BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündem1 milyon ABD'li Iraklı Aya için imza topladı----

1 milyon ABD'li Iraklı Aya için imza topladı

1 milyon ABD'li Iraklı Aya için imza topladı
21 Aralık 2015 - 09:23 www.finansgundem.com

Aya’nın hikayesi mülteci tartışmalarını etkilerken 1 milyon kişi ABD’ye gelmesi için imza attı

Aya, Gaziantep’te yaşayan Iraklı genç bir mülteci. ABD’nin Irak işgali başladığında 10 yaşında olan Aya, ailesiyle Suriye’ya kaçsa da savaş onu orada da buldu. Şu an bir sivil toplum kuruluşu için İngilizce-Arapça çevirmenlik yapan Aya’nın en büyük hayali, fırsatlar ülkesi ABD’de yeni bir hayata başlamak. Ancak o ve ailesinin sığınma başvurusu, ABD Vatandaşlık ve Göç Hizmetleri tarafından reddedildi. Oysa Aya, Gaziantep ziyareti sırasında ABD Büyükelçisi John Bass’e tercümanlık yapması için seçilmişti.
 
Facebook’ta 16 milyondan fazla takipçisi bulunan sokak fotoğrafçılığı bloğu ‘Humans of New York’un kurucusu Brandon Stanton, Ürdün ve Türkiye’de ABD’ye gitmek isteyen mültecilerle görüşürken Aya ile tanıştı. Böylece Aya, ABD’deki mülteci tartışmalarının odağı haline geldi. ABD’nin sadece doktorası bulunan ya da ciddi bir fiziksel engeli olan kişileri sığınmacı olarak aldığını söyleyen Stanton, Aya için bir imza kampanyası başlattı. 1 milyon kişi ABD Başkanı Barack Obama’ya hitaben yazılan mektuba imza atarken, Fareed  Zakaria Aya’yı CNN televizyonundaki programına video konferansla konuk etti.

En iyi yılları Suriye’de

Aya’nın mülteci olmanın ne anlama geldiğini ortaya seren hikayesi kendi ağzından şöyle:
 
“Belki ailem savaşın geldiğini biliyordu ama bana söylemediler. Bağdat’ta bombalar dört bir yanımıza düşmeye başladı. Bir gün büyük bir patlama sesi duydum ve en yakın arkadaşım Meryem’in evinin yıkıldığını gördüm. İyi olup olmadıklarını görmek için eve gittik. Bacakları yoktu ve çığlık atıyordu. Hâlâ onun sesini duyabiliyorum... Çalışmaya odaklanırsam savaştan kaçabilirim diye düşünmüştüm. Bu süre boyunca kendime İngilizce öğrettim. İngilizce şarkıları dinliyor, Hollywood filmleri izliyordum. Her gece aynanın önünde egzersiz yapıyordum. Bu iki yıl boyunca işe yaradı. Ancak bir gün, babamla arabayla giderken önümüzde bomba patladı. Her yerde el ve kafalar vardı. Herkes ölmüştü. Korku filmi gibiydi...


 
Bağdat’taki evimiz askeri bir tesisin yanındaydı ve askerler evi istiyordu. Babam reddedince Ordu içinde mermi olan bir zarf gönderdi. Babam bu sırada bir kütüphanede güvenlik görevlisi olarak çalışıyordu. Milisler kütüphaneye giderek, babam zannettikleri çalışma arkadaşını öldürdüler. Babam bunu duyunca çok korktu, bize derhal valizlerimizi toplamamızı söyledi. Yatak odamı, okulumu, arkadaşlarımı bırakmak istemiyordum. Taksi geldiğinde kapı eşiğine yapışarak ‘gitmiyorum’ diye bağırdım. Babam beni çekerek daha güzel bir yere gittiğimizi söyledi. O gece Suriye’ye doğru yola çıktık.
 
Suriye’ye geldiğimizde 14 yaşındaydım. Hayatımın en güzel iki yılıydı. Okulda notlarım iyiydi. Haftasonu diğer mültecilere yardım etmek için gönüllü oluyordum. Mültecilerden oluşan bir koro organize ettim. Babam şoförlük yapıyordu. Çok rahattık. 
 
Ve sonra savaş Suriye’ye geldi. Benim için savaş, okulumuza yönelik bir bomba tehdidiyle başladı. Sonra insanlar sokakta birbirlerini öldürmeye başladı. Ev sahibimiz bize, ‘Ülkeden gidiyorum. Herkes gitmeli’ dedi. Böylece tekrar mülteci olmuştuk. Her şeyimizi altı valize koyduk ve gittik...
 
Türkler bizi suçluyor

“Türkiye’ye ilk geldiğimizde kimseyle iletişim kuramıyorduk. Hiç arkadaşım yoktu. Bakkaldan yumurta istediğimizde tavuk sesleri çıkarıyorduk. (Gaziantep’teki) apartman dairesindeki her şeyi, çevirmenlikten kazandığım parayla satın aldım. Sıfırdan başladık, bundan gurur duyuyorum. Ancak vatandaş olmadan daha ileri gidemiyorum. Üniversiteye gitmem yasak. (Suriyelilere çaışma izni verilmediği için) Başka hiçbir işte çalışamam. Türkiye çok fazla mülteci aldı, bunun için müteşekkir olmalıyız. Buradaki insanlar ilk başta bize karşı çok iyiydiler. Komşularımız bize yemek getirirdi. Ama her şey değişti. 
 
Şimdi sokakta insanlar bize bağırıyor. ‘Gidin buradan’ diyorlar. Ama gidecek yerimiz yok. Kısa bir süre önce bir adam Facebook’tan bana ‘Defol git’ diyen mesajlar göndermeye başladı. Adamı tanımıyorum bile. Ev sahiplerimiz artık Arapları istemediği için dört kez ev değiştirdik. Bir araba bana bilerek çarptı. Kızkardeşimin suratına vurdular ve iki dişi kırıldı, bir gözünde görme kaybı var. Mülteci olmak çok zor. Her şey için bizi suçluyorlar. İş olmadığı için, sokaklar kalabalık olduğu için, işlenen suçlar için. Savaş bir gün Türkiye’ye gelirse ilk ölenler biz olacağız. Çünkü bunun için de bizi suçlayacaklar...
 
ABD’ye yerleştirme başvurusunda bulunduk. Belgeleri hazırladık. İstanbul’da iki mülakata katıldık. Sonra çok uzun bir süre bekledik. Aylarca internet sitesine bakıp durdum. Sonra bir arkadaşım aradı, çok heyecanlıydı. Bana sitede güncelleme olduğunu söyledi. Bilgisayara koştum. ‘Dava kabul edildi’ yazıyordu. Aieleme seslendim; ‘Televizyonu kapatın! Amerika’ya gidiyoruz!”. Düğün gibiydi. Müzik açtık, dans ediyor, ağlıyor, birbirimizi öpüyorduk. Yeni bir hayat! İnanamıyorduk! Birkaç hafta boyunca bilgisayar başında o kadar fazla zaman geçirdim ki. Kardeşlerim için okul baktım. Akşamları kız kardeşlerimle oturup odalarının nasıl olacağını planlardık. İki ay boyunca bunları hayal ettik ve sonra postayla bir mektup geldi... Aslında başvuru kabul edilmemiş, sadece ‘incelemeye alınması kabul edilmişti’.
Kendimi yere attım, ‘hayır, hayır’ diye bağırıyordum. Günlerce ağladım. Gözlerim o kadar kırmızıydı ki işe gidemedim. Hastaneye gittim ve bana sakinleştirici verdiler. Başvurumuz ‘güvenlik gerekçesiyle’ reddedilmişti. Biz neden Amerika’ya zarar verelim ki? Tüm hayallerim bir günde sona ermişti.”
 
‘Red’ cevabı temyize gidiyor

Aya’yı ‘hayatımda tanıdım en iyi insan’ diye niteleyen Brandon Stanton, 1 milyon imza topladığı kampanyanın yanı sıra, onu ABD’ye getirebilmek için yasal olarak da adım attı. Stanton’ın temasa geçtiği International Refugee Assistance Project adlı sivil toplum kuruluşunun avukatları, Göç Hizmetleri’ne Aya için temyiz başvurusunda bulunacak. Avukatlar Lara Finkbeiner ve Betsy Fisher’a göre, Aya’nın durumu bir istisna değil; başvuru yapanlar, uzaktan bir akrabaları ya da 20 yıldır görmedikleri bir çocukluk arkadaşları suç işlediği için ‘red’ cevabı alabiliyorlar.
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)