiyor. Ya da tam tersi oluyor. İstanbul dünyanın otobüs durağı gibi oldu bir bakıma. Bu duty free, transit yolcuyla beraber Türkiye’ye bir para bırakacak. THY ve turizm sektörü birlikte hareket edip bu transit yolcuların bir gece İstanbul’da konaklama yapmasını sağlayabilirse şehre maddi açıdan büyük katkısı olur.

-Bu noktada İstanbul nasıl ayrışıyor?

Ali Güreli: İstanbul çok özel bir şehir ve daha çok yatak kapasitesine ihtiyacı var. Ama bunun planlı şekilde yürütülmemesi önemli bir sorun. Birdenbire büyük bir arz geliyor, herkes otel yapmaya başlıyor. Ama bu Büyükşehir Belediyesi’nin ve yerel yönetimlerin birlikte oturup düşünüp karar vermeleri gereken bir plan. Ama bu plan ortada yok. Çünkü herkes otel yapıyor ve birbirini taklit ediyor. Ama biz Sofa’yı kendi içinde özel ve tekil bir ürün olarak çıkarttık onun için de rakip tanımıyoruz.

-Rus turistin Türkiye’den çıkmasıyla ortaya çıkan boşluğu körfez ülkesi vatandaşları doldurur mu?

Ali Güreli: Kesinlikle açığı kapatmaz. Bir kere Arap turist güneye gitmiyor. İstanbul ve Karadeniz’i tercih ediyor çünkü Arap turist daha tutucu ve geleneksel.

SURİYE’DEKİ PROJEMİZ İYİ Kİ OLMAMIŞ!

-Şam Holding'le işbirliğiniz vardı ve Suriye’de Osmanlı ordu kışlalarını otel yapmayı hedefliyordunuz? Proje ne aşamada?

Ali Güreli: Maalesef olmadı. Şu anki jeopolitik gerginliği düşününce iyi ki de olmamış. Bakın bizim Suriye’ye ilgi gösterdiğimiz dönem Suriye ile Türkiye’nin bir birine aşık bir olduğu dönemdi. Biliyorsunuz Halep sınırımıza yarım saat ve çok güzel bir şehir. Ama şu anda aynı şeyi söylemek mümkün değil. Şam Holding de o zamanlarda Suriye’nin en güçlü şirketlerindendi. Şimdi faaliyette değil sanırım. Eğer gerçekleşseydi müthiş bir proje olacaktı. Ama dediğim gibi kısmet olmadı.

-Ufukta başka otel yatırımları var mı?

Ali Güreli: Üzerinde uzun zaman çalıştığımız ama bu sıralar dondurduğumuz aynı Sofa gibi Divan Oteli’nin orada Osmanlıdan gelen Arif Paşa binası vardı. Mal sahipleriyle iyi bir şekilde bir yere kadar gelmiştik ama bu içine girdiğimiz ortam bizi durdurdu. Şimdi yatırım ortamı değil çünkü.

Biliyorsunuz 2018 yılında üçüncü havalimanının açılışı var ama onun bir nefes alması 2020 senesini bulur. Oralarda 2018 yılında bir otel açacak şekilde bir planlama içine gireriz büyük ihtimal.

-Otel dışında başka yatırımlarınız var mı?

Ali Güreli: Genelde gayrimenkul alanında yatırımlarım oluyor. Zaten bu otel ve gayrimenkul yatırımlarımız olmazsa bu sanat tarafını götüremeyiz. Yatırımlardan güç alıp sanat tarafında cesaretleniyoruz. Bodrum’da arazisi kendimizin olduğu, 20 evden oluşan nitelikli bir konut projemiz var. Yine onun devamı olan başka bir proje olacak. Bunların dışında İstanbul Vakıflar İdaresi’nden aldığımız bir proje vardı. İnanır mısınız imar iznini almak tam 11 sene sürdü. Sonra da iyi bir teklif gelince 1-2 hafta önce sattım. Berlin’de yerleşik olan bir Türk ortağım var ve onunla beraber gayrimenkul geliştirme işine başlıyoruz.

-Tasarruflarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Altın, borsa, döviz…

Ali Güreli: Borsaya hiç uğramam. Ama eskiden uğramıştım onun için uğramam. Hatta bir kere New York Borsası’nda bile işlem yapmıştım. Borsa da işi biliyorsanız para kaybetmezsiniz. Ama ben bugünlerde biraz nakit tutmaktan yanayım.

İŞTE ‘MAKETÇİ ALİ’NİN SIRRI

Biraz da “Maketçi Ali”’den bahseder misiniz?

Ali Güreli: Bakın benim rahmetli babam Türkiye’nin ilk mimarlarındandı ve benimde mimar olacağım kesin diye bakılıyordu. O zamanlar OTDÜ Mimarlık’ta 2 tane sınav vardı. Genel sınav ve mimari yetenek. Şimdi genel sınavda çok iyi puan aldım ama yetenekte yedek bir oldum. Yani bir kişi kaydını yaptırmazsa ben mimarlığa gireceğim. Ama maalesef herkes kaydını yaptırdı ve ben giremedim. İkinci tercihim işletmeydi ve bende işletme okudum. Ama o mimarlık tutkusu hep devam etti. O zaman Türkiye’nin bir numaralı maketçisi Selahattin Usta vardı. İnanılmaz bir adamdı. Bir atölyesi vardı, 15 kişi falan çalışıyordu. Sabahlara kadar maket yapıyorlardı. Ben de orada bir sene kadar çalıştım ve maketçiliği çok güzel öğrendim. Aslında mimarlığı da öğrendim diyebilirim. Sonrasında da OTDÜ Mimarlık’ta temel tasarım derslerine gider oldum. Ama bu arada işletmeyi de sevmeye başladım , orayı da bırakmak istemiyorum, neyse, OTDÜ Mimarlık’ta okuyan ve halen görüştüğüm 4 tane en yakın arkadaşlarımdan üçünün her final projesinde maketlerini ben yaptım. Bu deneyim bana öğrencilik döneminde çok ciddi para kazandırdı diyebilirim. “Maketçi Ali” lakabı da o zamanlardan kaldı

PARİS BENİ SANATLA TANIŞTIRDI

-Sanata dönelim, Contemporary İstanbul fikri nasıl doğdu?

Ali Güreli: Ben 1979 OTDÜ İşletme Bölümü mezunuyum. Master için Paris’e gittim, 2 sene kaldım. Tabi Paris o kadar güzeldi ki masteri boş verdik. Birçok ünlü Türk sanatçıyla birlikte aynı binada oturuyordum. Onlarla beraber sergi açılışları, galeri gezmeleri derken sanat kanıma girdi. Türkiye’ye dönünce iş hayatına girdim ve ufak ufak sanat eserleri almaya başladım. Ve ilk aldıklarım da Paris’te tanıdığım sanatçı arkadaşlarımın eserleri oldu.

Contemporary İstanbul’u ilk 2000’li yılların başında düşünmeye başladım, ‘Neden Türkiye’de bir sanat fuarı yok?’ diye. Sonra İstanbul’da böyle bir platform oluşturma kararı verdik. Türk sanatçılarla yabancı sanatçıları, galerilerle galeriler arasında bir etkileşim sağlamak için. Bu sanat fuarı aslında dünyanın buluşma noktası. Ve üstüne üstlük buluşmaktan da çok keyif aldığı bir fuar. Contemporary macerası böyle başladı.

VERGİ İNDİRİLSİN, KOLEKSİYONERLER İSTANBUL’A GELSİN

-Contemporary İstanbul 10. yılını doldurdu. Yeni hedefler neler?

Ali Güreli: Contemporary İstanbul 10. yılını bitirdi. Şimdi ilk 10 yıldan sonra ikinci 10 yılda başka başka hedefler var. Bunlardan birincisi sanatçıya imkan verme ve sanatçının yaratıcı tarafını ortaya koyacağı imkanların verilmesi. Bunu devletin ve yerel yönetimlerin sağlaması lazım ama sanatçıya karışmadan. Sanat üretildikten sonra sanatın el değiştirilmesinin kolaylaştırılması lazım. Yani sanat üretilecek ama üretilen satılamazsa o sanatçı neyle yaşayacak. Türkiye’deki kurumsal koleksiyonerlik yapısının teşvik edilmesi lazım. Aslında bir teşvik beklenmiyor. Yalnızca önündeki engeller kaldırılmalı. Bakın bir kurum sanata para yatırdığı zaman bunu defterlerine kaydedemiyor ve envanterine koyamıyor. O zaman niye yatırım yapsın. Yüzde 18 KDV’nin olduğu, kurumsal anlamda yatırımın yapılamadığı bir ortamda sanatın el değiştirmesi çok zor. Biz Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ankara da görüşmeler yaptık, derdimizi anlattık. Önümüzdeki günlerde de Maliye Bakanı ile görüşme talep ettik. Bakın biz bir şey istemiyoruz, bir şey veriyoruz. Neyi veriyoruz? Bir, çok az vergilendirebildiği bir sektörü daha fazla vergilendirmenin yolu vergiyi düşürmek. O zaman herkes seve seve vergi verir. İki, Contemporary İstanbul sanat fuarı esnasında sadece o bir haftada verginin daha da indirilmesi. Bu neyi getiri biliyor musunuz? Bir koleksiyoner dünyadan gelen galerilerin işlerini gelir burada alır. Gidip Londra ve New York’ta almaz. Burada vergiyi 5’mi yaptın (fuar boyunca) dünyadan bir sürü koleksiyoner gelir, buradan alır. İşte biz bunu anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü bu yeni bir pazar. Bunu Brezilya iki sene üst üste yaptı ve çok da başarılı oldu.

TÜRKİYE’DE SANAT ESERİ SİGORTACILIĞINDA SIKINTI VAR

-Eserlerin güvenliğini nasıl sağlıyorsunuz? Sigortanın bu güvenlik içindeki yeri nedir?

Ali Güreli: Bir kere mekan yöneticisi ve yatırımcısıyla bir kontrat yapıyoruz. Bunlar Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı ile İstanbul Kongre Merkezi. Bu yaptığımız kontratlarda onların bize sağladığı bir mekan sigortası var. Biz de bunun üzerine ‘üçüncü şahıs mali mesuliyet sigortası’ yapıyoruz. Yani bu fuara gelen bütün ziyaretçilerin sigortalanması demek. Eser sigortasını da galeri kontratlarına koyuyoruz. Diyoruz ki bu sizin sorumluluğunuzda. Yani bütün eserlerin sigortası o sergiyi getiren galeriye ait. Mesela geçen sene bir İran sanatı koleksiyonunu Kanada’dan getirttik. İstanbul’a kadar geliş sigortası getiren vakfa aitti. İstanbul’a gelince de ayrıca biz sigorta yaptırdık. Değerini bize onlar beyan ettiler. Yanılmıyorsam 5 milyon dolar değerindeydi ama yalnızca sergilemek amaçlıydı. Biz bunu Ak Sigorta’yla yaptık. Bunun gibi özel koleksiyonlarda tamamen karşılıklı anlaşmaya bağlı. Bakın Türkiye’de sigorta anlamında sanat eserinin değerini tespitinde ciddi sıkıntılar var. Çünkü neye göre belirleyeceklerini bilemiyorlar. Onun için sigorta şirketleri bunu tahmini olarak yapıyorlar. Ama tarafların kabulüyle ortalama bir değer biçiliyor.

-Ailenizden destek alıyor musunuz?

Ali Güreli: Aslında ailem yarı beline kadar bu işin içinde. Bir kere eşim Rabia Güreli benim sağ kolum ve Contemporary İstanbul’un direği diyebilirim. Kızım Koza, çocukluğundan beri ilgiliydi ve 3 aydır da profesyonel olarak Contemporary İstanbul’un içinde çalışıyor. Oğlum Batu, New York’ta yaşıyor, annesinin ailesinin işiyle ilgili The Marmara’nın oradaki otelleri ve gayrimenkullerine yönelik çalışmaya başladı. Küçük oğlum Yunus Ege 14 yaşında ve neredeyse sanatın içinde doğdu. Onun için herkes işin içinde. Yönetim Kurulu Başkanlığını bırakmadan işleri biraz hafifletip onlara öyle bırakmak istiyorum.

ETİKETLER :
YORUMLAR (4)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Gercek gündem04 Mart 2020 17:24

    Tahsisi iptal edilen araziyi 5 milyon euroya İngilizlere satmışBeyefendinin kendi ve ailesi  adına kayıtlı herseyi buharlastirmis.......https://www.turizmguncel.com/haber/ali-gureli-tahsisi-iptal-edilen-araziyi-ingiliz-sirkete-satmis

  • Gürelii Ailesi Mağdurları17 Şubat 2020 13:14

    Haklarindaki mahkeme kararlarını gördüğümde benimkinin devede kulak oldugunu anladım. Hele Bodrum vakası tam bir  Kemal Sunal'ın Bogaz köprüsünü satma taktiği ile birebir ayni. Ingilizleri nasıl tufaya getirmişler Helal olsun..Adamlar Ailece sosyete cingözü olmuşlar. Adlarina kayıtlı hic birey birakmamislar, ne SSK ne kredi kartı, ne tapu, ne şirket, ne banka hesabi hepsi bosaltilmis, hepsi kayıp. Sosyete cingözü bunlar, Yurtdisinda Türkiyenin ve Türklerin adini, itibarini batırdılar, Yazık bunlara hala deger verirsinizya iste buna yazık...

  • şenay şahinşen15 Nisan 2018 01:54

    Yalan pike ile tanıştı evlendi oradan yürüdü otel işletmeci oldu herşeyi ticaret daha önceki senelerde başka şeyler anlatıyor yüksek kompleksli ve egoist biridir

  • Ali Güreli 21 Ağustos 2016 15:12

    Who is Mr. Ali Güreli? A good businessman? Or a benefit cheat. Yes you are correct. A benefit cheat .. We have to research. In the prosecutor of Istanbu more the ten file are open Much is through such video from Foreign companies. Please adjust very on with this man http://www.aksam.com.tr/yasam/is-adaminin-dolandirildigi-iddiasi/haber-440752