Foto GaleriGündemTürkiye’de bankacılığın tarihsel gelişimi

Türkiye’de bankacılığın tarihsel gelişimi

6 / 18 Türkiye’de bankacılığın tarihsel gelişimi
12 Nisan 2021 - 11:06

1888 yılında kurulan Selanik Bankası ve 1891 de kurulan Midilli Bankası yabancı sermayeli bankalardı. Osmanlı devletinde ulusal bankacılığın 1864-1866 yılları arasında kurulan Memleket Sandıkları ile başladığı kabul edilir (Yüzgün, 1983). Mithat Paşa’nın öncülük ettiği bu bankalar çiftçiye kredi veren kurumlar olarak ortaya çıkmıştı. 1883 yılında Menafi Sandıkları kurularak Aşar vergisinin %1 i buraya tahsis edilmiş, 1888 yılında Ticaret ve Nafia Nezareti’nin denetiminde Ziraat Bankası kurulmuştu. Tasarrufu teşvik amacıyla 1868 yılında Emniyet Sandığı adı altında bir tasarruf sandığı kurulmuştu. Bu Sandık uzun süre varlığını devam ettirmiş, yakın geçmişte, 1984 yılında Ziraat bankasıyla birleştirilerek tasfiye edilmişti. Osmanlı Devleti’nde bankacılık faaliyetlerini biçimlendiren temel faktör bütçe açıklarının finansmanı ve yabancı sermayenin gereksinimleri idi. On dokuzuncu yüzyılının sonlarında küçük de olsa ulusal, yerel bankalar kurulmaya başladı. Bu hareket İkinci Meşrutiyet döneminde daha güçlü bir şekilde ortaya çıktı, amaç yabancı ve azınlık sermayesinin kontrolünden kurtulmak, ulusal ticareti geliştirmek üzere örgütlenmekti (Ökçün,1977). Bu bankalar ticari kredi, esnaf kredisi, tarımsal kredi, emlak kredisi gibi alanlara yönelmişti. 1910 yılına gelindiğinde yerli sermayeli banka sayısı sınırlıydı. Birinci Dünya Savaşı’na kadar 9 banka kurulurken, 1914 ve 1923 yılları arasında 17 banka kuruldu, bu bankaların çoğu yerel ticari bankalardı. Özellikle Milli iktisat politikasının etkisiyle 1914 yılından itibaren yerel bankaların sayısı hızla arttı. Milli iktisat politikası uygulanırken ulusal bankacılık alanında iki tür örgütlenme görüldü. Bunlardan birincisi, Müslüman Türk tüccarlar ve toprak sahipleri kendi aralarında kredi sorunlarını çözmek, bu konuda göçlerle ortaya çıkan boşlukları doldurmak, yabancı ve azınlık banka ve bankerlerle rekabet etmek için banka kurdular, Manisa Bağcılar Bankası,Konya Ahali Bankası gibi (Ökçün,1977, 277). İkincisi ise banka kurma ihtiyacı duyulmadan iş sahiplerinin örgütlenerek azınlıkların göçüyle ortaya çıkan boşluğu doldurmak gayreti sonucunda ortaya çıkan şirketlerdir, 1916 yılında kurulan Akşehir İktisadi Osman-i Şirketi gibi. Bu şirketler bankacılık hizmetleri de veriyordu. Kurulan bankalar yerel, tek şubeli bankalardı. II. Meşrutiyet yıllarında İttihat ve Terakki hükümeti ülkede kredi kurumlarının milli olmadığını, özellikle merkez bankası görevinin yabancı sermayeli bir kuruluşça karşılanmasının milli çıkarlara hizmet etmediğinin farkına varmıştı. Özellikle Birinci Dünya Savaşı yıllarında emperyalist ülkelerin Osmanlı Bankası, Düyun-u Umumiye İdaresi gibi kuruluşların siyasi baskı ve mali baskı aracı haline gelmesi büyük rahatsızlık yaratmıştı. Milli çıkarlara hizmet edecek bir bankanın kurulması konusunda talepler artmıştı. Milli banka kurulması konusunda ilk girişimler 1914’te başladı. Evkaf Bankası Yasa Tasarısı mecliste geçirilerek Evkaf Nezâreti’ nin de sermayedarları arasında yer alacağı bir banka kuruldu(Toprak, 1983). Evkaf dini bir kurumdu ve banka tutucu çevrelerin tepkisini çekti. Hükümetin 1916 yılında kurduğu İtibar-ı Milli Bankası ülkeyi güçlü ulusal bir bankaya kavuşturmak üzere düşünülerek kurulmuş ve ileride merkez bankası haline dönüştürülmesi tasarlanmıştı.Ancak, Osmanlı Devleti yıkılınca bu banka varlığını sürdürse de 1927 yılında İş Bankası ile birleştirilmişti

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster