"Bir banka genel müdürünün açmazı"

Ali Ağaoğlu, Vatan’daki köşesinde Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen’i yazdı…

Gezi Parkı krizinde hedef olan Doğuş Grubu’nda Garanti Bankası da tepkilerden nasibini almış, Genel Müdür Ergun Özen’in “Ben de çapulcuyum” sözleri gündeme damgasını vurmuştu. Ancak bu öyle bir damgaydı ki, Başbakan Erdoğan’ın halka hitap konuşmalarında hem faiz lobiciliği suçlamalarına hem de sert çıkışlarına yol açmıştı. Ünlü ekonomist Ali Ağaoğlu, gelişmeleri “Bir banka genel müdürünün açmazı!” başlıklı yazısında kaleme aldı. İşte Ali Ağaoğlu’nun Vatan’daki köşe yazısı…
Düşünün bir bankanın genel müdürüsünüz ve kapınızın önüne bir grup insan gelmiş ya parasını çekmek istiyor ya da sizi protesto ediyor. Küçük, az şubeli bir banka olsanız belki sorun medyaya yansımadan halledilebilir. Ancak tüm yurt sathına yayılmış bir şube ağınız varsa ne yaparsınız?
Bankacılık çok ‘hassas’ bir iş koludur. Her şey güven üzerine kuruludur. Geçtiğimiz 3 gün iş için ABD’deydim. Dönüş yolunda New York havaalanına giderken küçücük tek katlı bir binada ‘Amalgamated Bank’ adlı bir bankanın (1923’te kurulmuş) küçücük bir şubesini görünce aklıma Türkiye’de 10 gün önce yaşananlar geldi. Banka şubesi o kadar ‘çelimsiz’, o kadar ‘küçüktü’ ki bu bankaya güvenip de kim para yatırır diye aklımdan geçirdim. Ardından aklıma ‘güven’ meselesi geldi.
Ardından bankacılık yaptığım dönemlerde Egebank’ta yaşadıklarım hafızamda canlandı. Egebank “250 dolara mevduat, 250 milyona (bugünkü 250 TL) repo” sloganıyla küçük tasarruf sahibini bankaya çekmeye çalışıyordu. Bankacılık krizi baş gösterince en fazla etkilenenlerden birisi Egebank olmuştu. Büyük tasarruf sahipleri ‘mevduat güvencesinden’ dolayı oralı bile olmazken, küçük tasarruf sahipleri şubelerde kuyruk olmuşlardı. Kuyruğu gören de eklenince en fazla ‘adı çıkan’ bankalardan biri olmuştu Egebank.
O zamanlar kriz dönemiydi. Böylesi bir durum; ortalık süt limanken bir bankanın başına gelse; sağlam bankayı bile batırabilir. Zira özellikle Türk bankalarının; mevduatları çok kısa vadeli, buna karşın alacakları (kredileri) uzun vadelidir. Bankalar; mevduat sahiplerinin parasını çektiği hızda kredilerini geri çağıramayacakları, çağırsalar bile bunları tahsil edemeyecekleri için yaşanacak likidite problemi bankaları batırabilir. Batırmasa bile ortaya çıkabilecek kredibilite kaybının telafisi çok ama çok zor olabilir.
Bütün bankacılar bunu bilir, hele ki genel müdürseniz damarlarınızda hissedersiniz. Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen’in, bankasının kapısına göstericiler geldiğinde bu sorunu ‘tatlı dille’ hal yoluna halletmek amacıyla sarf ettiği sözlerin o kişinin aleyhine kullanılmış olması kabul edilebilir bir durum değil.
Özen, kişisel olarak ‘çapulcu’ olabilir de olmayabilir de, bilmiyorum. O pozisyondaki bir kişi ‘çapulcu’ olmasa bile; kurumunun, çalışanlarının bekası; yıllarca emek verdiği yapının korunması adına bile böyle davranabilir. Bunu da anlayışla kabul edip değerlendirmek gerekir! Aksi takdirde ortaya çıkabilecek hasarı tamir etmek mümkün ol(a)mayabilirdi. Eski bir bankacı ve özellikle de “Hazineci” olarak benzer bir durumda ben de aynı tepkileri vereceğimden eminim. Özen’in tavrının; kriz yönetimi açısından değerlendirilmesinde ve buna göre tavır alınmasında, bankacılık adına büyük fayda var! (ALİ AĞAOĞLU-VATAN)