Ana SayfaYazarlarHikmet Baydar3. Göz’den Piyasalar
Hikmet Baydar [email protected] Hikmet Baydar

Döviz mi güçlü Türk Lirası mı?

29 Ağustos 2016, 09:39 ---

Finansgundem.com, Hikmet Baydar’la bir kat daha güçlü...

Tepeden tırnağa Ekonomist Baydar, 3.Göz’den Piyasalar köşesinde gündemin nabzını tutacak, gündem yaratacak. Müthiş bilgi birikimini ve kalemdeki ustalığını, yılların kazandırdığı tecrübeyle birleştirerek olaylara geniş bir açıdan yeni bir bakış getirecek olan Hikmet Baydar, okurlarıyla buluştu. İşte ilk yazı...

**

İnsanlar neden döviz alır? Ya ihtiyaçtan ya da yatırım amaçlı alır değil mi? Peki USD yükseldiği zaman döviz gerçekten prim yapmış mı oluyor? Ya da farkı şekilde soralım USD Türk Lirası’na karşı tüm dövizleri mi temsil ediyor? Aslında dövizle ilgili sorulacak o kadar çok şey var ki…

Önce dövize ihtiyacımız var mı, ya da döviz talebi dövizi yükseltecek boyutlarda mı bunu biraz irdeleyelim. Bunu temel analiz yaparak anlamaya çalışacağız.

TCMB tarafından açıklanan reel sektör döviz pozisyonu ile ilgili veriler bize kısa vadede reel sektörün döviz varlık ve yükümlülüğünün aynı seviyelerde olduğunu göstermektedir. Yani reel sektör kısa vadeli oynaklıklara karşı ciddi şekilde tedbirli ve yoğurdu üfleyerek yiyor. Reel sektörün son verilere göre kısa vadeli varlığı 79,756 milyon USD iken yükümlülükleri 79,809 milyon USD. Yani başabaş durumda. Hep anlatılan ise toplam yükümlülüklerin toplam varlıkların çok üzerinde olmasıdır. Burada ise şöyle bir tablo var. Reel sektörün toplam varlıkları 107,275 milyon USD iken toplam yükümlülükleri 303,158 milyon USD olup toplam açığı 195,883 milyar USD’dir. Bu farklılığın iki nedeni var. Birincisi uzun vadeli alınan krediler (düşük maliyet nedeniyle döviz tercih edilmiş), ikincisi bu kredilerle elde edilecek satış alacakları henüz rakamlara girmemiş. Çünkü bu yatırımlar ya satışı fonlamak için ya da üretim artışını sağlamak için yapılmış. Bu nakdi geri dönüşler şimdilik verilerde yok. O yüzden veriler böyle farklı çıkıyor. Bu arada verilerin 2016 Mayıs ayı itibariyle olduğunu da belirtelim. Bu arada yılın ilk altı ayında 170 milyar USD tutarından fazla dış ticaret yapmış bir ülke için bu rakam ne kadar ürkütücü takdiri size bırakıyorum.

Buradan şu sonuca varıyoruz; Reel sektörün varlık ve yükümlülük yapısı kısa vadede kurları yukarı itecek mahiyette değildir.

Gelelim dış piyasaların etkisine; Öyle ya, ya döviz kaçar giderse.. Hep bu korkuyla dövize talep yaratılmadı mı?

Türkiye net enerji ithalatçısı konumunda olan bir ülkedir. İthalatında enerjinin payı ciddi oranlardadır. Dolayısıyla enerji fiyatlarındaki değişim enerji ithalatı için döviz ihtiyacı seviyesini de doğrudan etkilemektedir. Brent petrol 40 $-126$ civarındaki fiyat seviyeleri arasında gidip gelir. Şu ara ise 50 civarlarında işlem görüyor. Bu durum Türkiye’nin lehinedir. Çünkü Türkiye, enerji ithalatına daha az

döviz ödeme avantajını yaşıyor. Böyle olunca da döviz ihtiyacı da azalıyor. Burada da kuru yukarı itmek için bahane bulamadık. O zaman başka yerleri de kurcalayalım.

“ABD faiz artırırsa dolar yükselirse” senaryosuna bakalım; FED faiz artırdığı zaman eur/usd paritesinin çok sert yükseldiğini bilmem hatırladınız mı? Ben çok net hatırlıyorum bir anda parite fırlamıştı. Bunu tercüme edersek dolar çok sert değer kaybetmişti. Yani faiz artırılırken o ülke parası değer kazanmaz aksine değer kaybeder. Faiz artırım sürecinde ABD tahvillerinin de fiyatları düşeceğinden kimse USD cinsi tahvile girmek bile istemez. Çünkü ileride daha ucuza almak da var..Yani faiz artırımı FED’in kendi ekonomisi için ayağına sıkmakla aynı.. Göreceğiz.

Yazıma başlarken o yüzden dolar tüm dövizleri mi temsil ediyor diye sordum. Çünkü döviz başka bir konu dolar başka..

Şimdi tekniğe bakalım; Dövizin Türk Lirası karşısındaki durumunu dolarla değil döviz sepetiyle inceleyeceğiz. Çünkü asıl durumu bu veri gösteriyor. Dolar değer kazanınca TL değer kaybetmiyor. Onun yerine parite ayarlaması yapıyor olabilir. Yani diğer paraların TL karşısında değeri de azalıyor olabilir. Buna çapraz parite etkisi diyoruz.

İnceleyeceğimiz grafik DVZSP1 (%50 usd+%50 eur) grafiğidir.

Bu grafiğe göre Çarşamba günü döviz sepeti 3,1612 TL seviyesini görerek bazı orta vade göstergelerin yönünü yukarı çevirmesine neden olmuş. MACD gibi sağlamcı grafikler hala yukarı dönmüş değil. Mevcut grafikler 3,1650 TL veya 3,1850 TL seviyelerine kadar bir dalgalanma yaşanabileceğini gösterse de önümüzde güçlü bir trendi olan döviz grafiği yok. Suriye’ye kara harekatı düzenleyen ve terörizme savaş açmış bir ülkenin döviz hareketi de bu kadar olabiliyorsa iyi düşünmek lazım. Şimdilik yatay seyirde dalgalanabilecek bir grafik görüyoruz. 3,10 TL seviyeleri de son derece kritik destektir. Kırılırsa tüm göstergeler aşağıya döner. 3,04 ve 3,00 TL seviyelerindeki güçlü destekler kırılırsa aşağı yeni bir trendi konuşmaya başlarız. Şimdilik yukarı yönlü dalgalanmanın yaşanıp yaşanmayacağını birlikte izleyeceğiz. Bunun için Suriye haberleri önemli rol oynayacaktır.

Bu arada belirtmekte fayda gördüğüm bir konuyu daha netleştirelim; FETÖ terör örgütünün mali piyasalarda bir oynaklık yaratmasından çekinmekteydim. Ancak örgütle ilgili her şeye anında el konulduğundan bu ihtimal şimdilik göz ardı edilebilir gibi duruyor.

Şimdilik, Suriye ve kara harekatına duyarlı bir piyasada olduğumuzu, kurlarda yukarı yönde güçlü bir trend sinyali bulunmadığını bilmemizde fayda var.

Finans Gündem ailesi arasında olmaktan mutluluk duyduğumu ve yazılarımla sizlere faydalı olmayı umut ettiğimi ifade ederek yazımı tamamlıyorum..

Sevgiyle kalın

Hikmet Baydar

3. Göz Danışmanlık

CEO

Not: Okur soruları Hikmet Baydar tarafından cevaplandırılacaktır.

[email protected]

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster