BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaKriz bize de bulaşacak mı?----

Kriz bize de bulaşacak mı?

Kriz bize de bulaşacak mı?
22 Aralık 2014 - 07:03 www.finansgundem.com

Milliyet ekonomi yazarı Güngör Uras Rusya krizinin Türkiye'ye yansımasını kaleme aldı

ABD ve AB Rusya'ya yaptırımlara başladığından beri Rusya'dan yaşanan krizinin Türkiye'ye etkileri konuşuluyor. Düşen petrol fiyatları sevindirse de zaman geçince farklı etkilerde gözleniyor. Milliyet ekonomi yazarı Güngör Uras bugünkü köşesinde Rusya krizinin Türkiye'ye etkilerini kaleme aldı. İşte Türkiye neler yaşıyor ve Türkiye'yi neler bekliyor?

Petrol fiyatlarının ucuzlamasına pek sevindik.

- ‘Yaşadık. Petrol faturamız ve de sonunda Cari Açık (döviz açığı) küçülecek’ dedik.

- ‘ABD ve AB ülkeleri Rusya’ya ekonomik ambargo uygulamaya başladı. Biz Rusya’ya daha fazla mal satacağız’ dedik.
Petrol fiyatlarının ucuzlaması ve ekonomik ambargo Rusya ekonomisinde krize yol açtı. O zaman  görmeye başladık ki, Rusya  krizi bizi üzecek.
 Bizim Rusya’da çok sayıda iş yerimiz, çalışanımız, müteahhitlerimiz var. Rublenin değer kayıbı ve ekonominin daralması büyük zarar yol açacak.
 Biz Rusya’da doğrudan, bavul ticareti ile sınır ticareti ile büyük ölçüde mal satıyoruz. Kriz başladı, ihracat yavaşladı, bavul ticareti durdu. İhracatçı alacağını alamıyor.

- Rusya’dan yılda 4 milyon turist geliyor. Rus turistler gelemez ise turizm gelirimiz düşecek.
 Rusya ekonomisindeki çöküntü, bizim gibi ülkelerden sıcak para çıkışına yol açıyor. Döviz bulmak zorlaşıyor. Mevcut borçları çevirmek güçleşiyor.

-Rusya’daki kriz sadece Rusya’dan değil, bizim gibi ülkelerden de para kaçışına yol açıyor. Rusya’dan kaçan para Türkiye gibi ülkelere gelmiyor. Türkiye’de parası olan yabancılar da paralarını alıp kaçmaya bakıyor.

Sürat teknesinin sığ suda dalgası

Dostum Ege Cansen der ki, “Küçük ve sığ koylara giren sürat tekneleri, girerken de suları dalgalandırır, koyları alt üst eder... Çıkarken de...”
Rusya sıcak para giriş çıkışı bolca olan ülke... Türkiye de sıcak paraya muhtaç bir ülke.
Bugünkü durumu 1997’lerle 1998’lerdeki krizlerle karşılaştırmaya imkân yok. Aynı tablo yaşanır mı, yaşanmaz mı? Benzer sorunlar çıkar mı, çıkmaz mı? Ahkâm kesmek zor ama...
Gene de unutanlara yıllar önce Rusya krizi sonrasında bizim nelerle karşılaştığımızı hatırlatmakta yarar var.

Önce Asya Krizi, dünya piyasalarında bizim gibi olan ülkeleri üzdü. Asya Kaplanları diye adlandırılan ülkelerde hızlı büyüme, bu ülkelere hızlı fon akımına yol açtı.

Kaplanlar bir, bir yere serildi

Dünyada gezen dolanan fonların yarısı bu ülkelere aktı. Dış kaynağın bolluğu bu ülkelerde büyümeyi hızlandırdı. El parası ile büyümenin etkisinde ülke paralarının değerinde ve ülkelerdeki menkul ve gayrimenkul varlıkların değerinde balon oluştu.
İşte o sıralarda (bugünkü gibi) ABD faiz artırımına gidince, dolar değer kazanmaya başladı. Paralarını dolara endeksleyen Asya Kaplanları’nın ihracatları tıkandı. Sıcak paralar bu ülkelerden çıkarak dolara yöneldi. 1997 yılında Asya Krizi patlak verdi. Kaplanlar yere serildi.

1997 ve 1998’DE ÇOK ÜZÜLDÜK

1997 Asya Krizi’yle petrol ucuzladı. Petrol ucuzlayınca Rusya’nın döviz geliri azaldı. Rusya borçlarını çeviremez hale geldi. Ruble değer kaybetti. Rus ekonomisi sallanmaya başladı.
1998’de IMF Rusya için ekonomik paket hazırladı. Hükümet paketi uygulamak istemeyince IMF Rusya ile ilişkilerini dondurdu. İlişki donunca Rusya’da dövize hücum hızlandı.
Ülkeden hızlı döviz çıkışı başladı. Hükümet kamu borcunu ödeyemez duruma düştü, borcu döviz yerine ruble ile ödeyeceğini ilan etti. Rus ekonomisi çöktü. Önceleri IMF’ye kafa tutan Ruslar “Kurtar bizi IMF” demek zorunda kaldı.

Kırılgan ülke listeleri dolaşımda...

Asya ve Rusya krizleri dünya piyasalarında  riskli ülkeler kavramını ortaya çıkardı. Dünyadaki yüzer ve gezer fonları yönetenler Türkiye’yi de Rusya gibi “kırılgan ülkeler” listesine koydukları için listedeki diğer ülkelerle birlikte Türkiye’ye de “şüphe ile” bakmaya başladılar.
Kırılgan bir ülke olarak biz de 1998 yılında döviz bulmakta zorlanmaya başladık. IMF’siz yapamaz duruma geldik. 1998 yılında başlayan zorluklar 1999 yılında arttı. 2000 yılında IMF’nin önerisi ile doları sabit tutmak için faiz serbest bırakıldı. Faiz kontroldan çıkınca 14 ay sonra 2001 Şubat ayında çıpadan vazgeçildi.
Kur çıpası (sabit döviz kuru uygulaması - doların fiyatını sabitleme) ile devalüasyon riski donduruluyor ama serbest kalan Faiz tırmanışa geçiyor. Sabit kur nedeniyle ithalat artarken, ihracat geriliyor. Döviz bulunamaz oluyor. (Genel kabul görmüş bir söylem var: “Devalüasyon ile enflasyon arasındaki fark 5 puanı geçtiğinde ekonomi krize girer” derler.)
Özetle, 1997 Asya Krizi ile 1998 Rusya Krizi “şöyle veya böyle bize de bulaştı ve bizi de üzdü”. Hem de çok çok üzdü.

YENİ TEDBİR ŞART

1997 - 1998’de Asya Kaplanları ve Rusya’yı sarsan sonra bizim gibi ülkeleri üzen gelişmelerin benzeri yaşanıyor.
- Bazı ülkelere, üretimdeki artışın üzerinde sıcak para girişi nedeniyle varlık değerlerinde, hatta faizde balonlar oluştu.
- Eskiden IMF denetimi bazı ülkelerde yabancı fon akımına güvence oluştururdu. Şimdi pek yok.
- Petrol fiyatlarında gerileme, oluşmuş dengeleri sarsıyor.
- ABD’nin faiz yükseltme ‘niyeti’ bile dolara değer kazandırıyor, fonları riskli ülkelerden kaçırıyor.
Türk ekonomisi 2000’li yıllardakinden daha güçlü bir kurumsal ve ekonomik yapıya sahip... Ne var ki, dövize bağımlılığımız devam ediyor.
- Ekonominin dönmesi için seneye en az 50 milyar dolar döviz girişi lazım.
- Mevcut borç stokunu çevirmek için 1 yılda 70 milyar dolarlık işlem yapacağız.
- İhracat ve turizm gelirlerimiz, çevredeki kriz nedeniyle azalacak.
Bütün bunlar “Kriz bize de bulaşır” paniğine yol açmamalı. Ama tedbirde yarar var. Kriz bize “bulaşmasa bile”, bizi şu veya bu ölçüde üzecek. Üzmeye başladı bile...

Şerden hayır çıkmaz

Rusya krizinin etkileri şimdilik ihracat ve turizm gelirlerindeki azalma ile Rusya’daki Türklerin karşılaştıkları sorunlar.
Türkiye’den sıcak para çıkışı yok. Şimdilik böyle bir risk de yok. Döviz girişi kesilmedi. Bütün bunlar “iyimser olmaya” imkân veriyor.
Ama unutmayalım, Rusya krizi bitmedi. “Bize bi şey olmaz a’bicim” diye yatmak yerine pozisyon almakta yarar var. Anlaşıldığı kadarı ile Merkez Bankası, Kalkınma Bakanlığı ile Hazine durumu iyi değerlendiriyor ama politikacılarımız olan biteni henüz fark edemiyor.
Kimsenin felaketinden medet umulmaz. Dostum Ege Cansen bunu yazsa, son sözü, “Şerden çıkacak hayırdan hayır gelmez” olurdu.
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)