BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaMerkez'in faiz kararı kuru frenlemeyecek!----

Merkez'in faiz kararı kuru frenlemeyecek!

Merkez'in faiz kararı kuru frenlemeyecek!
13 Ocak 2017 - 10:52 www.finansgundem.com

Dolarda sert yükselişin ardından dün Merkez Bankası'nın yaptığı hamle bir nebze olsa da doların nabzını düşürdü. Şimdi piyasalarda gözler 24 Ocak'ta yapılacak PPK toplantısına çevrildi

Yurtiçi piyasalar Merkez Bankası'nın 24 Ocak'ta yapacağı PPK toplantısına odaklandı. Özellikle yabancı finans kuruluşları bu dolar karşısında Merkez'in 350-400 puanlık bir artış yapması gerektiğini dile getiriyor.

Yenişafak yazarı Ahmet Ulusoy bugünkü köşesinde Merkez Bankası'nın dolara bakarak faiz kararı almaması gerektiğini savunuyor. Peki Fed bunu nasıl yapıyor? İşte Ulusoy'un o yazısı;

FED VERİYE, MB DOLARA BAKIYOR?

Piyasalar Merkez Bankası'nın 24 Ocaktaki PPK toplantısına kilitlenmiş durumda (28 Şubat sürecindeki MGK toplantılarını hatırlatıyor).

Merak edilen bu toplantıda nasıl bir faiz kararı alınacağı?

Bütün finans çevreleri Merkez Bankası'nın faizleri artırıp dövize olan talebi azaltmasını ve bu sayede kurların düşeceğini öngörüyor.

Yatırımcılar (özellikle yabancılar) faizlerdeki 25-50 baz puanlık artışı bile yetersiz bulmakta, 350-400 puanlık bir artışın ancak kurları dizginleyeceğini dile getirmekteler.

FED Faiz kararı alırken ABD piyasa verilerine bakıyor, TCMB faiz kararı alırken reel sektördeki gelişmeleri bir kenara itmiş, dolara bakıyor.

Öncelikle kurumları bu bağımlılık zihniyetinden kurtarmak gerekir diye düşünüyorum.

MERKEZ'İN ZOR SINAVI
**
İçerden ve dışardan hiçbir dönemde olmadık şekilde baskılanmaya çalışılan (operasyona maruz bırakılan) Türkiye siyaseti ve ekonomisinin yön belletme beklentilerinde Merkez'in atacağı faiz adımı bir başlangıç olacaktır.

Aslında merkez bankası da (özellikle başkan) bu süreçte önemli ve zor bir sınav vermektedir.

VARSAYIMLAR GERÇEKLEŞMEYEBİLİR
**
Ekonomi bilimi bir takım varsayımlar, sınırlamalar (ceteris paribus) altında yasalar-teoriler üretir.
Bazı çevreler (özellikle ekonomist geçinenler) de bu yasa ve teorileri dogma kabul edip beklentiler oluşturur.

Varsayımların geçerliliği pek sorgulamaz.

O varsayımlar farklı ülkelerde farklı şekilde gelişebilir. Aynı ülkede bile farklı zamanlarda ekonomik değişkenler arasındaki ilişkiler farklılaşabilir.

Yani ekonominin hipotezleri, yasaları her yerde her zaman geçerli kurallar değildir (varsayımlar gerçekleşmeyebilir).

FAİZ ARTIŞI KURU FRENLEMEYECEK

**
Gelelim konumuza tekrar.

Ekonomi üzerinden Türkiye'ye bir operasyonun çekildiği/çekilmeye çalışıldığı bugünkü oynak zeminde

Merkez Bankası'nın faiz artışı kurları frenlemeyecektir.

Çünkü, 'üst akıl' durmayacaktır ve daha büyük bedeller ödetmek için uğraşacaktır.

Bu yüzden ekonomiyi kırılgan ve güvenilmez göstermeye çalışacaktır.

FAİZ YENİ SİLAH MI?
**
“Merkez Bankası'nın birinci önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır”, deniliyor.

ABD Merkez Bankası'nın faiz artırımı ekonomi ısındığında, enflasyon yükseldiğinde gündeme gelmektedir.

Geçen yıl üç kez düşünülen faiz artırımı, veriler olumsuz geldiği-durgunluğa işaret ettiği için bir kez yapılmıştır.

Faizlerin sıfıra yaklaşmasının nedeni ekonomik faaliyetleri teşvik etmektir. Dünyanın her tarafında bu böyledir.

Peki, iç piyasada yaşanılan durgunluğa rağmen Türkiye'ye üzerinde neden bir faiz artırımı baskısı oluşturuluyor.

Yoksa faiz, uluslararası operasyonun yeni silahı mı?

Bize sıra geldiğinde kurlar yükseldi, kurları kontrol için faizleri artıralım algısı niçin besleniyor?
**

FAİZ ARTIRIMI BASKISI

Türkiye Cumhuriyeti borçlanma tarihine baktığımızda, yaşanılan onca krize rağmen bütün borç yükümlülüklerini yerine getirdiğini görmekteyiz.

Oysa krize giren çok sayıda ülkenin zaman zaman pazarlıklarla borçlarının bir kısmı silinmiştir.

Yani Türkiye çok güvenilir ve yüksek faiz geliri elde edilebilir bir ülkedir.

Faizlerin yükseltilmesi baskısı, yerli ve yabancı sermaye sahiplerinin sıcak para getirip Türkiye'nin ürettiğini alıp gitmek için fırsat arayışıdır.

Yükselen kurlardan döviz bozup yüksek faize yatırmak için merkez bankasının faiz artırımı baskılanmaktadır.

Merkez Bankası yeni yönetimin akli selim davranacağı ve faizlerle oynamayacağı, kurları stabil kılmak için başka silahlar kullanabileceğini düşünmekteyim.

Daha dün piyasaya 1.5 milyar lira likidite sağlama anlamına gelen karşılık oranlarındaki indirimi piyasalar görmedi bile.

REEL SEKTÖRDE CİDDİ DURGUNLUK

**
Reel sektör ciddi bir durgunluktan geçiyor.

Faiz artışı kredi maliyetlerini artıracak ve reel sektörü daha da zora sokacaktır. Kredi kullanan reel

sektör ürettiği ürünlere bu artışı yansıtacak ve maliyet enflasyonu kaçınılmaz olacaktır.

Hazine iç borç servisi için borçlanmak zorunda. Merkezin faiz artışı hazinenin borçlanma maliyetini artıracak. Bütçe açıkları ve faize ödenen para artacak, mali disiplin bozulacaktır.
**

EKONOMİ YÖNETİMİ DEVREYE GİRMELİ

Özetle, Merkez Bankası'nın dolar üzerinde yapacağı etkinin de bilinmediği bir süreç için, birileri istiyor diye, faiz artırımına gitmesi doğru olmayacaktır.

Dolardaki sıçrama sadece merkez bankasının altından kalkacağı bir sorun değildir.

Ekonomi yönetimi devreye girmeli, spekülatif ataklara yerinde müdahale etmelidir.

Yine, Hazinenin başta körfez ülkeleri olmak üzere yurtdışına yapacağı kapsamlı dış borçlanmada (sukuk aracı kullanılabilir) kurlardaki istikrar ve piyasalara güven için önemli bir adım olacaktır.

ETİKETLER :
YORUMLAR (5)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • rasim13 Ocak 2017 21:08

    Faizin inmesi lazım.Türkiye ile oyun oynuyorlar.

  • suçu üst akıla at rahat et 13 Ocak 2017 16:36

    üst akıl mı ithalatınızı ihracatınızın iki katı yapın dedi üst akıl mı parayı üretim ihracat yerine emlaka gömün dedi üst akıl mı ankarada en küçük mevkisi olanlara bile koca koca milyonluk mersolara binin dedi almanyaya japonyaya neden birşey demiyor bu üst akıl yurdum insanı yiyor bu martavalları sen anca kendi hatanı örtbas et

  • Faik13 Ocak 2017 12:22

    Bunun tek çaresi piyasayı doyurucu faiz artırımıdır. Faiz artırımı doyurucu olmazsa ufak tefek artışı piyasaya iki saatte emer.

  • Tolga Daniş13 Ocak 2017 11:57

    Türkiye de reel sektöre baktığınızda döviz kurunuda görürsünüz.400 baz puan faizi yükseltin döviz nasıl düşüyor görürüz

  • haydar13 Ocak 2017 11:38

    faiz artmaz dolar daha da yükselirse insanlar para kaybettiklerine inanıp harcamaları daha da kısacaklardır.Bu da tüketici açısından bakışı olaya.Her üretici olarak bakıyorsunuz.Faiz artır dolar düşsün 3.50 ye mevduatçı 3-5 kazansın kesenin ağzını açar bizim millet zaten yeniden.