BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro EkonomiABD ekonomisi stagflasyondan kaçınmak için ipte yürüyecek----

ABD ekonomisi stagflasyondan kaçınmak için ipte yürüyecek

ABD ekonomisi stagflasyondan kaçınmak için ipte yürüyecek
02 Ocak 2023 - 16:56 www.finansgundem.com

Geçen yıl tüm gözler enflasyon ve Fed üzerindeydi. Bu yıl ise gözler yine Fed’de ve enflasyonu düşürmenin ayarlama maliyetlerinde olacak.

FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD ekonomisi zor bir yılı geride bıraktı. Beklentiler ‘daha zor bir yıl’ ile ‘ılımlı derecede zor bir yıl’ arasında gidip geliyor.

Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, beklentilerin bu denli negatif olmasında, yüksek enflasyonun aşağı çekilme sürecinde yapılacak yeni ayarlamaların, başta yatırımlar olmak üzere birçok alanda ani bir sıçrayışa neden olmayacağı öngörüsü yatıyor. O nedenle 2023 yılının, önce bir durgunluğa, ardından, şayet süreç iyi yönetilirse de, ılımlı bir toparlanmaya gebe olması bekleniyor.

Para arzı sorunsalı

Forbes’tan Alejandro Chafuen’in analizine göre, iki yıl önce, yıllık ekonomi tahminleri “Artık Hepimiz Süper Keynesçiyiz” başlığı etrafında dönüyordu. Geçen yıl ise başlık, “Tüm Gözler Enflasyonda” idi. Bu yıl ise enflasyonu düşürmenin ayarlama maliyetlerine odaklanılıyor. Başlıkların ilerleyişi ekonomik mantık ve ilkeleri takip ediyor: Hükümet fazla harcıyor, harcamalarını para basarak veya borç paraya çevirerek ödüyor, fiyatlar yükseliyor ve sonra Arjantin gibi olmak istemiyorsanız rotayı tersine çevirmeniz gerekiyor.

2018 yılından 2020 yılına kadar, ABD'deki konsolide hükümet harcamaları GSYİH'nın yüzde 35'inin biraz üzerinden yüzde 48'ine yükselmişti. 2022'de ise bu oran yüzde 42'ye düştü. 2018'den 2022'nin başına kadar, M2 ile ölçülen para arzı yaklaşık 14 trilyon dolardan yaklaşık 21,5 trilyon dolara çıktı. 21,7 trilyon dolara ulaşan Mart ayı sonuna kadar ise para arzı büyümeye devam etti. Daha sonra kademeli olarak daralmaya başladı ve Ağustos ayı sonunda 21.65 trilyon dolara indi. Bugün, yılın başına kıyasla yüzde 1'den daha az bir düşüşle 21.35 trilyon dolar seviyesinde bulunuyor.

Para arzındaki artış, 2022'de enflasyonda ani bir yükselişe neden oldu. Bugün enflasyonun büyüme hızında bir yavaşlama görüyorsak, bunun para arzındaki bu daralmayla ilgisi var. Bütçe açığını azaltmaktan çok harcama önceliklerine odaklanan “Enflasyon Düşürme Yasası” ile ise hiçbir ilgisi bulunmuyor. Enflasyonu düşürmenin iki iyi yolu, hükümet harcamalarını finanse etmek için para basmayı bırakmak ve para arzına bağlı olarak mal arzını artırmak için ekonomiyi liberalleştirmektir.

Faiz oranları

Bu süreçte faiz oranları da yükseldi. Orta ve uzun vadede faiz oranlarının üç bileşeni bulunur: Net faiz, risk ve enflasyon primi. Net faiz, zaman tercihine dayalıdır. İnsanlar tipik olarak gelecekte belirli bir miktar paraya sahip olmaktansa o paraya bugün sahip olmayı tercih ederler. Risk de orana eklenir; borçlu ne kadar güvende olursa, oran o kadar düşük olur. Ve enflasyon yükseldiğinde, Faiz oranları yeni gerçekliğe tepki verir. Borç verenler, devalüe edilmiş dolar ile geri ödeme yapıldığında kredilerini geri alamazlar. Mortgage oranları yılın başından bu yana ikiye katlandı. 30 ve 15 yıllık krediler için sırasıyla yüzde 6,60 ve yüzde 5,28'lik ortalama oranlarla ve Fed'in sıkılaşmaya devam edeceği beklentileriyle, çoğu emlak piyasası zarar görmeye devam edeceğe benziyor.

Yakın zamana kadar yaşananlar gibi yapay olarak düşük faiz oranları, ancak bu düşük oranlarda anlam ifade eden yatırımları teşvik ediyor. Faiz oranları normal seviyelere döndüğünde, daha az karlı olan çabalar sürdürülemez hale geliyor. Durdurulan projeler atık yaratıyor; kaynakların yeniden tahsisi zaman alıyor ve sermayenin bir kısmı temelli olarak kaybediliyor. Bu yeniden ayarlama dönemi durgunluğa veya depresyona yol açabiliyor. Ödenecek bedelin, kötü yatırımların ekonominin geri kalanına göre oranına bağlı olacağa benziyor. 2023'te Fed'in sıkı para politikalarına devam edeceğini ve ABD ekonomisinin çok az büyüyeceğini düşünenler o yüzden haklı görünüyor.

Enflasyonu düşürmenin iki iyi yolu, hükümet harcamalarını finanse etmek için para basmayı bırakmak ve para arzına bağlı olarak mal arzını artırmak için ekonomiyi liberalleştirmektir.

Yerel faktörler ağırlıkta

ABD ekonomisinin kaderi öncelikle yerel faktörlere bağlı bulunuyor. ABD, dünyadaki uluslararası ticaretin GSYİH'ye oranı yüzde 25 ile en düşük ülkelerden biri ancak tedarik zincirleri bu ticarete güveniyor. ABD ürünlerini satın alanların dış ticareti ve ekonomik gücü de ihracata yönelik işletmeler için çok önemli. Bu, mevcut ekonomik söylemde Çin'in öne çıkmasının birincil bağlamlarından biri. Çin ve ABD açık ara dünyanın en büyük iki ekonomisi. Çin'de yaşananlar neredeyse dünyanın her köşesini etkiliyor. ABD'nin Çinli üreticilerle ticareti, Kanada ve Meksika ile olan ticaret düzeyine benziyor ve 700 milyar doların biraz altında seyrediyor. Ticaret açıklarını kendi başına olumsuz olarak görmemek gerekiyor ancak diğerleri, yani siyaset ve özellikle Çinli üreticilerle rekabet eden sektörler endişe uyandırıyor. Çin ile olan ticaret dengesizliği, Kanada ve Meksika ile olan birleşik ticaret açığının iki katından fazla seyrediyor.

Çin, Avrupa, Ukrayna

Çin'den doğru büyüme verilerini almak Kovid nedeniyle oldukça zor. Yine de, Çin’in muhtemelen dünya ekonomisinden daha hızlı büyüyeceği öngörülüyor. Dünya ekonomisi için bu oran yüzde 2-3 aralığındayken, Çin ekonomisi için yüzde 4 ila 5 arasında büyüyeceği tahmin ediliyor. Çin'in Kovid'i kontrol altına alma ve maliyetli genelleştirilmiş tecrit uygulamalarından kaçınma politikalarındaki değişiklik, dünya ekonomisi için olumlu bir işaret olarak kabul edilmeli. Saygın bir Avrupalı analist olan Daniel Lacalle, Çin'in yeniden açılmasının özellikle Alman ve Fransız ihracatçılar için yararlı olabileceğini düşünüyor. Lacalle, Çin'de daha hızlı büyümeye dönüşün ‘muhtemelen çok zorlu bir yılda küresel ekonomi üzerinde bekleyebileceğimiz en büyük teşvik’ olduğunu savunuyor. Ancak uzun vadede, özellikle Avrupa için, Lacalle on yıllık zayıf bir büyüme bekliyor; Büyümenin yüzde 1'den az olmasını ancak bir kriz yaşanmayacağını öngörüyor.

Ekonomi politikasının ötesinde endişe uyandıran konu ise Tayvan'ın olası bir işgali. Geçen yıl, bu zamanlar, en iyi Rus uzmanlardan biri olan Andrey Illarionov'un Putin'in Ukrayna'yı işgal etmeyeceğini söylediği düşünüldüğünde, Tayvan meselesinin geleceğiyle ilgili endişelenmemek mümkün olmuyor. Illarionov, analizini Rusya'nın başarılı olmak için yeterli güç toplamamasına dayandırmıştı. İkinci noktada haklı olduğu kanıtlandı, ancak ilk noktada yanılıyordu. Dünya ekonomisine verilen zarar çok büyük oldu ve olmaya da devam edeceğe benziyor. Ukrayna'nın işgalinden daha az ülkeyi doğrudan etkileyebilecek olsa da, Çin'in Tayvan'ı işgalinin de aynı şekilde yıkıcı etkileri olacağına kesin gözüyle bakmak gerekiyor.

ABD ekonomisi Avrupa'dan büyük bir darbe almayacak. Euro Bölgesi muhtemelen ABD'den daha yüksek enflasyon, daha düşük büyüme ve daha fazla işsizlik yaşayacak. Daha yavaş uyum sağlamayı seçtikleri görülüyor. Ukrayna'daki savaşın maliyetleri ve belirsizlikleri Avrupa'yı dünyanın diğer bölgelerine göre çok daha fazla etkiliyor. Euro Bölgesi’nin en büyük ekonomisi olan Almanya için de tahminler ortalamaya yakın seyrediyor.

