Erkin Şahinöz [email protected] Erkin Şahinöz

Daha çok “E” daha az “S”

26 Mart 2015, 10:42 ---

Türkiye ekonomisi yıla iyi başlamıştı. Enerji ihtiyacının çok önemli bir bölümünü ithal ederek karşılamak zorunda olan enerji bağımlısı bir ülke için 120 doların üzerinden 40 dolarlara gerileyen petrol fiyatları adeta bir nimetti.  

Önce gıda sonra kur şoku ile düşük büyümeye rağmen yükselen enflasyonda da en kötü geride kalmıştı. Petroldeki düşüş te enflasyondaki düşüşü hızlandırabilecekti. Bitmedi…

Avrupa’nın muhafazakar ve Ortodoks kültürlü politika yapıcıları da artık Wall Street’in “sorun mu var, üzerine boşalt parayı” yaklaşımını benimsemeye başlamıştı.   Almanya’ya rağmen Avrupa Merkez Bankası ECB çok ciddi büyüklükte tahvil alım programı başlattı.  Para bolluğunu “kulaklardan fışkıracak” düzeye getirmeden krizden çıkamayacağına ikna olmuştu Draghi.  Bu paranın bir kısmı bize gelecek naraları atılıyordu. Bitmedi…

 “Fed 2015 yılında neden faiz artıramaz” raporlarının da bini bir paraydı yılın başında. Yok efendim işgücüne katılım düşükmüş, büyüme varmış ama enflasyon yokmuş…  Vesaire, vesaire.  Fed’in faiz artıramaması da global piyasalarda risk iştahını yüksek tutacak ve bizim gibi gelişen ekonomilere para akmaya devam edecekti..

Evdeki hesap çarşıya uymadı

Reel piyasa çok kötü durumda. İhracat pazarlarımızın çok önemli bir kısmında ya jeopolitik sorunlar var ya da ekonomik açıdan büyüme problemi yaşanıyor. Laleli’nin can damarı Rusya perişan halde. Bu yıl ciddi şekilde daralma yaşayacak.  Suriye, Irak, Mısır ve bölge pazarlarının durumu ortada. En büyük ihracat pazarımız Avrupa’da bunca genişleyici hamleye rağmen halen durgunluk var. Dış pazarlar kurumuş durumdayken hangi dinamikle büyüme yaratabileceğiz? Tek cevabı var, o da iç talep.

İç talebi canlandırmanın da iki yolu var.  Birincisi, Türkiye’de “güven barometresi” olarak kabul edilen dolar-TL kurunda istikrarın sağlanması.  Kastım, şirket yöneticilerinin ve vatandaşın “kura bakıp ne oluyor ya” deyip yatırımlarını ve tüketimlerini kısmalarına engel olabilecek kur istikrarı. Bunu sağlayamadık.

İkincisi,  “politika faizlerini piyasa faizlerine yansıyabilecek şekilde düşürebilmek”.  Bu noktada geçen yılın sonlarında “fırsat pencerelerini” ıskalayarak anlamlı faiz indirimi yapamayan Merkez’i çok eleştirmiştim.  Geçen yıl kaçan fırsatların neden olduğu pişmanlık duygusu, bu yıl da siyasetten gelen “indir” çağrılarıyla birleşti.  Hal böyle olunca da Merkez, Fed’in faiz artırımı yapacağı zor bir yılda  “iki ayağını bir pabuca sokmaya çalışan” konuma düştü.  Merkez’in “vur-kaç” formatında ve son derece “ölçülü” faiz indirimlerinden başka yapabileceği bir şey de kalmadı.  

Gündemden de destek gelemiyor.   Yaklaşan seçimler nedeniyle ekonominin “E”si konuşulamadığı gibi siyasetin “S”si gırla. Hal böyle olunca ekonomik büyüme açısından yılın ilk yarısını resmen kaybettik.  Üç yıldır Türkiye ekonomisi potansiyel büyüme hızının (yüzde 4.5-5 mertebesinde hesaplıyoruz) altında büyüyor. Seçimlerden sonra “S”nin yerini “E” alamaz ve ikinci yarıyı da böyle geçirirsek bu yıl büyüme çok ciddi şekilde üzebilir.  

Not: 29 Mart Pazar günü çok sayıda örnek uygulamalı “Şirket Değerleme” eğitimi vereceğim. Bilgi ve kayıt için [email protected] ‘a mail atabilirsiniz.

 

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster