BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündem15 Temmuz'da Ankara'yı kana bulayan Yarbay da itirafçı----

15 Temmuz'da Ankara'yı kana bulayan Yarbay da itirafçı

15 Temmuz'da Ankara'yı kana bulayan Yarbay da itirafçı
28 Ağustos 2017 - 08:21 www.finansgundem.com

Özcan Karacan, 15 Temmuz’un hazırlığını anlattı: 7 Temmuz’da örgüt abim Abdullah, beni çağırdı. Ankara’ya döndüm. Seçtiğim pilotlarla 13 ve 14 Temmuz’da bir siville görüştük. Genelkurmay Başkanı ile planlanma yapmış gibi davranıyordu

Darbe girişimi sırasında Ankara'yı kana bulayan helikopter pilotlarını yönlendirdikten sonra ortadan kaybolan eski Yarbay Özcan Karacan geçtiğimiz hafta gizlendiği Antalya'da yakalandı. 13 ay kaçtıktan sonra yakalan ve itirafçı olan eski Yarbay Özcan Karacan, bugüne kadar görüştüğü FETÖ üyelerinin isim ve kod isimlerini vererek, fotoğraflarından da teşhiste bulundu. Karacan, ifadesinde şunları anlattı:

ÜNSAL PAŞA EMİR VERECEK: Bayram tatilinde Malatya'ya gittim. 6 veya 7 Temmuz tarihlerinde o zaman benden sorumlu olan örgüt abisi Abdullah arayıp tatilimi kesip hemen dönmemi istedi. Abdullah “Ünsal Paşa (Kara Havacılık Okul Komutanı Ünsal Coşkun) size emir verecek. Onu üzmeyecekmişsiniz” dedi.

PİLOTLARI SEÇMEMİ İSTEDİ: Pazartesi günü Ünsal Paşa'nın yanına gittim. Kendisi bana bir uçuş faaliyeti olacağını, çok miktarda taarruz helikopteri uçacağını, taburumda isimlerini işaretlediği kişilerin uçabileceğini, eklemek ya da çıkarmak istediğim isimler varsa bana itimadının tam olduğunu söyledi. Ünsal Paşa'nın faaliyet öncesi toplantı yapmasını beklemiştim ancak yapmadı. Durum anlayamadığım bir şekilde bir sivil ile görüşme şekline dönüştü. Bir adrese gidip oradaki toplantıda aklımıza takılan soruları yöneltebileceğimiz ifade edildi.

SİVİLLE GÖRÜŞTÜK: 13 Temmuz'da mesai sonrası pilotlar Erdal Başlar, İlkay Ateş ve Taha Fatih Çelik ile birlikte bu adrese gittik. Bir süre sonra 50 yaşlarında, kır saçlı, gözlüklü, ceketli, en kötü ihtimalle MİT personeli havasında bir şahıs geldi. Bu konuşmada aklımda en net kalan husus, sanki biraz önce Genelkurmay Başkanımız veya eşiti bir askeri komutanla planlamış, kafasında tüm şablonu oturtmuş ve olası beklenmeyen bir durumda kobraların atış yapması konusunu yerinde görüşerek pilotları motive etmeye çalışmasıydı. (Sözcü)

BAŞBAKANLIĞA GİDİLECEK: 14 Temmuz'da Ünsal Paşa'nın emriyle ben, Halil Gül, Murat Bolat ve Okan Kocakurt, 13 Temmuz'da gittiğimiz adrese gittik. Bizden önce gelmiş, özel kuvvetlerden olduğunu düşündüğüm kişiler vardı. Burada, Sikorskyciler, taarruzcular ayrı ayrı toplantı yaptık. Toplantı sırasında, “MİT'e gidilecek, Başbakanlık'a gidilecek, İçişleri Bakanlığı'na gidilecek” denildi. Buralara kendilerinin karadan gideceklerini söylediler. Bizden de bir sonraki gün belirtilen saatte buraların üzerinde alçak uçuş yaparak yerdeki personelin direncini kırmamızı istediler.

OLAYIN VEHAMETİNİ KAVRAYAMADILAR: 15 Temmuz akşamı Kara Kuvvetleri Komutanı, Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı'nın kışlaya geldiğini gördüm. Doğrudan Hakan Atınç Paşa'nın odasına gittiler. Planlı gece uçuşları olup olmadığı sorgulandı. Uçuş olmadığı anlaşılınca CH-47 helikopterini yerinde görmek istediler. Heyet helikopteri gördü, alayın kamelyasında çay içip sohbet ettikten sonra ayrıldılar. Sanki Genelkurmay Başkanımızın emriyle son koordinasyonları yapıp Hakan Paşa'nın durumunu gözlemlemek için gelmiş ve dönüyorlar gibiydi.

HER SAATTE YAPILACAK BİR ŞEY VARDI: Heyet en azından “Hepiniz birer kahramansınız, bu gece bir girişimde bulunacağınızı değerlendirenler var. Aman ha” şeklinde ifadede bulunsalardı bu vahim tablo yaşanmayabilirdi. En azından Ünsal Paşa'yı alıp gidebilirlerdi. Paşa olmayınca zaten ne helikoptere ‘kalk' emri verecek biri olurdu ne de ‘vur' emri verecek biri olurdu. Bence darbenin her saatinde yapacak bir şey vardı ama yapılmadı.

TELSİZLE KULE GÖREVİ YAPTIM: Komutanlar çıktıktan sonra nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde helikopterlerin derhal kalkması gerektiği emri yayıldı. Ardından Sikorsky'ler havalandı ve Akıncı'ya gittiklerini duydum. Taburuma gittim. Yeterince helikopter olmayınca uçamadım ve alay komutanının odasına giderek oradaki telsizi aldım. Bir süre sonra da kule görevi görmeye başladım. Gece boyunca Paşa'nın emirlerini pilotlara ilettim.

GENELKURMAY BAŞKANI ESİR EDİLECEK SANDIM: Paşanın emirleri Genelkurmay Başkanlığı seviyesinde bir yerden alarak ilettiğini düşündüm. (Ünsal Paşa'nın) Genelkurmay Başkanımızın Kobra araçlı polisler tarafından sarıldığını ve esaret altına alınmak istendiğini aksettirmesi sonucu verdiği talimatları ilettim.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)