Nıver Lazoğlu [email protected] Nıver Lazoğlu

İş dünyasını bıraktı, İç dünyasına döndü...

20 Mart 2017, 09:45 ---

“O balık yürüdü, denizin yolunu tuttu, uzak bir yola, geniş bir yola düştü. Çok zahmetler çekti, fakat sonunda eminlik yurduna, selamet diyarına kavuştu” Mevlana’nın sözleriyle hayat felsefesini duruşunu işini yolunu değiştirebilmek.
Büyük bir adım büyük bir cesaret.
Herkes böylesi bir yolculuğu gerçekleştirebilir mi?
İşte bunu gerçekleştirmiş bir isim Serap Başol.
Duyguların büyük coşkusunu damlarıyla akıtan biriyle karşılaşmak doğrusu şaşırtıcı.
Kahve Dünyası’nda kahveleri yudumlarken tanıştım Serap Başol ile.
Öncelikle kitabını çıkarıyor çantasından imzalayıp uzatıyor.  “Büyülü Yol Camino”
Karşımdaki kişiyi nasıl tanımlamalıyım bilemiyorum. Uzattığı kartında Green Artist yazıyor.
Ama o bir yazar, bir ressam, bir finansçı, bir öğretmen, bir proje yöneticisi.
Serap Başol,  işte böylesi renkli bir isim.
Heyecanla başlıyor anlatmaya.

“Ankara’da dünyaya geldim, İzmir’de büyüdüm. Üniversiteyi kazanınca yeniden Ankara’ya geldim. ODTÜ İşletme mezunuyum. Babam da işletme yöneticisiydi. Sanırım onun yolundan gitmeyi tercih ettim. İş dünyasına adımı ise İstanbul’da attım. Bankacılık gelecek vaat eden bir sektördü. Bankalar özellikle işletmeden mezun olan öğrencileri alıp kendileri yetiştiriyorlardı. Ve ben de İnterbank’ta bankacılık sektörüne adım attım. Bugün baktığımda durumu dalgaların üzerinde kalmayı başaran sörfçüler olarak anlatıyorum. Sörf tahtasının üzerinde güzel kaldık ve kıyıya doğru güzel ilerledik. Bankacılık yoğun bir iş ve ilerleme şansınız yüksek. Türkiye’nin ilk özel bankacılık bölümünde yöneticilik yaptım. Doktor Vural Akışık ile çalıştım. İyi bir bankacıydı. Ardından diğer bankalardan transfer teklifleri almaya başladım. Sanba Bankası’nın teklifini kabul ettim. Fazlaca idealisttim. Bankacılık sisteminin nasıl uygulandığını, yabancı banka sistemlerini bankacılara aktarmaya başladık. Bunun için eğitimler vermeye başladık. Bankalar Birliği’ne, Marmara Üniversitesi Bankacılık Bölümlerine dersler verdik.”

Ve bir anda gözyaşları akmaya başladı.

Üstelik coşkuyla anlatırken, şaşkındım, ne yapacağımı bilemedim. Doğrusu röportajlarda çok da sık karşılaştığım bir durum değil. Düne dair bir özlemiydi, yoksa farklı bir burukluk mu?
Bir müddet konuyu değiştirme gayreti içine girdim. Kahveler tazelendi. Ardından kocaman bir gülümseme büyüttü.  Niye mi ağladı?
'Duygularımı serbest bıraktım’ diyor. Hepsi bu.

“Sörf tahtasının üstündeydim"

'Nerde kalmıştık’ deyip yeniden devam etti.

“Tüm o yaptıklarımızı düşününce ne kadar çok emek vermişiz. Bütün iş kollarında herkes çok özveriyle çalışıyor ve çalıştık. Yeni bir sektörü oluşturmak ve muazzam bir noktaya ulaştırmak. Sonra tekrar bir transfer talebi geldi. Ardından Tekfen’den bir teklif geldi. Orada genel müdür yardımcısı olarak görev aldım. Riks yönetimin başındaydım ve bankalar bana bağlıydı. İspanyollarla çok çalıştım. Tekfen’de Türk sanayicisiyle ve inşaat firmalarıyla çalışma imkanı yakaladım ve yöneticilik yeteneklerimi geliştirmeme büyük etken oldu. Bu arada bankacılık dersleri vermeye devam ettim. Yurtdışındaki banka açılışlarında bizzat görev aldım. İnternet, Sanba ve Tekfen olmak üzere 3 bankayla çalıştım. Bütün bunlar devam ederken içimde bir çağrı vardı. Sörfün üstündesin ama başka bir işe yönelik, finans dünyasının ötesinde bir hayat çağrısı, daha ruhsal ve daha duygusal bir çağrı. Ve ben o sese kulak vermeye başladım.”

Rakamlar, yöneticilik ve duygusallık.  Ardı sıra sanata yöneliş, zor bir karar değil mi? Tüm başarıları geride bırakıp başka bir sahaya yönelmek.

“Coşkulu yanın dışa vurumu diye yanıtlayabilirim. Kendi iç yolculuğuna çıkış, kendi içimdeki sorular başka bir yöne doğru çekmeye başladı. Ama hep sanata düşkünlüğüm vardı. Ama bu yöne geçiş o kadar da kolay olmadı. Bu bir süreç. Dile kolay 18 yılı geride bırakmak. Hayat rakamlardan ibaret değil diye düşününce farklı arayışlar içine girdim. Sanat Tarihi dersleri aldım, derinlemesine araştırmalara girdim. Hayat sorgulamaları ve peki ne olabilir? Yöneticilikte dışardaki gelişmeleri yakından inceleyebildim. İyi bir yönetici nasıl olunabilir, nasıl daha iletişim kurabilir konusunda bilgilerle donatıldım. Bunların büyük bir etkisi oldu. Kendini tanıma yolculuğuna adım attım. Kendimi daha mutlu kılacak bir sahada var olmayı tercih ettim. Bu bir seçim. Neye yatkınım, neyi seviyorum? En önemli sorulardı. Yanıtı bulunca tüm işleri geride bıraktım. Sanat beni çok çekti.
Ardından kendimi yazarak ifade edebileceğimi keşfettim. Şimdi hem yazıyla hem resimlerimle kendimi ifade edebiliyorum. Çok şanslıyım. Hayatta yapmak istediğim ile yaptığım arasında farklı bir ifade yöntemi var. Proje üretmeyi seviyorum. Çevre bilincim çok yüksek. Bütün bunları birleştirinci işler üstlenmeye karar verdim ve çok güzel bir hikaye ortaya çıktı. Hepsinin en önemlisi kendini tanımak. Kendini bilmek.”

Bankacılığı, hiç özlemiyor musunuz?

“Kendimi şimdi daha özgür hissediyorum.  Yaşam yolculuğumu sanatla birlikte sürdürürken bir noktada yaptığım işlerle kendimden yola çıktığımı ve oradan bütüne doğru uzandığımı fark ettim. Ürettiğim bir işe başlarken kendi deneyimimi aktarıyorum, iş bittiğinde ise daha geniş bir alana hitap ediyor.

Örneğin; mavi sularda gezinen balık resimleri ilk yapılırken benim izlenimlerimi taşıyor ancak, sergi aşamasına geldiğinde o balık haklarını arıyor, kuşlarla tanışıyor, sudan çıkıyor,  evrim geçiriyor ve gökyüzüne yöneliyor.
Bu yüzden işlerimin mesajı var, manası var, beni aşan ve izleyenleri doyuran bir yanı var.
Sanat bence iç dünyamızı görsel güzelliklerle ifadeye yönelten sihirli bir güce sahip.
 İnsanı etkileyen bir güce.
İş dünyasından iç dünyasına yönelmenin bana kattığı güç bu.
Bu güç sayesinde izleyenin yüreğine dokunuluyor.
Değişime yol açabilecek yumuşak ve tatlı bir dokunuşla..
İyi ki sanat var!”

Sanat para kazandırıyor mu?

“Hayır, maalesef. Para bankacılıktan geldi, o sektör beni besledi, halen daha doyuruyor. Ama şimdi yaptığım işler para kazandırmıyor, tamamıyla gönül işi. Yıllarca İTÜ Mimarlık bölümünde Atık Sanat Olur mu? projesinden hareketle dersler verdim. Birçok önemli resim sergilerine katıldım. Bütün bunları birer ödül olarak değerlendiriyorum. Ki bunların karşılığı yok.”

Peki başka neler yapmak istiyorsunuz?

“Yazmaya ve resme devam edeceğim. Ama yeni projeler de var olmayı istiyorum. Resim yapıp bir sergide duvara asmak değil amacım. Hep daha temalı mesajlarla var olmayı tercih ediyorum. İnsanların sanatı ilk ürettiği zamanları merak ediyorum ve bunları araştırmaya başladım. Resim benim için bir anlatım biçimi. Çok seviyorum resim yapmayı. Yolculukları seviyorum.
Ama hepsinin bütününde dünya kültürünü yansıtmaya çalışıyorum. Sanatta bir trans alanı var, orada olmayı seviyorum.  Yapılan sanatın farkındalık yaratması çok önemli. Bir tohum ekiyorum, sonra filizleniyor. Bundan ötürü çok memnun oluyorum. Yarının neler getireceğini bilemiyorum. Yeşil sanatın içinde olmak ve buna ilişkin bilgileri kitap haline getirmek ise yeni projem. “

Öylesi renkli bir kişilik ki. Eee üzerine benim de ne kadar konuşkan olduğum konulunca sohbet bir türlü sonlanmıyor. Bu kez noktayı konuğum Serap Başol koyuyor.
"Zaman nasıl akıyorsa, benim farkındalığımda akıyor, benle birlikte ve yaptığım işlerde onlarla beraber paralel olarak gelişiyor. Kendini buluş, bazen resimle bazen yazıyla, bazen araştırmayla."
Her röportajda farklı dünyalar keşfinde olmak büyük keyif ve büyük öğretiler hepsi.  Serop Başol resmiyle, yazılarıyla, duruşuyla felsefesiyle örnek bir isim, sizce de öyle mi?

ETİKETLER :
YORUMLAR (3)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Tulin Gursoy20 Mart 2017 23:37

    zorlu bir gecis doneminde bankacilik sektorunde ortami keyifli tutabilme yetenigi de olan cok ozel bir isim Serap Basol. isteyip basarabilmenin de guzel bir ornegi ayni zamanda.

  • yorum20 Mart 2017 13:50

    bankacılar ülkemizin en ağır koşullarda çalışan kravatlı eğitilmiş köleleri haline getirildi :(

  • realite20 Mart 2017 11:46

    ülkedeki mevcut bankacıların yüzde 90 ı mutsuz baskı altında depresyonda..inanmadıkları şeyleri inanmadıkları kişilere zorla sattırılmaya mecburlar..hiç biri gerçek fikirlerini dile getirilemiyor..çünkü sistem yukardan kurulmuş ve doğru eleştiriye tamamen kapalı..

BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster