İtalya’nın kayıp çağı başlıyor
Avrupa’yı daha önce sarsan Yunanistan ve İspanyol krizlerinden sonra şimdi de İtalya’nın ekonomik durumu küresel piyasalarda endişe yaratıyor. AB’nin 3. büyük ekonomisi Roma yönetiminin biriken kamu borcu stoğu, yavaş büyüme ve yüksek işsizlik oranından kaynaklanan zorluklarla karşı karşıya olduğu uluslararası finans çevrelerinde son dönemde sıklıkla dile getiriliyor.
Bu doğrultuda, Capital Economics tarafından yayınlanan 27 Mart 2019 tarihli özel araştırma raporunda İtalyan ekonomisinin içerisinde bulunduğu borç krizi, ekonomik durgunluk ve geleceğe yönelik öngörüler yer alıyor. Capital Economics analistleri İtalyan ekonomisinin önümüzdeki 10 yıl boyunca üretim artışının zayıf seyretmesi ve istihdam oranının düşmesi nedeniyle büyümekte büyük sıkıntı çekeceğini öngörüyor. İtalyan kamu borcunun milli gelire oranı %131,7 ve ülke Avrupa'da borç oranı en yüksek ülkeler arasında Yunanistan'ın ardından 2. sırada bulunuyor. Bu nedenle büyümede yaşanan sıkıntı nedeniyle kamu borç stoğunun artmaya devam edeceği ve bir noktada sürdürülemez hale geleceği tahmin ediliyor. Bu durumun daha önceki Euro Bölgesi krizlerinden daha büyük bir soruna yol açması ve tek para birimini tehlikeye atması bekleniyor.
Her ne kadar İtalya sürekli bir ekonomik durgunluk içerisinde olmasa da 1990’ların ortalarından itibaren ABD gibi büyük ekonomilerin gerisinde yer almaya başladı. Bu gerileme büyük ölçüde katı istihdam piyasası, yeni teknolojilere yetersiz yatırım yapılması ve zayıf şirket yönetimleri gibi yapısal sorunlardan kaynaklanıyordu. İtalya’nın GSYİH’sı 2018 üçüncü çeyrekte %0,1, dördüncü çeyrekte ise %0,2 küçüldü ve ekonomi teknik olarak son beş yılda ilk kez resesyona girmiş oldu.
Avrupa Komisyonu da İtalya’nın 2019 ve 2020 yılına ilişkin büyüme tahminlerini düşürürken, hükümet politikalarının belirsizliğinin ve yüksek borçlanma maliyetlerinin resesyonu derinleştireceğini açıkladı. Komisyon 2018’de %1 büyümeden sonra bu yıl %0,2 büyüme bekliyor.
Bu kapsamda raporda, İtalyan ekonomisinin büyümesinin önümüzdeki on yıllık dönemde yılda ortalama %0 olması bekleniyor. OECD ise aynı dönem için yılda ortalama %0,6 büyüme öngörüyor. Italya’da GSYİH’nın 2020’lerin sonunda OECD’nin öngördüğünden yaklaşık %8 daha düşük olacağı tahmin ediliyor. Değişim için politik uzlaşma olmaması ve reformların sonuçlarının uzun yıllar içinde görülmesi nedeniyle hükümet reformlarının bu gidişatı tersine çeviremeyeceği ileri sürülüyor. Yeni teknolojileri uygulamakta çok ilerleme kaydedememesi nedeniyle de İtalya’nın küresel verimliliğin yeniden artmaya başlamasından çok fayda sağlayamayacağı da belirtiliyor. Ayrıca tek para bölgesinde kalmaya devam ettiği sürece sıkı parasal politikanın İtalya’nın ve rekabet gücünü kaybetmesine yol açtığı yorumları da yapılıyor.
Raporda, geçtiğimiz yirmi yıl boyunca ortalama %0 olan verimlilik artışının da önümüzdeki on yılda çok hafif bir yükselişle %0,5 olacağı ancak bu artışın istihdamdaki gerileme ile kaybolacağı da öngörülüyor. İtalya %10,5 işsizlik oranı ile Yunanistan ve İspanya’nın arkasından AB’nde en fazla işsizliğin yaşandığı üçüncü ülke konumunda bulunuyor. İtalyan nüfusu düşük doğum oranları nedeniyle gerilerken ülkenin ekonomik görünümünün kötülüğü ve politik muhalefet nedeniyle göç dalgasının da bu oranları yükselteceğinden şüphe duyuluyor. Ayrıca hükümet emeklilik yaşını düşürmeyi planlarken kadın istihdamını arttırmaya yönelik herhangi bir girişimde de bulunmuyor.
Bu çerçevede, yaklaşık on yıl sürmesi beklenen ekonomik resesyon dönemi İtalya ve Euro Bölgesi için ciddi sorunlar yaratma potansiyelini barındırıyor. Büyümeyen ve yerinde sayan bir ekonomi hükümetin halen çok yüksek olan borç stoğu ödemelerini yapmasını oldukça güçleştirirken İtalya ve diğer ülkelerdeki finansal kuruluşlar için ciddi kayıplar doğurabilecek bir borç krizini de tetikleyebilir. Bu durum İtalya’yı sürekli sert tasarruf önlemlerine ya da borçların geri ödenmemesine kadar götürebilir. Avrupa hükümetleri ise Kuzeydeki zengin AB üyesi ülkelerin ve Avrupa Merkez Bankası’nın krizdeki İtalya’yı desteklemesinin gerekliliğine yönelik zor tartışmalarla ve seçimlerle karşı karşıya kalabilir.
Sonuç olarak İtalya şu an için çıkış yolu gözükmeyen uzun dönemli ekonomik bir durgunluğa sürükleniyor. Bu durumun gelişmiş ülkelerde daha önce örneği bulunmadığı ve Japonya’nın 1990’larda yaşadığı “kayıp on yıl” döneminde bile GSYİH’sının yaklaşık %1 büyüdüğü hatırlara geliyor. İtalya’nın çıkışı olmayan uzun “kayıp çağ”ı ise şimdi başlıyor.
*Bu yazı yazarın kişisel görüşlerini yansıtmakta olup çalıştığı kurum yazıda yer alan görüş ve düşüncelerden sorumlu değildir.
-
22 Ağustos 2023, Salı
Roma umudun tecrübeye zaferidir
Devamını Oku -
11 Temmuz 2023, Salı
Bosna-Hersek Türk yatırımcıları bekliyor
Devamını Oku -
20 Haziran 2022, Pazartesi
ABD’de 2022 sonuna kadar ekonomik beklentiler
Devamını Oku -
18 Mayıs 2022, Çarşamba
Ukrayna savaşı AB ekonomisini nasıl etkiliyor? Petrol ambargosu uygulanacak mı?
Devamını Oku -
26 Ocak 2022, Çarşamba
Ukrayna’da savaş çıkar mı? Ekonomik ve siyasi sonuçları ne olur?
Devamını Oku -
05 Ocak 2022, Çarşamba
Omikron varyantı Avrupa için bir tehdit mi?
Devamını Oku - 16 Aralık 2021, Perşembe Devamını Oku
-
09 Şubat 2021, Salı
ECB üye ülkelerin borcunu silebilir mi?
Devamını Oku - 04 Şubat 2021, Perşembe Devamını Oku
-
01 Şubat 2021, Pazartesi
Avrupa’da tünelin ucunda ışık göründü mü?
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
- BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
-
Basın Daveti
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği
06 Şubat 2020, 09:30
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
- Tüm Etkinlikleri Göster