"Başbakan ağır konuştu, ağladım"

T24 yazarı Doğan Akın, Milliyet ve Vatan gazetelerinin sahibi Erdoğan Demirören hakkında çok tartışılacak bir iddia ortaya attı...

Gazeteci Doğan Akın'ın haber portalı T24'teki yazısı, Erdoğan Demirören'in sahibi olduğu Milliyet ve Vatan gazetelerinde son dönemde hızlanan işten çıkarmaların perde arkasına yönelik önemli iddialar içeriyor. İşte Akın'ın, önce Hasan Cemal, ardından Can Dündar, son olarak da Derya Sazak'ın Milliyet'ten kovulması/ayrılması ile sonuçlanan sürece ilişkin çarpıcı tespitleri...
Filmi biraz geri saracağım. Milliyet'in 28 Şubat'ta yayımladığı “İmralı tutanakları” haberine gelen tepkiler üzerine Hasan Cemal gazetenin manşetini savundu ve 2 Mart'taki yazısında “herkes kendi işini yapsın” mesajını içeren yazıyı yazdı. İşte bu yazının ardından, Erdoğan Demirören, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından arandığını ve bu görüşmenin ardından “hayatında hiç kimsenin kendisine bu kadar ağır laf etmediğini, telefonu kapattıktan sonra ağladığını” çevresindeki bazı isimlerle ve o sırada Genel Yayın Yönetmeni olan Derya Sazak ile paylaştı.
AKİF BEKİ'Yİ KABUL ETMEDİ AMA...
Başbakan gerçekten Demirören'i aradı mı, aradıysa “Hasan Cemal'i at” dedi mi bilmiyorum. Ancak Demirören'in meseleyi böyle koyarak Sazak'tan “Hasan Cemal ve Can Dündar'ın işine son vermesini istediğini” biliyorum. Bu noktada Başbakan'ın, Milliyet ve Vatan gazetelerini satın aldıktan sonra Erdoğan Demirören'in kendisini aradığını ve medya grubunun başına kimi getireceğini sorduğunu, kendisinin de Akif Beki'yi tavsiye ettiğini gazetecilere açıkladığını hatırlatayım.
Sazak'ın, Demirören'in Hasan Cemal'in işine son verilmesi talebini hemen kabul etmediğini, gazetenin en etkili yazarını bir süre korumaya çalıştığını biliyoruz. Ancak bu duruma rağmen, Sazak'ın, Hasan Cemal'in gazetedeki 15 yıllık köşesi kapatıldıktan sonra 25 Mart'ta yayımlanan editoryal yazısında, patrondan kaynaklı bir sorun olmadığını iddia edebildiğini de biliyoruz. Gerçekten de Sazak, “Masum değiliz hiçbirimiz” ifadesini de kullandığı o yazıda şunları diyebildi:
“Hasan Cemal, salı günü yazılarına başlayacaktı. Başbakan’a yanıt ve ‘medyadaki sermaye yapısını’ sorgulama konusundaki ısrarı nedeniyle, yayımlamadım. Erdoğan’a yanıtını zaten 2 Mart’ta vermiştik. Erdoğan Demirören’le ilgili tercihimizi ise aylar öncesinde topluca yapmıştık. Kürt meselesinin çözüm süreciyle medyada yüzyıllık kavram olan ‘sermaye yapısı’ tartışmasının herhalde zamanı değildi! Yazıyı basmadığımdan sayın Demirören’in sonradan haberi oldu!..”
Sazak'a göre “Hasan Cemal, o yazıda ısrarın gazeteyle ‘vedalaşmak’ olacağını biliyordu. Çünkü gazetecilikte mesleki etik kadar, gazeteci-yayıncı ilişkilerini tanımlayan ‘iş etiği’ de geçerliydi.”