Yabancı yatırımcı Türkiye pazarının gücüne inanıyor

Finans uzmanı Serim: Son günlerde yaşanan vahim olaylar, yabancı sermaye yatırımcılarının uzun vadeli perspektiflerle yaptığı yatırımları olumsuz etkilemeyecektir.

Strateji ve Finans uzmanı Ali Serim, son günlerde yaşanan olayların ülkemiz ekonomisine yansımalarını değerlendirdi. “Piyasa hareketlerini gözlemlediğimizde yabancı yatırımcının, Türkiye’nin demokratik kurumlarına güven duyduğunu görüyoruz” diyen Serim sözlerine şöyle devam etti;

“Özellikle dolar ve euro kurunda aşağı yönlü hareketlerin gözlemlenmesi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin karşılaşmış olduğu en büyük tehdit olarak gördüğüm 15 Temmuz kalkışmasının ekonomik açıdan Türkiye’nin düşmanlarının beklediği olumsuz tesirleri yapmadığını söyleyebiliriz. Yabancı yatırımcı ve özellikle doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına baktığımızda yine Türkiye’nin demokratik kurumlarına duyulan güveni görmekteyiz. İlaveten bugüne kadar Türkiye’ye yapılmış olan doğrudan yabancı sermeye yatırımlarının çok uzun vadeli perspektifler doğrultusunda yapıldığını unutmamamız gerekir. Bu yatırımcıların Türkiye pazarına uzun vadede inandıkları ve güvendikleri için, bu tür kalkışmalardan olumsuz etkilenmeleri çok beklenmemelidir. Bu yaşamakta olduğumuz vahim hadise sebebiyle şuanda konuşulmuyor olsa da Türkiye’nin makroekonomik göstergelerinin son bir yıl içinde yaratılan 1 milyon yeni iş imkânıyla daha da kuvvetlendiğini, büyümenin her türlü olumsuzluğa karşın Avrupa ülkeleri arasındaki en büyük büyüme oranını yakaladığını ve kapasite kullanım oranlarının iyi seviyelere geldiğini bilmeyenlere göstermemiz gerekir.

“Türkiye bu durumu fırsata çevirebilirse, uluslararası standartlarda ideal Türkiye hedefine çok daha hızlı ulaşabilecektir.”

Ancak yaşanan bu kalkışmanın sadece bir darbe olarak tanımlanamayacağını bunun Türkiye Cumhuriyetini adeta ortadan kaldırmak, vatanı parçalamak ve hatta iç savaş çıkarmaya yönelik bir plan olduğunu düşünürsek ciddiyetle konunun üzerine gitmek gerekmektedir. Bu büyük bela ve hainlik kalkışmasından bir hayır çıkaracak şekilde, devletin zayıf yönlerini tespit edip tahkim etmek, hukuk sistemi ve ordu içerisindeki hainleri teker teker tespit etmek ve böyle bir olayın bir daha asla yaşanmaması için gereken çalışmaları hızlandırarak, bunu uluslararası standartlarda bir devlet yapılanmasının projelendirilmesine fırsat sağlayacak bir imkân olarak görmeliyiz. İnanıyorum ki önemli bir kriz yönetimi başarısına imza atan hükümet, memleketin faydası için birleşmiş bir muhalefet ve tarihe geçmiş bir liderlik sergileyen Cumhurbaşkanımızın kararlılığıyla ideal Türkiye’yi tahmin edilenden çok daha erken bir sürede inşa etmek ve hatta 2023 hedeflerine beklenenden önce ulaşmak mümkün olabilecektir.

“İş dünyasının söz sahibi kişileri tavrını koymakta gecikmemeli”

Türkiye’nin geleceğine karşı yapılan kalkışmayı haber aldığım anda sosyal medya hesaplarımdan verdiğim mesajlarla demokrasinin ve ülkenin seçilmiş hükümetinin yanında olduğumu herhangi bir tereddüte kapılmadan açıkladım. Bu noktada iş dünyasından tavır koymakta geciken önemli isimlerin olduğunu üzülerek düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde iş dünyamınız demokrasiden taraf duruşunun daha da şiddetli bir şekilde altının çizilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu duruşun ülkemizdeki söz sahibi bireylerce daha kuvvetli bir şekilde sergilenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu vizyonla önümüzdeki günlerde piyasaların daha da normalleşeceğini, Türkiye’nin yabancı yatırımcılara, daha fazla güven sağlayacak mekanizmaları tesis edeceğine ve bunun ekonomimize hızla getireceği olumlu yansımaları gayet mümkün görüyorum. Bu noktada halkımızın demokrasiye bağlılığını en önemli medeniyet standardı olarak görüyor halkımızın ferasetiyle güzel günlere kavuşmamızı hızlandıracağını görüyorum.”