İşte Türkiye'nin alkol gerçeği!

Türk insanı ne kadar alkolik? Batı ülkeleriyle kıyaslandığında kişi başına ve toplam tüketimde neredeyiz? Alkollü içkiye vergide kaçıncı sıradayız?..

Sigaradan sonra alkollü içki şişelerinin üzerine de sağlığa zararlı olduğunu belirten uyarı yazısı ve işaretleri konma zorunluluğu getirildi. İçki içmeyi özendirici reklamlar zaten yasaktı ama giderek içkiye ulaşmayı zorlaştırılacak önlemlere ağırlık verildiği izlenimi oluştu. İşte bu ortamda Milliyet Gazetesi yazarı Güngör Uras, Türkiye'deki içki tüketimini diğer ülkelerle kıyaslayan ilginç bir yazıya imza attı. İşte o yazı:
Milliyet Ekonomi’de geçen pazartesi günü Fehim Genç ile Mithat Yurdakul’un alkollü içki kullanımını sınırlamak için hükümetin almakta olduğu tedbirler ve olası vergi artışları konularında yazıları yayımlandı.
Bu yazıda Türkiye’de ve dünyada alkol tüketimi, Türkiye’de son on yılda alkollü içkilerin satış rakamları ve de alkollü içkilerden alınan vergi konularında özet bilgi vereceğim.
- Gençlerin alkol alışkanlığı kötü bir şeydir.
- Alkol sağlığa zararlıdır.
- Alkolün zararları halka anlatılmalıdır.
- Alkollü araç kullanımına izin verilmemelidir.
- Fakat, bütün bunlardan sonra da alkollü içkinin yasaklanması düşünülmemelidir. İsteyen içer, isteyen içmez.
Gelelim rakamlara, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2011 yılı rakamlarına göre, 15 yaş ve üstü nüfusta kişi başı alkol tüketimi Türkiye’de yılda 2.87 litredir. Batı ülkelerinde kişi başı tüketim 8-13 litre arasında değişmektedir.
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu (TAPDK)’nın verilerine göre, Türkiye’de kişi başı alkollü içki tüketimi rakamları Dünya Sağlık Örgütü rakamlarından daha yüksek görülmektedir. (Büyük olasılıkla iki kaynağın verdiği bilgiler tanım farkı nedeniyle birbirine uymamaktadır. Önemli olan Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre ülkeler arası alkollü içki tüketiminde yapılan karşılaştırma ve sıralamadır.)
Tüketimde artış var
TAPDK’nın verilerine göre, Türkiye’de 2004 yılından bu yana alkollü içki kullanımını sınırlayıcı tedbirlere ve vergi artışlarına rağmen, bira, şarap ve rakı tüketimi azalmamış, devamlı artış göstermiştir. (Burada da dikkat edilmesi gereken kişi başı tüketimin değil, toplam tüketimin artmasıdır.)
Dostum, iktisatçı Mustafa Sönmez, rakamları değerlendirerek ekonomideki gelişmeleri çok iyi anlatır. Mustafa Sönmez’in anlatımı ile, 2004 başından bu yana enflasyon, yani tüketici fiyat artışı yüzde 113 iken, rakının fiyatına yüzde 272, biranınkine yüzde 218, şarabınkine yüzde 163 zam geldi.
Vergiler yüksek
Alkollü içki tüketiminden alınan vergi, otomatiğe bağlandı. Enflasyon arttıkça vergi de artırılıyor. İçkiden alınan ÖTV 2010’da 3 milyar TL iken, 2011’de 3,8 milyar TL, 2012’de de 4,6 milyar TL oldu.
Sadece akaryakıtta değil, alkollü içkiden alınan vergi yönünden de Türkiye dünya rekortmeni. Türkiye’de alkollü içki tüketen yerliler ve turistler, dünyada alkollü içkiden en yüksek verginin alındığı ülke olarak görünen İsveç’in 3 kat üstünde vergi ödüyor.
Fiyatı, vergilerle 2004-2012 döneminde yüzde 272 artmasına rağmen rakı tüketimi 44 milyon litreden 50 milyon litreye çıktı. Özellikle yabancı turist girişinin etkisiyle şarap üretimi ve tüketimi artıyor. 2008’de 38 milyon litre şarap tüketilirken 2012’de tüketimin 60 milyon litreyi geçtiği tahmin ediliyor.
15 yaş üzeri nüfusun yıllık alkollü içki tüketimi