Erdoğan ile birlikte onlar da yok olacak!

Cengiz Çandar, AK Partilileri kızdıracak bir yazı yazdı

Radikal Gazetesi yazarı Cengiz Çandar köşesinde Başbakan Erdoğan'ın ve siyasal İslam'ın geleceği hakkında bir yazı kaleme aldı. AK Partilileri ve Başbakan'a gönül verenleri kızdıracak işte o yazı.
Peki, 'siyasal İslam' çökerse Tayyip Erdoğan ayakta kalabilir mi? Ya da Tayyip Erdoğan'ın 'çöküşü'ne rağmen, 'siyasal İslam' bir 'proje' olarak devam edebilir mi?
 
Tayyip Erdoğan’ın ‘önlenemeyen yükselişi’nin de ‘gerilemesi’ ve giderek ‘çöküşü’nün de başlangıç tarihi, tarihçiler ve siyasal bilimciler arasında tartışma konusu olacak.
 

Şimdiden başladı bile. Örneğin, ‘önlenemeyen yükselişi’ ne zaman başlamıştı? İstanbul
Belediye Başkanlığı’na 1994 yılında seçildiği gün mü, yoksa 1999’da dört aylık hapis cezasını yatmak üzere Pınarhisar Cezaevi’ne gittiği gün mü? 2001’de AKP’nin kuruluşu ile mi, yoksa 2002’de iktidara gelişi ile mi? Veya kabul edilmesi için gerekli ve
yeterli hiçbir sıfatı olmamasına rağmen, Beyaz Saray’da George W. Bush’un konuğu olduğu o 2002 Aralık günü mü, Mart 2003’te Başbakanlık koltuğuna oturduğu gün mü?
Aynı şekilde, hatta daha da ‘tartışmalı’ biçimde ‘çöküş başlangıcı’ da tarihçiler ve siyasalbilimcilere konu olacak. Haziran 2011’de seçimleri yüzde 50 ile kazandığı vakit mi, Haziran 2013 Gezi olayları mı? Aralık 2013 rüşvet ve yolsuzluk soruşturması mı, başka bir tarih mi? Şimdiden bilmediğimiz geleceğe ait bir tarih mi? Hangisi?
 
Tayyip Erdoğan’ın ‘çöküşünün başladığı’ gerçeği, 30 Mart seçim sonuçları veya bundan sonra elde edeceği sıfattan veya sıfatlardan bağımsız olacaktır. Elbette, ‘siyasi sonu’ zaman alacaktır.
 
DURAKLAMA-GERİLEME-ÇÖKÜŞ İÇ İÇE GEÇMİŞE BENZİYOR
 
Tayyip Erdoğan için de aynı ölçüler geçerlidir. ‘Yükseliş’ bitmiş, zamanın çok hızla aktığı bir tarih diliminde, ‘duraklama’, ‘gerileme’ ve ‘çöküş’ iç içe geçmişe benziyor.
Tayyip Erdoğan’ı önemli ve ilginç kılan, sadece kendi kişisel serüveni değil. Onun başarısı, ‘İslamcı’ kimliği ve sıfatından ötürü ‘Siyasal İslam’ denilen akımın, bir yönüyle Batılı olan, bir laik ülkede başarılı bir ‘model’ haline gelmesini ifade ediyordu.
 
Dolayısıyla onun ‘başarısızlığı’ ve ‘gerilemesi’, kendisi ve Türkiye’den de öteye anlamlar taşıyor. Acaba, ‘siyasal İslam’ın ‘sonu’na mı tanıklık ediyoruz. Acaba, ‘siyasal İslam’ uluslararası sistem bakımından ‘kullanım süresi’ni doldurmuş bir proje midir?
 
KİM ERDOĞAN'IN İPİNE ASILIR İSE....
 
Ama şu kesin: Her kim tarihi anlamda yok olmak ister ise şu dönemde Tayyip Erdoğan’ın ipine asılır. İster siyasi olarak ister düşüncesiyle ister cebiyle ister ahlakıyla...