BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılık51.3 milyar TL'lik faiz krizinin perde arkası ----

51.3 milyar TL'lik faiz krizinin perde arkası

51.3 milyar TL'lik faiz krizinin perde arkası
04 Mayıs 2014 - 10:52 www.finansgundem.com

Bankacılık ve özel sektör dünyasının usta ismi Erhan Şahinkaya, 'sanayicilerimiz ve bankalar'ı, Finansgundem.com'a yazdı

24 yıl aralıksız özel ve kamu bankalarında üst düzey yöneticilik, son 7 yılında da reel sektör firmalarında üst düzey yöneticilik yapan, şimdi ise kurduğu finansal danışmanlık şirketiyle sektöre hizmet veren Erhan Şahinkaya, son günlerin çok konuşulan sanayici-banka faiz krizini ele aldı, yorumladı. İşte deneyimli bankacı Şahinkaya'nın o yazısı...

SANAYİCİLERİMİZ VE BANKALAR

Sanayi ve ticaret erbabı, ekonomide istikrarlı bir büyümenin gerçekleşebilmesi için kalkınma
bankacılığının daha fazla rol alması, düşük maliyetli finansman kaynaklarına ulaşmanın çok önemli olduğunu sürekli olarak gündeme getiriyorlar. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan; Türkiye'de ekonominin lokomotifi olan reel sektörün en önemli sorununun, uzun vadeli kredi maliyetlerinin yüksekliği ve finansmana erişim güçlüğü olduğunu belirterek, 2013 yılında şirketlerin bankalara 51,3 milyar TL faiz ödediğinin altını çizdi ve ekledi:
 
"Bir başka ifadeyle, şirketler faaliyet karlarının yüzde 50'sini bankalara Faiz olarak ödemektedirler. Muhtemelen bu oran artan faiz oranları ve kur farkları nedeniyle yüzde 60-65'e kadar çıkacaktır. Bankacılık sistemi halen daha 'teminat ve ipotek bankacılığı' anlayışında kalmış durumda. Bilanço, gelir ve sürdürülebilir iş modeli bazında bir anlayışa geçebilmiş değil. Burada bir anlayış değişikliğinin zamanı çoktan geldi ve geçiyor bile. Artık bizim fikirlerimizin, hayallerimizin ve girişimcilik ruhumuzun da teminat olarak kabul edilmesini arzu ediyoruz."
 
Kredilerin ekonomideki rolü
Bankacılık sektörü açısından konuya baktığımızda ise; bilançosunun önemli bir bölümünün reel sektöre açtığı kredilerden oluşmakta, verdiği kredileri Bankalar Kanunu ve BDDK’nın
yönetmeliklerine göre yönetmeye çalışmakta, risk yönetimi ve karlılığı her zaman ön planda
tutmaktadır. Bu arada açılan kredilerin çok önemli bir kısmının da bireysel krediler olduğunu biliyoruz ve bu kredilerin de ekonominin büyümesi için gerekli olduğunu çok iyi biliyoruz.
 
Sanayi işletmeleri uzun vadeli ve uygun maliyetli kredilerle yatırımlar yapmak ve büyümek isterken, bankalar risk yönetimi ve karlılığa dikkat etmekte, elindeki kaynak dağılımına göre bazı sektörlere (enerji vb.) uzun vadeli krediler açmaktadır. Yukarıda belirtilen 51,3 milyar TL'lik faiz maliyetinin sanayicilere çok ağır geldiği, bu yüksek finans maliyetleri ile kar edemedikleri de bir gerçektir.
 
Bu tabloyu nasıl analiz etmeliyiz?
Sanayicimizin içinde bulunduğu durumunu net bir şekilde ortaya koyan bu tabloyu nasıl analiz etmeliyiz? Bankalarımız 2014 yılının ilk çeyrek rakamlarını açıkladılar ve bu rakamlar geçen yıla göre artış göstermiyor. Bu çeyrekte elde edilen karlar daha piyasadaki hareketlenmelerden kaynaklı arbitraj gelirlerinden oluşmaktadır. Sanayici yeni yatırım yapmak ve büyümek istiyor, uzun vadeli ve düşük maliyetli kaynak talep ediyor, bankalar piyasadaki hareketlenmelerden dolayı faizleri yükseltiyor ve daha çok kar elde etmek istiyor.
 
Üzerinde durulması gereken bir diğer konu da sanayicilerin yaptığı üretimden elde etmesi gereken net kar rakamlarının gün geçtikçe düşmesi ve rekabetteki güçlükler nedeniyle mevcut durumlarını  idame ettirmek için nakit sıkıntısı içerisinde olmalarıdır. 1990’lı yıllar faiz oranlarının oldukça yüksek olduğu, bankaların faiz marjlarından elde ettiği gelirlerin toplam gelir içerisindeki oranının oldukça yüksek olduğu yıllardı. Ancak o zaman yapılan analizler, bu durumun devam etmeyeceği, faiz oranlarının düşeceği ve bunu dikkate alarak geleceğe dönük bazı ürünlerin geliştirilmesi ve insan kaynağının çok iyi bir şekilde eğitilerek hazırlıklı olunması gerektiğinde tüm bankalar hemfikirdi. Bankaların büyük bir bölümü (Kamu Bankaları 2001 yılından itibaren) geleceği görerek bu konularda ciddi çalışmalar yaptılar ve bugün faiz dışı gelirlerini toplam gelirler içindeki oranını arttırarak, karlılığı sürdürebilir hale geldiler.
 
Karar süreçleri gözden geçirilmeli
Sanayicilerimizin, geleceği düşünerek karlılığı sürekli hale getirmek ve yatırımlarını sürdürmek için ne gibi önlemler aldıklarını bilemiyoruz. Yıllar geçtikçe banka kredi faizlerindeki azalma elbette sanayicimizin çok işine yaramış ve finansman giderlerini aşağıya çekmiştir. Fakat geçmiş yıllarda üretimden elde ettikleri net kar marjlarının yüksek olması nedeniyle, düşen kredi faiz oranlarından çok memnun kalmışlardır. Ülke ekonomisinin gelişmesi global piyasalarda karşılaşılan krizler ve dış pazarlardaki daralmalar, rekabetin artması sanayicimizin yüksek kar marjlarını aşağıya çekmiş ve kredi faiz maliyetlerindeki düşüşler fazla bir işe yaramamıştır.
 
Sonuç olarak, geçmiş yıllarda bankalarımızın yaptığı gibi sanayicilerimizin de artık işletmelerine daha fazla odaklanmaları, iyi eğitim almış yöneticileri işe almaları, insan kaynağına çok değer vermeleri, karar alma süreçlerini gözden geçirmeleri, geleceği planlamaları, doğru yatırım kararları almaları, alınan kredileri sadece işlerinde kullanmaları, sadece ciro yapmak için üretim yapma yerine karlılığa yönelmeleri ve çok farklı sektörlerde faaliyet gösterme yerine daha iyi bildiği işi yapmalarında fayda vardır.
 
Erhan Şahinkaya-Körfez Consulting
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)