Ana SayfaPara Piyasaİslami fon yönetimi---

İslami fon yönetimi

9 / 13
İslami fon yönetimi
05 Ağustos 2019 - 14:20 www.finansgundem.com

KATILIM FONUNUN İSLAMİ FON YÖNETİMİ KARŞISINDAKİ DURUMU

Dünyada İslami fon yönetiminin beş açıdan konvansiyonel fon yönetiminden ayrıştığı görülmektedir. Bunlar: portföy yöneticisi ve fon yatırımcıları arasındaki sözleşmesel ilişkinin mudaraba ya da vekalete dayanması ve buna dayalı ücretlendirmenin, sırasıyla, kar paylaşımı ya da sabit ödeme şeklinde belirlenmesi, (ii) İslami danışma kurullarından hizmet alınması, (iii) İslami uygunluğun sağlanması için belirli metodolojiler kapsamında gözetim faaliyetinin yapılması, (iv) uygun olmayan gelirlerin fon dışına çıkartılması ve (v) zekat ödenmesidir. Bu beş özellik karşısında ülkemizdeki katılım fonu uygulamasına baktığımızda şu sonuçlara ulaşmaktayız.

İslami fon uygulamasında portföy yöneticisi ve fon yatırımcıları arasında ya mudarabaya ya da vekalete (wakala) dayalı bir sözleşmesel ilişki kurulmaktadır. Mudaraba kar paylaşımına dayalı ortaklık anlamına gelmektedir. Mudarabada portföy yöneticisi bilgi, tecrübe ve emeğini ortaya koyan taraftır (mudarib), fon yatırımcıları da sermaye koyan taraftır (rabb al-mal). Portföy yönetiminden elde edilen kazanç önceden belirlenen kar paylaşım oranına göre taraflar arasında paylaşılır. Eğer portföy yönetimi sonucunda zarar oluşursa bu zararı tamamen yatırımcılar üstlenir. Bu durumda, portföy yöneticisi zarara katılmasa da bilgi, tecrübe ve emeğini sarf etmiş ve karşılığında herhangi bir ücret almamış olur. Diğer sözleşmesel ilişki olan vekalet (wakala) ilişkisinde ise, portföy yöneticisi fon yatırımcılarının vekili sıfatıyla belirli bir ücret karşılığında fon yönetim hizmeti sunar. Ayrıca, portföy yöneticisi, belirlenmesi halinde yönetim ücreti yanında performans ücreti de ala-bilmektedir. Vekalet ilişkisine dayalı fon yönetiminde karın paylaşımı ya da zarar durumunda portföy yöneticisinin ücret alamaması gibi bir durum söz konusu değildir. İslami fon yönetim endüstrisinde yaygın olarak uygulanan yöntemin vekalet ilişkisine dayalı yöntem olduğu görülmektedir. Ülkemiz katılım fonu uygulamasında da portföy yönetim şirketi bu hizmeti fon toplam değeri üzerinden belirlenen bir yönetim ücreti karşılığında vermektedir. Bu kapsamda, katılım fonunun yönetiminde İslami fon uygulamasındaki asil-vekil ilişkisine dayalı vekalet sözleşmesi ile benzer bir ilişkiye dayalı bir yapı uygulanmaktadır.

İslami fon yönetiminde danışma kurullarından hizmet alınması zorunludur. Diğer taraftan, ülkemiz katılım fonu düzenlemesinde bir danışma kurulundan hizmet alınması şeklinde açık bir zorunluluk belirtilmemektedir. Bununla birlikte, piyasa disiplini kapsamında katılım fonları yatırım yapacakları varlıkları seçerken ya icazet hizmeti alacakları bir danışma kurulunu belirleyerek hem danışma kurulu üyelerinin listesine hem de icazet metodolojisine izahname ekinde yer vermekte ya da bir danışma kurulu belirlememekle birlikte bir danışma kurulunun icazetinden geçmiş varlıklara yatırım yapacakları hususunu izahnamede yatırım stratejisinin bir parçası olarak belirtmektedirler.

Örneğin, ortaklık payı yatırımlarında Borsa İstanbul A.Ş. tarafından hesaplanan Katılım 30, Katılım 50 ya da Ziraat Portföy Katılım Endeksi (ZPYKAT Endeksi)’ni esas alacağını belirten katılım yatırım fonları bulunmaktadır. Anılan endeksler muhtelif danışma kurullarından icazeti alınmış belirli endeks kuralları çerçevesinde filtreden geçmiş ortaklık paylarını liste olarak belirlemekte ve ilan etmektedir. Söz konusu filtreleme işleminde öncelikle ilgili ortaklığın temel faaliyet konusunun konvansiyonel bankacılık, konvansiyonel sigortacılık, uygun olmayan eğlence sektörü, domuz, tütün ve alkol gibi tüketimi uygun görülmeyen ürünlerin üretim ve ticareti, silah sanayisi vb. uygunluğu kabul edilmeyen alanlardan oluşmaması gerekmektedir. Söz konusu filtrelemeye “nitelik filtrelemesi” de denilmektedir. Ana faaliyet konusuna göre filtreden geçen ortaklıklar, daha sonra “nicelik filtresi” işlemine tabi tutulmaktadır. Buna göre, bilançolarının aktifinde bulunan faiz getirisi sağlayan varlıkların şirketin piyasa değerine oranının %33’ü (ZPYKAT Endeksi’nde %30), pasifinde bulunan faiz gideri yaratan yükümlülüklerinin şirketin piyasa değerine oranının %33’ü (ZPYKAT Endeksi’nde %30) ve uygunluğu kabul edilmeyen gelirlerin şirketin toplam hasılatının %5’ini aşması halinde, bu ortaklıklar da elimine edilmektedir. Söz konusu nicelik filtrelemesinden geçen ortaklık payları ise piyasa değeri/halka açıklık piyasa değerine göre büyükten küçüğe sıralanarak tercih edilen sayı miktarı kadar belirlenerek ilan edilmektedir. Böylece, katılım fonu düzenlemesinde açık olarak öngörülmemekle birlikte piyasa disiplini kapsamında portföye dahil edilecek varlıkların danışma kurulu onayından geçirilmesi gerekliliği uygulamada bu şekilde sağlanmış olmaktadır.

İslami fon yönetiminde, İslami esaslara uygunluk gözetiminin yapılması zorunludur. Bu hususta da katılım fonu mevzuatı açık bir gereklilikten bahsetmemektedir. Bununla birlikte, yukarıda belirtildiği üzere hizmet alınacak bir danışma kumlu belirlendiyse söz konusu danışma kumlunun uygun göreceği bir metodoloji kapsamında gözetim faaliyeti yürütülecektir. Ya da yine yukarıda belirtildiği üzere kullanılan endeks referans alınmak suretiyle gözetim gerçekleştirilecektir. Örneğin, Katılım 50 Endeksi’nde yer alan bir ortaklık payına yatırım yapıldıktan belirli bir süre sonra söz konusu ortaklık payının endeks listesinden çıkarılması halinde fonun o hisseyi portföyünden çıkartması gerekecektir. Bu kapsamda, katılım fonları tarafından piyasa disiplini dahilinde gözetim faaliyeti yerine getirilmektedir.

İslami fon yönetiminde, uygun olmayan gelirlerin (ki bu gelirler toplam gelirlerin %5’ini aşamaz) fon portföyünden çıkartılması zorunludur. Örneğin fon portföyünde belirli miktarda faiz geliri ortaya çıktıysa bu gelirin fon portföyünden çıkartılması gerekecektir. Bu hususta genel olarak iki yöntemin benimsendiği görülmektedir. Birincisi, söz konusu miktarın doğrudan fon portföyünden çıkartılmasıdır. Uluslararası uygulamalarda fon portföyünden çıkartma işleminin, ilgili tutarın ilişkili olmayan hayır kurumlan arasından daha önce belirlenmiş ve icazeti alınmış olanlara aktarımı ile sağlandığı görülmektedir. İkincisi ise ilgili tutarın fon payı sahiplerine temettü olarak aktarılarak bu tutar ile ilgili ne tür bir işlem yapılacağı kararının pay sahiplerine bırakılmasıdır. Ülkemiz katılım fonu düzenlemesinde uygun olmayan kazançların fon portföyünden çıkartılması hususunda açık bir zorunluluğa yer verilmemekle birlikte, uygulamada söz konusu arındırma işleminin temettü dağıtımı ya da zorunlu pay iadesi yapılmak suretiyle gerçekleştirildiği görülmektedir.

İslami fon yönetimindeki diğer bir zorunluluk zekat ödemesine ilişkindir. Uluslararası uygulamalarda bu hususta iki görüşün mevcut olduğu görülmektedir. Birincisi, fonun zekat ödemesi yükümlülüğünün bulunmadığı, bu yükümlülüğün fon payı sahibine ait olduğu görüşüdür.

İkinci görüş ise fonun zekat yükümlülüğünün bulunduğu ve fon tarafından söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektiği şeklindedir. Bununla birlikte, İslami finans alanındaki danışmanlar arasında ağır basan yaklaşım ilk görüştür. Ülkemiz katılım fonu düzenlemesinde bu hususta bir hükme yer verilmemekle birlikte, piyasa uygulamasında anılan ilk görüşün benimsendiği görülmektedir.


YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster