Levent Kerik [email protected] Levent Kerik

İlk çeyreğin ardından

01 Nisan 2015, 13:51 ---

Merhaba sevgili Borsa Gündem Ailesi. Yoğunluğum nedeniyle bir süredir ara vermek zorunda kaldığım yazılarıma tekrar başlıyorum. Sizlerle tekrar beraber olacağım için mutluyum.

Bugün ilk çeyrek sonunda genel olarak dünyada olup bitene bir göz atalım.

Avrupa tarafında Yunanistan riski baş ağrıtmaya devam ediyor. Yunanistan'ın toplam borcu 315 milyar euro. Bu meblağ da ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası'nın % 175'ine tekabül ediyor. Yunanistan 2010'da troykadan (Avrupa Birliği-Avrupa Merkez Bankası-IMF) 240 milyar euro tutarında kurtarma kredisi almıştı. Piyasaların gözü Yunanistan'ın Nisan ayı içinde yapması gereken ödemede. Böyle bir kaynak görünürde yok. Yunanistan'ın Nisan ayı içinde aynı tarihte Rusya ile görüşecek olması da işin başka bir manidar tarafı. Avrupa Birliği ile uzlaşma sağlanamayınca Yunanistan'ın Rusya ve Çin'e yaklaşarak bir denge politikası izlemesi normal.

Avrupa Merkez Bankası'nın yeni parasal genişleme politikasının etkileri Avrupa ülkelerinin ekonomik rasyolarında bebek adımları ile de olsa bir iyileştirme yaratmış görünüyor. İşin teknik ayrıntılarını incelediğimizde bazı endişeler de mevcut. ECB parasal genişleme çerçevesinde mevduat faizi olan - % 0,20'nin altında faizi olan tahvilleri almıyor. Bu durumda parasal genişlemenin açıklandığı 09 Mart 2015 tarihinde Alman tahvillerinin %28'i; bundan 1 ay sonra ise % 42'si bu kapsama giriyor. Önümüzdeki aylarda faizler düşmeye devam ederse bu oran artabilir. ECB'nin 2016 Eylül ayına kadar her ay 60 milyar euro tahvil geri alımı yaparak genişleme yapacağını biliyoruz. Önümüzdeki aylarda yukarıda saydığım gerekçeler yüzünden Alman tahvillerinin alımında problem çıkma ihtimali var. Euro'nun değer kaybetmesi ihracatçı şirketlerinin fazlalığı ve etkinliği yüzünden en çok Almanya'nın işine yarıyor. Nitekim yılbaşından bu yana %25 artışla en çok değer kazanan borsa Alman DAX Endeksi.

Asya piyasalarından Japonya'da Yen'in değer kaybı nedeniyle ihracatçı şirketler yükselişte. Genel olarak yılbaşından bu yana Asya piyaslarındaki prim % 6 civarında.

Doların güçlü kalmaya devam ettiği bu ortamda ABD borsaları ise genel yükseliş eğilimine rağmen, yılbaşından bu yana yatay seyrediyor.

Gelelim iç piyasalara; bildiğiniz gibi dün Türkiye büyüme verisi açıklandı. Büyüme TL bazında %2,9 , dolar bazında ise yükselen kur etkisi ile - % 2,8. Son yıllarda % 3'ler civarında gelen büyüme ülkemizdeki işsizlik göz önüne alındığında sıkıntılı gözüküyor. Her ne kadar geçtiğimiz yılın son aylarında iç talebi kısmaya yönelik alınan bazı tedbirler olsa da, iç tüketim kaynaklı büyüme modelinin bizi daha fazla taşıyamayacağı aşikar. Yapısal bazı değişikler yaparak üretim ve innovasyon ağırlıklı bir modele geçemediğimiz takdirde işimiz daha da zorlaşacak; önümüzdeki yıllarda istihdam, enflasyon ve büyüme konusunda risklerimiz artmaya devam edecek. Özellikle yabancı yatırımcıların Türkiye algılarının negatife dönüyor olması ve değer kaybeden TL zorlayıcı faktörler olarak ön plana çıkıyor. Yabancı sermayenin, gerek direkt gerekse portföy yatırımlarını, ABD faizlerinin yükselme olasılığının fazla olduğu bu dünya konjonktüründe, ülkemize çekebilmek için yeni bir hikaye yaratmamız gerektiğini düşünüyorum. Düşen enerji fiyatlarının yarattığı iyimserlik, yükselen döviz fiyatları nedeniyle avantaja çevrilemiyor.

Önemli risklerimizden bir tanesi de özel sektörün yaklaşık 170 milyar dolar civarında olan döviz borcu. Şimdilik büyük kurumlar ihtiyaçları olan dövizi direkt olarak Merkez Bankası'ndan karşılayabiliyor. Fakat burada geçen değerler miktar ve fiyat olarak piyasa tarafından şeffaf olarak bilinmiyor. Özel sektör firmalarımızın döviz açık pozisyonlarının ne kadarını hedge ettiklerine dair kesin bir bilgiye sahip değiliz. Özel şirketlerin döviz açık pozisyonlarını hedge edebilmeleri için, türev piyasalarda vadeli işlem sözleşmelerini veya opsiyon sözleşmelerini kullanmaları gerekiyor. Özelikle ülkemizdeki düzenli piyasalardaki (borsa) enstrüman çeşitliliği ve derinlik problemleri yüzünden, aktif olarak bu işlemlerin yapılması güçleşiyor. Açık döviz pozisyonlarının hedge edilebileceği diğer bir piyasa ise FX Piyasaları. FX Piyasalarında ise Aracı Kurumların açık pozisyonlara uyguladıkları swap maliyeti nedeniyle, pozisyonları taşımanın maliyeti artıyor. Bu yüzden reel sektör swap maliyetleri yüzünden FX Piyasalarını da kullanamıyor. Aracı Kurumların gecelik swap maliyetleri üzerinde yapacakları olumlu düzenlemeler, orta -uzun vadede kurumsal yatırımcıların da FX Piyasalarına katılmalarını kolaylaştıracaktır.

Bundan sonraki yazılarımda küresel piyasalardaki majör yatırım enstrümanları hakkında da analizlerimi paylaşacağımı belirtir, hepinize iyi günler dilerim.

[email protected]

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster