Ayça Karaca [email protected] Ayça Karaca

Avrupa’da resesyonun ayak sesleri

12 Eylül 2014, 09:47 ---

Avrupa’da yılın başında geleceğe yönelik duyulan iyimser beklentiler yerini resesyon endişelerine bıraktı. Her ne kadar 2014 başlarında bölgede İngiliz ekonomisinin güçlü performansı ve Euro Bölgesi’nin canlanan ekonomisi  umut verirken, zaman ilerledikçe bölgenin gelişmiş ülkelerinden art arda gelen düşük  büyüme verileriyle ilk çeyrekteki olumlu hava  kayboldu.

Bölgenin en büyük ekonomisi olan Almanya’da yılın ilk yarısında kötü hava koşulları yüzünden %0,5 olan ekonomik büyümenin yıl sonuna doğru giderek azalacağı ve %1,9 olan Bundesbank beklentisinin altında %1 düzeyinde bile gerçekleşebileceği öngörülüyor. Nitekim Bundesbank da Ukrayna ve Ortadoğu kaynaklı jeopolitik risklerin ülke ekonomisine sekte vurabileceği uyarısında bulundu.

Avrupa’da bölgesel kalkınmaya yardımcı olan en güçlü ülkenin ekonomik performansındaki zayıflamaya Fransa ve İtalya’nın ekonomik  daralması eşlik ediyor.  İtalya yılın ilk çeyreğinde %0,1 ikinci çeyreğinde ise %0,2 daraldı. Fransa ise art arda iki çeyrektir büyüme kaydetmediği için 2014 büyüme tahminini %1’den %0,5’e çekti. Ülkede öngörülen harcama kesintileri gerçekleştirilse bile 2014 için planlanan mali hedeflere ulaşılmasının oldukça güç olacağı tahmin ediliyor. Diğer önemli ekonomiler İspanya ve Portekiz’in yılın ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe göre %0,6 büyümelerine rağmen Almanya ve Fransa’nın ağırlığından dolayı bu performansların Euro Bölgesi büyümesine etkisi sınırlı oldu.

Büyük  ekonomilerdeki bu göstergeler Euro Bölgesi’nin büyümesini de olumsuz etkilerken ilk çeyrekte %0,2 olarak gerçekleşen büyüme ikinci çeyrekte değişiklik göstermedi. Büyümenin sıfıra yakın seyretmesinin yanı sıra enflasyonun da  Ağustos ayında son beş yılın en düşük seviyesine -%0,3- gerilemesi, bölgede deflasyonist endişeleri arttırdı.

Büyük ekonomilerdeki bu gerilemenin yanı sıra Avrupa bankacılık sektöründen KOBİ’lerin kredi talebine ilişkin çok iç açıcı sinyallerin gelmemesi, enflasyon beklentilerindeki kötüleşme ve deflasyon riskinin artması üzerine Avrupa Merkez Bankası (AMB) kredi talebini canlandırma amaçlı  olarak geçtiğimiz hafta yeni parasal önlemler açıkladı. Bu çerçevede  %0,15 olan politika faizini % 0,05'e düşürürken,  % (-) 0,10 olan mevduat faizini de % (-) 0,20'ye indirdi. 

AMB Başkanı Draghi ayrıca varlık alım programına da Ekim’de başlanacağını ve amacın enflasyonu %2’ye yükseltmek olduğunu da duyurdu. Banka’nın bu cesur hamlesi artık faiz oranlarında teknik ayarlama döneminin sona erdiğini ve eğer son önlemler etkisiz olursa en güçlü silah olan varlığa dayalı menkul kıymet ve ipotekli tahvil alımına başlanacağının da ilanı oldu. AMB’nin açıkladığı yeni tahvil alım programının büyüklüğünün 500 milyar Euro’ya kadar ulaşması ve Banka’nın bilanço büyüklüğünün 2012 başlarındaki 3 trilyon Euro (3,8 trilyon dolar) büyüklüğüne yeniden gelmesi bekleniyor.

 AMB yeni önlemlerin yanı sıra Euro Bölgesi 2014 büyümesini %0,9’a çekerken 2015 için de beklenti %1,6 olarak revize edildi.  (Haziran ayında bu tahminler sırasıyla %1 ve %1,7’ydi.) Enflasyon tahmini sadece 2014 için %0,6 olarak revize edilirken 2015 ve 2016 tahminlerinde (%1,1 ve %1,4) değişiklik yapılmadı. Ancak jeopolitik tansiyonun giderek yükselmesi ve Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımların özellikle bölgeye yakın ülkelere olumsuz etkisi göz önüne alındığında bu tahminler oldukça iyimser olarak değerlendiriliyor.

 Draghi hem Euro’yu kurtarmak hem de Euro Bölgesi’ndeki deflasyondan kaçınmak ve GSMH büyümesini yeniden sağlamak için “Ne gerekiyorsa yapılacak” sözü vermişti. Bununla birlikte, bu söz doğrultusunda alınan parasal genişleme önlemlerinin deflasyonist trendi tersine çevirecek güçlü bir beklenti yaratmaktan ziyade ancak piyasalardaki algıyı iyileştirmeye destek olması beklenebilir.

Bütün bu olumsuz beklentiler ve deflasyonist trend göz önüne alındığında, Avrupalı liderler şimdi bütçe disiplinini katı tasarruf önlemleriyle sürdürmek ile daha fazla mali teşvik uygulamaları yönündeki artan baskı karşısında bir açmaz içerisinde bulunuyor. Bu ikilem son zamanlarda uygulamaya konulan ya da konulması planlanan mali önlemlerin gevşetilmesi yönünde sonuç verebilir.

Ukrayna’daki gerginliğin ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların halen verdiği mali zararın yanı sıra krizin kötüleşmesi yaptırımları ve uygulama alanını da giderek  arttırıyor. Nitekim AB’nin bu günden itibaren yürürlüğe gireceği öngörülen yeni yaptırım kararıyla Rus şirketlerinin ve bankalarının Avrupa piyasalarına erişiminin daha da kısıtlanması, kimi yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatının sınırlandırılması ve bazı Rus yetkililerin Avrupa’daki mal varlıklarının dondurulması ve seyahat yasağı getirilmesi bekleniyor. Yaptırımlar Rus finans, savunma ve enerji şirketlerini  kapsıyor. Reuters’in haberine göre ABD’de yaptırım uyguladığı beş büyük Rus bankası arasına bugünden itibaren Rusya’nın en büyük bankası Siberbank’ı da dahil ederken daha sert yaptırımlar geleceği de açıklandı

Bu gelişmeler doğrultusunda Rusya da  yaptırımlara karşı hazırlığa girildiği ve AB’den ithal edilen arabaların hedef alınabileceği  belirtiliyor.  Rusya’nın misilleme amaçlı karşı yaptırım uygulamaları mevcut ekonomik durgunluğu daha da  şiddetlendirici etkide bulunabilir. Özellikle Orta Avrupa ülkeleri jeopolitik gerginliğin ve yaptırımların büyümelerine verdiği zararın yanı sıra Fed’in faiz artışının beklendiği önümüzdeki dönemde yabancı yatırımcıların da artan risk algısı nedeniyle çekilmelerinden olumsuz etkileniyor. Yaptırımlar yüzünden zarar gören sektörlerin başında gelen tarım sektörünün etkin olduğu ülkelerin uygulamanın hafifletilmesi ve mali kuralların gevşetilmesi için Brüksel’e baskıda bulunmaya başlayabileceği öngörülüyor.

Bölgenin en önemli gücü Almanya’nın hem AB içindeki hem de dışındaki en önemli partnerleriyle -Rusya gibi- ticareti giderek daralırken iç talep dinamiklerinin de bu durumdan olumsuz etkilendiği gözleniyor. Bölgedeki diğer ekonomilerin büyümesi sıfıra yakın ya da altındayken Almanya’daki bu gerileme çok kritik bir döneme denk geliyor ve bölgede sürdürülebilir ve sağlam bir ekonomik toparlanmanın en erken 2015 ortasından önce tesis edilebileceğine ilişkin umutları azaltıyor. Avrupa’nın global büyümeye bu yıl pozitif katkıda bulunması beklenmezken yıl sonuna doğru giderek kötüleşen jeopolitik riskler ve aşağı yönlü riskler bize 2015’in ilk döneminin de olumlu geçmeyeceği kehanetinde bulunuyor.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster