Gökhan Ugan [email protected] Gökhan Ugan

Dövizle borçlanmada yeni dönem 2 Mayıs'ta başlıyor

30 Nisan 2018, 08:30 ---

Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların döviz cinsinden kredi kullanımlarına getirilen kısıtlamalar 2 Mayıs itibarıyla yürürlüğe giriyor. 25 Ocak 2018 tarihli ve 30312 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda ve bu Karara İlişkin Tebliğde yapılan değişikliklerle belirli kriterleri sağlayamayan Türkiye’de yerleşik kişiler bundan böyle yurt içi ve yurt dışından döviz kredisi kullanamayacak.

Yeni düzenlemelere göre 2 Mayıs itibarıyla döviz cinsinden kredi bakiyesi 15 milyon USD’nin altında olan firmalar söz konusu kredilerini döviz cinsinden yenileyemeyecek. Bu firmaların döviz cinsinden kullanabilecekleri kredi tutarı, son üç yıldaki mali tablolarında gösterilen döviz cinsinden elde edilen gelir toplamıyla sınırlı olacak. 15 milyon USD’nin üzerinde kredi bakiyesi olan firmalar ise döviz cinsinden gelir elde etmeseler bile döviz cinsinden kredi kullanmaya devam edecek.

Öyle anlaşılıyor ki kanun koyucu 15 milyon USD’nin üzerinde kredi kullanabilen ölçekteki firmaların kur risklerini yönetebildiğini, diğer firmaların ise bu işi beceremediklerini varsaymış. Düzenlemenin temelinde döviz cinsinden borç yükü artmış özel sektörü olası bir kur yükselişinden koruma ve dövize olan talebi kontrol altında tutma isteği olmasına rağmen uygulamaya ilişkin bazı eleştirilerimi bu yazıda dile getirmek istiyorum.

Döviz cinsinden borçlananlar için risk Türk Lirası'nın yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmesidir. Türk Lirası'nın değer kazanması durumunda döviz cinsinden borçlanmak firmalar için çok avantajlı olacaktır. Bu nedenle, Ocak ayında 2 Mayıs’ta yürürlüğe girecek böyle bir düzenlemenin yapılması, akıllara devlet yetkililerinin Mayıs ayından sonra dövizde bir yükseliş mi bekliyor sorusunu getirmektedir. Türk Lirası'nın korunması hususunda yürütülen mücadelenin psikolojik cephesi bakımından böyle bir izlenim yaratmak, kaygıların daha da artmasına neden olacaktır.

Diğer eleştiri getirmek istediğim nokta firmaların risk yönetimi konusunda teşvik edilmeyip, döviz cinsinden borçlanmalarına kısıtlama getirilmesidir. Devlet yetkilileri her fırsatta sermaye piyasalarının gelişmediğinden şikâyet etmektedir. Özel sektörün döviz borcuyla ilgili madem böyle bir risk tespit edildi, firmaların maruz kaldıkları kur riskini borsada işlem gören enstrümanlarla yönetmeleri konusunda zorlayıcı bir düzenleme getirilebilirdi.

Kur riskini düzgün yöneten firmalar için döviz cinsinden borçlanmak, uygun dönemlerde borçlanma maliyetlerini azaltıcı bir uygulama olabilir. Bir firma döviz cinsinden gelir elde etmese bile Türk Lirası'nın değerleneceği bir dönemde döviz cinsinden borçlanarak kârlılığını artırabilir. Türev araçlarda olası bir döviz artışına karşı alınacak pozisyon ile de zarar riski bertaraf edilmiş olur. 2 Mayıs’ta başlayacak uygulama ile sadece 15 milyon USD üzerinde kredi bakiyesi bulunan firmalar bu imkândan hiçbir sınırlamaya tabi olmadan yararlanabilecek. Üstelik alınan riske karşı herhangi bir tedbir alınıp alınmadığına da bakılmayacak. Bu durum firmalar arası rekabeti bozucu yönde etki yaratacaktır.

Aklıma takılan diğer bir soru dövize endeksli gelir elde eden firmalar ne yapacak? Örneğin Petrol Piyasası Kanunu gereğince Türkiye’de akaryakıt rafineri fiyatları petrolün uluslararası fiyatı ile dolar kuru baz alınarak oluşturulur. Bu durumda akaryakıt satarak gelir elde eden firmaların dolar kuru arttıkça gelirleri artar. Söz konusu firmalar döviz cinsinden gelir elde etmedikleri halde gelirleri dövize endekslidir. Yeni uygulama ile bu firmalar da artık döviz cinsinden borçlanamayacak.

Türev araçlardan söz etmişken, yeni düzenleme ile 15 milyon USD’nin altında döviz borcu olan firmalara “döviz gelirin kadar borçlan” kuralı getirilirken, bu firmaların döviz üzerine düzenlenen türev araçlarda alacakları kısa yönlü pozisyonlara herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Örneğin, döviz vadeli işlem sözleşmelerinde spekülatif amaçlı kısa pozisyon almış bir firma Türk Lirası değer kaybettikçe zarar edecektir. Üstelik bu zarar kullanılan kaldıraç nispetinde çok aha yüksek olacaktır. Düzenlemenin amacı firmaları kur riskinden korumak ise, türev araçlarda alınabilecek spekülatif pozisyonlarla ilgili de bir kural getirilmelidir.

Saygılarımla,

ETİKETLER :
YORUMLAR (3)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster