Mücevher kasada değil tende
Takı bir kadın için her zaman en özeli olmuştur. Sevginin simgesi, varlığın göstergesi, iyi ve güzel görüntünün ince işçiliğinde en önemli aksesuarlardan biri.
Altını, pırlantası ince ince işleyen “ustaların” hünerinde anlam buluyor değer büyütüyor.
Kapalıçarşı’nın ufak atölyelerinden mıhlayıcıların göz nuru döküşünden sonra parıl parıl vitrinlerinde yerini alır.
Bu ışıltılı dünyanın bir parçası olmak ve onu işlemek hiç de kolay olmasa gerek.
Ekonominin kalbinin en önemli metalarından olan altını ulaşılır kılmak adına yola koyulan genç bir girişimcinin yeni markasını ve başlayış öyküsünü öğreneceğiz.
Ama öncesinde bu kez konuğuma nasıl ulaştığımı aktarmak istiyorum.
Nişantaşı’nın tempolu günlerinden birinde bir kahve molasında mahallemizin “halası” Nezihe Vurucu masada otururken, evde maçoyu bekletmeme telaşında hızla yol alan bana seslendi.
Halanın yanında oturan Tuğçe Renda hanımla ayak üstü tanıştık.
Israr haladan olunca muhabbete eşlik ettim.
Hayatta tesadüf diye bir şey yok inancıyla başladı hoş beş.
Masamızdaki isim bir akademisyen, bir müzisyen, bir radyocu.
O zaman konu biraz daha derinleşti ortak paylaşımlar fazla olunca.
Bu arada Tuğçe’nin elindeki yüzük bir hayli dikkatimi çekti.
Çünkü öyle her zaman her yerde gördüklerimizden değildi. Bir benzerlerine rastlaşmışlığım olsa da.
Beğendiğimi dile getirince bu takıları üretenin ve tasarımının hayat arkadaşı Mehmet Fatih Dinleyici’nin olduğunu öğreniyorum.
Ve ardından röportajı kapıyorum.
Sıcağın yoğun sardığı günlerin birinde buluşuyoruz Mehmet Fatih Dinleyici ve Tuğçe Renda ile.
Marka yaratma sürecinin ne denli zor bir süreç olduğunun bilgisinden hareketle ilk röportajı kapmanın keyfinde başlıyoruz.
Ve klasik dünden güne yol alış hayat yolculuğunda iş dünyasına ilk adımın ne zaman olduğunu soruyorum.
“Gaziantep’te dünyaya geldim, orta eğitimi İstanbul”da aldım. Her çocuğun yaşadığı gibi erken yaşta Kapalıçarşı’da ilk kez altın ve pırlanta ile tanıştım. Atölyede ustaların yanında çıraklıkla geçen uzun bir süreç sonrası mıhlayıcı olabildim. Bu süreç sonrası mağazacılık serüvenim başladı. Bu kez satış noktasında yol almaya başladım. İşin hem mutfak kısmını hem mağaza kısmını öğrenme şansını yakalamış oldum. Can Kuyumculuk ile 12 yıl çalıştım. Bu süreçten sonra bu kez Türkiye Kuyumcular Odası Başkanı Norayr İşler ile çalışmaya başladım. Böylelikle milyon dolarlık ürünlerin hem üretimini hem satışını yapan bir fırmaya geçmiş oldum. Markanın Nişantaşı mağazasında satış temsilcisi olarak görev aldım.”
Çok ilginç genelde üretimde olanlar satış sahasında var olmayı tercih etmez. Siz her ikisini de yapmışsınız! Hem üretim safhası hem satış noktasında olmak nasıl bir getiri sağladı size? Yani hem mutfakta hem vitrinde olma olgusu.
“Doğru, genelde böyle bir algı söz konusu. Ancak işin A’dan Z’ye her safhasında yer almak, ürünü çok daha iyi tanımanıza ve beraberinde sunumu yapışınızda büyük bir kolaylık getiriyor. Yoğun emek getiren işin ustalığı üretim anacak satışta bir o kadar önem arz ediyor. Her ikisini bilmek ise çok daha büyük artılar katıyor. Bunun getirisinden olsa gerek, prenslere, prenseslere, ünlü isimlere servis ve satış yapma şansını yakaladım.”
Milyon dolarlık mücevherleri satmak! Pazarlama tekniği anlamında büyük bir birikim gerektiriyor sanırım. Burada en önemli nokta sizce ne?
“Deneyim ve sizin de biraz önce altını çizdiğiniz gibi ürünü iyi bilmek büyük bir artı katıyor. Elbette en önemli nokta iyi bir iletişimden geçiyor kanısındayım. İyi servis doğru ürün her zaman alıcı buluyor. Kaliteli üretim ve tasarımı sunmak zaten beraberinde kolaylıkları getiriyor bir satıcı için. Satış teknikleri konusunda da yurtdışındaki çok ünlü markaların eğitim seminerlerine katıldım. Bunların getirisini de yabana atmamam gerekiyor. Kendinize yaptığınız her yatırım verimle sonuçlanıyor. Satış tekniklerinizi geliştirdikçe ülke sınırlarını bile kolaylıkla aşabiliyorsunuz. Ki benim için de öyle oldu, uzun bir müddet Azerbaycan’da da çalışma şansını yakaladım. Daha sonra İstanbul’a döndüm.”
Peki, yeni markanız Buuj nasıl oluştu?
“Ekonomik sebeplerden ötürü çalıştığım firma kapanınca bir müddet işsiz kaldım. Bu esnada artık kendi işimin kendi patronu olma kararını aldım. Ancak bu kez pırlanta ve renkli taşlardan çok altına yönelmeye başladım. Yola çıkış noktam “mücevher kasada değil tende olmalı” düşüncesiydi. Tezgahımı evimde kurdum. Ufak ufak üretmeye başladım. Yaptığım tasarımları bu işin ustalarına ve satış noktalarına ulaştırdım. Büyük ilgi gördü. Ardından markamız oluştu. Hedef kitlemiz daha genç kitle. Tasarım ürünleri ve altını daha ulaşılır kılmayı hedefledik. Farklı ve kaliteli ürün daha uygun fiyatla buluşunca alıcı kitle de aynı şekilde değişiyor.”
Hem üretmek, hem satmak, hem tasarlamak, hem de patron olmak? İşi bayağı ilginç kılıyor sanırım.
“Doğrusu yıllarca bunu yapmayı planlamıştım. İş hayatınızdaki deneyim büyük bir birikim oluşturuyor farkında olmadan. Şu aşamada en fazla işin üretim aşamasını seviyorum. Bu bir sanat ve o sanatta iyi imzalar atmak en fazla istediğim şey, Biraz daha butik tarzı çalışmayı tercih ediyorum şu aşamada. Ama ilgi yoğun olunca ileriki aşamalarda nereye ulaşırım, kendi mağazamı açar mıyım bilmiyorum. Şu anda çok daha yeniyiz, birçok ünlü mağazada ürünler teşhir ediliyor. İşin ustalık kısmında emek harcamak büyük bir keyfi veriyor.”
Konuşmalar hızla akışta iken masada oturan Tuğçe Renda aynı zamanda markanın isim annesi bir yandan elinde telefonla resimlerimizi çekiyor.
Konu marka ve isme gelince bu kez Tuğçe Renda’ya dönüyorum.
Markanın ismi nasıl oluştu?
“Yapılan işlerin nasıl oluştuğuna tanıklık edince, aşama aşama oluşumda bir gözlemci olmak benim adıma büyük keyifti. Önce çizimler, tezgahta hayat buluşu. Bir bakıma bir mucize gibi ve büyük bir ustalık gerektiriyor. Durum böyle olunca usta ellerin mucizeleri de Buuj ismini aklıma getirdi. Kulağa hoş geliyor Fatih’te bunu beğenince böylelikle markamızın ismi oluştu.”
Tasarımları oluştururken nelere dikkat ediyorsunuz?
“Öncelikle çok fazla rastlanır ürünler yapmamaya gayret ediyorum. Trendleri yakalamayı ve farkındalık ile daha genç daha özel çizgilerle altını işlemeyi seviyorum. Her kıyafette her mekanda günde ve özel günde taşınacak takılar tasarlıyorum. Bu nedenle sınırsız oluşumlar ortaya çıkıyor. Bazen bir resim, bazen bir duygu, bazen bir bakış zihinde şekillenmeye başlıyor. Ardından çizimini yapıyorum, sonra tezgahda can buluyor. O nedenle tasarımların özel ve daha kullanılır ve daha ulaşılır olmasına özen gösteriyorum. Ama her hangi bir kriterim yok. Şu olmalı bu olmamalı diye. Beğenim olmayan hiç bir ürünü satışa koymuyorum.”
Konuşmalar esnasında ürünler masa üstünde sergileriniyor. Hepsinin ayrı ayrı oluşum öyküleri var, ancak bunları yazmaya sayfalar yetmez. Hepsini görmek gerekiyor. Diyebileceğim ise her zaman her yerde görmeye alışkın olduğumuz ürünler değil. Tasarımlar çok naif çok kibar çok ince ve her daim kullanılabilir takılar. Üstelik fiyatları da cep yakmıyor diyebilirim.
Yeni tasarımların yeni markanın oluşum öyküsünün başlangıcında tanıklık ediyor olmak doğrusu heyecanlı ve keyifli.
İşin çıraklığını yapıp ardından usta olmak ardından satışını ve sunumunu yapabilmek. Ve işin her aşamasındaki bilgi ve birikimin patronluğa ulaşanın hikayesini yazan kişiyle buluşmak hoştu.
Umarım sizler de aynı keyfi alırsınız. Evdeki tezgahta pişen altın takılar bundan sonra kasada değil tende yerini bulacaktır.
Yeni başlangıçlar hep zordur ancak yol alışı bir o kadar güzel ve coşkulu.
İyi iş her zaman çok daha kolay yol alır kanısındayım.
Sanırım bundan sonra bu ismi ve markayı daha sık duyacağız.
Herkese mutlu ve bol kazançlı bir hafta diliyorum.
-
Cüneyt05 Nisan 2024 10:33
Bizim memo omuşmu sana fatih bey.allah yolunu bahtını açık etsin güzel insan...
-
KAMİL17 Temmuz 2017 11:59
BU EL ERKEK ELİMİ?
-
Kinar papazian10 Temmuz 2017 19:12
Guzel bir sanaatin el emegi goz nuru ile ortaya Koran sanatkari ve onu bizlere aktaran guzel yazarimizin kalemine yuregine saglik
-
nezihe.nezihe.vurucu10 Temmuz 2017 15:41
Enfessss
-
05 Şubat 2018, Pazartesi
Hava Harp Okulu’nu bıraktı, iş dünyasına atıldı! İşte Okan Oğuz…
Devamını Oku -
29 Ocak 2018, Pazartesi
Türkiye’yi gezdiren adam Ali Onaran
Devamını Oku - 15 Ocak 2018, Pazartesi Devamını Oku
-
08 Ocak 2018, Pazartesi
Gazeteci, TV’ci, aşçı… On parmağında on marifet…
Devamını Oku -
18 Aralık 2017, Pazartesi
İşte Usta bir el… Bir dikiyor, pir dikiyor, iki beden inceltiyor
Devamını Oku -
11 Aralık 2017, Pazartesi
Eğlencenin kralını yaratan adam
Devamını Oku - 04 Aralık 2017, Pazartesi Devamını Oku
-
27 Kasım 2017, Pazartesi
Bu ‘koşulsuz sevgi’yi bir de hocasından dinleyin
Devamını Oku -
20 Kasım 2017, Pazartesi
Hayatı erken sırtlayan, başarının kitabını yazan isim: Özlem Kalkan
Devamını Oku - 13 Kasım 2017, Pazartesi Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
- BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
-
Basın Daveti
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği
06 Şubat 2020, 09:30
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
- Tüm Etkinlikleri Göster