Mehmet Bingöl [email protected] Mehmet Bingöl

Beşiktaş’ın şampiyonluğu... Ve stadyum loca kiralarının gider yazılma konusu

31 Mayıs 2016, 11:13 ---

Premier Lig’in sürpriz şampiyonu Leicester City büyük bir başarıya imza attı. Önemli bir hikâyesi var. Küme düşmemeyi hedefleyen ve geçen yıl çıktığı ligde son anda kümede kalan takım, birlik ve beraberlik içinde ve tecrübeli antrenörü Claudio Ranieri ile bütçeleri kat be kat fazla olan Manchester City, Manchester United, Tottenham, Arsenal ve Chelsea’yi geride bıraktı.

Ülkemizde de Beşiktaş, Şenol Güneş önderliğinde şampiyonluğa ulaştı. Burada da önemli bir hikâye var. 7 yıllık aradan sonra 14. Şampiyonluğuna ulaşmasında en önemli rol, mesleki yaşamında ilk şampiyonluğunu yaşayan Şenol Güneş’e ait[1]. Şenol Güneş ile Beşiktaş’ta “2. Gordon Milne dönemi” diyebileceğimiz yeni bir dönem başladığını söyleyebiliriz[2]. Beşiktaş Kulübünün tarihsel süreci ve seyirci yapısı, Güneş’in özelliklerinin anlam kazanmasında ve uyumunda önemli bir alana sahipti. Tabii ilk yılda şampiyonluk da geldi ve yeni stadın da açılmasıyla eski yılları telafi edecek yeni bir serinin yakalanması oldukça muhtemel.

Yukarıdaki iki şampiyonluk hikâyesindeki ortak nokta, başarıdaki en büyük payın teknik direktörlerde olması:

-Claudio Ranieri, 20 Ekim 1951’de Roma’da doğdu, 64 yaşında ve 1986-1987 sezonunda Lametini’de başlayan teknik direktörlük kariyeri Leicester City’de devam ediyor.

-Şenol Güneş, 1 Haziran 1952’de Trabzon’da doğdu, 63 yaşında ve 1988-1989 sezonunda Trabzonspor’da başlayan teknik direktörlük kariyeri Beşiktaş’ta sürüyor[3].

Leicester nasıl İngiltere’de sezona bir zevk kattıysa, burada da kariyerindeki ilk lig şampiyonluğuna ulaşan Şenol Güneş’in takımına oynattığı futbol hakikaten damaklarda tat bıraktı.

Tebrikler Beşiktaş! Teşekkürler Şenol Güneş!

Şimdi de gelelim vergi mevzuatındaki güncel bir konuya: “Loca Kiralarının Gider Yazılma Konusu”

Bilindiği üzere, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan “Genel Giderler”; vergi mevzuatımızda tadadi (=sayılmış, belirtilmiş) şekilde yasa maddesinde yer alan giderler dışında kalan ve ticari organizasyona bağlı olarak yapılan muhtelif giderleri kapsar.

Genel giderlerin matrahtan indirilebilmesi için;

i-Giderle kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi arasında illiyet bağının bulunması,

ii-Giderin keyfi olmaması, yani kazancın elde edilmesi doğrultusunda yapılması,

iii-Yapılan gider karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması gerekir.

Bu kapsamda olarak işle ilgili temsil ve ağırlama giderleri vergi mevzuatı yönünden vergi matrahından indirilebilir nitelikte harcamalardır.

Dolayısıyla, yukarıda belirtilen stat locası kiralamaları şirketin kazancını arttırma amaçlı olduğu sürece temsil ve ağırlama gideri olarak kabul edilir. Başka deyişle keyfi nitelik arz etmediği sürece şirket veya bankadaki belli iş birimlerinin gerek görmesi sonucunda karar verilen bu harcamalar vergi matrahından gider unsuru olarak indirilebilir. Her ne kadar bu harcamaların mutlaka yapılması gereken zorunlu bir yönü yoksa da, bu şekilde gerçekleşen temsil ve ağırlama faaliyetleri sayesinde bankanın faaliyet hacminin ve karlılığının olumlu olarak etkileneceğinde hiçbir kuşku bulunmamaktadır.

Gelir İdaresi Başkanlığı, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi’nce verilen 20/08/2013 tarih ve 64597866-125[8-2013]-130 sayılı bir Muktezada; “Yukarıda belirtilen stat locası kiralamaları şirket tüzel kişiliğinin kendi iradesinin sonucu olup, faaliyetlerinizin yürütülmesi ve gelir elde edilmesi için zorunlu bir harcamayı gerektirmemektedir. Yurt dışından gelen müşterilerinizin bazı takımların maçlarını stattan izleyebilmeleri için loca kiralanması nedeniyle ödenecek kira bedelleri, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi esnasında yapılan bir harcama ve gider unsuru gibi görünmekle beraber geliri doğuran olayla açık ve güçlü bir illiyet bağı mevcut değildir.” denilerek yapılan harcamaların vergi matrahından indirilmemesi gerektiği belirtilmiştir.

Oysa stat locasında şirket veya bankanın müşterileri, şirket ile iş yapan diğer ilişkili tarafların (Örn. Yurt dışı kreditörler gibi) davet edilerek kullanılışı ispat ve tevsik edilmek şartıyla ve hatta zaman zaman şirketin kendi personelinin motivasyon amaçlı ağırlanması da vergi mevzuatı yönünden sorun olmaması gerekir. Bu sebeple yukarıdaki Vergi Dairesi Muktezasına katılmamaktayız.

Bizim gibi bu muktezadaki görüşlere katılmayan birçok vergi hukuku uygulamacısı vardır. Neden bu görüşlere katılmamaktadırlar?

“Hem Kurumlar Vergisi Kanunu hem de Gelir Vergisi Kanunu’na göre, kurum kazancının tespitinde indirilecek giderler için esas ilke, ‘ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel gider’ olması hususudur. Ne Gelir Vergisi Kanunu ne de Kurumlar Vergisi Kanunu gider yazılacak harcamaları belli durumlar dışında genel tanımlar çerçevesinde düzenlemiştir.”

“İçinde bulunduğumuz dijital ekonomi çağında spor kulüplerinden kiralanan locaların ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan gider olmadığı görüşünü katı bir görüş olarak değerlendiriyoruz. Zira ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilebilmesi ibaresi vergilemede bu kadar dar kapsamlı değil, geniş yorumlanmalıdır. Aksi takdirde şirketlerin bayilerine, müşterilerine ve hatta personeline yapılan diğer harcamalar da bu kapsama alınabilecek hale gelebilir. Örneğin, ticari faaliyetle orantılı temsil ve ağırlama giderleri de ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan gider olmadığı iddiasıyla karşı karşıya kalabilir.”

“Bu çerçevede verilmiş ve yürürlükte bulunan Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu Kararları bulunmaktadır. 285/2 Sayılı Karar’da yer alan ‘Bedelsiz Hizmet İfaları İle İlgili Kararlar’ içinde gider yazılma ile ilgili özet aşağıdaki gibidir:

-“İşletmenin faaliyetinin idamesi için yapılan bedelsiz hizmet ifaları GVK'nın 40. Maddesi çerçevesinde genel gider niteliğinde olmak şartıyla Katma Değer Vergisi’nin konusuna girmez (şirketin müşterilerine ücretsiz yemek vermesi, seyahat ve ikametlerinin sağlanması).”

“Bu yaklaşımı destekler nitelikte, Gelir İdaresi 21.08.2013 tarih ve 38418978-120[40-12/14]-891 sayılı Özelgesi’nde ‘bir masrafın genel gider adı altında gider yazılabilmesi için, genel giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir” görüşünde olduğunu açıklamıştır.”

“Söz konusu yaklaşımı devam ettirmek bizlere yürürlükten kaldırılan eski Türk Ticaret Kanunu’nda geçerli olan ultra vires kuralını, diğer bir deyişle bir şirketin ana sözleşmesindeki ana faaliyet konusu dışında faaliyette bulunmama yasağı uygulamasını hatırlatmaktadır. Yeni Türk Ticaret Kanunu ile bu uygulama kaldırılmış ve şirketlerin faaliyet alanları ana faaliyet konusu ile sınırlanır olmaktan çıkmıştır.”

“Dolayısıyla, vergi yükümlüsü kurumların yaptıkları harcamaların- giderin ticari kazancın elde edilmesi ve idamesinin arasındaki ‘neden–sonuç ilişkisi’ kurulduğu sürece kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerektiği kanaatindeyiz. Bu nedenle, sportif bir faaliyeti mevcut veya olası müşterilerini kiraladığı locaya belirli (ticari ilişkileri ve olası iş potansiyeli gibi) kriterlere göre davet etmek suretiyle ağırlayan Kurum’un, bu giderlerinin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olduğunu, masrafla iş arasında açık, güçlü bir neden–sonuç ilişkisi olduğu durumlarda, söz konusu harcamanın ticari faaliyet ölçüsü çerçevesinde gerçekleştirildiğinden, gider olarak dikkate alınmasına yeterli olduğu kanaatindeyiz”[4].

Yukarıda açıklamalara göre; şirketlerin faaliyeti ile ilgili olarak yapılan temsil ve ağırlama giderleri “genel giderler” kapsamında gider yazılır(Gelir Vergisi Kanunu, Madde: 40/1). Bu çerçevede yapılan stadyum veya salon loca kiralama harcamalarının bir yandan şirketin ticari faaliyetine katkı yapması, diğer yandan ise harcama tutarlarının şirketin/bankanın faaliyet alanı ve büyüklüğü ile paralellik arz etmesi gerekir. Böyle olduğu sürece de temsil ve ağırlama giderleri tertibinden kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider unsuru olarak dikkate alınırlar.

Sonuç olarak; ülkede toplanan yıllık Kurumlar Vergisi’nin hemen hemen yarıdan fazlasını ödeyen bankalar ile Borsa İstanbul’da kayıtlı halka açık şirketlerin futbol stadı ve basketbol salonlarındaki loca/koltuk ödemelerinin “temsil ve ağırlama gideri” olarak, diğer şirket masrafları gibi vergi matahından indirilmesinde bir sorun olmaması gerekir. Yeter ki, loca ve koltuklarda ağırlanan/toplantı yapılan kişiler şirketin faaliyeti ile ilgisi olan kişiler olsun ve hatta motivasyon/ödüllendirme çerçevesinde kendi personeli dahi olsun. Zira amaç, şirket kazancını arttırmak ve daha fazla Kurumlar Vergisi ödemek. Geniş faaliyet alanları, büyük ciroları, çok sayıda personeli ve yıllık kazançlarıyla ülke ekonomisinde önemli yer tutan bu kurumların bir anlamda spora katkı da sağlayan bahse konu masraflarının gider kaydedilmesinde bize göre vergi mevzuatı yönünden bir aykırılık görünmemektedir.

[1] Şampiyonluk Emek İster, Müslüm Gülhan, http://www.birgun.net/haber-detay/sampiyonluk-emek-ister-112947.html

[2] Hulusi Özdurmaz-Gürler Akgün, BJK TV,  “En Baba Kartal Hulusi Baba ile Beşiktaş” programı, Aralık/2015

[3] Ranieri ve Şenol Güneş, Müslüm Gülhan, http://www.birgun.net/haber-detay/ranieri-ve-senol-gunes-104191.html

[4] Abdülkadir Kahraman, Özelgeler ve Verginin Kanuniliği Sorunsalı, KPMG Vergi, http://www.kpmgvergi.com/Blog/Pages/FullBlog.aspx?article=417, 09.03.2015

ETİKETLER :
YORUMLAR (2)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster