BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemHacı İnce: Et fiyatında istikrar ithalat değil üretimle sağlanır----

Hacı İnce: Et fiyatında istikrar ithalat değil üretimle sağlanır

Hacı İnce: Et fiyatında istikrar ithalat değil üretimle sağlanır
23 Nisan 2018 - 11:11 www.finansgundem.com

Mera hayvancılığından, paketlemeye kadar et sektöründe entegre üretim yapan Hacıince Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hacı İnce'ye göre, "et fiyatında istikrar ithalat değil üretimle sağlanır."

Konya, Beyşehir’de 2.5 milyon metrekare alanda "mera hayvancılığı" yapmayı sürdüren Hacıince Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hacı İnce, Türkiye'de sık sık gündeme gelen "et ve canlı hayvan ithalatı"yla fiyat istikrarının sağlanamadığına dikkat çekerek, "Et fiyatında istikrar için ithalat yerine üretime destek zorunludur. Son günlerde dövizlerde yaşanan artış da ette ithalatın çözüm olmadığını gösterdi" dedi.
 
Türkiye’nin her yıl 150 – 200 bin ton dolayında et açığı olduğuna dikkat çeken Hacıince, “Böylesine önemli temel gıda maddesinde bu kadar büyük açık olması, doğal olarak fiyatları yukarıya çekiyor; bu durum da, ete ulaşımı çok dar bir kesim ile sınırlıyor” dedi ve ekledi:
 
"Ette yeterince yerli üretim için tek eksiğimiz biraz destek"
 
“Elbette bu sürdürülebilir bir durum değildir; et gibi önemli bir temel gıda maddesine erişim olanağı toplumun tüm kesimlerine sağlanmalıdır. Bunun için de fiyatların istikrarlı gelişmesi zorunludur. Buradan hareketle 2017 yılı Temmuz ayında alınan, ‘sıfır gümrüklü canlı hayvan ve et ithalatı kararı’ çözüm gibi görünebilir. Ancak, unutmamalı ki, Türkiye, doğalgazı ve petrolü de ithal ediyor; bu nedenle de dövize gereksinim duyuyor. Ortaya çıkan döviz talebi nedeniyle de döviz kurları, yakın zamanda yaşadığımız gibi kontrolsüz bir şekilde yükseliyor ve bu enerji ithalatını da, et ithalatını da pahalılaştırıyor; fiyatları ister istemez yukarıya çekiyor. Bu nedenle, olabildiğince yerli üretim lehine bir karar vermek zorundayız. Petrolü ve doğalgazı yerli üretemezsiniz; o kadar kaynağımız yok; ancak, eti yerli üretebiliriz. Milyonlarca dönüm otlağımız, derelerimiz, göllerimiz var. Ette yeterince yerli üretim için tek eksiğimiz biraz destek. Milyonlarca dolarlık ithalat yapacağımıza, yerli et üretimi için biraz vergi desteği dahi yapsak, fiyatlar istikrar kazanır, zorla kazandığımız döviz dışarıya gitmez. Bunun için, kırmızı etteki KDV oranının toptanda olduğu gibi perakendede de yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesi et fiyatlarına olumlu yansıyacaktır. Böyle bir adım ayrıca sektörde kayıtdışılığı da azaltacaktır. En gelişmiş ülkeden, gelişmekte olan ülkelere kadar, bütün dünya örneklerinden gördüğümüz gibi tarım ve hayvancılık sektörü devlet desteği olmadan ayakta kalamıyor, verimli üretim yapamıyor; çünkü, et sektörü, daha verimli üretim için, araştırma-geliştirme faaliyetlerini finanse edecek kaynakları dahi biriktiremiyor."
 
“23 Nisan etkinliklerinde çocuklarımızı hayvanlarla temas ettirerek bir adım atabiliriz”
 
Kırmızı et fiyatlarının “kontrolü için üretimin geliştirilmesi”nin büyük önem taşıdığının altını çizen Ahmet Hacıince, “Bu nedenle üretimin artırılması orta ve uzun vadede mümkün olabilecektir” dedi ve açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bu nedenle kısa dönemli tedbirlerin yanında orta ve uzun dönemli tedbirler üzerine de odaklanmalıyız. Bunları yapmazsak, döviz kurlarındaki bu hızlı artışın da etkisiyle, yakında kendi paramızla dahi et ithal edemeyeceğiz. Üretim yapmadan sürekli tüketerek, kısa vadeli çözümlerle et fiyatlarına çözüm bulamayacağımız gibi, gençler bu işe dahil olmadıkça yakında yurt dışından ‘çoban da ithal etmek’ zorunda kalacağız. Tarım ve hayvancılığın genç kesim için giderek cazibesini yitirmesi ile aile işletmelerinin sayısı gün geçtikçe azalıyor, genç nüfus kentlere göç ediyor. Hayvancılıkta kurumsallıktan çok duygusallık ve gönül bağı ile bu işi yapan aile işletmelerinin üretime devam edebilmesi ancak gençleri bu işe yapmaya telkin ve teşvik etmek ile mümkün olacaktır. 23 Nisan etkinliklerinde çocuklarımızı çiftliklere götürerek, doğayla, hayvanlarla temas ettirerek bir adım atabiliriz. En erken yaşta onlara gıdanın üretimin faydasını ve katkısını anlatacak çözümler geliştirmeliyiz. Yurt dışında tarım fuarlarında yetişkinler kadar çocuk görürsünüz. Ama bizde böyle bir yönlendirme yok. Gençler bu işi sevmezse sahiplenmezse çözüm önerileri ve çalışmaları da tıkanacaktır. Tarım ve hayvancılık bizim eğitim sistemimizin bir parçası olmalı. İlerde büyük savaşların sebebi gıda olacak. Bizim kendi kendine yeten üreten ve geliştiren bir nesil yetiştirmemiz gerekir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)