BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemBorç stoku 10 yılda ikiye katlandı----

Borç stoku 10 yılda ikiye katlandı

Borç stoku 10 yılda ikiye katlandı
23 Eylül 2017 - 06:08 www.finansgundem.com

Hürriyet yazarı Uğur Gürses, Türkiye'nin borç stokundaki artışa dikkat çektiği köşesinde yurt dışından gelen paranın doğrudan yatırımlardan çok borçlanma senetlerine gittiğini yazdı. İşte Gürses'in o yazısı:

Hanede yaşamını, kazancının çok üzerinde bir refah sergileyerek yürüten; ama bunu günübirlik borçlarla sürdüren bir aileye dışarıdan bakınca, “davulun sesi” hoş gelebilir.

Borç defterinde ne yazdığı çok daha önemlidir. Tasarruf açığı olan ülkelerin kısa bir zaman aralığında sergilediği refahın yakıtı da dış kaynağa bağlı. Uzun vadede “kendi bahçesini” toparlayıp uzun ve kalıcı kaynaklara ulaşanlar, bu refahı da kalıcı kılıyor. Kısa vadeli borçla sağlanan refah da sürdürülebilir olmuyor.

Türkiye’nin aylık ve yıllık dönemlerle sağladığı döviz gelir ve giderlerinin, ödemelerinin tablosu; ödemeler dengesi tablosudur. Bu bir akım tablodur. Bu akımların “tortusu” da, yani stok hali de “uluslararası yatırım pozisyonunda” (UYP) izlenir. Uluslararası yatırım pozisyonu, yerleşik yurttaş ve şirketlerin yurtdışı döviz varlıkları ile yurtdışından sağladıkları borç ve yatırım olmak üzere yükümlülükleri gösterir. Net pozisyon ise net döviz yükümlülüklerimizi gösteriyor. Bu tutar da, 2006 yılında 205 milyar dolar iken, 2017 Temmuz ayı itibariyle 450 milyar dolara geldi.

Net UYP yani, net döviz yükümlülük stokumuz 2006’da milli gelirin yüzde 37’sine karşılık gelirken, şimdi yüzde 56’sına karşılık geliyor.

Özellikle borca dayanarak büyüyen bir ülke iseniz bu pozisyondaki ağırlığın, doğrudan yatırımlara ve hisse senedi kanalıyla dolaylı olarak yerleşik şirket varlıklarına yatırımları teşvik etmeniz beklenir.

10 yılda bu yolda mesafe almamız gerekirken, tablo borçlanma lehine değişmiş. Doğrudan yatırımların kayda değer hızda arttığı, 10 yılda neredeyse ikiye katlanıyor olduğu görülse de, 2017’de 7 ayda 43 milyar dolarlık artış burada önemli faktör. Bunun nedeni de borsa yükselişinin yüzde 40’lara vurması. Oysa 7 ayda giren doğrudan yatırım sadece 5.7 milyar dolar.

Toplam yükümlülükler içinde şampiyonluk 2.5 kata yakın büyüyen borç senetlerinde. Yani kamu ve özel borçlanma tahvillerinde. Şirketler, bankalar ve kamunun kredi ya da borçlanmayla oluşan stokun toplam yükümlülüklerdeki payı 2006’daki yüzde 63’ten, 2017 Temmuz’unda yüzde 69’a ulaştı. Bu büyüklük, 2006’da toplam 220 milyar dolar iken, 2017 Temmuz’unda 400 milyar doları bulmuş durumda.

Hisse senedi ya da doğrudan yatırımlarda kayda değer artışlara bakarken, şu hatırlatmayı da koymak gerekiyor; değeri TL olarak hesaplanan ama sonunda dolara çevrilen varlıklar ya da yükümlülüklerde zaman zaman gözlenen yüksek artışların, bizatihi kur iniş çıkışlarından etkilendiğini dikkate almak gerekiyor. Ayrıca TL varlık fiyat artışları da bunda etkili. Örneğin borsada işlem gören şirketlerin TL değerinde borsa yükselişleri ile ortaya çıkan artış, kur pek değişmiyorsa UYP’de döviz cinsi değerlerini de yükseltiyor.

Bir ülkenin değişim ve dönüşümün, sürdürülebilir büyümenin izleri uluslararası yatırım pozisyonda belirgin bir değişimle gözlenebilir. Son 10 yılda Türkiye’nin yurttaşlarının, şirketlerinin ve devletin döviz varlıkları sadece 77 milyar dolar artabilirken, yükümlülükleri 321 milyar dolar artmış. Böylece net yükümlülük 244 milyar dolar artmış. Bunun içindeki ağırlığın da, 212 milyar dolarlık artışla krediler ve borç senetlerinden geldiği görülüyor.

Türkiye’nin 2005 sonrasında Avrupa Birliği hikayesi, doğrudan yatırımlarda kendini göstermişti. Sadece 2006-2009 arası 4 yıllık dönemde Türkiye’ye giren doğrudan yatırım miktarı 70 milyar dolar oldu. Bugünkü stokun da önemli bir bölümü bu. Türkiye “hikayesini” kaybettikçe ekonomisinin büyüme için ihtiyacı olan kaynak borca ağırlık veriyor.

İşte siyasete düşen görev de bu; yerleşik olmayan yatırımcılarla olan ilişkisini, “borç veren” ilişkisinden, “gelip iş kuran” biçimine çevirmesidir. Sabit yatırımla varlık kuran ya da satın alarak iş üreten tasarrufları ülkeye çekmenin zeminini oluşturmasıdır.

YORUMLAR (9)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Talip UÇAR23 Eylül 2017 23:34

    GERÇEKTEN İÇ KARARTICI BİR TABLO. C.ALLAH BU GÜNLERİMİZİ ARATMASIN

  • Atmak serbest23 Eylül 2017 12:30

    Hangi köy acaba.Hollanda olmasın senin köyün Hangi evlerde var sıfır traktör .Köylerde çiftlik yapan doğru dürüst insan bile kalmamış. Hepsi Büyükşehirlerden gelen emekliler .Türkiye' de Çiftçilik hayvancılık bitmiş.Saman bile ithal ediyoruz.

  • SAHTE23 Eylül 2017 12:24

    ÜLKEYİ SATIP KAÇACAKLAR ABDÜLHAMİT BENZERİ DURUM

  • emekci23 Eylül 2017 11:19

    türkiye ekonomisi 2008den beri patinaj çekiyor. kişi başı milli gelir 2008de 10 bin dolardı, 2017de de 10 bin dolar. 10 yıl boşa gitti, iç siyasi çekişmeler ile. Allah'tan gençlerimiz ABD'ye gidip kaliteli eğitim alıp Türkiyeye dönüyorlar. Yoksa teknolojide iyice geri kalacağız

  • KILIÇ23 Eylül 2017 09:03

    BENİM KÖYÜMDE BİLE HER EVİN ÖNÜNDE AVRUPA ARAÇ VAR.TRAKTÖR VARSA GERİSİNİ HESAP ET.ÜSTELİKTE SIFIR AYARINDA.

  • bir yorum.23 Eylül 2017 08:22

    Türkiyenin CB Erdoğana ve Akpartiye karşı biraz insaflı olun.Türkiye uzun zamandan sonra ilk defa abd ve ingiliz güdümlü vesayet sisteminden kurtuldu.Türkiyenin gelişmesinin önündeki en büyük engel buydu.Türkiyede ne kadar doğru dürüst bir yönetici ve ekibi gelse bu vesayet sisteminin adamları onları dışlıyorlar ve kurumları üzerlerine salıyorlardı.Bu ülkede ekonomiyi en büyük ölçüde etkileyen bu kadar terör olayları iç karışıklık çıkartma olayları olmuşken böyle ekonomi şöyle bozun böyle bozuk diye makale düzmek hiç bir insafa yakışmıyor.Bir de aklıma acaba bu makaleyi yazanda abd,ingiliz veya almanın adamı mı onlaramı hizmet ediyor diye geliyor.

  • bir yorum.23 Eylül 2017 08:18

    Türkiyenin CB Erdoğana ve Akpartiye karşı biraz insaflı olun.Türkiye uzun zamandan sonra ilk defa abd ve ingiliz güdümlü vesayet sisteminden kurtuldu.Türkiyenin gelişmesinin önündeki en büyük engel buydu.Türkiyede ne kadar doğru dürüst bir yönetici ve ekibi gelse bu vesayet sisteminin adamları onları dışlıyorlar ve kurumları üzerlerine salıyorlardı.Zaten doğrundürüst yönetici sayısı bu ülkede hiç olmadığı kadar az.Onlarıda bu vesayetçiler tukaka yapıyorlardı.

  • bir yorum.23 Eylül 2017 08:14

    Türkiye uzun zamandır doğru yönetilmiyordu.Rahmetli Adnan menderes Türkiyeyi doğru yönetmeye kalktı hayatıyla ödedi.Erbakan aynısını yaptı partisini kapata kapata kuşa çevirdiler.Nihayet Akparti ve Erdoğan geldi içeride bu kadar hengameye,kaos çıkartılmasına rağmen şu ana kadar iyi yönetiyorlar.Bakın fransaya iki terör saldırısı oldu diye içine kapandı.Dış dünyaya ilgisi azaldı.Türkiyeye yaılan terör saldırıları ve gezi benzeri olaylar abd de,ingilterede,almanyada olsa hemen kendi içlerine kapanırlar.Türkiye bu kadar terör olayları geçirmesine rağmen kendi içine kapanmadı dışa açıldı.Özellikle doğu ve güneydoğu anadolu kontrol altında artık eskisi gibi teröristler cirit atamıyor.

  • bir yorum.23 Eylül 2017 08:06

    Kardeşim Türkiyenin borç stok ikiye katlandı diyorsun ama Türkiyenin büyüdüğünü gayri safi milli hasılanında kaça katlandığını yazmıyorsun.Birde uğur gürsesin patronu gibi adamlarda Türkiyeye durmadan zarar veriyorlar.İşte gezi olayları terör olayları bunlara arka çıkanlar.Hiç bunlardan bahsetmiyorsun.Şu an Türkiyeye verilen suni zararlar olmasaydı Türkiyenin hem kasası dolacak hemde durmadan doğrudan yatırımcı çekecekti.Sorunlu görünen bir ülkeye doğrudan kim yatırım yapar riskli olur.Uğurun patronu biraz da Türkiyenin lehine çalışsın bak bakalım o zaman Türkiye nasıl oluyormuş görün.