Fatih Çil [email protected]

Sürdürülebilirlik Endeksleri sürdürülebilirliğe olan güveni sarsar mı?

Evet sarsar. Nasıl ki halka açılmayı hak etmeyen şirketler borsaya ve sermaye piyasalarına olan güveni sarsmışsa, bu durum da bu alandaki güveni sarsar.

Sürdürülebilirlik endeksi oluşturmanın amacı sürdürülebilir kalkınmaya, düşük karbon ekonomisine ve insani gelişmeye destek veren, DNA’sında sürdürülebilirlik olan  “yeni nesil” şirketleri bir araya getirmektir. Bu nokta asla gözden kaçırılmamalıdır. Çünkü endekslerin dışsallıkları engelleyen,  kapsayıcı ve adil olan yeni bir ekonomik kalkınma modeline geçişi kolaylaştırmada çok önemli yerleri vardır.

Bu yüzden endekslere seçilecek şirketler çok önemlidir. Şirket seçiminde büyüklük veya küçüklük ise konunun özü değildir Firmanın iş modeli, faaliyet alanı, sektörü, kurumsal kültürü ve yönetişim ilkeleri bu ayrımdan çok ama çok daha önemlidir. Ve asıl önemli olan sürdürülebilirlik prensiplerini kabul ettiğini söyleyen şirketin, toplumu da bu yönde etkilemesi ve ona bu yolda hizmet etmesidir. 

Hal böyleyken enerji verimliği, atık azaltma, rapor yazma çok değerlidir. Ancak yeterli değildir. Endeksler,  gerçekten sürdürülebilir olmayan firmaların itibar kazanmak ve kamuoyu desteği görmek üzere yer aldığı platformlar olmamalıdır. Genel olarak geleceğin dünyasında yeri olmayan, kurumsal vatandaşlığı benimsememiş, paydaşlarla ve toplumla ilişkileri zayıf, kısa dönemli kar peşinde koşan, “Purpose”  yani varlığıyla dünyayı daha iyi bir yer yapma amacı olmayan firmalara, verimlilik çalışması yaptığı için yatırım yapmak sürdürülebilirliğin yolu değildir ve olmayacaktır. Bu bilinmelidir. Hele hele şirketlerin “gelir dağılımı adaletinde bile taraf olduğu” fikri yaygınlaşma aşamasındayken konuyu hayata değmemiş kâğıtlarla, birkaç basit ölçümle geçiştirenleri buralara almak doğru bir yaklaşım olamaz.

Yatırımcılar açısından bu endeksler, insanlar sürdürülebilirlik taahhüdü olan firmalara yatırım yaparlarsa ekonominin nereye gideceğini görüp yorumlamaları çerçevesinde bir barometre görevi görmesi noktasında çok önemli bir yapılardır. Yani amaç odaklı, insani bir ekonomik kalkınma paradigmasının anahtarıdırlar. İmaj parlatılacak, kısa vadeli çıkarlar ve PR için insanoğlunun önündeki en büyük fırsat olan sürdürülebilir kalkınma şansının çarçur edildiği yer değildirler. Bu unutulmamalıdır.

Son söz: Sürdürülebilir şirket PR’ın değil, toplumun koruduğu şirkettir.

Devam edeceğiz.

@sustainableturk

Not: Finansal Kurumlar Birliği Başkan Yardımcısı Çağatay Baydar, faktoring sektörünün kamuoyundaki yanlış algısından ötürü FKB bünyesinde bu sektöre yeni ad verilmesi için çalışma yapıldığını ve bu çalışmanın sonucuna göre yeni bir unvan bulacaklarını söylüyor. Faktoringcilerin içinde olduğu sektör aslında  “Receivables Finance” alacak finansmanıdır. Bu yüzden adları  “ Alacak Değerlendirme” veya “Alacak Finansmanı” sektörü olsa daha uygun olur.