Arif Ünver [email protected] Arif Ünver

“Yeni Türkiye, yeni Borsa”

16 Mayıs 2016, 09:29 ---

Değerli piyasa alakadarları, bu yazımızı,  vatan topraklarını canları pahasına korumaya adamış, bu yolda canlarını feda etmiş ve feda etmeye hazır olanlara ithaf ediyorum… 

Geçtiğimiz yıl “Borsadan Uygarlığa” adlı bir kitap yazmaya çalışmış, sizlerin hizmetine sunmuştuk…

Bu noktadan hareketle, arzu edilen uygarlığa uzanan yolun borsadan ayrı düşünülemeyeceği, gelişmiş toplumlarda borsalar vasıtası ile toplumun ekonomik kalkınmadan pay almaları ve sermayeye katılımlarına olanak sağlanması, sosyo ekonomik gelişimin de son derece önemli bir sacayağı olduğu ortadadır… Elbette farkındalık seviyesi olup anlayabilenler için…

 1985 yılında Rahmetli Özal’ın talimatı ile ülkemiz ekonomisine katkı sağlaması için tesis edilen yapı, geçen 30 yıllık süreçte arzu edilen faydayı yaratamamıştır. Tabi bu neden böyle oldu sorusuna birkaç ana başlık atabiliriz;

-İlk yıllarda fiziki dolaşımdan dolayı, sahtecilik olaylarından mağdur olanlar, o vakitler, kaydi sistemden ziyade fiziki dolaşım vardı, suiistimaller oldu,

-90’lı yılların başında karşılıksız repo vakalarının kurbanı olan hisse senedi yatırımcıları, karşılıksız repo yapan ve repo dönüşlerinde sorun yaşayıp vatandaşın hisselerini habersiz satıp başkalarının repo dönüş paralarını ödemeye çalışan aktörlerin mağdur ettikleri, o zamanlar müşteri hisse portföyleri kişi bazında değil de şube bazında toplam olarak kayıt altında ve aracıların alt hesap şeklinde takibi gibi sıkıntılı bir sistem vardı,

-Faaliyetlerine devam ettiği halde, ortaklık ve mülkiyet hakkı birtakım sebeplerden dolayı ortadan kalkan, hisse senedi almış azınlıkların mağduriyetleri,

-İlerleyen zaman diliminde, halka arz seferberliği adı altında bankadan kredi dahi alamayacak bazı firmaların halka arz edilmesi ve teveccüh gösterip bu firmalara ortak olanların başlarına gelenler,

-Son dönemlerde ise, piyasa arzu edilen nitelikli derinliğe ulaşmadan, son derece sığ iken, teknolojik adımlar ile büyük para sahiplerine dolaylı olarak gelen avantajlar,

-Ek olarak, dini inancı gereği faiz ilişkilerine dair şüphelerden dolayı borsaya mesafeli duranlar,

-Diğer taraftan getiri odağı yerine komisyon odaklı piyasa dizaynı…

Yukarıdaki ana başlıklara bir de son 30 yılda 5’in üzerinde kriz tecrübesi yaşayan borsamız katılımcılarının, tabiri caizse metal yorgunluğunu artırmış ve an itibarı ile nüfus ve genel ekonomimiz içerisinde aslında borsamızın fonksiyonunun olması gerekenden çok uzak olduğu ortadadır…

Sıraladıklarımız satır başları, detaylarda daha birçok hatalar da sabittir lakin kitap olur…

Tüm bunların yarattığı negatif geribesleme, babadan oğula aktarılıyor, gezdiğimiz üniversitelerdeki gençlerin babalarından duyup bize ifade ettikleri, bizim şahit olduklarımızla örtüşüyor…

Burada bir noktayı da hatırlatmakta fayda görmekteyim; 1960 yılında sermaye piyasası hadisesinin önemine istinaden TBMM’de çalışma komisyonu tesis edilmiş ve bu komisyonun çalışmalarına kulis yapan bankalar ve Hazine’nin engel olduğu, Borsa İstanbul’un web sitesinde yer alan 25.yıl uzun versiyon belgesel filminde de ifade edilmektedir… Ben demiyorum, Borsamızın web sitesinde yer alan belgesel söylüyor…

Velhasıl arzu edilen uygarlık yolumuz Sermaye Piyasamız özelinde özkaynak enstrümanı borsası gelişmeden, Borsadan Uygarlığa giden yolda mesafe katedemeyiz… Borsa bir lüks değil ihtiyaçtır, en kısa sürede anlaşılmasını temenni ederim…

Tam da bu noktada bardağın boş tarafını tasvir ettikten sonra dolu tarafının da az olmadığını ve ülkemizin hala büyük bir şansı olduğunu düşünüyorum…

-Bardağın dolu tarafı hali hazırda İSO 1000’de yer alan firmaların yaklaşık %85’inin halka açılmayışı ve bu sitemin içerisinde yer almayışı,

