Nıver Lazoğlu [email protected]

Kahve bahane, Alper Sesli şahane…

Kahve aşkı, öyle bir aşk ki. Anlatılması tanımlaması seven için bile hayli güç. Meğerse ne çok seveni varmış. 

Nereden mi biliyorum. 

Bu yıl 4’üncüsü düzenlenen İstanbul Coffee Festival (İstanbul Kahve Festivali) dünya kahve festivalleri arasında en fazla katılımcısıyla 1’inci sıraya oturdu. 

DSM Grup  tarafından  21 Eylül ve 24 Eylül  tarihlerinde Küçük Çiftlik Parkı’nda gerçekleştirilen organizasyonu bu yıl 35 bin kişi ziyaret etti. Ki, ziyaretçiler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gelini, Billal Erdoğan’ın eşi Reyyan Erdoğan’da vardı. 

Festivale 150 marka, 52 workshop ve seminer, sahnede canlı performans, sergi, tadım etkinlikleri ve Türkiye Kahve Şampiyonası ve baristaların performansları yer aldı. 

İstanbul’un kent  kültürü ve eğlence yaşamı haritasında  dolu içerikli  ve tüketici odaklı deneyim etkinliği olarak dikkat çeken organizasyonun mimarı DSM Grup Başkanı ve kurucusu Alper Sesli’yi yoğun temposu içerisinde yakaladık. 

Böylesi güzel işe imza atan bir mimarı yıllar yıllar önce tanıma şansını yakalamanın torpilinde festival alanında başlıyoruz konuşmaya. 

Elbette düne dair üç beş satır hoş muhabbet sonrası. 

"kahve bahane birlikte olmak şahane” diyor Alper Sesli. 

Türkiye’nin ilk ve tek kahve kültürü festivalini organize etmek fikri nasıl oluştu? 

“Kahve hepimiz için hayatın bir parçası, güne uyanışta, işte, dinlencede, her an her yerde. Bir gün toplantı halindeyken, yine kahvemi yudumlarken, ‘Niye böyle bir şey yapmıyoruz’ dedim ve hayata geçirdik. Kahve severlerle sektör temsilcilerini bir araya getirdik. Her yıl katlanarak büyüdük ve bugün büyük ilgi karşısında inanılmaz hoşnutuz. Bu yıl ayrıca değişikliklerden bir tanesi ise değişen döviz kurlarına rağmen festival bilet fiyatları politikamız çerçevesinde festival takipçileri için ulaşılabilir ve tutarlı bir bantta satabilmek için organizatör firma olarak yaşama geçirdiğimiz dsmticket.com. dsmbilet.com adresindeki Dream Sales Machine isimli elektronik bilet satış ve Pazar yeri uygulamalarını hayata geçirdik. Böylece ekip olarak, festivalin tutarlı ücretinin üzerine ödenen ek maliyeti kaldırmayı başardık. Artık hizmet ücreti ve teslim ücretleri olmaksızın fiyatı neyse onun satın alındığı bir bilet platformumuz oluştu. Bugün gösterilen yoğun ilginin sonucunda tüm biletlerimiz tükendi. Ve bugün katılım oranın yüksekliğiyle dünyada 1 numaraya yükselmenin keyfini yaşıyoruz. 500 yıllık kahve kültürünün bugün vücut bulduğu İstanbul Coffee Festival’e hayat veren herkese sonsuz teşekkürlerimi de belirtmeden geçemeyeceğim. Bunu bir borç bilirim diyebilirim.”

Devamı olan işlere imza atmak büyük başarı. Arkasında yoğun bir hizmet söz konusu. Yeni projeler var mı? 

Gülümsüyor bir gözüyle de etrafı kolaçan ediyor, her şey yolunda mı diye. Ve aktarıyor Alper Sesli. 

“ Olmaz mı? Yılbaşına doğru, kahve sevenler için başka bir etkinliğimiz daha olacak. Coffee Weekend Barista Clash.  Çok ilginç bir yarışma gerçekleşecek. Şimdiden heyecanlanıyorum. Ayrıca, 3’üncü dalga kahve dükkanlarımız, artizan kavurmacılarımız için ise Coffee Weekend 3rd Wave projemizde hem profesyonel hem tüketici etkinlikleri pek yakında gerçekleşecek. Öte yandan acı festivalini hayata geçirmek için çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. O da daha önce yapılmamış bir etkinlik olarak dikkat çekecektir. Yine farklı olarak, iyi  yaşam festivali ve spor ayakkabı festivallide sırada…”

Bu kadar ses getiren işlere imza atmak başlı başına bir olay. Güvenlikten, temizliğe, her boyutuyla zorlu bir iş değil mi. Her detayla ayrı ayrı ilgilenmek. 

”Evet, organizasyon işi öyle bir iş. Hizmet sektöründe olmak hizmet sunabilmek hem de en iyisini uygulamak bir zorunluluk. Çünkü herkes iyi hizmeti hak ediyor. Bunun için de detaylar önem arz ediyor. İşimizin en önemli parçası. Deneyimler sizi en iyiyi sunma konusunu mecbur kılıyor.” 

Deneyim demişken, bu iş nasıl başladı desem?

“Yıllar yıllar olmuş.Yıldız Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nde okurken, okulun dağcılık kulübüne katıldım. Dağcılık yapmaya başladım. İşi biraz daha öte taşıyıp dağ tırmanışları için rehberlik yaptım. Okulu bitirdim, hocalarım, ‘Bize söz ver, makina mühendisi olmayacağına dair, ancak seni öyle mezun ederiz’ dediler. Ben de hocalarıma verdiğim sözü tuttum ve kendi mesleğimi yapmadım. Ardından 4 dağcı arkadaş bir araya geldik ve Dağ Sporları Merkezi’ni (DSM) kurduk. Sonrası bir tek ben kaldım işin başında ve olayı daha çok organizasyona dönüştürdük. Ve yapılmayan ne varsa onu hayata geçirmek için çalıştık. Hayal edilen fikirler DSM ile can buldu. Kurumsal firmalara hizmet sunduk ve sunmaya devam ediyoruz. O kadar çok organizasyona imza attık ki, şimdi saymaya kalksam süremiz yetmez. Ama şöyle özetleyebilirim ki,  denizaltında dediler denizin altında yaptık, gökyüzü dediler gökyüzünde yaptık, yani olmayan ne varsa onu yaptık. Yaklaşık 20 yılda sayısız ve inanılmaz işlere imza attık. Ve atmaya devam edeceğiz.”

Bu esnada kahve festivalinde kahveleri de yudumluyoruz ara ara soluklanarak ama diğer yandan zaman kısıtlı, uçaktan iner inmez işinin başına geçen Alper Sesli’yi çok da yormak istemiyorum. Ama serde gazetecilik var ya sorular da bitmiyor ki… 

Bu arada önemli bir adım artık Londra’da şirketiniz var değil mi? 

”Bir yıl önce böyle bir karar alıp, bu kadar deneyimi neden yurtdışında da kullanmayım düşüncesinden hareketle İngiltere’ye taşındım. Şirketi kurdum. Hizmet ihracatı yaptım diyelim. Trendleri yakından takip ediyorum. Önümüzdeki yıl sınırları daha da aşıp Amerika”da olmayı amaçlıyorum.” 

Vay süper. Hem de ne aşmak. Londra’da da ses getiren işler geliyor desenize… 

”Umarım öyle olacaktır onun için de çalışıyoruz. Önümüzdeki yıl Londra”da Gastronomi Festivali düzenleyeceğiz. İlginç bir iş olacaktır eminim. Çatısı kurulmamış işlere koşturuyorum. Sürekli iyi fikirler yaratıp ardından hayata geçirmek işi güzel ve mutlu kılıyor.”

Bu denli başarılı olmayı neye borçlusunuz desem?

“İşin her daim başında olmak, patron olmayıp hem masada hem sahada olmak, yaratım ve uygulama hepsi iyi bir ekiple ilintili. Ajansta çalışan 40 kişi var. Elbet bu rakam hizmet sunduğunuz organizasyon noktasında çok daha büyük rakamlara ulaşıyor. Ama her şeyden ötesi yaptığımız her iş çok da para kaybettiriyor, bu yıllara dek çok battık çıktık. Ama içinizdeki heyecan bitmeyince, ardından vazgeçmeyince, zor şartlar kolay hale dönüşüyor diye yanıtlayabilirim. Müteşebbis olmak da bu sanırım.” 

İş dünyasına hizmet götürmek ve bunu tüketiciyle buluşturmak farklı sektörlerde farklı platformlarda hatta sınırları açıp başka bir ülke de var olabilmek. Müthiş. 

Bu denli heyecanlı işleri yapan bir isim Alper Sesli, festivalde bir patron değil de bir çalışan gibiydi. Yıllar öncesindeki içtenliği ve mütevazılığından hiç bir şey kaybetmeden inanılmaz yol almış. 

Festival sahası dolmaya başladı. O da ne ani İstanbul sağanağı başladı. Şimdi ne olacak derken, bir anda herkes sığınacak bir köşe bulup çekiliyor. Ama Alper Sesli yağmur altında çimler üzerindeki minderleri topluyor. 

Çok da alışkın olmadığımız bir patron olmadığını bir kez daha gözler önüne seriyor. O esnadan bir kare resme yansıyor. İstesem olmayacak bir kareyi yakalamanın keyfinde röportaja noktayı koyuyorum. 

Sonra yeniden doğan güneşin ısıttığı Coffee Festivali’nde stantları dolaşıyorum. Tanıdık o kadar çok isim var ki. Her standa bir kahve molası ve sohbetlere dalıyorum. 

Hem stant açan firmalar hem de katılımcılar öylesi mutlu ki sosyal medya da inanılmaz paylaşımlara tanıklık ediyorum. 

Sahne alan sanatçılar, ayrı bir soluk aldırırken, akan saatlerin vazgeçilmezi kahveler su misali akıyor boğazdan. 

Hoşnut ayrılıyorum kahvenin hem tadını hem sohbetini yaşamanın büyük hazzında. 

Her ne kadar yaşanılanları kelimelerle dile getirmek biraz cılız kalsa da siz hep kahveyle kalın emi…