Borsayı nasıl bir hafta bekliyor

Merkez Bankası'nın açıklaması, düşük bankacılık kârlarını gölgede bıraktı

Geçen haftaki analizimizde bankaların geçen yıla göre oldukça düşük kâr açıklayacaklarını, ABD Merkez Bankası’nın (FED) 10 milyar dolarlık tahvil alım kesintisine gideceğini ve istihdam piyasasında yüksek bir veri beklendiğini belirtmiş, bu gelişmelere paralel teknik bir düzeltme hareketinin olabileceğini ifade etmiştik.
 
Beklediğimiz veriler gerçekleşti. Ancak özellikle seçimler sonrası yaşanan Borsa endeks hareketleri, beklediğimizin aksine oldukça iyimser sayılabilecek şekilde yukarı yönlü oldu. Benim tahminim önce bir düzeltme ile 68 bin seviyesine kadar gerilemesi ve her yükselişte satış gelmesi yönündeydi. Bu beklentimi tersine çeviren en önemli gelişme, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın açıklamaları oldu. Merkez Bankası, son gelişmelerden sonra iyimser bir süreç yaşayan gelişmekte olan piyasa hareketleri ve seçimin ardından siyasi anlamda önemli belirsizliklerin ortadan kalkması neticesinde faiz indirimlerinin gelebileceğini açıkladı.
 
Borsa, 30 Mart seçimleri öncesi başlayan ve seçim sonuçlarının ardından devam eden alımlarla 75 bin puana kadar yükselmiş durumda. Hiç şüphesiz bankacılık hisselerinde belirgin bir kâr azalışına rağmen, Çin bankasının Tekstilbank’ı satın alma kararı ve bedelin piyasa fiyatının üstünde olması ve belirttiğimiz gelişmeler, piyasalar üzerindeki baskıyı iyice azalttı. Burada en önemli unsur, yabancı yatırımcılar, belirli sayıdaki banka ve kurumsal şirketlerde şu an düşüş istemiyor. Belki genel seçimlere kadar böyle bir stratejileri olabilir. Teknik bir düzeltme dahi bu noktada söz konusu edilmediyse, ABD verileri ve FED kararları yanında gerilimin arttığı Ukrayna-Rusya ve ABD olayları piyasaları olumsuz yönde etkilemiyorsa, fazla diyecek bir şey yok.


 
Şirketlerin açıkladıkları ilk çeyrek bilançolarına göre çimento, gübre, demir-çelik sektörü 2013’ün ilk çeyreğine göre oldukça kârlı geçirmiş durumda. Bankacılıktaki kâr düşüşü ise piyasalarda çok önemsenmedi. Geçen yıla göre yüzde 25’lik bir düşüş söz konusu. İlk çeyrek  konsolide bilançolar 12 Mayıs’a kadar açıklanmaya devam edecek. Bu sonuçlar bundan sonra hisse fiyatlarına ne ölçüde yansıyacak? Sadece bankacılık sektörü ile sınırlı mı kalacak? Zarardan kâra geçen şirketler ya da kârını önemli ölçüde artırarak sürpriz yapanlar önümüzdeki hafta önemli primler yapabilir. İlk çeyrekte yaşanan belirsizlikler ve güven kaybına rağmen şu ana kadar açıklanan bilançoların beklentilerin üstünde olumlu geldiğini, bankacılık sektöründeki kâr kaybına rağmen faiz indirim beklentilerinin ve fiyatlardaki toparlanma isteğinin yeni yabancı alımlarını getirdiği bir haftayı geride bıraktık. Bilanço beklentileri ve vade sona erdi. Ağustos ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar çok önemli bir gelişme olmaz ise piyasaların yine bu havada pozitif bir seyir izleyeceği daha güçlü bir ihtimal. 71 bin puana kadar geriledikten sonra bu kadar güçlü tepki verdiyse ve gidecek daha yüksek seviyeler de varsa 23 Mayıs’ta bir not indirimi gelse de çok önemsenmeyebilir. (Not indirimi beklentisi giderek zayıflıyor.)
 
Açıkçası kısa vadeli bir düşüş ya da düzeltme beklentisi için birçok faktörün bulunduğunu geçen hafta ayrıntısıyla açıklamıştım. Bunların neredeyse tamamı gerçekleşti. Ancak Borsa endeksi belirli sayıda yabancı yatırımcının inisiyatifinde ve onlar alım kararı verdiler. Endeks, 70 binin altına gerilemeyeceğinin sinyalini vererek 72 bin puanı ve 74 bin puanı bariz bir şekilde kırdı.
 


Piyasalar, ABD ve AB’yi eskisi gibi önemsemiyor
 
Piyasalar geçen hafta içinde yine şaşırtıcı şekilde hareket etti. Dolar, hem içeride hem de dışarıda bir sebep olmaksızın değer kaybetti. Önce çarşamba günü FED, tahvil alım miktarında 10 milyar dolarlık bir azaltım kararı verdi. Cuma günü ise tarım dışı istihdam verileri beklentilerin oldukça üstünde çıktı. İşsizlik oranı yüzde 6,3 gerilemesine rağmen piyasalarda dolar zayıf bir seyir izledi. ABD ekonomisinin toparlanma sürecini sürdürdüğüne ve istihdam piyasasındaki iyileşmeye ilişkin güçlü sinyallere rağmen ABD 10 yıllık tahvil fiyatları da yüzde 2,58 seviyesinde kalarak şaşırtmaya devam etti. Önümüzdeki hafta kritik veri sadece Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısından gelecek. Bu toplantıda da değişiklik beklenmiyor. Avrupa düşük faiz politikasına devam edecek. Petrolde 110 dolar, altın ons fiyatında ise 1.300 dolar kritik seviyeler olarak göze çarpıyor. Merkez Bankası’nın ‘faiz indirebiliriz’ açıklamalarına rağmen dolar/TL kotasyonları 2,10 seviyelerinde ve Merkez Bankası rezervleri 129 milyar düzeyinde. Bu noktada söylenebilecek en önemli şey, tüm bu olumsuzluklara rağmen piyasalar FED ve ABD verilerini artık eskisi kadar önemsemiyor denilebilir.
Selim Işıklar - Zaman