Beşiktaş'tan şehitlere saygı duruşu

Beşiktaşlı futbolcular ve teknik ekip, Dağlıca'daki saldırıda şehit olan askerlerimiz için saygı duruşunda bulundu

Beşiktaşlı futbolcular ve teknik ekip, Hakkari'nin Yüksekova ilçesi Dağlıca bölgesindeki terör saldırısında şehit olan askerler için saygı duruşunda bulundu.

Spor Toto Süper Lig'de 13 Eylül Pazar günü Medipol Başakşehir ile oynayacağı maçın hazırlıklarına bir günlük iznin ardından başlayan siyah-beyazlılar, BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde gerçekleştirilen antrenman öncesinde Türk bayrağı açarak, şehitler için bir dakikalık saygı duruşu gerçekleştirdi.

Milli takımlara giden Ersan Adem Gülüm, Oğuzhan Özyakup, Gökhan Töre, Olcay Şahan, Atiba Hutchinson, Alexander Milosevic ile Ricardo Quaresma'nın yer almadığı antrenmanda, futbolcular ısınma hareketleri ve pas çalışmalarının ardından yarım sahada çift kale maç oynadı.

"Evlatlarımızı, kardeşlerimizi kaybettik"
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş ise saygı duruşundan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, tüm ülkenin büyük bir acı yaşadığını söyledi.

Antrenman öncesi saygı duruşunda bulunduklarını ifade eden Güneş, şöyle konuştu:

"Acımız çok büyük çünkü uzun zamandır devam eden terör olayları dün doruk noktaya çıktı. Evlatlarımızı, kardeşlerimizi kaybettik. Onlara Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türkiye'ye başsağlığı diliyoruz. İnsanların hiç ölmediği, ırk, din, dil ayrımı olmadan mutlu bir şekilde yaşayacağı bir dünya ve Türkiye istiyoruz. Bizim kimseyle bir derdimiz yok ama maalesef ülkemizde giderek gerginlikler, terör artmakta. Orta Doğu bataklığının bir kısmını yine biz yaşıyoruz. Avrupa da bunları yaşamaya başladı. Dünya çok kötü bir duruma gidiyor. Bu yüzyılda bunlardan etkilenmeden yaşamak mümkün değil. Terör olaylarını azdıran ortamların ortadan kalkması için tüm yöneticilere görev düşüyor."

Birey olarak her evladın acısını yaşadıklarını vurgulayan Güneş, "Evlatlarımız ölmesin' diyoruz. Bize düşen bir görev varsa, çocuklarımıza olmuş gibi kabul ettiğimiz bu ortamda, onu yapmaya çalışırız. Burada tören yapmak, bir beyanat vermek bir anlam ifade etmiyor. Çünkü her çocuğumuzu kaybettikten sonra o ailenin ocağının söndüğünü biliyoruz. Sadece bizim çocuklarımız değil, dünyada hiçbir çocuk ölmesin, hiçbir insan ölmesin. Hukukun, kuralların oturduğu düzenli bir dünya olması gerekiyor" dedi.