BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemAB'nin Türkiye'ye hayır deme lüksü yok----

AB'nin Türkiye'ye hayır deme lüksü yok

AB'nin Türkiye'ye hayır deme lüksü yok
29 Eylül 2014 - 19:27 www.finansgundem.com

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Bozkır: "AB, Türkiye'yi üye almasının avantajlarını görerek hareket etmeli diye düşünüyoruz."

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, "AB buradaki bu doğru resme bakıp bu resmin içerisinde Türkiye'yi üye almasının avantajlarını görerek hareket etmeli diye düşünüyoruz. O zaman 'hayır' deme lüksü de olmayacak" dedi. 

Bozkır, Dünya Ekonomik Forumu'nun "Bölgesel Kalkınma için Kaynakların Ortaya Çıkarılması" temalı özel toplantısı kapsamında düzenlenen "Avrupa Birliği komşuları ve ötesindekiler" başlıklı oturumda, CNBC Avrupa Sunucusu Hadley Gamble'in sorularını yanıtladı. 

Gamble'in, "AB'nin şu anda karşı karşıya olduğu sorunlar var. Siyasi entegrasyon olmadan ekonomik entegrasyon olabilir mi? AB bu konuda ne kadar iddialı olabilir?" sorusuna Bozkır, bugün AB ile ilgili konuştuklarının 20 yıl öncesine göre çok farklı olduğu yanıtını verdi.

AB'nin birçok ülke için bir çekim noktası olduğunu, çünkü birliğin refah dağıttığını ve ilerleme sağlanmasına katkı yaptığını, üye devletlere faydaları olduğunu ifade eden Bozkır, "Şimdi biraz resim daha karanlık aslında. Artık refah dağıtan bir yapı değil Avrupa Birliği. Ekonomik sıkıntı çeken üye devletlere destek beklendiği kadar kuvvetli olmadı. Belki yeni ülkelerin katılmasıyla siyasi karar verme süreci de biraz yavaşladı. Özellikle kriz dönemlerinde olması gerektiği kadar hızlı işlemiyor karar verme mekanizması. Ama yine de bence Avrupa Birliği müktesebatı dünyadaki en iyi örnek. Avrupa Birliği'nin dünyaya sunduğu değerler ve hedefler herkes için hedef olmalı" diye konuştu.

Bozkır, bu açıdan bakıldığında, Türkiye açısından da artık AB'nin sadece bir ekonomik fayda sağlama imkanı temsil etmediğini vurgulayarak, Türkiye'nin aslında AB'nin koyduğu değer ve standartlara ulaşmaya çalıştığını, AB'nin kapsadığı alanlar açısından öneminin yüksek olduğunu ifade etti.

AB de Türkiye'den bu şekilde faydalanabilir
Volkan Bozkır, Gamble'in "AB'nin Türkiye açısından ne faydası var" sorusu üzerine, Türkiye ile AB arasındaki hikayenin uzun olduğunu, 50 yıllık bir ilişkiden bahsedildiğini aktardı.

Aslında bütün bunların Türkiye'nin ne kadar kararlı, müsamahakar ve istekli olduğunu gösterdiğini belirten Bozkır, "Çünkü başka hiçbir ülke bu alanda bu kadar beklemezdi. Bu durum şunu da gösteriyor; Türkiye ile AB'nin ortak çıkarları da var. Böyle bir ilişkide normalde bu ilişkiyi canlı tutan şey karşılıklı ilgidir. Daha önce de dediğimiz gibi biz, AB'nin standartlarına ve değerlerine ulaşmayı amaçlıyoruz. Bu açıdan da elde edeceğimiz faydaları görmek istiyoruz" diye konuştu.

Bozkır, Türkiye'nin de buna karşı AB'ye sağlayabileceği pek çok şey olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Avrupa Birliği bir süper güç olabilir. Ancak enerji kaynaklarına, genç nüfusa ihtiyacı var, vasıflı, insanlara, kuvvetli orduya ihtiyacı var. Neden bu konuları söyledim? İşte Türkiye bütün bunları sağlayabilir, onun için söyledim. AB de Türkiye'den bu şekilde faydalanabilir. AB buradaki bu doğru resme bakıp bu resmin içerisinde Türkiye'yi üye almasının avantajlarını görerek hareket etmeli diye düşünüyoruz. O zaman 'hayır' deme lüksü de olmayacak AB'nin. Öylesine bir durumda yapmaya çalıştığımız şey, biz siyasi reformlarımızı yürüttük, yürütüyoruz, bu şekilde müzakereleri devam ettirmek istiyoruz."

Fasılları açmakta bazı zorluklar olduğu için biz başka bir yol bulduklarını dile getiren Bozkır, Türkiye'deki mevzuatın, müktesebat, zaten AB müktesebatına yetişmiş durumda olduğunu anlattı.

Bozkır, bu konuda kamuoyunun desteğinin de önemli olduğuna işaret ederek, "AB'ye kesinlikle karşıyım" diyenlerin sayısının her zaman yüzde 10'dan az olduğunu, halkın yüzde 55'nin de AB'ye olumlu baktığını, daha olumlu adımlar atılırsa belki bir yıl içeresinde "evet" diyenlerin oranının yüzde 75'e çıkarılabileceğini anlattı. 

Ülkeler uygulanan yaptırım sonuç vermez
Bakan Bozkır, Türkiye'nin Rusya ile çok iyi ilişkileri olduğunu, iki ülke arasında 300 yıldan beri en iyi ilişkilerin sürdürüldüğünü ve esas olarak bunu tetikleyen unsurun iyi ekonomik ilişkiler olduğunu belirterek, "Rusya'ya ekonomik yaptırımlar getirildiğinde biz bir kere kendi açımızdan, kazanımlarımızdan feda ediyoruz. Bir de bizim tavrımız şu; eğer AB bir karar alıyorsa bizim de o süreçte olmamız lazım. Eğer bizi etkileyen belirli kararlar alıyorsa, tek taraflı, bize hiç danışmadan karar alıyor ve bu yaptırımları sonra uyguluyorsa o zaman Türkiye bu sürecin içinde olmuş olmuyor ve bu çok hassas bir duruma dönüşüyor" dedi. 

Ülkelere uygulanan yaptırımların sonuç vermediğine inandığını dile getiren Bozkır, şu değerlendirmede bulundu:

" Yaptırım uyguladığınızda esas etkilenen o ülkenin halkı oluyor. Sizinle olan o halk aslında daha da zor şartlara itiliyor. Sizin dostunuz olmayı bırakarak bir de size tepkisel hale geliyor. Bunu birçok ülkede gördük. Rusya'ya yaptırım uygulamanın da bu açıdan sonuç getireceğine inanmıyorum. Biz Rusya'nın askeri güçlerinin Ukrayna'ya müdahalesini eleştirdik. Bu konuda ne kadar kaygılı olduğumuzu, Kırım'ın işgalini kesinlikle kabul etmediğimizi ifade ettik. Ayrıca Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün ve istikrarının önemini vurguladık. Ukrayna bizim komşumuz. Biz yaptırımlara uymayacağımızı ifade ettik. Yaptırım yerine daha doğru olan yol, bu tür toprak ve etki hırsları olan Rusya gibi ülkelere daha fazla menfaat, kazanım sunmak, daha fazla kapasite yaratmaktır. Bunu yapmak yaptırım uygulamaktan daha iyi sonuç verir. Eğer AB'nin askeri bir gücü yoksa ki öyle AB bir yumuşak güçtür, o zaman elindekini iyi değerlendirmeli. Bana sorarsanız Gürcistan'da ve Ukrayna'da AB yanlış yaptı. Bu ülkelere hatalı mesajlar vererek yanlış adımlar atılması için provoke etti. O yanlış adımlar atılınca da AB yardım etmedi. En gerektiği anlarda yardım gelmedi. Bu hayatın bir gerçeği. AB bir yumuşak güçtür, bu açıdan da askeri mesajlar vermemesinde fayda var. Rusya hala gizli süper güçtür. Nükleer, askeri gücü vardır, ordusu son derece kuvvetlidir ve oldukça istikrarlı bir liderliği olduğu için daha 10 yılını garantilemiştir."
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)