-Yastık altında olanların sistemin seyircisi olup finansal sisteme entegre olmayışı,

-Ülkemizde mevcut fonlama modelinin ekonomimize patinaj yaptırdığına ilişkin farkındalığın artmış olması ve arayış içerisinde olunması,

-Birikim sahibi olan lakin dini inançları gereği, arayış içinde olmaları, mevcut borsamız toplamı içerisinde faize bulaşmış yapı %90’ın üzerindedir, bankalar, finans kuruluşları ve bilançosundan 300-400 nolu kalemleri bankalar tarafından fonlanan finans dışı firmalar, halka açık firmalarımızın önemli bir kısmı, klasik bankacılık ekosistemiyle öyle veya böyle alışveriş içerisindedir…

Bu satırbaşları da yeni bir sayfa için fırsat yaratıyor ve bu fırsata çare olabilecek Kanun ise 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’dur, maddesi ise;

 6362 SY MADDE 65 – (1) Borsaların ve piyasa işleticilerinin kuruluşuna Kurulun uygun görüşü üzerine Bakanlar Kurulu tarafından izin verilir. Bu kuruluşların faaliyete geçmesi Kurulun iznine tabidir.

Dünya da örnekleri vardır, illaki bir ülkede bir borsa olur şeklinde  kural da yoktur…

Benim aklımdan geçen bu yeni borsanın yapısına ilişkin bir kaç satırbaşını sizlerle paylaşmak isterim… Önemli olan da bu konuya dikkat çekip, ilgili çevrelerin düşünsel mesai harcamalarına ön ayak olabilmektir kanaatindeyim…

-Yeni borsada işlem görecek firmaların faiz ile herhangi bir bağının olmaması adına,  üretim odaklı faaliyet göstermeleri, 

-Üretim odaklı olan bu firmaların, kaynak ihtiyaçlarını 300-400 nolu kalemler dediğimiz borçlanma modeli yerine, 500 nolu özkaynak finansman modelini tercih etmeleri, ilerleyen süreçte doğacak/doğabilecek kaynak ihtiyaçlarını nakdi sermaye artırım modeli ile mevcut veya yeni ortaklardan karşılamaları,

-Dağıtılabilir kardan belirli bir miktarı, paydaşlarına dağıtma garantisi verenlere vergi teşviği,

-300-400 nolu kalemler ile borçlanma yapanların kottan çıkarılması,

-Bu yapıya gelip halka açılan firmalara vergi teşviği (kurumlar)

-Borsacı patron, patron borsacı olamayacak,

-Bankalar ve banka iştiraki yapılar aracılık hizmeti veremeyecekler…

 Aklıma gelen satırbaşlarını paylaştım, önemli detaylarda alt kırılımlarda vardır…

En azından üretim kökenli ve faizden arındırılmış, önceki satırlarımızda bahsettiğimiz negatif geribesleme ve inançlarından dolayı mesafeli duranlar başta olmak üzere, yakın coğrafyadan da önemli fon akımına zemin hazırlayabilecek bu yeni açılım üzerine zihinsel mesai harcanması ülkemiz açısından da büyük bir adım olacağı kanaatindeyim…

Son dönemde toplam bankacılık sisteminde %5’in üzerine çıkmış olan katılım bankacılığının da sahiplenmesi gereken bir konu olduğunu düşünmekteyim. Yakın zamanda bir katılım bankasının açılışında, Sayın Cumhurbaşkanımızın da değindiği gibi getiriniz götürünüz banka faizleri civarında olmamalı, aksi takdirde şüpheli olur bu iş, yaklaşımı, bizim ortaya koyduğumuz açılımın, katılım bankaları açısından da ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Geçtiğimiz hafta yoğunluktan katılamadığım, Borsa İstanbul Özel Pazar ve Katılım Bankacılığı orjinli etkinlik de göstermektedir ki, mevcut borsa yerine başkaca bir borsanın tesis edilmesi bence kaçınılmaz olmuştur. Piyasa aktörlerinin bu konuya mesai harcamasının ülkemiz menfaatleri açısından çok önemli olduğunu ve yaratacağı katma değerin çok büyük olup, dışa bağımlı kırılgan yapımıza da ilaç olacağını düşünmekteyim…

Sonuç olarak, ele almaya çalıştığım formatta bir pazar, mevcut Borsa çatısı altında da olabilir, lakin yeni Borsa yeni sayfa, geçmişte yaşananlardan dolayı varolan negatif geri beslemeyi de azaltır kanaatindeyim… Diğer taraftan NASDAQ açılımı ile uluslararası alemin edilgen bir parçası olmak yerine, etken ve öncelikle ülkemiz ekonomisine sermaye temini yolunda fayda sağlayacak bir yapı çok daha faydalı olur kanaatindeyim…

Hep beraber düşünelim, istişare edelim, memleket için en faydalısını bulalım, Türkiye’nin Sigortası; Sermaye Piyasası…

En derin saygılarımla…

@arfunvr

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster