Mustafa A. Aysan [email protected] Mustafa A. Aysan

Ekonomi iyi gitmiyor

25 Aralık 2014, 13:28 ---

Önceki “Ekonomi Nasıl Gidiyor?” sorusuna bu başlık yanıt veriyor! Önceki yazıya bir okurumun sorusu da bu yazıyı anlatıyor: “Yani çaresizlik had safhada… Yolsuzlukta dünya 3.lüğü ile ülkemize GÜVEN de kalmadı. Avrupa Birliği beklentisi de bitti. Nasıl umutlu olmalıyız?”  (Kazım)

Umutlu olabiliriz, çünkü ekonomiyi iyi yöne çevirmenin çareleri var; doğru önlemler alınırsa, kötü gidiş durdurulabilir. Çünkü ekonomideki kötü gidiş, hükümetin yaptığı yüksek harcamalardan kaynaklanıyor. Nereden ek para sağlanacağını hesaplamadan, borçlanarak, para basarak işin yürüyeceğini zanneden ekonomi yönetimi, yüksek harcamaların gerektirdiği paraları elde edemeyince, bu bozulmalar ortaya çıkıyor. Bereket versin bazen akla ve bilimsel bulgulara uyan uygulamalar yapılınca işler düzeliyor.

İçinde bulunduğumuz dönem, yanlışlar dönemi olduğu için, ümitsizliğe düşmemek gerek.

Önceki başlığı beğenen okurum (Hoca) ile “gözümüz yollarda kaldı” diye beni mutlu eden okurumuza da sonsuz teşekkürler.

Son günlerdeki olumsuz siyasal gelişmeler ekonomiyi olumsuz etkilemeye başladı. Bazı basın-yayın görevlilerinin gözaltına alındıklarının ertesi günü 15 Aralık 2014’te, Dolar fiyatı artarak, 2,41 TL ’sına kadar yükseldikten sonra da, 2,30 TL’nin üstünde dalgalanıyor. Borsa düştü, Devlet Tahvili faizi %8,50’nin üzerine çıktı. Bu gelişme, Avrupa’da devlet tahvili faizlerinin sıfıra yakın düzeyde olması ve dış borçlanmanın kolaylaşması ile petrol fiyatlarının da çok düşmesinin (Haziran’dan bu yana % 60), enflasyon baskılarının azaltılmasından sonra ortaya çıkmış olması önemlidir.

Güçlü kanıtlarla iyice desteklenmeden yapılan tutuklamalar ve siyasal kurumlarımızın huzursuzluğu giderecek çareler bulmaması, ekonominin kötü gidişini (Yükselen enflasyon ve işsizlik oranları, düşen sanayi üretimleri) ekonominin geleceği ile ilgili öngörülerimizi de etkilemiştir. Haziran’daki seçimlere kadar kaçınılmaz biçimde kötüye gidiş hızlanacak ve sonunda ekonomimizi hırpalayıcı bir kriz ortamına yaklaştıracaktır.

2013’ün son çeyreğinde %4,5. 2014’ün ilk çeyreğinde de %4,8 oranında büyümüş olan ekonomimiz, bu yılın ikinci çeyreğinde %2,2 ve üçüncü çeyreğinde de %1,7 oranında ancak büyüyebilmiştir.

Tutuklamaların yarattığı tartışmalar içinde ekonomi daha da yavaşlayacağı için, bu koşullar altında yılın son çeyreğinde büyümenin daha da yavaşlaması önlenemeyecektir. Bu beklenti gerçekleşirse, yılın tümü, % 2 büyüme oranına belki de ulaşamayacaktır. Yeni yapılan orta vadeli program hedefi olan % 3,5 yıllık büyümenin altında kalacağımız belli olmuş gibidir. Düşük büyüme hızı demek, düşük üretim, düşük gelir düzeyi ve son 3,5 yılın en yüksek düzeyine (% 10,5) yükselmiş olan Eylül ayı işsizlik oranının gelecek aylarda daha da yükselmesi demektir.

Eylül işsizlik oranı, 2013 Eylül’ündeki düzeyin  (%9,2) üzerindedir: 1,3/9,2=%14) Resmi istatistiklerimize göre Eylül 2014’te tarım-dışı alanda işsizlik oranı %13,  genç nüfusta (13-25 yaş arası) %20’ye yakındır. 2015’te işsizliğin giderek daha da artması olasılığı ufukta görünmektedir.

2013’ün ilk 11 ayında 1,2 milyar TL düzeyinde gerçekleşmiş olan devlet bütçesi açığı, 2014’ün aynı döneminde 8 kat artmış ve 11,2 milyar TL‘ye yükselmiştir. Kamu kurumlarındaki harcama hızı, herhalde Haziran başındaki milletvekili seçimlerine kadar ve hatta ondan sonra da sürecektir. Bu bütçe açığı düzeyinin 2015 sonuna kadar sürmesi beklenmektedir.  Haziran başındaki seçimden sonra artacağını tahmin ettiğimiz bu enflasyon baskısının,  önleyici önlem alınamaz ise, yıl sonuna kadar yıllık fiyat artışlarını hızlandırması olasıdır.

Dış borç düzeyi Milli Gelirinin %50’sini aşan, yüksek harcamalar nedeniyle enflasyon hızı yükselen, bütçe açığının hızla arttığı ülkemiz ekonomisinin, siyasal ve sosyal rahatsızlıklar nedeniyle ekonomik bunalıma yöneldiğini tahmin etmek zor değildir. Bu gidişi durdurarak ekonomiyi, yılda %4 -5 gibi sağlıklı ve istikrarlı bir büyüme düzeyine geri döndürmek olanağı ve bilimsel çıkış yolları kuşkusuz vardır. Ama yukarıda kısaca açıklanan ülkedeki siyasal kargaşa ortamı içinde bu önlemlerin uygulama olanakları sınırlıdır. Çünkü bu önlemleri alacak olanlar arasında bu bilimsel yöntemleri uygulamaya koyma isteği sıfıra yakındır. Çünkü ekonomimizi yöneten hükümet, ekonomimizi son 12 yılda bu ortama getiren hükümettir.  

Bu nedenle uygulama olasılığı olmayan bilimsel gerekleri biz yine de listeleyelim. Gittikçe yaklaşan kötü bir ekonomik krizi önlemek için:

1. Devletin çok para akıttığı büyük yatırım projelerinde harcamaların yavaşlatılması gerekir.

2. Büyük inşaat projelerinde aşırı rant (haksız kazançlar) oluşumu kısa sürede durdurulmalıdır.

3. Enflasyonu yavaşlatmak için en etkili araç olan faizlerin yükseltilmesine izin verilmelidir.

Bunların söylenmesi kolay, uygulanması çok zor öneriler olduğunu biliyorum. Ama ekonomimizin finansal yapısı çok bozulmuştur. Bu önlemleri biz alıp uygulamaz isek, ekonomi kendi kuralları içinde bunları gerçekleştirmenin yolunu bulacak, ama geliri sınırlı olanlarımız için yaşam daha da sancılı olacaktır.

Yeni Yıl için sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimle.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster