Ana SayfaYazarlarFatih ÇilSürdürülebilir Kalkınma
Fatih Çil [email protected] Fatih  Çil

Mızıka çalındı düğün mü sandın?

16 Kasım 2015, 00:47 ---

OPEC’in kurucusu Ahmet Zeki Yamani  “Taş Devri taşlar bittiği için sona ermedi. Petrol Devri de petrol bittiğinde sona ermeyecek” demişti. Bu sözün üstünden hemen hemen 20 sene geçti. Derken, G20 Antalya başladı, Cop21 Paris toplantısına az bir zaman kaldı. Bu toplantıların içeriği ve gündemini biz de medyada diğer arkadaşlar da sıkça anlattık. Onun için bunları tekrar etmeyeceğim. Ancak hem yatırımcılar hem iş adamları hem de şirketler açısından bu toplantıların en önemli amacını ve ne gibi sonuçlara yol açabileceğini tekrar etmekte fayda görüyorum. Zira, bu konulara kafa yoran pek çok kişinin cevizin kabuğunu, içinden bir türlü ayıramadığını başta petrol olmak üzere fosil yakıtların ve bunların yarattığı global ısınmanın finans sistemiyle ilişkisini tam olarak anlayamadığını bu sebeple de bu ilişkinin bu toplantılarla olan bağını tam olarak kuramadığını söylememde fayda olduğunu düşünüyorum.

Kısaca özetlersem G20 ülkeleri fosil yakıt endüstrisinin; uluslararası iklim hedefleri ile çatışan ve bu yüzden de hiç bir zaman hayata geçemeyebilecek “pahalı” yatırımlarının yarattığı global finansal riski araştırmak üzere ortaklaşa soruşturma başlatmıştı. Bu saikle de kendi organı olan Finansal İstikrar Kurulu’na( Financial Stability Board –FSB) bir araştırma görevi vermişti. Bu araştırma İngiliz Merkez Bankası’nın oluşturduğu bir model üzerinden yürütülmüş; 2007'den bu yana yanlış beklentiler üzerine yeni CO2 limitleri altında yakılması pek kolay olmayacak, petrol, kömür ve gaz  dairesinde yapılan ve şirketleri ciddi bir borç yükü ile pula dönüşen varlıklarla baş başa bırakarak finansal sistemi yeni bir krize sokabilecek 6 trilyon dolara ulaşan yatırımlar, dünya liderlerinin korkulu rüyası haline gelmişti.

Bu  korku Uluslararası Enerji Ajansı’nın, 2100 yılına kadar havadaki CO2 sayının milyonda 450 partiküle düşürme hedefi için bağlayıcı bir anlaşma imzalandığı takdirde bilinen  bütün enerji rezervlerinin 2/3’ü hayal haline gelecek; University College London’un, Paris’te 2 derece politikası kabul edilirse Arktik bölgesinde hiçbir petrol yatırımı hayata geçemeyecek, Kanada petrolünün özellikle katran kumundan elde edilenleri olmak üzere %75’i  asla gün yüzü göremeyecek, Amerika, Rusya ve Orta Doğu’nun kömür rezervlerinin yüzde 95’i toprak altında kalmaya devam edecek; Kepler Cheuvreux  danışmanlık şirketinin, önümüzdeki 20 sene içinde pula dönüşen varlıkların toplamı 28 trilyon dolara ulaşacak, açıklamaları ile tavan yapmıştı.

Bu gelişmeler ışığında devam edersek, geçmiş toplantıların arka planından farklı olarak; iklim değişikliğini en büyük güvenlik sorunu olarak ilan eden ABD ve ekolojik bir medeniyet kuracağını açıklayan Çin’in anlaşmasıyla Doğu, Batı, müteakip olarak Kuzey, Güney çatışmasının aşılması sonucunda şimdi hem Antalya’da hem de Paris’te bağlayıcı olmasa bile çok ciddi kararlar alınacağı kesindir.

Hülasa, Paris toplantıları ekolojik felaketin önüne geçmek üzere tasarlanan düşük karbon ekonomisine geçişin siyasi, G20 ise bunun ekonomik alt yapısıyla ilişkilidir. Projeksiyonlara göre 2040 yılında dünya elektrik üretimin yüzde 44’ü yine fosil yakıt kaynaklarından elde edilecektir. Bu kaynaklar belki de çok uzun zaman daha enerji miksine ciddi katkıda bulunacaktır. Ancak yükselecek alt yapı yatırım maliyetleri ve zamanın ruhuyla “deveran”ı geçecek fosil kaynaklar, büyümenin ana odağı olmaktan yavaş çıkıp yerini diğer ana taşıyıcılara bırakacaktır. Bu durum fütüristik bir varsayım değil içinden geçilen gerçek bir süreçtir ve bu süreç ekonomide, kültürde, günlük yaşamda birçok yapıyı dönüştürmeye şimdiden başlamış; ileride de çok daha köklü bir şekilde dönüştürecektir. Çünkü yüksek teknoloji ve verimlilik çalışmalarıyla bir zamanlar rüya gibi gözüken ilgi alanları yavaş yavaş gözün kestiği ulaşılabilir hedefler haline gelmiştir. 

Binaenaleyh, düşük karbon ekonomisinin şafağında, dünyanın yeni iklimini ve haritasını doğru okuyamayanların ayakta kalması mümkün değildir. Orta gelir tuzağını aşmak isteyen Türkiye'nin, para kazanmak isteyen yatırımcıların ve toplumun ihtiyaçları ile mevzuatların gölgesinde can bulan boy atan şirketlerin  tüm planlarını ve hazırlıklarını bu düzlemde yapması elzemken; konuyla ilgilenenlerin, dibe vuran petrol fiyatları ile Peabody, Exxonmobil, Wolksvagen gibi şirketlerin soruşturmalarını; şirketlerin ESG, sürdürülebilirlik, dürüstlük (Integrity) anlayış ve çalışmaları ile ilgili risklerini ele alan açıklamalarının niçin mali tablolar kadar “hayati” hale geldiğini  hep  bu açıdan değerlendirmeleri zorunludur

Son söz: Yazının başlığını bir Erzurum türküsünden ilhamla atmıştık. Sonunu da bir Kayseri türküsünden ilhamla bağlayalım. Düşük karbon ekonomisine geçisin arifesinde bu toplantılara hiç kimse “Ceviz Oynamaya” gelmeyecektir.

Bu vesile ile hepinize içten selam ve saygılarımı sunarım.

@ sustainableturk

Not: G20 ve Paris zirveleri ile hafta sonu yaşanan Paris saldırılarının öncesinde Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız daha yaşanılır bir dünyaya ulaşmanın önündeki engelleri ve çözümü noktasında Türkiye’nin tezlerini dünyaya ilan etmiştir. Bu tezlerin altına imza atmamak mümkün değildir. Şimdi hep beraber bu tezlerin hayata geçmesi için çaba gösterme zamanıdır.

Fatih Çil: Termik Santral Soğutma Kulesinden selfie

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster