Döviz açığı olanlar 2014’te zorlanacak

Kurda, FED’in likiditeyi kısmasıyla ilgili başlayan trend, artan siyasi tansiyonla zirve yaptı. Yükselen trend bütün yıl etkisini hissettirecek

Siyasi risklerin tavan, borsanın taban yaptığı bir hafta yaşadık. Hisselerde açığa satışlar, döviz piyasasında panik alımlar, bir anda piyasanın dalga boyunu artırdı. Türkiye 2014’e siyasi çalkantılarla girerken piyasalar da dalgalanmayı en üst boyutta yaşıyor. Oynaklık had safhada. Hisselerde 16 Aralık’tan bu yana başlayan erime 78 milyar TL’yi buldu. Değeri 552 milyar TL olan Borsa İstanbul, 10 günde 473 milyar TL’ye düştü.
Dolar 2.17 TL’ye çıkarken euro 3.01?TL’yi gördü. Dövizdeki artış büyük dalgayı da beraberinde getirecek. Dövizle borçlananlar geri dönüşlerini yapmakta zorlanırken, yatırımlar ötelenmeye başlayacak. Artan maliyetler net kâr marjlarını düşürecek.
Şişen finansman giderleri ve kur farkından kaynaklı giderler bilançolarda tahribat yaratacak. Gerileyen kârlar şirketlerin performanslarına yansıyacak. Yani içeride yaşadığımız dalga, gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı ile başlayan büyük dalga ile birleştiğinde sıkıntıların daha da katlanma riskini artırıyor. Bu nedenle şu günlerde, yatırımlar, harcamalar ve atılacak adımların yeniden gözden geçirilmesinde fayda var.
Büyük dalga reel sektörden
Dövizdeki yükseliş ve 2014’te yüksek seyrin devam etmesi halinde yüksek miktarda dövizle borçlanan reel sektörün sıkıntı yaşaması kaçınılmaz. Verilere bakıldığında bankacılığın güçlü olduğu görülüyor.
Öte yandan faizlerdeki gerileme, kurların belli bir seviyede dolaşması ve ülke kredibilitesinin artması reel sektörün yurtdışından çok rahat borçlanmasına neden oldu. TCMB verilerine göre, finansal kesim dışındaki firmaların net açık döviz pozisyonu eylül sonu itibariyle 164.4 milyar dolar.   Dolarla alıp TL ile satan bir ülke olarak enerji maliyetlerindeki artış da reel sektörü zorlayacak bir diğer unsur.
210 şirketin döviz açığı var
Borsada işlem gören 406 şirket içinden 210 tanesi kur artışına aşırı duyarlı. Bu 210 şirketin toplam net yabancı para pozisyonu 101 milyar TL ekside. Yani kurun her 10 kuruşluk artışı bu şirketlerin yaklaşık 5 milyar TL’lik daha ek yüke katlanmasına neden olacak. Özellikle de kısa vadeli borç yükü altına girmiş ya da ödeme vadesi gelmiş şirketler daha fazla etkilenecek.  
Kur artışı döviz açığı olan firmaların bilançolarına olumsuz yönde yansıyor. Ancak olumsuzluğun realize olup zarara dönmesi ise artan kur rakamları üzerinden şirketin kasasından nakit çıkması ile gerçekleşmekte. Uzun vadeli borç yükü olanların şansı ise arada geçen sürede kurların düşecek olma ihtimali. Bu ihtimal gerçekleşmediği taktirde uzun vadeli döviz açığı olanların da riskleri realize olmak durumunda.
Kurdaki yükselişten en fazla etkilenecek şirketlerin başında ise Türk Telekom geliyor. Bu nedenle olsa gerek 9 günde yüzde 12.31’lik değer kaybetti.
Temettü verimi yüksek olmasına rağmen kur artışında yaşanan yükselişin şirket bilançosuna yansıyacak olması hisselerde satışları getirdi. Tüpraş ve THY de en fazla etkilenecek şirketler arasında yer alıyor. 



KONUT SEKTÖRÜNÜ BEKLEYEN RİSK
Piyasalardaki dalgalanma, konut sektörünü de etkileyecek. Varlık fiyatlarındaki artış, borçlanması yüksek reel sektörün kur artışı ile ek maliyete katlanmasına ve geri ödemede sıkıntıların yaşanmasına neden olacak. Konut-Der Başkanı Ömer Faruk Çelik, aralık-mart ayları arasında konut sektörünün toplam cirosunun yüzde 10’u oranında işlem gerçekleştiğini söylüyor. 2014 Mart ayında sektörde canlanma beklenirken, bu canlanma tam tersi bir sürecin yaşanmasına da neden olabilir.
SİYASİ TANSİYON YÜKSELDİKÇE TÜRBÜLANS DAHA DA ARTIYOR
Piyasalarda kritik seviyelere gelindi.  Global bazda da gelişmekte olan ülkelerde kaygılar arttı. İçerde yabancı para çıkışlarının yaşandığı bir dönemde, siyasi gerginliğin tırmanışa geçmesi, ister istemez satışları artırıyor. Böylesi durumlarda paniğe kapılmayıp konjonktür fırsatın hangi hisseleri işaret ettiğini tespit edenleri büyük fırsatlar bekliyor.  
Paniği yönetenler kazanır
Piyasalardaki oynaklığın tavan yaptığı dönemlerde kazanmak mümkün mü? Başarılı traderların bu noktada sihirli bir formülü var. Onlar, piyasaların aşırı oynak olduğu ve temposunun anormalleştiği dönemlerde en iyi yaklaşımın pozisyonu bırakmak olduğunu söylüyor. Bunun ölçüsü ise art arda gelen tabanlar ya da tavanlar.
Üst üste üçüncü defa taban görüldüğünde iyimserliklerinin arttığını, dördüncü tabanda ise alım zamanının geldiğini söylüyorlar. Ayı piyasasında da kazanılabileceğini ancak fırsatların iyi değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapıyorlar.
Borsada son 9 gün içerisinde hisse senetlerinde yaşanan erime, “felaket” senaryoları, bir çok hisse sahibinin zararına da olsa pozisyonunu bozarak parasından geri kalanını kurtarma telaşına itti. Uzun vadeli yatırımcı olduğunu iddia edenler dahi gözlenen düşüş psikolojisi ile bir anda kısa vadeli yatırımcılara dönüştü. Karamsarlığa kapılarak hisse senetlerini neden ve ne kadar süreyle aldıklarını unuttular. Böylece gönüllü olarak para kaybedenlerin sayısı arttı.
Borsada özellikle “zamanlama” tuzağına düşenler, ciddi kayıplara uğradı. İnsanlar çöküş dönemlerinde hisse senetlerine yatırım yapmayı tehlikeli bularak satarken aslında tehlikenin sadece satmaya çalıştıkları “zaman” olduğunu kaçırmaktalar.
Hisse senetlerindeki hareketlere bakıldığında, Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin yüzde 40’ının piyasa değerlerinin altına kaydığı görüldü.
110 ŞİRKET 1 TL’NİN ALTINDA İŞLEM GÖRÜYOR
Borsadaki 186 şirket cuma kapanışına göre defter değerinin altında bulunurken 110 şirket 1 TL’nin altına kaydı. BIST 50 Endeksinde ise 18 şirket piyasa değerinin altında işlem görüyor. Bankalar, holdingler, enerji şirketleri defter değerinin altında işlem gören şirketler listesinin başında geliyor.
Banka ve holding hisselerinin en fazla düşen hisseler olmasının nedeni derinliği yüksek likiditesi bol hisseler olmalarından kaynaklanıyor. Endeksin düşüşünde de çıkışında da bu hisseler öncü. Puslu havalarda ilk çıkılan hisseler olmalarına rağmen, yükselişlerde de ilk alınan hisseler oluyorlar. Borsadaki dalgalanmaları fırsata çevirmeyi düşünenler için fırsat yaratıyorlar.
Yatırımcı üzgün
Geçtiğimiz perşembe günü Borsa, 140. yılını kutladı. 1873 yılında Dersaadet Borsası adıyla kurulduktan sonra üst üste gelen savaşlar ve sonrasında kurulan yeni cumhuriyet döneminde resmi olarak varlığını koruduysa da aktif bir varlık gösteremedi. Bu süreç İMKB’nin kurulması ile ciddi bir değişim yaşadı. İMKB ise bu yıl Borsa İstanbul’a dönüşürken önüne büyüme hedefi koyuyor.
Borsanın 140. yılı kapsamında geçtiğimiz perşembe akşamı bir resepsiyon düzenlendi. Gecede konuşan Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Turhan, 3 Nisan 2013 tarihinde şirketleştiklerini belirtirken geçen süre zarfında yapılanlara değindi.
Dar ve sığ bir piyasa
Borsa İstanbul’a geçişle birlikte önce Altın Borsası’nın ardından da VOB’u bünyelerine aldıklarını, bu şekilde Türkiye’nin borsası hedefini hayata geçirmiş oldukların belirtti. Ancak Borsa İstanbul 140. yılını coşkuyla kutlarken yatırımcıları bir hayli üzgün.
Sonuçları hüsran olan halka arzlar, giderilemeyen mağduriyetler, dar ve sığ bir piyasa, yabancı ağırlığı ile dışa bağlı bir borsa ve giderek sermaye piyasalarından uzaklaşan bireysel yatırımcılar. Tüm zorluklara karşın İstanbul Finans Merkezi Projesi kapsamında öne konan hedeflerin yerine getirilmesi için çalışmaların devam ettiği belirtilmekte. (ZEYNEP AKTAŞ / MİLLİYET)