Gelişen piyasalar için büyük tehlike

Yüksek borç ve düşük iflaslarla rahatlamaya başlayan dünya önümüzdeki yıl bir hayal kırıklığına hazırlanıyor

Fed'in önümüzdeki ay faizleri artırmaya hazırlanması ve doların yeniden tırmanışa geçmesiyle Çin'den Malezya'ya, Rusya'dan Türkiye'ye, Meksika'dan Brezilya'ya geçtiğimiz beş yıl boyunca artan şirket ve hanehalkı borçlarına  dair endişeler de gittikçe yükseliyor.

Goldman Sachs tarafından 2007/2008 yıllarındaki konut sektörü ve bazı bankalarda yaşanan çöküş ve 2011/12 yıllarında euro bölgesi borç krizinin ardından üçüncü muhtemel kredi çöküşü olarak tanımladığı dalgaya, özellikle gelişmiş piyasaların ilk iki dalgayla başa çıkabilmek için uyguladığı kolay para politikasına alışan gelişmekte olan piyasalar hassas.

İflas ve borçları geri ödemelerde yaşanacak stres aslında 2007 yılından bu yana dünya genelinde ne kadar düşük kaldıraçlama veya borçların ne kadar az geri ödendiğine dair acı bir hatırlatma olacak. Barclays tarafından yapılan bir araştırmaya göre, gelişen ülkelerde kredi notu yatırım yapılabilir altında olan şirketlerin iflas oranı beş yıl önce neredeyse sıfırken önümüzdeki yıl yüzde 7'ye yükselecek ve aynı zamanda 20 yıllık ortalama olan yüzde 4'ün oldukça üzerine çıkacak. Yüksek getirili gelişmekte olan ülke tahvillerinin temerrüde düşme oranları, benzer yatırım yapılabilir seviyenin altında kredi notuna sahip ABD şirket tahvillerinin üzerinde yer alıyor ve önümüzdeki yıl iki katına çıkarak yüzde 5'in üzerine yükselmesi bekleniyor. Bu fark açılmaya devam ediyor.

Barclays bu fenomenin bir borç krizi olmadan oluşmasının oldukça nadir bir durum olduğunu belirtirken, bu kriz şimdilik gelişen ülkeleri vurmuyor.Fakat tam Batı toparlanırken Çin'deki yavaşlamanın ortaya çıktığı alışılagelmedik durum, emtia fiyatlarında çöküşe neden olan ve yerel para birimlerindeki abartılı düşüşlerle dolar faiz oranlarındaki artışları tetikleyen her türlü döviz ve faiz çalkantısına neden oluyor. Böylesine bir iflas görüntüsü borçlardaki artış ve JPMorgan tarafından 570 milyar dolar olarak tahmin edilen gelişen piyasalardan son iki çeyrekte gerçekleşen sermaye çıkışı göz önüne alındığında sarsıcı. Bunun üçte ikisi ise Çin'den geliyor.