Avrupa'nın bir sonraki en büyük ekonomisi ise Birleşik Krallık olarak öne çıkıyor. Yeni ‘muhafazakar’ hükümet Brexit'i tersine çeviremeyebilir, ancak ülkeyi Avrupa yönüne taşıyor ve serbest ekonominin özgürleştirici güçlerinden çok vergi memurlarına güveniyor.

Birleşik Krallık, yeni ‘muhafazakar’ hükümetle birlikte ülkeyi Avrupa yönüne taşıyor ve serbest ekonominin özgürleştirici güçlerinden çok vergi memurlarına güveniyor.

Latin Amerika ve Brezilya

Ukrayna'daki savaştan daha uzak olmalarına rağmen, Latin Amerika'nın geleceği ise pek de iyi değil. Brezilya ve Meksika ekonomileri bölge ekonomisinin yaklaşık üçte ikisini oluşturuyor ve her ikisi de yüzde bire yakın mütevazı bir büyüme bekliyor. Potansiyeline rağmen Meksika, çeşitli popülizm tatlarıyla solcu bir ideolojiye saplanıp kalmış görünüyor. Bu, uyuşturucu kartellerinin, güçlü ahbap-çavuş kapitalistlerinin ve etkisiz siyasi muhalefetin gücüyle birleştiğinde, Meksika ekonomisinin hayal kırıklığına uğratmaya devam edeceğinin habercisi gibi gözüküyor.

Latin Amerika'nın en büyük ekonomisi olan Brezilya da farklı bir ip üzerinde yürüyor. Bir ekonomi bakanı için en zorlu ama olağanüstü görev sürelerinden biri sona erdi ve Paulo Guedes 1 Ocak 2019'dan bugüne kadar yürüttüğü görevini sonlandırdı. Nerede denenirse denensin refaha götüren ekonomik ilkelerin ve politikaların dümenini elinde tuttu. Guedes, yoluna çıkan fırtınalara, kurumsal zayıflıklar ve korporatist gücün yarattığı fırtınalara uyum sağlamak zorunda kaldı. Serbest piyasa yanlısı yerel iktisatçılar, Guedes'i ekonomik faaliyetleri şişirilmiş kamu sektöründen özel sektöre aktardığı ve devletin elinde kalan şirketlerin mali sağlığında önemli bir iyileşme sağladığı için övdü. Brezilya dış ticarette rekorlar kırdı ve Guedes'in politikalarının devamı bu ülkeyi yeni bir parlak döneme itebilirdi. Ancak Brezilyalı seçmenlerin önemli bir kısmı ve bir aktivist Lula'nın hapisten çıkarılmasına ve Başkan seçilmesine yardımcı oldu. Lula muhtemelen ekonomi politikalarını tersine çevirecek ve kalıcı bir söz olarak Brezilya'yı olağan statüsüne geri getirecek.

Artık para, yalnızca piyasa taleplerinin değil, hükümetlerin de bir aracı haline geldiğine göre, siyasi talepler ve para otoriteleri için enflasyonu ve işsizliği düşük tutan ikili bir yetkiden söz etmek mümkün gözüküyor.

Yavaş büyüyen bir ekonomi

Ekonomistlerin 2023 yılı boyunca Fed'in politikalarının çok sıkı mı yoksa çok gevşek mi olduğunu tartışacağını umuyorum. Ancak bunu kimsenin kesin olarak bilemeyeceği aşikar. Para arzıyla birlikte, sürekli olarak bu tür sorular soruluyor. Artık para, yalnızca piyasa taleplerinin değil, hükümetlerin de bir aracı haline geldiğine göre, siyasi talepler ve para otoriteleri için enflasyonu ve işsizliği düşük tutan ikili bir yetkiden söz etmek mümkün gözüküyor.

Enflasyon bugün, Başkan Nixon'un ücret ve fiyat kontrolleri uyguladığı zamandan daha yüksek seyrediyor ancak ekonomistler ve politikacılar, politikalarının başarısızlığını hatırlıyor ve hatanın tekrarlanmasına karşı duruyor. İpte yürürken başarılı olmak için yavaş yürümek gerekiyor. Muhtemelen ABD, durgun, yavaş büyüyen bir ekonomiye takılıp kalacak. Mevcut siyasi-ekonomik ortamda başka bir seçenek de görünmüyor.

Amerikalıların ekonomiden umudu yok

 

4 Amerikan şirketi CEO’sundan resesyon tahmini

 

Amerikalı yetişkinlerin yarısı ekonomik zorluk içinde

 

ABD ekonomisi için 'yumuşak iniş' hala mümkün

 

ABD ekonomisi zirvedeki yerini koruyacak

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)