BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaRöportajlar‘Tasarruf ederek zengin olamazsınız’----

‘Tasarruf ederek zengin olamazsınız’

‘Tasarruf ederek zengin olamazsınız’
23 Kasım 2014 - 13:08 www.finansgundem.com

Habertürk’ten Kübra Par, Kapital kitabıyla dünyada fırtına gibi esen Fransız iktisatçı Thomas Piketty ile konuştu

Fransız ekonomist Thomas Piketty 20 ülkeden 200 yıllık verileri toplayarak 700 sayfalık tuğla gibi bir kitap yazdı. Vardığı sonuç basit: Eğer dedenizden hanlar hamamlar kalmadıysa, boşuna çalışıp çabalamakla, yediğinizin yarısını kenara koymakla uğraşmayın, zengin olamazsınız. Biraz zenginleşseniz bile yukarıdakileri kolay yakalayamazsınız. Sermayenin getiri oranı, ekonominin büyüme oranından daha fazla olduğundan servet belirli ellerde toplanıyor ve gelir eşitsizliği artıyor.

20. yüzyılın ortalarında eşitsizlik azalıyor gibi görünmüş, ekonomik büyüme eşitsizliği azaltacak kanısı yaratmıştı. Piketty’ye göre bu tarihsel bir olgu değil, savaşların ve ekonomik krizlerin yarattığı yıkım ve yeniden yapılanma döneminde hızlanan büyümenin sonucu oluşan bir istisnaydı. Şimdi tarih tekerrür ediyor ve 19. yüzyılın sefalet romanlarındaki gibi eşitsizlikler giderek artıyor.

Piketty’nin çözüm önerisi ise modern bir Robin Hood masalından farksız. Açıkça “Zenginden alıp fakirlere verin” demese de, serveti 1 milyon Euro’nun üzerinde olanlardan daha fazla vergi alınmasını öneriyor... Piketty’nin Kapital’i için yılın kitabı demek yanlış olmaz. O kadar çok sattı ki bir ara Amazon’da stokları tükendi. Başlangıçta kitabın saçmalık olduğunu söyleyen Financial Times bile sonunda ödül vermek zorunda kaldı.

Kitabın bu kadar ilgi görmesinin nedeni sadece ortaya koyduğu tezlerle açıklanamaz. Yakışıklı, bir Fransız ekonomistin bir nevi tatlı su solculuğu yaparak “Devrimci olmadan da eşitlikçi görünebiliriz” mottosu günümüz burjuva bohemlerine ve beyaz yakalılarına çok çekici geldi. Yani kitap bir ekonomi araştırmasından öte kültürel tüketim objesi olarak da karşılık gördü. Siz de daha ‘cool’ görünmek istiyorsanız, kitaptan hemen bir tane edinin, okumasanız bile sehpanızın üstünde görünsün!

-Benim kuşağım iyi eğitim ve başarı yoluyla zengin olma umuduyla büyüdü. Oysa siz şimdi bize “Kızınızı kolejlerde okutmak için binlerce lira akıtmak yerine ona zengin bir koca bulun” mu demek istiyorsunuz?
-Kitabımda edebiyat eserlerinden çok ilham aldım. Balzac’ın Goriot Baba adlı eserinde Eugene de Rastignac adında genç ve hırslı bir hukuk öğrencisi vardır. Eğer zengin olmak istiyorsa başarılı bir avukat olması yetmez, varlıklı ama çirkin Matmazel Victorine ile evlenmesi gerekir. Hikâye 1920’de Paris’te geçer. 2014 yılında İstanbul’da aynı durumda mıyız? Tam olarak böyle olduğunu söylemiyorum ama miras yoluyla geçen servet birikiminin şimdiki kuşak için daha önemli olduğunu söylüyorum. Türkiye gibi ekonomisi büyüyen bir ülkede bile aile serveti olmadan sadece emek gelirinizle mülk satın alabilmek giderek zorlaşıyor. İstanbul’da gayrimenkul fiyatları 20-30 yılda çok yükseldi. Anne babalarımız “Tasarruf ederek mülk edinebilirsin” derdi. Bugünkü fiyatlarla bu hiç de kolay değil.

-Bu soruyu cevaplamaktan muhtemelen bıkmışsınızdır ama kitabınızın temel argümanı ne?
-Kitabımın en önemli bulgusu, endüstri devriminin, büyüme ile sermaye geliri arasındaki eşitsizliği gidermediğini göstermek oldu. 1. Dünya Savaşı’na kadar ekonomik büyüme yüzde 1-2 oranında artarken, sermayenin getiri oranı yüzde 6-7’ye çıktı. Endüstri devrimindeki çığır açan buluşlar, emek geliri ile servet arasında artan uçurumu kapatmaya yetmedi. Ne var ki 20. yüzyıldaki büyük şoklar ve savaşlar sermayenin tahribatına neden oldu. 1950-60’lardaki yeniden yapılanma döneminde de ekonominin büyüme hızı arttığı için eşitsizlik azalıyor gibi göründü. Halbuki bu, tarihi bir istisnaydı. Önümüzdeki süreçte gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkelerle arayı kapatıp, onların teknoloji eşiğine dayandığında büyüme hızları düşecek ve eşitsizlik tekrar artacak. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yüksek büyüme hızı yaşanıyor ama uzun vadede bu devam etmez.
 
‘Verilere ulaşabilirsem Türkiye üzerine de çalışacağım'
 
-Yeniden daha eşit bir dünya yaratmak için büyük savaşlara ve krizlere mi ihtiyacımız var yani?
-Hayır, sorunu daha barışçıl yoldan çözebilecek kurumlarımız ve politikalarımız var. Ben çok umutluyum. Sosyal ve ekonomik ilerlemenin mümkün olduğuna inanıyorum. Bugünkü toplum geçen yüzyıldakine kıyasla daha gelişmiş. Teknolojik buluşlar konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. Fakat piyasanın doğal olarak herkesin çıkarına çalıştığını farz edemeyiz. Büyümeyi ve teknolojideki ilerlemeyi ortak çıkarlar için kullanacak daha güçlü kamu kurumlarına ihtiyacımız var.

-Türkiye üzerine araştırma yapmayı denediniz mi?
-Kitapta Türkiye’den bahsedemediğim için okurlardan özür dilerim ama bu benim hatam değil, çünkü Türkiye’de gelir vergisi istatistiklerine ulaşmak imkânsız. Vergilendirme ve sermaye akışı şeffaf değil. Kimileri inşaat sektöründen, kimileri hükümetle iyi ilişkiler kurarak büyük paralar kazanıyor ama finansal saydamlık yok. Bu ciddi bir problem. Pek çok ülkede vergi daireleri araştırmacıların verilere ulaşamaması için bahaneler üretiyor. Gelir ve sermaye verilerinizi açarsanız Türkiye’yi çalışmama dahil etmekten memnuniyet duyarım.
 
 ‘Bana solun rock starı demelerine bozulmuyorum’
 
-Kitabınıza neden sadece ekonomistler değil sıradan insanlar da bu kadar ilgi gösterdi?

-Bu çok iyi bir kitap mı bilmiyorum ama en azından kolay okunabilir bir kitap. Akademik alanlarda herkesin anlayabileceği kitaplara büyük talep var. İnsanlar ekonominin kendileri için çok karmaşık olduğu fikrinden sıkıldılar. Kitapta sadece soğuk rakamlar değil, politika ve edebiyat da var. Espriler yapmaya, eğlenceli bir tarih anlatmaya çalıştım.

-Bu kadar çok satmasını bekliyor muydunuz?
-Hayır, bu kadarını beklemiyordum. Türkiye’de de satışlar çok iyi gidiyor.

-Sizin için “Solun yeni rockstarı” demelerine bozuluyor musunuz?
-Hayır, bozulmuyorum. Biraz komik bir durum. Yeter ki kitap daha çok satsın, ne dediklerinin önemi yok!

-Kitap içindeki tezlerden öte bir kültürel tüketim objesi olarak da çok satıyor olabilir mi? Belli ki bobolar bu kitabı taşımayı çok ‘cool’ buluyor!
-Belki de dediğiniz gibidir. Bazıları satın alıp okumuyor ama yine de çok kişi okumuş. Bu beni çok mutlu ediyor.

-Yeni araştırmanız belli mi?
Hayır daha çok gencim! (Gülüyor) Şimdilik bu araştırmaya gelişmekte olan ülkelerin verilerini eklemeye çalışıyorum.

-Kitap çok sattı, artık siz de zengin sayılırsınız. Kitaptan gelen gelirle neye yatırım yapacaksınız?
-Çok vergi ödeyeceğim! Üniversite profesörü olarak iyi bir gelirim var. Bu anlamda kitaptan gelen gelir hayatımı çok değiştirmedi. En zengin yüzde 1 içinde olmasam da görece üst gelir grubundaydım zaten.

-Eğer kitap sizi süper zengin ederse argümanlarınızı terk edecek misiniz?
-Elbette hayır. Benim derdim, insanların çok satan bir kitap yazmadan da refah içinde yaşamasına vesile olmak!
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)