Nıver Lazoğlu [email protected] Nıver Lazoğlu

Başarıya giden yolun biletini satıyor!

10 Nisan 2017, 09:01 ---

Siz kimsiniz?

Kim olmak istiyorsunuz?

Başkaları tarafından nasıl algılanmak istiyorsunuz?

Bu kez sorular bu hafta ki konuğumdan geliyor. " İşin özü bu sorulara yanıt vermek” diyor Türkiye’nin ilk zarafet akedemisinin kurucusu ve uzmanı Gökhan Dumanlı.

Yeni bir iş sahasını yaratıp bu sahada parlayan bir iş adamı bir eğitmen, bir koç, bir yazar Gökhan Dumanlı, üstelikte çok genç.

Öğrencileri ise siyasiler, ünlüler, kurumlar, kamu kuruluşları, dernekler, iş adamları, üniversiteliler.

Anlayacağınız 7'den 70’e…

Öylesine yoğun bir tempoda çalışıyor ki, vakti yok. Ama röportajı kapıyorum.

Yaşasın…

İstanbul’un griye bürünmüş baharında yağmur damlarını bırakırken ofisimde bir aradayız. Kapıyı açar açmaz Maço ve beni kucaklayan gülümsemesiyle aydınlanıyor atmosfer.

Tam bir beyefendi.

Gözlerinin içi parlıyor.

Ne içersiniz ne ikram edeyim diyorum, kocaman gülümsemesiyle

“Sade kahve” diyor.

"Huzur var ortamda, tam bir iş kadınısınız" diye ekliyor.

Masamdayım kahveler yudumlanırken, başlıyoruz sohbete.

Türkiye’nin ilk ve tek zarafet akademisinin kurucusuna ilk sorum.

Zarafet nedir?

“Arapça zarfdan türetilmiş. Bir şeyin dış görüntüsünü kapsıyor. Dış görüntüsü çok önemli ama içi de dışı kadar güzel olduğunda zarafet insanlara geçer. Önce hissetmeden sonra ise öğrenmeden geçer. Sosyal yaşamda nezaketli olmayı, iş yaşamında iş etiketini ve kamusal yaşamda da protokol kurallarını ifade eder. Hem toplumsal, hem de bireysel ve kurumsal alanda daha güçlü daha saygın, daha başarılı ve daha profesyonel olmak için bu kuralların bütününe başvurmak gerekliliği.”

Toplumsal algının ürkekliğinden midir, karşımdaki kişinin bir uzman olmasındanmıdır, bilinmez kendime yöneliyorum. Bu durumu sezer misali.

“Siz de zarafet var. Üstelik bu öylesi doğal ki. Ayrıca karşımda tam bir iş kadını var, her tavrınızdan akıyor. Kahveniz bile sade”diyor.

Sade kahve?

İş toplantılarının içeceği sade kahvedir, sohbetin ise “sütlü kahve”

Vay iyiymiş.

Kendi işinizi ve sektörünüzü yaratmak ve bu denli tanınır olmak nasıl bir duygu?

“Öncelikle işime aşığım, düşlerime ve işime çok inandım. Şimdi o noktada olmanın mutluluğundayım. Herşeyin özünü sevgi oluşturuyor. Sevgiyle sarılmak ve şükretmek başarıyı beraberinde getiriyor. Tanınırlığımı ise iletişimim kuvetli olmasına bağlıyorum. Kendin olmayı kendin gibi durmayı becerince başka hiç bir şey yapmanıza gerek kalmıyor. “

 

Bu işe nasıl başladınız?

“Lise biter bitmez işe adım attım ve güzellik fuarında halkla ilişkiler yapmaya başladım. Bu işim 5 yıl sürdü. Ardından üniversiteye gitme kararı aldım ve Aydın Üniversitesi İnsan Kaynakları Bölümü’nden mezun oldum. Okurken de çalıştım. Sonrası Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi’ni bitirdim. Ve Halkla İlişkiler masterı yaptım. Şimdi ise Marmara Üniversitesi’nde doktoraya başlıyorum. Üniversiteden mezuniyet sonrası yurtdışına gitme kararı aldım. İsviçre, Almanya, Fransa, Hollanda’da hem kaldım hem de eğitim konusunda kendimi bilgiyle donattım. Türkiye’ye döndüğümde bir ajans kurdum. İşin başındayken, bu ülkeye zarafeti anlatacağım diye yola koyuldum. Yaptığım araştırmalarda Türkiye de daha önce bu konuda bir şirket olmadığını öğrendim. Neden ben yapmayayım dedim ve ortağım Mikail Coşar ile birlikte Zarafet Akademi’yi kurdum. Bugün tam 5 yıl olmuş. “

"Türkiye'nin tek zarafet uzmanı" diye anılıyorsunuz. Neler yapıyorsunuz, biraz anlatabilir misiniz?

“Bizler başarıya giden yolun biletini satıyoruz. Zarafet okulumuzde kuralları akademik bilgilerin ışığında aktarıyoruz. Kuralları bilmiyorsan başarıya ulaşmak mümkün değil. Aslında bu iş bir değişim hikayesi değil, akedemik bilginin paylaşımı. İletişimin incelikleri, kimle konuşuyorum, nasıl konuşmalıyım, nasıl oturmalıyım, nasıl giyinmeliyim, nasıl bakmalıyım gibi gibi. Tek başına iyi giyinmek, tek başına iyi bir CV’ye sahip olmak bir şey sağlamıyor. Beden dili, iletişim, sosyal zarafetin konusu. Yürüyüş, duruş, beden dilini kullanma şekli tanışma tanıştırma adabı, masa kültürü ve konular çok geniş, çorba içmeden balık yemeye kadar, imaj yönetimini anlatıyorum, konuşma estetiğini anlatıyorum, vurgu tonlama ve nüans .Yüzde 60 beden dili, yüzde 30 ses tonu, yüzde 10 da kullandığınız kelimeler, standart kelimeler mi, yoksa secilmiş kelimeler mi? Bütün bunlar çok önemli. Her detay başka bir kapının anahtarı gibi. Protokol, protokol adabı, duruş, tokalaşma, selamlama gibi gibi.”

Öğrencileriniz kimler?

“Türkiye’nin her yerine koşuyorum, Bursa, Şanlıurfa, Konya. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), GAP Özel İdaresi, Çelebi Holding gibi... İş dünyasına, siyasetçilere, ünlülere, cemiyet üyelerine, akademisyenlere, üniversite öğrencilerine, kurumlara, meslek kuruluşlarına, finans sektöründen, inşaata, tekstilden, otomobile, derneklere, kişilere... İsimlerini saymakla biteremem. Kısaca 7’den 70’e. Her yere yetişmeye çalışıyorum. Yoğun bir ilgi söz konusu. Ayrıca seminerler düzenliyoruz, Eğitimden eğitime koşuyorum.

Bu arada iki günlük yoğunlaştırılmış uygulamalı eğitim de veriyoruz. Protokol eğitimine büyük talep söz konusu. İş yemeğinde ne tür yemeklerin sipariş verilmesinden tutun da kişisel hijyen ve bakıma kadar tüm detaylar konusunda bilgileri aktarıyoruz. Hem iş yaşamı hem sosyal yaşamda olması gerekenler teker teker sunuluyor. “

Söz tavır davranışlardaki incelikler…

Oturduğum yerde biraz daha düzeliyorum. Konuğuma ve yaptığı işe olan saygım ve şaşkınlığında. Beden dilini öyle ustalıkla kullanıyor ve öyle güzel konuşuyor ki, çok konuşan ben az konuşur daha fazlaca dinler haldeyim. Ne de olsa bir uzman var karşımda. Yanıtını almaktan çekindiğim bir soru bu kez özel.

Zarafet var mı ben de hocam?

“Kendi doğallığınızdasınız, konuşurken estetik ve zarifsiniz, kendinize has bir giyim tarzınız var ama şık, fazlaca kadın ve kadın ve iş dünyanızda güven ve başarı olgusunu yansıtıyorsunuz. Bütün bunların altını çizmeden doğallığında karşıya geçiriyorsunuz. Beden dilini iyi kullanıyorsunuz. İletişim çok güçlü.”

Oh be geçer not aldım sanırım. Şimdi biraz daha rahat biraz daha keyiflliyim.

Bu esnada yanıbaşında duran çantasından kitabını çıkarıyor.

Ve Zarafet

Kitap 7’nci baskısını yapmış.

Kitabı sonra imzalayacağım diyor.

Hay hay…

Ne güzel bir olgu diye içimden geçirirken,  devamı var mı? diye soracakken, Gökhan Dumanlı’dan, “Şimdi de İş Etiketi adında bir kitap yazıyorum. Yakında o da okurlarla buluşacak. Yazmaktan da ayrı bir keyif alıyorum. Yazmaya ve öğretmeye devam edeceğim” diye yanıt geliyor.

Bu denli yoğun ilgiyi neye bağlıyorsunuz?

“İtibar kaygısı hepimizde mevcut. Bu kaygıyı gidermek istiyoruz hepimiz. Öte yandan iş dünyasında en önemli kaynağın insan kaynağı olduğu bilinci artık kişi ve kurumlar tarafından biliniyor. Ve bu sahaya yatırım yapılmaya başlandı. Çalışanın nasıl mutlu olması gerektiği konusunda kişiler bilgilenmek ve farkındalık yaratmak istiyor. İş yaşamındaki etiket, değerlere önem vermek en alt zincirden en üst zincire kadar yazılı ve sözlü kuralların anlatımında finala çabuk ulaşabiliyoruz. Her seminer her çalışma her eğitim sonrası binlerce teşekkür mailleri alıyorum. Bu sonuca ulaşmak büyük bir mutluluk. “

Saatler su misali akıyor Gökhan Dumanlı”yı dinlerken. İstanbul yağmura teslim ama ofisimizde mevsim yaza dönmüş gibi.

Güzel bir ışıltının yansımasında kelimeler içselliğinde heyacanla akıyor. Durum böyle olunca konuşmalara mola vermek zorlaşıyor.

Yoğunluğunda gelen telefonlara bile izinle bakıyor. “Her tavrın bir zarafeti vardır”cümlesini kuruyor ama duruşunda da aynı zarafet akıyor.

Bu duruşu kazanmak isteyenlere ne önerirsiniz?

“Kişi kendi kalmalı, ne yaşarsa yaşasın. Kendinden uzaklaşan kişi her şeye karşı farkındalığını yitirir, o aynaya bakıp ne durumdayım, ne hissediyorum diye kişi davranışlarını kontrol eder. Kendinizi seviyor ve sayıyorsanız kendinize özenli davranıyorsunuz demektir. Özünde sevgiyi büyütmek ve yaşatmak ve paylaşmak yatıyor. Şans yoktur hayatta, inandığını yaşar insan. Andayım ve mutluyum anı yaşıyorum bu büyük bir lutuf bunu herkes yapabilir. “

En büyük farkındalık ve başarınız ne diye sorsam?

“Zarafet artık konuşulan bir hale geldi. İçerden başlayıp dışarıya bir yolculuğa çıkarmak ve öncelikler listesinde ön sıralarda yer almayı sağlamak diyebilirim. Somut olarak değişimi birebir görmek ise en büyük ödül. Ve paha biçilmez bir gerçek. “

Aaa böyle bir meslek mi varmış diye sorusuyla başlayan ardından bu varmış ve iyi ki de varmış diye noktayı koymak. Doğrusu çok etkilendim artık çok daha iyi özümseyebiliyorum. İnanmak başarmak ayrılmaz bir ikili. Hayat detaylarda saklıdır cümlesini profesyonel iş boyutuna taşımak bu sahada yıldızlaşmak herkesin harcı değil sanırım.

İşte bunun çok özel ve güzel bir örneği.

Yaşam hızlı akarken yarına varışta inceliikler artılar kattığı bir birikimden hepimize geçecek çok fazla ders var. Önemli olan bunu adabıyla yerine getirebilmek. Hayatınızda öğretiler ve öğretenler hiç eksik olmasın.

Zarafetle kalın efendim ha bu arada daha detaylı bilgi için www.zarafetakademi.com’da bilginize...

ETİKETLER :
YORUMLAR (2)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Kınar papazıan 10 Nisan 2017 15:32

    Super

  • can yut10 Nisan 2017 14:41

    adam zarafet dersi veriyor, simsiyah giyinmiş(berbat), sakalları son derece kötü, koltukta iki büklüm oturmuş, kupayı da sapından tutmuyor. bir de "başarıya giden yolun biletini" satıyormuş, kim inanıyor bunlara?

BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster